View allAll Photos Tagged ceza

Hayatı bir ceza şeklinde yaşayanlar, her fırsatta suç işleyerek durumu dengelemeye çalışır.

Ağaç, eski mahkum Hüseyin PEHLİVAN tarafından 1959 yılında dikilmiştir. Kendisi tarafından anlatılan hikaye şöyledir.

‘…Dut ağacı bu!.dikmek için müdüriyete yazı yazmam lazım. ‘Maruzat’ deriz biz ona. Yazı gider müdürün önüne, müdür bana bakar. ‘Hüseyin Pehlivan yazı yazmış.’ Cezaevinde bir çokları ‘Yazar’ derdi bana, öyle çağırırdı beni.

Müdür beni çağırıp yazı yazmışsın, söyle bakalım ne istiyorsun? dedi. ‘Sayın müdürüm, ben bir dut ağacı dikmek istiyorum'dedim. ‘Nereye dikeceksin? Neden, ne yapacaksın dut ağacını? Yani dut ağacı büyüyecek, dut verecek, herkes bunun dutundan yiyecek, sana dua edecek öylemi?’ dedi.

Bende ‘bu dut ağacı büyüdüğü zaman 20 sene, 30 sene, 50 sene sonra neyse kaçyıl sonra olursa olsun, buraya gelen mahkumlar diyecekler ki; Bu dut ağacını diken kişi idamdan kurtulmuş, müebbet cezaya çarptırılmış. Müebbet cezayıda bitirmiş çıkmış buradan diyecekler. Bu şekilde teselli kaynağı olacak onlar için. Ben bunu düşünüyorum, daha ümidimi yitirmedim. Ben birgün çıkacağım buradan. Hiç ümidimi yitirmedim’ dedim.

Öylece durdu ve ‘peki dış bahçenin bir yerine dik’ dedi.

Hüseyin Pehlivan teselli ağacını dikti ve ümit ettiği gibi Sinop’un Hanı’ndan tahliye oldu.’

Tohumunda ayrılık varsa aşkın

Mahsulun gözyaşıdır

Benim gibi ağır ağır öder yürek cezasını

Susar yalan

Tohumunda ayrılık varsa aşkın

Mahsulun gözyaşıdır

Benim gibi ağır ağır ödersin

Zamanla geçer yaran

  

Yalan yalan

Yalan değil benim sevdam

Seni sonsuza kadar seveceğim

Yalan yalan

Yalan yalandı herşeyin

Seni sonsuza kadar affetmeyeceğim

 

Mevsimlerden sonbahardayım

Artık çok geç yağmurlardayım

Ben vazgeçtim, yalnızlardayım

Seni affedemem

 

Erhan Güleryüz

ВОЗНЕСЕНСКИЙ МОСТ - VOZNESENKİY KÖPRÜSÜ

Dostoyevski'nin romanı "Suç ve Ceza"nın çoğu olayı bu köprüde veya çevresinde gelişmekte.

Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;

İşte yakalandık, kelepçelendik!

Çıktınız umulmaz anda karşıma,

Başımın tokmağı indi başıma.

Suratımda her suç bir ayrı imza,

Benmişim kendime en büyük ceza!

Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!

Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!

Nur topu günlerin kanına girdim.

Kutsi emaneti yedim, bitirdim.

Doğmaz güneşlere bağlandı vade;

Dişlerinde, köpek nefsin, irade.

Günah, günah, hasad yerinde demet;

Merhamet, suçumdan aşkın merhamet!

Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:

Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?

 

Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.

Bakamam, aynada, aynada vicdan;

Beni beklemeyin, o bir hevesti;

Gelemem, aynalar yolumu kesti.

  

Necip Fazil, Cile

1956

 

Suçluyum, Dün gece kendimi aldattım.

Geçmişi yok saydım yokluğu var.

Şimdi sorgudayım, isyanım kendime.

Hesap sorma vakti, sonum hapishane !

 

Işıklar tepemden bakıyor sanki

Ve içimde kaçtane ben varsa hepsi ensemde.

Bir kendimden yememiştim şamarı,

Şimdi tam oldu Gerisi bekler Cehenneminde !

 

Ali AYDOĞMUŞ 00:07 18/01/10

  

bu foto umarım ahlaka uygundur hahahaha :)) manyaklar benden uzak durun ve dostlarımı rahat bırakın !

Trams as an historic icon of the old town of Istanbul are still running on the famous Istiklal street. The boy sitting on the window seems to be happy and also comfortable at the same time. So let's forget the tickets and let them to be happy.

male

Graue Fangschrecke, Männchen

 

Cévennes

explore;highest position#147

 

ilk gece çekimi denemem.

perdelerin renklerinden farklı renklerde ışıklar yansıdı dışarıya.

tıpkı bir toplumda farklı inanan ve yaşayan insanlar gibi...

ve şu şiir düştü hafsalama...

 

Evim !

Ahşap ev; camlarından kızıl biberler sarkan!

Arsız gökdelenlerle çevrilmiş önün, arkan!

Kefensiz bir cenaze, çırılçıplak, ortada...

Garanti yok sen gibi faniye sigortada!

Bir köşende anneannem, dalgın Kuran okurdu

Ve karşısında annem, sessiz gergef dokurdu.

Semaverde huzuru besteleyen bir şarkı;

Asma saatte tık tık zamanın hazin çarkı...

Çam kokulu tahtalar, gıcır gıcır silinmiş;

Sular cömert, "temizlik imandandır" bilinmiş...

Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler.

Ölçülü uzaklıkta, yakın beraberlikler...

Seni yiyip bitiren, kırk katlı ejder oldu;

Komşuluk, mana ve ruh, ne varsa heder oldu;

Bir yeni nesil geldi, üst üste binenlerden;

Göğe çıkayım derken boşluğa inenlerden...

Seninle sarmaş dolaş, kökten bozuldu denge;

Vuran kimse kalmadı bu davayı mihenge...

Şimdi git, mahkemede hesap ver, iki büklüm;

Cezan, susuz, ekmeksiz, olduğun yerde ölüm

Evim, evim, vah evim, gönül bucağı evim!

Tadım, rengim, ışığım, anne kucağı evim!

 

Necip Fazıl Kısakürek

 

Eski Biga Lisesinin önünde ekilmiş palmiye ağaçları vardır. Onların birinin üzerinde gördüm bu sevimli şeyi. Göğüs tüyleri sarı renk ihtiva ediyordu ama cinsi nedir bilmiyorum. Minicik bir can. Ömrünü tamamlama yolunda yapması gerekenleri yapıyor ve sessiz sedasız rolünü tamamlayıp ya bir avcının ağzında ya yediği bir zehirli besinin sonucunda dünyayı arkasında bırakıyor. Ya yanan ormanlarda kaçamayan yavrular, koşarak uzaklaşamayan sincaplar, binlerce yavru hayvan, kuş. Hesap vermesi zor eğer kasıtlı veya ihmal sonucu bir ormanın yanmasına sebep olmuşsa bir insan için. Sen diyeceksin ki kimin müslüman olup olmadığının kararını verecek tek merci olan Allah'ın ne diyeceğini bilmediği halde biliyormuş gibi yapıp kendine göre yonttuğu yorumlarla insan öldürenlerin hayvan sevgisi olabilir mi? Vicdânı olmayanın Allah'la ilişiği kesilmiştir ve o farkında değildir. Ormanı olmayan memleketin yağmuru olmaz. Yağmur olmazsa önce tarımı kaybedersiniz, sonra yeraltı sularınız gider, sonra yer üstü sularınız biter ve susuz kalıp çorak topraklarda kendinizi besleyemeyecek hale düşersiniz. Yani orman şart. Orman yakanla ilgili suçların kesinleştiği takdirde cezası acımasız olmalı. Elâlem ne der mantığını bir kenara koyup kasıtlı orman yakanın hayatını söndürmezseniz daha çok ağlar sızlarız. Evim yandı, tarlam yandı, çiftliğim yandı, yazlığım yandı....ağlamak sızlamak fayda etmiyor. Devlet toplumun refahı, daha iyi şartlarda yaşaması için harcayacağı parayı, zarar görenlerin tazminatı için kullanıyor ve bu fakirleşmeye sebep oluyor. Dediğim o tazminat elbette ödenmeli ama tazminat ödeyecek duruma düşmemeli ülke. Ormanı yakan kasıtlıysa hafifletici sebep aranmadan en ağır cezaya çarptırılmalı. Kusurluysa aynı kusuru işleyemeyecek hale getirecek kadar canı yanacak cezayla karşılaşmalı ki bir daha tedbir almayı unutmasın. Orman yakan hiç bir af kanunundan yararlanamamalı. Af kanunu çıkarırken başına orman yakan suçu kanıtlanmış ve kesinleşmişler hariçtir ibaresi mutlaka konmalı. Velhasıl ülkesini seven insan gereken tedbirleri almalı.

 

Nikon D300S + AF-S Nikkor 18-200mm f:3.5-5.6 VRII IF-ED

şifahen değil, ACİLEN FİLİSTİNE YARDIM LAZIM!!! acilen.ihh.org.tr/

 

Ey sözü hak olan Allah'ımız!

 

Sen ki, bana dua edin duanızı kabul edeyim; diye buyurdun,

Ey Rabbimiz, sana dua ediyoruz ve senden diliyoruz,

Ey Rabbimiz, sana dua ediyoruz ve senden diliyoruz,

Ey ellerin sadece kendisine kaldırıldığı Allah'ım,

Ey sadece kendisine secde edilen Allah'ım,

Ey sadece kendisinin önünde eğildiğimiz ve sadece kendisine rüku edilen Allah'ım,

Ey mü'minlerin sadece kendisine boyun eğdiği Yüce Allah'ım,

Ey Allah'ım bizim üzerimizden şu kuşatmayı kaldır,

 

Başımızdaki şu büyük musibeti kaldır,Bu kuşatmayı üzerimizden kaldır ve bizi ondan kurtar,

Ey sözü hak olan Allah'ım, Sen Yüce Kitabında: "Allah, kâfirlere mü'minlerin aleyhine bir yol vermeyecektir" diye buyurdun.

Ey Rabbimiz, biz sana güveniyor ve sözünü tasdik ediyoruz.Biz inanıyoruz ki sen, dostlarının aleyhine düşmanlarına yol vermeyeceksin. Mü'minlerin aleyhine Yahudilere yol vermeyeceksin. Mücahitlerin aleyhine münâfıklara yol vermeyeceksin,

 

Ey Rabbimiz, dostlarının aleyhine düşmanlarına yol verme

Ey Rabbimiz, dostlarının aleyhine düşmanlarına yol verme

Ey Allah'ım, Biz sana sığındık. Senin Kitabına yapıştık. Allah'ım sen bizi zillete düşürmezsin.Biz senin kitabına ve peygamberinin sünnetine yapıştık.

Ey Allah'ım, gençlerimize, çocuklarımıza, yaşlılarımıza, kadınlarımıza merhamet eyle, Sadece senden diliyor ve sadece sana sığınıyoruz.

Ey sözü hak olan Allah'ım, Sen ki kitabında Peygamberin İbrahim'in diliyle: "Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur" diye buyurdun. Biz hastalandığımız zaman bizim hastalarımıza şifa verecek olan da sensin.

Ey Allah'ım, çocuklarımızdan, kadınlarımızdan, yaşlılarımızdan nice hastalarımız var. Onlara şifa ver. Bu hastalarımız tedavi görmek için yola çıkmaktan alıkonuyorlar. Kendilerine ilaç verilmesine engel olunuyor. Şimdi elektrikleri de kesildi ve yattıkları hastaneler bile hizmet veremez oldu. Allah'ım hastalarımıza şifa ver. Ey Rabbimiz, şifa veren sensin.

Ey Allah'ım, biz senin Sevgili Peygamberini seviyoruz. Ona olan sevgimizin bereketiyle dualarımızı kabul eyle. Kur'an-ı Kerim'in ve Mescidi Aksa'nın bereketiyle dualarımızı kabul eyle. Ellerimizi sana açtık, dualarımızı sana yöneltiyoruz.

Ey yaratılanların yaratıcısı, mülkün sahibi, din gününün sahibi

Ey Allah'ım, üzerimizden şu kuşatmayı kaldırmanı diliyoruz.

Ey Allah'ım bu kuşatmayı üzerimizden kaldır.

Ey Allah'ım bu kuşatmayı üzerimizden kaldır.Önderimiz bize: "İstediğin zaman Allah'tan iste. Yardım dilediğin zaman Allah'tan yardım dile" diye buyurdu. İşte biz de senden istiyoruz. Senin bizim dışımızda daha pek çok kulların var, ey Allah'ım, Ama bizim Senden başka Rabbimiz yok.Sana dua etmezsek kime dua edebiliriz, Senden dilemezsek kimden dileyebiliriz?

Ey, güzel olanı açığa çıkaran ve çirkin olanı gizleyen Rabbim! Yanılgılardan dolayı hesaba çekmeyen, en güzel muameleyle muamele eden, Lütfu geniş olan, rahmetini gönderen, her inayetin sahibi, her şikâyetin kendisine iletileceği Rabbimiz,Keremi bol, ihsanı geniş olan,

Ey Rabbimiz, ey Mevlâmız, dileklerimizi kendisine ilettiğimiz ilahımız, Üzerimizden kuşatmayı kaldırmanı diliyoruz, Hastalarımıza şifa vermeni diliyoruz, Mücahitlerimizi korumanı diliyoruz.

Ey Allah'ım, mücahitlerimizi koru.

Ey Allah'ım, gençlerimizi, yaşlılarımızı, kadınlarımızı, çocuklarımızı koru.

Ey Kitab'ı indiren, bulutları yürüten, küfür gruplarını hezimete uğratan, hesabı hızlı olan Allah'ım, Senin kitabından sapanları hezimete uğrat,

Ey Allah'ım, Senin dostlarına, salih kullarına, Peygamberinin yolundan gidenlere yardım et.

Ey Allah'ın Yahudileri ve mü'minlere karşı onların yanında yer alanları sana havale ediyoruz. Onları, kâfirlerden geri çevrilmeyecek olan şiddetli cezana maruz eyle.

Ey Allah'ım, onlara karşı ilahi gücünü ve kudretini bize göster.Küfür askerlerini, Firavun'u ve Semud'u helake uğratan Allah'ım! Yahudileri ve mü'minlere karşı onlara dost olanları sana havale ediyoruz.

 

Ey duaları işiten Allah'ım, Gençlerimize, çocuklarımıza, kadınlarımıza ve yaşlılarımıza merhamet eyle, Ellerimizi sana açtık, sana yöneldik ve sana dua ediyoruz.

Ey Allah'ım, sen ilahımızsın, yücesin, halimsin,

Ey Allah'ım, sen ihlasla sana yönelen elleri boş çevirmezsin,

Ey Allah'ım Filistin ellerini sana açtı,

Ey Musa'yı kurtaran Rabbimiz!

Ey Muhammed'i kurtaran Rabbimiz!

Bizi de zalimler topluluğundan kurtar, Bizi de zalimler topluluğundan kurtar,Bizi de zalimler topluluğundan kurtar,

Ey Allah'ım bize kötülük ve fenalık düşünenlerin planlarını kendilerine çevir. Onları kendi dertleriyle meşgul eyle.

Ey Allah'ım, bizi uyumayan gözlerinle koru.

Ey, gözlerin kendisini görmediği, yaratıkların kendisine ulaşamadığı, hiç kimsenin kendisini vasfedemediği, hiçbir şeyin kendisini değiştiremeyeceği, hiçbir şeyin kendisini korkutamayacağı, bütün incelikleri bilen, suların damlalarının, ağaçlarının yapraklarının sayısını bilen, üzerine gün doğan her şeyin sayısını bilen Yüce Allah'ım! Bizi şu içinde bulunduğumuz durumdan kurtar, bize bir kurtuluş kapısı göster.

 

Ey Rabbimiz, ey Allah'ımız, ey Rahman, ey Rahim, ey göklerin ve yerin düzenini koruyan,

Ey istekte bulunulanların en hayırlısı, Dua edilmesini emreden ve duaya icabet edeceğini bildiren,

 

Bizim de duamızı kabul eyle...

 

Not: sezohanımın gazze için başlatmış olduğu imza kampanyası için

 

www.avaaz.org/en/gaza_time_for_peace/?cl=161632429&v=...

 

SUÇ VE CEZA

 

YANIYOR YÜREĞİM KOR GİBİ

YAĞAN YAĞMURLAR NAFİLE

kes cezamı vur kellemi

bitsin artık bu çile

 

başımda bekler azrail gibi

Ey sevgili ne yaptım sana bu kadar?

Yeter artık canımı yaktığın

Hesap ateşi mahşerde yanar.

 

Ben masumum bebek misali

Suçum günahım yok

Herşey yalan olabilirdi

ama akıttığım yaşların yok !

 

Ali AYDOĞMUŞ 14:56 20/01/10

 

MODELS = ME AND ME :)

TAKEN = ME :=)

SELFPORTRAIT :)

Çınarköprü köyü merasındayız. Merada otlayan hayvanların su ihtiyacı için yapılmış yalakları izliyorsunuz. Eskiden ihtiyaç yoktu böyle şeylere ve merada otlayan hayvanlar hemen yanı başındaki çaya indirilir oradan içerlerdi suyu ama şimdi o suların temizliği artık şüpheli. Herkes binlerce liralık yatırımlar olan hayvanlarının zehirli veya mikroplu sularla hastalanmasını istemiyor. Temiz su ile doldurulmuş bu tip sulama alanları kullanılıyor. Göz göre göre üç beş güncük üç beş lira kazanıp kendi gününü kurtarmak dışında düşüncesi olmayan saygısız insanların kirlettiği suların sonuçlarıyla yüzleşmek ve susuz kalmaya doğru gitmek zorunda kalıyoruz. Birilerine yaranıp onların etkisinde siyaset yapmayı marifet sanan insanlığından yavaş yavaş kaybetmeye başlamış bazı politikacıların göz yumdurmasıyla ceza görmeyeceğini bilen insan görünümlü varlıklar her şeyi berbat ediyor. Kendi ülkesinde yapamayacağı vahşeti bizim gibi ülkelere gelip maden arıyorum, çıkarıyorum diye işbirlikçi politikacılar ve devlet içindeki hain bürokratların koruması marifetiyle rahatça yapıyorlar. Sıkışıyoruz. Yavaş yavaş temiz hiç bir akarsuyumuz kalmıyor. cehalet diz boyu, köylerden çoğunda insanlar eğer belediye tarafından çöp hizmeti almıyorlarsa ellerine geçeni dere yataklarına, ormanlık alanlardaki vadilere fırlatıveriyor. Sanayicilerin kusurlarından kaynaklanan bilmem ne deresi maviye boyandı, bilmem ne çayında ağır koku, bilmem ne çayında balık ölümleri gibi haberleri basında izleyerek öğreniyoruz. Toplumsal olarak mutabakat sağlayıp doğal kaynaklarımızı lafta değil gerçekten koruyacak ağır devlet yaptırımları uygulayamazsak bu coğrafyadan taşınacak ,vatan edinecek başka toprak ta bulmayacağız. Allah'ın verdiği bir nimet olan vatanımızı cennet etmek te elimizde, cinnet etmekte. Seçtiğimiz politikacılara kızımızın hemşire tayini, oğlumuzun falanca devlet dairesinde işe girme gibi konularda baskı yaparken çevre duyarlılığı konusunda baskı yapmayı hemen onların arasında baskı aracı olarak kullanmaya başlamadığımız sürece umut ta yok bana göre. Şimdi her partinin borazanı ayrı ötmeye başlayabilir, biiiz hızmattaaaaaa vıdıvıdıvıdı......Unutmayın vıdı vıdı dereleri temizlemiyor, madencilerin altın çıkaracağım diye açtıkları çukurlarda siyanür kullanırken oluşan kazalar sonucu içilebilecek sulara karışmasını önlemiyor. Gerçekten ağır yaptırımları uygulayabilecek devlet gücü ve onu doğru yönlendirecek adam gibi insan politikacılar yetiştirmek zorundayız. İşimiz zor, çok zor. Allah milletimize yardım etsin. Şuur versin ki

-Nasılsanız, öyle idare edilirsiniz hitabına muhatap olduğumuzu hatırlayalım.

 

Nikon D300S + AF-S Nikkor 18-200mm f:3.5-5.6 VRII IF-ED

say stop violence against women

Dedim.

Hadi bakalım bir ay izleyelim basında kaç tane kadına şiddet haberi olacak. İnşallah olmaz.

İş benim dememe kalsaydı. Benim devletten isteğim; Öyle tedbirler al ki nesil yetiştiren anneler eğitim alsın, cahil kalmasın, içindeki isyanı, öfkeyi çocuğuna yansıtarak toplum düşmanı bireylerin yetişmesine sebep olmasın. Bizim gibi ataerkil toplumlarda çocuğu yetiştiren, onu şekillendiren., daha küçücük yaşta içinde sevgi varsa sevgiyi, öfke varsa öfkeyi, haset varsa hasedi çocuğuna aktararak gelecek nesli, yeni toplumu oluşturan annedir. Anneye veya anne olacak kadına şiddeti ise bireyler durduramaz tek tek. Öyle müdahaleler genellikle feci sonlarla biter mahalle aralarında. Müdahale devletten gelmelidir. Hem de çok sıkı tedbirlerle gelmelidir. Kanunlar sadece kadına değil tüm bireylere şiddeti hafifletici sebepler olmadan cezalandırmalı ki caydırıcı olsun. Yoksa kime ne yaparsa içeride ne kadar kalacağının hesabını yapmış kenar mahalle hukuk profesörleriyle hiç bir şey halledilmez. Eğer bir adam

-O'nu şöyle iki yerinden şişlesem, ifade verirken de bana hakaret etti desem 2 yıllık cezamı 6 aya indirirler

mahkemeye çıkıp hakime çok pişmanım dersem 3 ayda oradan yırtarım, dava sırasında da kravat takıp suratıma acındıracak bir ifade takıp, ellerimi önüme bağlayıp, saygılı davranırsam hakim bey belki iki ay da iyi halden indirir, eh adam ölmeyecek nasılsa ona göre şişledim, bir ayda çıkarım diye avukattan iyi hesap yapıyorsa o kanunların caydırıcılığı yoktur zaten. O zaman yapılacak tek şey iyi bir yargılama sonucunda suçlu bulunan şahsa verilecek cezada hiç bir indirim olmamalı. Bu takdir yetkisi ne hakime ne savcıya kalmamalı. Kanun kesin olmalı. Bir insana şiddet uygulayan ömrünün uzunca bir bölümünde özgürlüğünü kaybedeceğini bilmeli. Devlet te ikide bir af çıkarıp durmamalı. Anayasa buna uygun düzenlenmeli. Yanisi Dur diyecek olan adalet sisteminin koruyucu ve uygulayıcısı devlettir ben değil. Ben DUR dedim. gerisi devletin işi.

 

Nikon D810 + AF Nikkor 28-105mm f/3.5-4.5 D

Yanan ormanları gördükçe içim yanıyor. Tamam yaz günleri özellikle sıcak ve rüzgarlı günlerde yangın tehlikesini barındırır. En küçük kıvılcım devasa yangınlara dönüşür. Ormanlık bir alana düşüncesiz birinin attığı bir cam veya pet şişe içinde kalmış bir yudum su güneş ışığı uygun açıdan geldiğinde büyüteç etkisi yaparak ışığı ve ısıyı toplar ve çevresinde yangına sebep olur. Demek ki çocuklarımıza doğayı temiz tutmayı öğreteceğiz.

Elektrik nakil hatlarındaki bir tel kopukluğu telin değdiği yerde kısa devre yapması sırasında çıkan şerrare ile kıvılcımlanmaya ve ateşe sebep olur. Enerji nakil hatlarını planlarken ormanlık alanlardan geçirmemeye veya nakil hattının geçtiği bölgelerdeki ağaç ve bitki örtüsünü emniyetli bir mesafeye kadar açık alan bırakmaya çalışacağız. Bunun bakımını da her yıl sonbahar sonunda yapıp ilkbahar dahil gerekli temizliği yapacağız.

Fırtınalar sırasında düşen ve çıkan yıldırımlarında büyük yangınlara sebep olabildiği bilinir. O yüzden orman idaresi her yerdeki ormanları emniyetli mesafelerle birbirinden belli mesafelerde evleklere bölüp aralarında yangın müdahale yolları ile birlikte yangın sıçramasını kontrol amaçlı ağaçsız bitkisiz bölgeler oluşturmalı. Bu kontrolde her yıl yapılmalı. Yangın kontrol kulelerinde sürekli nöbetçi personel bulunmalı. Yangın sıçrama kontrol bölgelerinde oluşan otlanma ve makilenme ile de mücadele sürekli olmalı.

İnsan kaynaklı orman yangınlarında ise caydırıcılık açısından cezaların çok çok ağır olmasından yanayım. Kasıtlı orman yakanın mal varlığına el konulmalı cezasını gündüzleri orman idaresi emrinde ağaç dikerek çekmesi sağlanmalı ve süreler en az 30 yıl gibi uzun süreler olmalı ki düşündürsün. Hiç bir şart altında suçu kesinleşmiş kararı verilmiş hallerde en küçücük hafifletici sebep olmamalı. Hakimlerin eline böyle bir serbestiyet verilmemeli.

Bu çareler aklıma gelen ve medeni olanlar medeni olmayan çareleri yazsam, engizisyonu aratır.

ORMAN YAKAN affedilmemeli. Malı mülkü müsadere edilmeli. Hapiste geçireceği en az 30 yılının 20 yılı ormanda çalışarak ve özellikle ağaç dikerek geçirmeli. YAKANIN HAYATI YANMALI...

Biga Balıkkaya altı.

 

Nikon D300S + Tamron Adaptall-2 24mm f:2.5 Model 01B

Annem vefat etmiş mayıs başında, her ölümün ardından her evde olduğu gibi bizim de evimizde küçük kıyamet kopmuş gibi. Devlet bir ay içinde resmi işlemlerin çoğunu tamamlamamızı, dört ay içinde de tapu işlerini tamamlamamızı bekliyor. Yoksa ceza ödemeleri geçecek başımıza. Koşturuyoruz öylesine. Yolumuz Bandırma tapu müdürlüğüne düşüyor mecburiyetten. İşlemlerden sonra biraz kafamızı dinleyelim diye Erdeğe uğruyoruz kardeşimle. Erdek belediyesi önündeki alandan rıhtıma inerken çimenlik alanda rastlıyorum bu güzelliğe. Henüz kışlık tüylerini dökmemiş, tilki kuyruğu gibi tombul bir kuyruğa sahip sarman kedi çevrede yiyecek arıyor gözleriyle her yeri tarayarak.

neşe katıyor üzgün günlerimize. Kedi güzel hayvan vesselam.

 

Nikon D810 + Af Nikkor 28-105 mm. f:3,5-4,5 D

Kamusal bir iş nedeniyle Çanakkale'ye gitmek zorunda kaldım 24 şubatta. Geri dönerken akşam saatlerine denk geldim ve Biga - Çanakkale yolunda köprü inşaatının o andaki görüntüsünü kaydetme fırsatım oldu. Lapseki içinde trafik ışıklarında geçerken tam arabanın sonu çizgiyi geçerken kırmızı yanmış ve bitiş çizgisinde trafik kamerası kırmızıda geçtiğimi kaydetmiş. 288 lira ceza geldi müjde olarak bugün. Yani fotoğraf 288 liraya malolmuştur bana o yüzden çok kıymetlidir :-)

 

Nikon D300S + AF Nikkor 28-105mm f/3.5-4.5D

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

   

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.

   

Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

   

Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki…. Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası….

   

Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini…

   

Hayatı ıskalamaya lüksün yok senin…..

   

Nazım HİKMET

  

Eskişehir’de açık cezaevinden firar eden bir mahküm polis ekipleri tarafından her yerde aranıyor.

 

Edinilen bilgilere göre, Eskişehir Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda kalan K. Y. (25) isimli bir mahküm firar etti. Durumu fark eden cezaevi yetkilileri, olayı hemen polis ekiplerine bildirdi. Polis eki...

 

#Firar

 

yerelturkiye.com/3-sayfa/eskisehir-acik-ceza-infaz-kurumu...

 

Batman'da Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü anız yakan 14 çiftçiye 34 bin lira ceza kesti

 

bit.ly/2b8gaBe

Adalet Kasrı, Edirne Sarayı'nda kasır. Sarayın sağlam kalan tek binası.

 

Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin düzenlendiği Sarayiçi semtindedir. Edirne Sarayı'na Kanuni Sultan Süleyman zamanında eklendi. Kanuni'nin kanunlarını burada yazdırdığı söylenir. Kasrın önünde iki taş vardır. Bunlardan sağdaki, seng-i arz, halkın dilekçelerini değerlendirilmek için üzerine bıraktığı taştı. Soldaki, seng-i ibrette ise ölüm cezasına çarptırılanların kelleleri sergilenirdi.

 

Kaynak: Wikipedia.org

Fui pego de surpresa nesse Sábado, enquanto quebrava a cabeça com trabalhos, depois de ter montado um guarda-roupa com meu pai, segue abaixo o link (comentem por lá):

 

www.juxtapoz.com/Current/in-illustration-the-work-of-ceza...

Arkadaşlar Videoyu Umarım Begenirsiniz Abone Olarak Desteklerinizi Esirgemeyin Teşekkür Ederim Şimdiden .İyi Seyirler Arkadaşlar Sizlere Daha Çok Bilgi Vermek İçin Hızla Büyüyoruz Desteklerinizi Esirgemeyin Arkadaşlar Bir Abone Bir Takipci Demektir Unutmayın Sizler Varsanız Bizde Varız . Dünyanın her yerinden enteresan olaylar, enteresan bilgiler, enteresan insanlar, pratik bilgiler, pratik şakalar, enteresan şakalar, çeşitli şaka, olay, bilgi, insanlar ile eğlenceli ve farklı videolar yayınladığım kanalımdır. Bu kanalda sizlere her gün birbirinden farklı ve tuhaf bilgiyi, şakayı, olayı ve değişik insanları tanıtmayı hedefliyorum. Bu videolar ile hem eğlenecek hemde çok farklı şeyler öğrenmiş olacaksınız. Bana destek olmak için lütfen kanalıma abone olun. Şimdiden teşekkür ederim. Sosyal Paylaşım Ağları goo.gl/rnY5U9 - google + plus'dan Bizi Takip Et goo.gl/jxmUji - Facebook'dan Bizi Takip Et goo.gl/HMyppz -Twetter'dan Bizi Takip et goo.gl/nZlfpc -- Bloglardan Bizi Takip Et Nurgül Yeşilçay 26 Mart 1976 yılında Afyon'da doğdu. Ortaokul ve liseyi İzmir'de bitirdi. 2001'de Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tiyatro bölümünden mezun oldu. Üniversite eğitimi sırasında rol aldığı İkinci Bahar dizisindeki Gülsüm rolü ile oyunculuğa başladı. 2002 yılında Çağan Irmak'ın yönetmenliğini yaptığı ''Asmalı Konak'' adlı dizisinde Bahar Karadağ rolüyle tanınan Nurgül Yeşilçay, aynı yıl Teoman ile ''Mumya Firarda'' filminde oynadı. Filmografisi 2014 Cinayet - Zehra Kaya 2013 Bebek İşi - Candan 2013 Aşk Kırmızı - Nazlıgül 2012 Sultan - Sultan 2011 Sensiz Olmaz - Feryal 2011 Çınar Ağacı - Sonay 2010 Aşk ve Ceza - Yasemin 2009 7 Kocalı Hürmüz - Hürmüz 2008 Vicdan - Aydanur 2007 Adem'in Trenleri - Hacer 2007 Yaşamın Kıyısında - Ayten Öztürk 2006 Ezo Gelin - Ezo Gündoğdu 2005 Belalı Baldız - Arzu Parlak 2004 Anlat İstanbul - Uyuyan Güzel Saliha 2004 Eğreti Gelin - Kostak Emine 2004 Melekler Adası - Şerbet/Ayşe 2003 Asmalı Konak - Hayat - Bahar Karadağ 2002 Mumya Firarda - Fatıma 2002 Asmalı Konak - Bahar Karadağ 2001 90-60-90 - Deniz 2001 Şellale - Nergis 1998 Her şey Çok Güzel Olacak - Hemşire 1998 İkinci Bahar - Gülsüm Percons Meriç Param parça 39.Bölüm Tek Parca izle hd, Param parça 39.Bölüm Tek Parca izle, Param parça 39.Bölüm Tek Parca, Param parça 39.Bölüm Tek, Param parça 39.Bölüm , Param parça 40.Bölüm Tek Parca izle hd, Param parça 40.Bölüm Tek Parca, Param parça 40.Bölüm Tek, Param parça 40.Bölüm, Param parça 40.Bölüm Fragman izle, Param parça 40.Bölüm fragman, Param parça 41.Bölüm Fragman, Param parça son bölümde ne oldu, Param parça son bölüm izle, param parça yeni bölüm izle, youtu.be/yyaWyP0058M

DENİZ GEZMİŞ KİMDİR ? Deniz Gezmiş (28 Şubat 1947; Ankara – 6 Mayıs 1972; Ankara), Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun kurucusu, 25 yaşında iki dava arkadaşı ile birlikte idam edilen Sosyalist devrimcidir. Deniz Gezmiş, 28 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğdu. Dedeleri Rize'nin İkizdere ilçesine bağlı Cimil köyündendir, kökleri Konya'dan bir vesile ile göç etmek zorunda kalmış. Babası Ilıca (yeni adı: Aziziye), Erzurum nüfusuna kayıtlı ilköğretim müfettişi Cemil Gezmiş, annesi ise Erzurum'un Tortum ilçesinden ilkokul öğretmeni Mukadder Gezmiş'tir. Ailenin üç erkek çocuğundan ikincisidir. Ağabeyi Bora Gezmiş, hukuk fakültesinden ayrılıp bankacılık yapmıştır. Kardeşi Hamdi Gezmiş ise, mali müşavirdir. Gezmiş, ilk ve ortaöğrenimini Sivas'ta, liseyi İstanbul'da Haydarpaşa Lisesi'nde okudu. Henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu. 12 Mart Darbesinin ilk günlerinden sonra Yusuf Aslan ile birlikte Sivas'a gitmekteyken motosikletleri bozuldu. Bir ihbar sonucu polislerin gelmesi üzerine çıkan çatışmada Aslan ile birbirlerini kaybettiler. Aslan o esnada Elmalı'da iken, Gezmiş ise 16 Mart 1971 salı günü Sivas'ın Gemerek ilçesinde etrafı sarılarak yakalandı ve Kayseri'ye getirildi.Buradan Ankara'ya zamanın İçişleri Bakanı Haldun Menteşeoğlu'nun makamına götürüldü. Mahkemesi 16 Temmuz 1971 günü Altındağ Veteriner Okulu binası'nda Tuğgeneral Ali Elverdi başkanlığında Baki Tuğ savcılığında Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 no'lu Mahkemesi'nde başladı ve 9 Ekim 1971 günü bitti. Deniz ve arkadaşları 16 Temmuz 1971'de başlayan THKO-1 Davası'nda TCK'nin 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de 146/1 maddesi uyarınca idam cezasına çarptırıldı. Mahkeme kararı; " Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Mahkememiz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını; bir kısmını tağyir, tebdil veya ilgaya cebren teşebbüs suçunu işlediğinizi sabit gördü. Türk Ceza Kununun 146/1 maddesi uyarınca ölüm cezası ile tecziyenize karar verdi. " İdam cezaları o zamanlar senato tarafından onaylanmak zorundaydı. İsmet İnönü "siyasi suçlar idamla cezalandırılmamalıdır" diyerek Bülent Ecevit ile birlikte ret oyu kullanır. AP genel başkanı Süleyman Demirel ise infazdan yana oy kullanır. Olaydan 15 yıl sonra, Süleyman Demirel bir gazeteciye verdiği demeçte idamlar için: " soğuk savaşın talihsiz olaylarından biri " yorumunu yapar. Mahkûmların özür dilemesi istenir. Hiçbiri yaptıklarından özür dilemez. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ise idamları onaylar. Alman Der Spiegel dergisinde konuyla ilgili çıkan yazıda idam edilmeden önce "Yaşasın tam bağımsız Türkiye! yaşasın marksizm-leninizm. yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! yaşasın işçiler, köylüler! kahrolsun emperyalizm!" dediği belirtildi. İdama tanık olan avukatı Halit Çelenk'e göre ise son sözleri "Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizm-Leninizm'in yüce ideolojisi. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi. Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın işçiler, köylüler" olmuştur. Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte 6 Mayıs 1972 tarihinde, gece 1:00-3:00 arası, Ulucanlar Cezaevi'nde asılarak idam edildi.İdam yaftaları sonradan müze olan Ulucanlar Cezaevi Müzesi'ne Anadolu Ajansı muhabiri Burhan Dodanlı tarafından bağışlandı. youtu.be/9cnwVdaCZ94

  

x

youtube.com/watch?v=6FCzrXRlWAY

  

x

dai.ly/x36yo6a

  

my.mail.ru/mail/mturkeynet/video/_myvideo/2.html

20. Sürücü 7,8 2011 (Drive 7,8 2011)

Dublörlük yapan ve üst düzey araba kullanabildiği için geceleri de soygunlara katılan bir sürücünün (Ryan Gosling) yaşamını anlatıyor. Sürücünün yaşamı, komşusu Irene’nin (Mulligan) hapisteki kocasına yardım etmeyi kabul etmesiyle daha da tehlikeli bir hal alır. Bir anda kendisini Los Angeles’ın en tehlikeli adamlarının hedef listesinde bulur. Şimdi hem kendi hayatını, hem Irene ve oğlununkini kurtarmak için yapacağı tek şey en iyi bildiği şekilde sadece araba sürmektir. Hossein Amini tarafından kitaptan uyarlanan filmin başrollerinde bağımsız yapımların yetenekli oyuncusu Ryan Gosling ve Carey Mulligan ile Bryan Cranston var. Yan rollerde ise Albert Brooks, Christina Hendricks, Ron Perlman ve Oscar Isaac bulunuyor. Film 64. Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülünü kazandı.

imgur.com/ixSZyYP

19. Gece Vurgunu 7,9 2014 (Nightcrawler 7,9 2014)

Hırslı bir genç olan Lou Bloom (Jake Gyllenhaal), Los Angeles’ta polis muhabirliği yapmaya başlar. Sürekli kazaları, cinayetleri ve buna benzer felaketleri kovalayan bir kamera ekibinin de katılımıyla, Lou yavaş yavaş suç dünyasına girmeye başlar. Ve zamanla birlikte seyirci olmakla suçları işleyen olmak arasında sınır giderek belirsiz bir hal alır.

imgur.com/usN7RuL

18. Kabadayı 7,9 2007 (Kabadayı 7,9 2007)

Meşhur Kabadayılardan Ali Osman (Şener Şen) eski günlerine veda etmiştir. Beklenmedik bir anda yıllardır görmediği ve aşık olduğu kadının izini bulur ve bir oğlu olduğu haberiyle sarsılır. Oğlu Murat (İsmail Hacıoğlu) sevgilisi Karaca (Aslı Tandoğan) ile bir barda çalışmaktadırlar. Karaca’ya yıllardır aşık olan mafya üyesi Devran ise(Kenan İmirzalıoğlu) kızı geri alabilmek için herşeyi göze almıştır. Ali Osman’ın artık tek amacı oğlu Murat ve sevgilisi Karaca’yı canı pahasına korumaktır. Devran için hayattaki tek amaç Karaca’dır ve yoluna çıkan herşeyi ve herkesi yok etmeye hazırdır…

imgur.com/ZM1jaUz

17. Günah Şehri 8,1 2005 (Sin City 8,1 2005)

En sert sokak dövüşçüsü yenilmez Marv, tanrıça kadar güzel Goldie ile beraber olur, fakat onu yatağında ölü bulur ve intikam peşindedir. Özel dedektif Dwight beladan kaçmaya çalışsa da o onu asla bırakmamakta, ve bir polisin katledilmesiyle de arkadaşlarını korumak için ne gerekirse yapmaya çalışmaktadır. Ve de şehirdeki en son dürüst polis Hartigan kariyerinin son saatinde, Senatörün sadist oğlundan 11 yaşındaki bir kızı kurtarmak üzere bir grupla beraber işe koyulur, ancak beklenmedik olaylar gerçekleşecektir.

imgur.com/lBhO4hs

16. Yaralı Yüz 8,3 1983 (Scarface 8,3 1983)

Brian De Palma yönetiminde ikinci kez çekilen ‘Yaralı Yüz’, Al Pacino’nun muhteşem oyunculuğuyla bir kült film haline geldi. ABD ve Küba arasındaki siyasi krizlerden birine yol açan tekne krizinde Amerika’ya gelen göçmenlerden Tony Montana (Al Pacino), önce küçük işlerde çalışmaya başlıyor, ancak bir süre sonra kolay para kazanmanın yolunu buluyor… Uyuşturucu piyasasının iyice haraketlendiği yıllarda, Montana da içine düştüğü bunalımı uyuşturucu pazarlayarak kazanacağı parayla yenmeye çalışıyor. Kendisine Amerikan rüyası diye yutturulan şeyin üstüne üstüne giden Montana, sonunda zirveye tırmanıyor, fakat kendisine çok şey borçlu olan sistem tarafından yokediliyor. Gittiği pahalı gece klubünde kendisine tiksinerek bakanlara ‘benden neden tiksiniyorsunuz, ama tek suçum sizin el altından yaptığınız pislikleri açık açık yapmam’ diyen Montana’nın öyküsü, aynı zamanda sinema tarihinin gördüğü en kanlı ve şiddetli filmlerden birisine dönüşüyor.

imgur.com/RyV2C65

15. Taksi Şoförü 8,4 1976 (Taxi Driver 8,4 1976)

Vietnam gazisi Travis Bickle’ın bir surunu vardır. Geceleri bir türlü uyuyamayan Travis (Robert De Niro) geceleri çalışmak için taksi şoförü oluyor. New York’un sokaklara taşmış ve geceleri ortaya çıkan ‘pislikleri’ tek tek teşhis eden Travis, giderek yalnızlaşarak şizofren bir ruh haline bürünüyor. Beğendiği kadını etkilemekte başarılı olamayan Travis, bu arada sokakta gördüğü küçük bir fahişe kızdan (Jodie Foster) etkileniyor. Toplumla olan anlaşamazlığını silahlanarak ve senator Palantine’a suikast planlayarak göstermeyi düşünüyor. Suikastı başarısız olunca hiç değilse küçük fahişeyi bu hayattan kurtarmak için, kadın satıcısı-göz yuman-müşteri üçlüsünü darmaduman ediyor.

imgur.com/rSs6t9u

14. Kapışma 8,4 2000 (Snatch 8,4 2000)

Çaylak lisanssız boks organizatörleri Turkish ve ortağı Tommy yasadışı boks işindeki büyük isim tuğla kafayı maç için ikna ederler. Çingene Mickey maç yerine kendi kurallarıyla oynamaya başlayınca iş çığrından çıkar. Bu arada dört parmak franky ve 86 karatlık elmas londra’da kaybolmuştur. Franky’nin tuzağa düşürüldüğünü öğrenen kuzen Avi, Frakny’yi kontrol etmesi ve elması bulması için sağkoluyla Londra’ya gelir.

imgur.com/9xtDFT3

13. Rezervuar Köpekleri 8,4 1992 (Reservoir Dogs 8,4 1992)

Joe Cabot (Lawrence Tierney), büyük bir elmas mağazasını soymak için ,oğlunun da dahil olduğu bir ekip hazırlar. Renk isimlerini kod isim olarak kullanan ekibin adı, ‘rezervuar köpekleri’. İşinin ehli gibi gözüken ekipte, Joe’nun oğlu da vardır. Soygunun planları yapılır. En ince detayları bile gözden geçirilmiştir. Ama soygun planlandığı gibi işlemez. Mağazaya gelindiğinde tuzağa düşerler. Ekibin içinde bir polis vardır…

imgur.com/IXx7wQ2

12. Otomatik Portakal 8,4 1971 (A Clockwork Orange 8,4 1971)

Geleceğin Britanyasında, ilaç bağımlısı bir çete her gece şiddet gösterilerinde bulunmaktadır. Adam dövüp, hırsızlık yapıp insanlara tecavüz etmektedir. Bir gece çetenin başı Alex diğerleri tarafından polise ihbar edilir. Hapse giren Alex’in cezasını hafifletmesi için önünde bir seçenek vardır: Bir deneye tabi tutulmak. Sonrasında Alex’in hayatı tümüyle değişecektir.

imgur.com/46PXtXB

11. Köstebek 8,5 2006 (The Departed 8,5 2006)

“The Departed/Köstebek” Massachusetts Eyalet Polisi’nin şehrin en büyük suç organizasyonunu çökertmek için geniş çaplı bir mücadele başlattığı Güney Boston’da geçiyor. Amaç, güçlü mafya babası Frank Costello’nun egemenliğine içeriden bir müdahaleyle son vermektir. Güney Boston’da büyümüş olan genç çaylak Billy Costigan’a Costello’nun çetesine sızma görevi verilir. Billy, Costello’nun güvenini kazanmaya çalışırken, “Güney Yakası”nın sokaklarından gelen bir başka genç polis Colin Sullivan da eyalet polis teşkilatında basamakları hızla tırmanmaktadır. Özel Soruşturma Birimi’nde kendine yer bulan Colin, Castello’yu yakalamakla görevli az sayıdaki elit polis memurlarından biri olur. Üstlerinin bilmediği şey, Colin’in Costello için çalıştığı ve suç patronunun polisin hep bir adım önünde olmasını sağladığıdır.

Her iki adam da, içine sızdıkları organizasyonun planları ve karşı planları hakkında bilgi toplarken, sürdürdükleri çifte yaşamları yüzünden oldukça zorlanmaktadırlar. Ama hem gangsterler hem polisler aralarında bir köstebek olduğunu anlayınca, Billy ve Colin sürekli olarak düşman tarafından yakalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Dolayısıyla, kendilerini kurtarabilmek için karşı taraftaki köstebeğin kim olduğunu bulmak konusunda birbirleriyle yarışmaya başlarlar.

imgur.com/iM08nxL

10. Eşkiya 8,5 1996 (Eşkiya 8,5 1996)

35 yıl önce Cudi dağlarında bir grup eşkıya jandarma tarafından yakalanır. 35 yıl içinde eşkıyaların hepsi ya hastalıktan ya da bölgedeki hesaplaşmalardan ötürü can vermiştir. Biri dışında; Baran…Baran 35 yıl sonra hapisten çıkınca ilk işi köyüne dönmek olur. Ama doğduğu topraklar şimdi baraj suları altındadır. Geçmişin izlerini sürmeye başlayan Eşkıya, yıllardır bilmediği bir gerçeği öğrenir. Hapse düşmesine en yakın arkadaşının ihaneti neden olmuştur. Bu arkadaş Eşkıya Baran’in çocukluk aşkını, Keje’yi satın alarak İstanbul’a kaçmıştır. Eşkıya ne İstanbul’u ne de arkadaşının adresini bilmemektedir. Tren’de, Tarlabaşı’nın arka sokaklarında büyümüş, pavyon, kumarhane, uyuşturucu muhabbetinin içinde yaşayan Cumali adlı genç bir adamla tanışır. Onla birlikte İstanbul’a gider ve kendisinin derdinin yanında bir de Cumali’nin derdiyle uğraşmaya başlar. İstanbul ve bu karanlık sokaklar adım adım sevdiği kadın Keje ye yaklaştırır Eşkıya’yı….

imgur.com/JmngXxt

9. Yeşil Yol 8,5 1999 (The Green Mile 8,5 1996)

Bir hapishanede gardiyanlık yapan Paul Edgecomb’un görevi, hücrelerinden alınan idam mahkumlarını, elektrikli sandalyenin bulunduğu ölüm odasına kadar olan bir millik yeşil yoldan götürmektir. Edgecomb yıllar boyunca bu yoldan sayısız idam mahkumu nakleder. Ama hiçbirisi onu John Coffey kadar etkilemez. Oldukça iri yarı biri olan Coffey, iki küçük kızı öldürmek suçundan idama mahkum olmuştur. Ürkütücü görünümünün aksine oldukça duygulu ve karmaşık bir iç dünyası olan Coffey, bazı doğa üstü güçlere sahiptir. Edgecomb onunla yakınlaştıkça artık hiç beklenmedik yerlerde mucizelerin olabileceğine inanmaya başlayacaktır.

Esaretin Bedeli filmini de yönetmiş olan Frank Darabont, bu filminde de benzer bir atmosferi seyirciye başarıyla aktarıyor. Oscar Ödüllü Tom Hanks’in yanında, Michael Clarke Duncan ve James Cromwell gibi oyuncular başrolde yer alıyor.

imgur.com/75Pp4V4

8. Geçmişin Gölgesinde 8,6 1998 (American History X 8,6 1998)

Çok zeki bir öğrenci olan Derek, babası zenci bir uyuşturucu satıcısı tarafından öldürüldükten sonra, neo-Nazi olma yolunda büyük adımlar atmıştır. Babası Derek’te, zenciler hakkındaki düşüncelerinden dolayı etkiler bırakmıştır. Derek bir süre sonra Venice Beach neo-Nazi çetesinin liderinin sağ kolu olmuştur. ‘The Disciples of Christ’ yani İsa’nın Hizmetkarları, aynı bölgelerde yaşayan azınlıklardan ve beyaz olmayanlara karşı koruma sağlamak amacıyla, genç beyazlara yardım eli uzatmıştır. Çetenin lideri Cameron Alexander, bir Nazi sempatizanıdır.

Bir gece 3 zenci, Vinyard’ların evinde durur ve Derek’in arabasını çalmaya çalışır. Bunu öğrenen Derek, bir tanesini silahıyla öldürür, diğerini yaralar ve diğerinin kaçmasına engel olamaz. Yaraladığı zenciye, ağzını kaldırıma dayamasını emreder. Ardından kafasına sert bir darbe indirir. Bu zencinin boynunun ve çenesinin kırılmasını sağlar. Bir süre sonra beyaz polisler gelir ve Derek’i tutuklarlar. Bu sırada küçük kardeşi Danny olayın şokunu üstünden atamaz. 2 zencinin ölümüne sebep olması nedeniyle 3 yıl hapise mahkum edilir. Bu zaman içerisinde, kardeşi de onun gibi olmaya başlar.

imgur.com/xdYufiM

7. Sevginin Gücü 8,6 1994 (Léon 8,6 1994)

Jean Reno ve Natalie Portman, sogukkanli bir katil ile küçük bir kiz arasindaki sira disi bagi anlatan bu kült filmde bir araya geliyor. Léon isinde tam bir profesyoneldir: Sessizce yaklasir, acimasizca öldürür, ustaca izini kaybettirir. Ayni apartmanda yasayan on iki yasindaki Mathilda, tüm ailesi öldürülünce Léon’a siginir ve intikam için kendisine yardimci olmasini ister.

imgur.com/qBqpMWo

6. Olağan Şüpheliler 8,6 1995 (The Usual Suspects 8,6 1995)

Polis San Pedro’da patlayan bir tekneyi araştırırdığında 27 ceset ve 91 milyon dolarlık uyuşturucu parası bulur. Olaydan kurtulan iki kişi, yanıklarla dolu vücuduyla korkmuş bir Macar terörist ve Verbal Kint adında bir tetikçidir.

Polisteki sorgusunda Kint, 6 hafta öncesinden başlayarak olayları anlatır. Beş suçlunun nasıl bir araya geldiğinden, kaçırılan bir kamyondan ve bir suç lordundan bahseder polislere.

imgur.com/tiBzPC1

5. Tanrı Kent 8,7 2002 (Cidade De Deus 8,7 2002)

2002 AFI Fest İzleyici Ödülü 2002 Havana Büyük Mercan; FİPRESCİ Ödülü; En İyi Erkek Oyuncu (Tüm Erkek Oyuncular): En İyi Görüntü; En İyi Kurgu 2002 Marakeş En İyi Yönetmen 2003 Bafta En İyi Kurgu Yılın en hareketli ve heyecan verici filmlerinden biri. 1960’larda inşa edilmiş ve 80’lerin başında Rio De Janeiro’nun en tehlikeli mahallelerinden birine dönüşmüş, sosyal konutlardan oluşan “Tanrıkent”te organize suçun destansı tarihi. Film 60’larda iki kenar mahalle çocuğunun seçtiği iki ayrı yolu takip eder. Rocket suç dünyasında geçecek bir hayatın gerektirdiği zihniyetten ve fizikten yoksundur. Fotoğrafçı olma hayalleri kurar ama fotoğraf makinesi alacak parası yoktur. Öte yandan, Küçük Ze çocukluğundan beri tam bir suçlu özellikleri taşır; acımasız, akıllı ve hırslıdır. Küçük yaşta planladığı bir genelev soygunu sırasında öldürmenin tadını alır, gün geçtikçe bu konudaki iştahı giderek artar. 70’lerde Ze, sakin ve becerikli Bee’nin desteğiyle, favela’nın (mahallenin) uyuşturucu ticareti üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırır. 80’lerin başlarında “Tanrıkent”i çetelerarası savaş sarar ve amansız genç suçlulardan oluşan yeni bir kuşak çıkıp “eskilerin” yerini almaya çalışırken, artık bir fotoğraf makinesine sahip olan Rocket, onu bu bitmek tükenmek bilmez katliam döngüsünü belgelemede kullanır…

imgur.com/jwR8SpV

4. Ucuz Roman 8,9 1994 (Pulp Fiction 8,9 1994)

‘Altın Saat’, ‘Vincent Vega ve Marsellus Wallace’ın Karısı’, ‘Jules, Vincent, Jimmie ve The Wolf’.. Quentin Tarantino ve Roger Avary’e en iyi senaryo dalında Oscar kazandıran ‘Ucuz Roman’, bu üç öykünün zincirleme şekilde birbirine geçmesinden oluşmuş bir hikayeyi anlatıyor. Profesyonel boksör Butch Coolidge (Bruce Willis) ünvan maçında kaybetmek için ünlü mafya babası Marsellus Wallace’dan (Ving Rhames) para alıyor ancak sözünde durmayarak rakibini nakavt ediyor. Bunun üzerine Wallace, en yetenekli tetikçilerinden Vincent Vega’yı (John Travolta) Butch’un evine yolluyor… İkinci ve üçüncü öykülerde ise Vincent’ın bu olaylardan önce, ortağı Jules’la (Samuel L.Jackson) yaptıkları ve Marsellus’un karısı Mia (Uma Thurman) ile birlikte geçirdiği akşam anlatılıyor.

imgur.com/oKf4MNI

3. 12 Kızgın Adam 8,9 1957 (12 Angry Men 8,9 1957)

Latin kökenli bir Amerikalı genç babasını bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle birinci dereceden cinayetle suçlanır ve mahkeme önüne çıkarılır. Sanığın kaybettiğini söylediği bir bıçak cinayetin işlendiği odada bulunmuştur, mahkemeye sunduğu savunma oldukça zayıftır ve kurbanın çığlıklarını ve katilin kaçışını duyduklarını söyleyen pek çok tanık vardır, dolayısıyla dava kısa sürecek gibi görünmektedir. Sanık suçlu bulunduğu taktirde idama mahkum edilecektir.

Jüri üyeleri kararı açıklamak için odalarından döndüklerinde şaşırtıcı olmayan sonuçlar ortaya çıkar: oniki jüri üyesinden onbiri genç adam hakkında ‘suçlu’ hükmünde bulunmuşlardır. Sekiz numaralı jüri üyesi Davis ‘suçsuz’ hükmü yönünde oy veren tek üyedir.

Davis’in jüri üyelerini kararlarını tekrar düşünmeye ve eldeki kanıtları tekrar değerlendirmeye ikna etmeye çalışması esnasında her jüri üyesinin ‘suçlu’ kararı vermesinin arkasında aralarında yabancı düşmanlığı, kanuna aşırı güven, çoğunluğa uyma, geçmişle hesaplaşma gibi farklı kişisel sebepler olduğu ortaya çıkar.

imgur.com/Q41u7Vt

2. Baba 9,2 1972 (The Godfather 9,2 1972)

Baba üçlemesinin bu ilk filmi, New Yok suç örgütlenmesi içerisinde, en güçlü ailelerden biri olan, İtalyan kökenli Carleone’lerin, suçun yapısının değişmesiyle birlikte geçirdikleri değişim konu alınıyor. Ailenin başındaki Don Vito Carleone, çevreden gelen baskılara rağmen, yeni oluşan uyuşturucu pazarına girmek istemeyince, diğer ailelerin düşmanlığını kazanmaya başlar. Kendisine düzenlenen suikast sonucu güçten düşünce, ailenin liderliğini yavaş yavaş oğullarına devretmeye başlar. Her ne kadar, yanında büyüyen Sonny, ailenin liderliğini devralmaya daha yakın görünse de, Don’un aklında çok ateşli biri olan, soğukkanlı davranamayan Sonny yerine, eğitimini sürdüren ve yıllardır aileden uzakta olan Michael vardır.

imgur.com/1Aae7SK

1. Esaretin Bedeli 9,3 1994 (The Shawshank Redemption 9,3 1994)

Şaibeli bir şekilde karısını öldürmek suçundan Shawshank hapishanesine gönderilen Andy Dufresne (Tim Robbins), burada hiç alışık olmadığı bir hayat mücadelesi vermeye başlıyor. Hapishanede tanıştığı Ellis Redding (Morgan Freeman) onun en yakın dostu oluyor ve kendi deneyimleriyle Dufresne’e mücadele gücü veriyor. Film, Stephen King’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlandı ve gösterildiği ülkelerde büyük ilgiyle karşılandı ve 7 dalda Oscar’a aday gösterildi.

imgur.com/1hbu1cd

Bonus 1. 21 Gram 7,7 2003 (21 Grams 7,7 2003)

Profesör Paul Rivers ve karısı Mary, birlikteliklerinin ölüm ve yaşam arasındaki dengeyle paralel olduğunu farkederler. Adam ölümcül bir hastalığın pençesindedir ve kalp nakli için sıra beklemektedir. Kadın ise yapay döllenme sonrasında hamiledir ve çocuğunu doğurmaya hazırlanmaktadır. Christina Peck, zor geçen gençlik dönemini çabuk olgunlaşarak atlatmış iki çocuk annesi bir kadındır. Kocası Michael ve kardeşi Claudia ile birlikte çevrelerine mutluluk ve umut saçmaktadırlar. Daha düşük ekonomik düzeye sahip Marianne iki çocuğuna bir gelecek yaratmaya çalışırken, eski bir suçlu olan kocası Jack kendisini dine adamıştır.

Trajik bir kaza, bu üç çift ve ailelerinin hayatlarını kesiştirecektir. Birbirlerinin de desteklerini alarak hayatlarındaki en önemli soru işaretlerini cevaplandırmaya çalışacaklardır.

imgur.com/Sh3faPQ

Bonus 2. 25. Saat 7,7 2002 (25th Hour 7,7 2002)

Monty Brogan’ın (Edward Norton) özgürlüğünün son 24 saatinde zaman hızla geriye saymaktadır. 24 saatlik süre bittiğinde yedi yıl yatmak üzere hapishaneye girecektir. Bir zamanlar Manhattan’ın kralı olan Monty artık alıştığı yaşama; kendisine New York’un en gösterişli kulüplerinin kapılarını açan ama aynı zamanda da en yakın dostlarına yabancılaştıran yaşama veda etmek üzeredir.

Monty özgürlüğünün son gününde eskiden tanıdığı insanlarla yeniden iletişim kurmaya çalışır. Bunların başında oğlunun uyuşturucu işine bulaşması nedeniyle her zaman sorunlar yaşayan babası (Brian Cox) vardır. Eski günlerdeki yakın arkadaşlarından ikisi olan Jacob (Philip Seymour Hoffman) ve Slaughtery (Barry Pepper) ile de buluşur. Son gününde görüştükleri arasında kız arkadaşı Naturelle de (Rosario Dawson) vardır. Kendisini polislere ihbar edenin o olup olmadığından bile emin değildir. Monty aslında hiçbir şeyden emin değildir. Tek bildiği önündeki zamanın hızla azaldığı ve yapması gereken tercihler olduğudur.

“Summer of Sam”, “Do the Right Thing” ve “Malcolm X”in ünlü yönetmeni Spike Lee, son çalışması “25th Hour”da hayatında yaptığı hatalara dair günah çıkartmaya çalışan ama bunu yaparken de hayatın kendisini bu noktaya nasıl getirdiğinden emin olamayan bir uyuşturucu satıcısının özgürlüğünün son 24 saatlik dilimine ışık tutuluyor.

Touchstone Pictures’ın sunduğu “25th Hour”un yönetmenliğini Spike Lee üstlendi. Yapımcılığını Tobey Maguire, Julia Chasman, Spike Lee ve John Kilik’in üstlendiği filmin senaryosunu, kendi kaleme aldığı romanından yola çıkarak David Benioff yazdı. Başrollerinde Edward Norton, Philip Seymour Hoffman, Barry Pepper, Rosaria Dawson, Anna Paquin ve Brian Cox kamera karşısına geçti.

imgur.com/IrNZWeo

Bonus 3. İçerideki Adam 7,6 2006 (Inside Man 7,6 2006)

“The Inside Man”de anlatılan olaylar zinciri aslında oldukça sade/basit şekilde başlar. Dünya çapındaki finans kurumlarından Manhattan Trust’ın Wall Street şubesinin kalabalık lobisine boyacı kıyafetleri giymiş dört kişi gelir. Kostümlü soyguncuların başlattığı mükemmel planlanmış kuşatma saniyeler içinde sonuçlanır. Soyguncular tarafından rehin alınan 50 kadar banka yöneticisi, o andan itibaren çok iyi organize edilmiş bir soygun operasyonunun pençesine düşmüştür.

Soyguncuların lideri Dalton Russell (Clive Owen) ile sağlıklı iletişim kurulması ve rehinelerin zarar gelmeden kurtarılması için New York Polis Departmanı (NYPD) dedektiflerinden Keith Frazier (Denzel Washington) ile Bill Mitchell (Chiwetel Ejiofor) görevlendirilir. Acil Durum Birimi (ESU) Başkanı John Darius (Willem Dafoe) ile omuz omuza çalışan dedektifler, olayın kısa sürede barışçı yöntemlerle çözüleceğinden, bankanın kontrol altına alınıp rehinelerin kurtarılacağından umutludur.

Ancak işler planlandığı gibi gitmez. Bankayı ve müşterileri rehin alan Russell son derece kurnaz, dikkatli, zeki ve soğukkanlı bir soyguncudur. Sadece rehin aldığı müşterilerin değil, yetkililerin de kafasını karıştırıp dikkatini dağıtacak çok titiz bir plan yapmıştır. Dışarıda banka önünde toplanan kalabalıktaki gerilim düzeyi hızla artarken hummalı bir çalışmaya giren Frazier ve kurmayları, bütün dikkatlerini Russell’ın kontrolü kaybetmesine vermişlerdir.

Soyguncular sürekli olarak polisin bir adım önünde gibidir. Bitmek tükenmek bilmeyen akıl oyunlarıyla Frazier ve Darius’u her aşamada safdışı bırakırlar. Bu işin içinde başka işler olabileceğine dair Frazier’ın birtakım kuşkuları vardır. Bayan borsa brokerı Madeliene White’ın (Jodie Foster) devreye girişiyle beraber olay bambaşka boyutlar kazanır. Madeliene’ın, Russell ile özel görüşme yapmayı talep etmesiyle Frazier’ın kuşkuları doğrulanmıştır. Öte yandan bankanın Yönetim Kurulu Başkanı Arthur Case da (Christopher Plummer), ele geçirilen şubenin içinde olup bitenlerle dakika dakika ilgilenmektedir.

Soyguncular tam olarak neyin peşindedir? Saatler ilerledikçe daha da gerginleşen durumu yatıştıracak tedbirler neden işe yaramamaktadır? Durum giderek belirsiz hale gelirken Frazier artık bu işin içinde birtakım görünmez bağların olduğuna, başka bir yerlerde gizli toplantıların sürdüğüne ikna olmuştur. Sadakatlerin ve davranışların sorgulandığı ortamda çok riskli bir kedi-fare oyununa başlamıştır. Ancak oyunun kuralları sürekli değişmektedir. Atacağı yanlış bir adım, sinirleri sürekli diken üstünde tutan bu kedi-fare oyununun felaketle sonuçlanmasına yol açabilecektir.

imgur.com/7Ryq8v6

Bonus 4. Savaş Tanrısı 7,6 2005 (Lord of War 7,6 2005)

Gerçeklere dayanan “SAVAŞ TANRISI/LORD OF WAR” uluslararası silah ticaretini konu alan bir aksiyon macera. Film Soğuk Savaş’ın bitmesinin az bilinen sonuçlarını işliyor: Eski Sovyetler Birliği’nin elinde kalan muazzam yüklü silah stokunun gelişmekte olan ülkelere (özellikle Afrika’ya) satılması ve bunları satan silah tacirlerinin kazandıkları büyük paralar.

Çoğu kişi bunun 20. yüzyılın en büyük vurgunu olduğunu düşünüyor. Sadece Ukrayna’da 1982-1992 yılları arasında 32 milyar dolarlık silah çalındı. Şu ana kadar herhangi biri ne yakalandı, ne de hüküm giydi. Film silah taciri Yuri Orlov’un dünyanın dört bir yanındaki maceralarını takip ediyor. En ölümcül savaş alanlarında bulunan Yuri, kendisine aman vermeyen İnterpol ajanının, iş hayatındaki rakiplerinin ve müşterileri arasında bulunan, dünyanın en kötü şöhrete sahip diktatörlerinden bazılarının hep bir adım önünde olmak için uğraşıyor.

En nihayetinde bir de kendi vicdanıyla yüzleşmek zorunda kalıyor.

imgur.com/2osB0SW

Bonus 5. Amerikan Sapığı 7,6 2001 (American Psycho 7,6 2001)

Bret Easton Ellis’in ‘Amerikan Sapığı’ romanından uyarlanan ‘American Psycho’, Patrick Bateman (Christian Bale) isimli genç bir Wall Street zengininin işlediği cinayetleri ve tüketim kültürünün bireyde yarattığı yabancılaşmayı konu alıyor.

imgur.com/MHZp9Js

  

mturkey.net/2015/09/09/imdb-top-20-suc/

Şu yağan karlar gönlümün ceza-i müeyyidesi

Gözlerin Cezayir Menekşesi...

Arkadaşlar Sizlere Daha Çok Bilgi Vermek İçin Hızla Büyüyoruz Desteklerinizi Esirgemeyin Arkadaşlar Bir Abone Bir Takipci Demektir Unutmayın Sizler Varsanız Bizde Varız . Dünyanın her yerinden enteresan olaylar, enteresan bilgiler, enteresan insanlar, pratik bilgiler, pratik şakalar, enteresan şakalar, çeşitli şaka, olay, bilgi, insanlar ile eğlenceli ve farklı videolar yayınladığım kanalımdır. Bu kanalda sizlere her gün birbirinden farklı ve tuhaf bilgiyi, şakayı, olayı ve değişik insanları tanıtmayı hedefliyorum. Bu videolar ile hem eğlenecek hemde çok farklı şeyler öğrenmiş olacaksınız. Bana destek olmak için lütfen kanalıma abone olun. Şimdiden teşekkür ederim. Sosyal Paylaşım Ağları goo.gl/rnY5U9 - google + plus'dan Bizi Takip Et goo.gl/jxmUji - Facebook'dan Bizi Takip Et goo.gl/HMyppz -Twetter'dan Bizi Takip et goo.gl/nZlfpc -- Bloglardan Bizi Takip Et Aslen Rizeli olan Recep Tayyip Erdoğan 26 Şubat 1954'te İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Kasımpaşa Piyale İlkokulu'ndan, 1973 yılında ise İstanbul İmam Hatip Lisesi'nden mezun oldu. Fark dersleri sınavını vererek Eyüp Lisesi'nden de diploma aldı. Üniversiteyi Marmara Üniversitesi İktisadî ve Ticarî Bilimler Fakültesi'nde okuyan Erdoğan, bu okuldan 1981 yılında mezun oldu. Recep Tayyip Erdoğan, 12 Aralık 1997'de Siirt'te halka hitaben yaptığı konuşma sırasında, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlere tavsiye edilen ve bir devlet kuruluşu tarafından yayınlanan bir kitaptaki şiiri okuduğu için hapis cezasına mahkum edildi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine son verildi. Recep Tayyip Erdoğan, 4 ay kaldığı cezaevinden çıktıktan sonra kamuoyunun ısrarlı talebi ve gelişen demokratik sürecin bir sonucu olarak 14 Ağustos 2001'de arkadaşlarıyla birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AK Parti) kurdu ve Kurucular Kurulu tarafından AK Parti'nin Kurucu Genel Başkanı seçildi. Milletin teveccüh ve güveni AK Parti'yi daha kuruluşunun ilk yılında Türkiye'nin en geniş halk desteğine sahip siyasî hareketi haline getirdi ve 2002 yılı genel seçimlerinde üçte iki parlamento çoğunluğuyla tek başına iktidara taşıdı. Hakkındaki mahkeme kararı nedeniyle 3 Kasım 2002 seçimlerinde milletvekili adayı olamayan Erdoğan, yapılan yasal düzenlemeyle milletvekili adaylığının önündeki yasal engelin kalkması üzerine, 9 Mart 2003'te Siirt ili milletvekili yenileme seçimine katıldı. Bu seçimde oyların yüzde 85'ini alan Erdoğan, 22. Dönem Siirt Milletvekili olarak parlamentoya girdi. youtu.be/B3bQwVkP9D8

Vakt-i Şafak_Bitti Mi Sevgin?

 

Haydi inkar et seni sevdiğimi,

Ve inkar et yağmurda beni dilediğin günleri!

Şimdi yalancı bir baharın koynundasın belki

Oysa ben sadakatimden hiç vazgeçmedimki...

Özledim demek suçsa cezaya razıyım şimdi!

Özledim!...

Penceremde yağmur! Dilimde ismin!

Haydi söyle sevgili bitti mi sevgin?...

 

Şafak...

مَلِكِ يَوْمِ الدِّينِ ﴿٤

Mâliki yevmid dîn(dîne).

1.mâliki: malik, sahip

2.yevmid dîne (yevme ed dîne): dîn günü,

(kişinin mürşidine ulaştığı ve ruhunun Allah’a doğru yola çıktığı gün)

1 – İmam İskender Ali Mihr: Dîn gününün mâlikidir.

2 – Diyanet İşleri: (2-4) Hamd , Âlemlerin Rabbi , Rahmân , Rahîm , hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) mâliki Allah’a mahsustur.

3 – Abdulbaki Gölpınarlı: din gününün sahibidir.

4 – Abdullah Parlıyan: Hesap gününün sahibi Allah’adır.

5 – Adem Uğur: Ceza gününün mâlikidir.

6 – Ahmed Hulusi: Din hükümlerinin (Sünnetullah) yaşanmakta olduğu sonsuz sürecin Mâlik – Melik’idir.

7 – Ahmet Tekin: Allahım, yalnız seni ilâh tanıyor, candan müslümanlar olarak sana teslim oluyor, saygıyla sana kulluk ve ibadet ediyor, yalnız senin şeriatına bağlanıyor, sana boyun eğiyoruz. Gayretimizin, sabırla mücadeleye devamımızın başarıya ulaşması için sadece senden medet umuyor, bize arka çıkmanı istiyoruz.

8 – Ahmet Varol: Hesap gününün sahibidir.

9 – Ali Bulaç: Din gününün malikidir.

10 – Ali Fikri Yavuz: Ceza (âhiretteki hesap) gününün sâhibidir.

11 – Ali Ünal: Din (Hesap ve Hüküm) Günü’nün Mâliki.

12 – Bayraktar Bayraklı: Din/ceza ve ödül gününün sahibidir.[4]

13 – Bekir Sadak: Din Gununun sahibidir.

14 – Celal Yıldırım: (2-3-4) Hamd, âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahîm, ceza (hesap görülecek, karşılık verilecek) günün yegâne sahibi Allah’a mahsûstur.

15 – Cemal Külünkoğlu: Yargı (ceza ve mükâfat) gününün sahibidir.

16 – Diyanet İşleri (eski): Din Gününün sahibidir.

17 – Diyanet Vakfi: Ceza gününün mâlikidir.

18 – Edip Yüksel: Yargı (Din) Gününün sahibi.

19 – Elmalılı Hamdi Yazır: o din gününün maliki Allâh’ın.

20 – Elmalılı (sadeleştirilmiş): O din gününün maliki Allah’ın!

21 – Elmalılı (sadeleştirilmiş – 2): O, din gününün maliki Allah’ın.

22 – Gültekin Onan: (2-4) Hamd alemlerin rabbi, rahman, rahim ve din gününün maliki olan Tanrı’yadır.

23 – Harun Yıldırım: Din gününün sahibidir.

24 – Hasan Basri Çantay: (1-2-3-4) Hamd olsun Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, Dîn günü’nün (tek) sahibi ve mutasarrıfı Allaha.

25 – Hayrat Neşriyat: Dîn (hesab) gününün mâlikidir.

26 – İbni Kesir: Din gününün malikidir.

27 – İlyas Yorulmaz: Hesap gününün[1] mutlak yegâne sahibi de O dur.

28 – Kadri Çelik: Hesap gününün sahibidir.

29 – Muhammed Esed: Hesap Günü’nün Hakimi.

30 – Mustafa İslamoğlu: O, Hesap Günü’nün hakimidir.

31 – Ömer Nasuhi Bilmen: (2-4) Hamd, âlemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm olup, ceza gününün mâliki olan Allah Teâlâ’ya mahsustur.

32 – Ömer Öngüt: Din gününün sahibidir.

33 – Şaban Piriş: (2-4) Hamd, Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, din gününün hakimi Allah’a mahsustur.

34 – Sadık Türkmen: Din (hesap/hesaplaşma/ceza/karşılık) gününün sahibidir.

35 – Seyyid Kutub: Din gününün sahibi (maliki)

36 – Suat Yıldırım: Din gününün, hesap gününün tek hâkimidir.

37 – Süleyman Ateş: Din (cezâ ve mükâfât) gününün sâhibidir.

38 – Tefhim-ul Kuran: (2-4) Hamd, Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim ve Din gününün maliki olan Allah’adır.

39 – Ümit Şimşek: Din Gününün Sahibidir.

40 – Yaşar Nuri Öztürk: Din gününün Mâlik’i, sultanıdır O…

  

mturkey.net/2016/05/30/fatiha-suresi-4-ayet-1-sure_4-ayet...

TÜRK OLMAK ...

  

Aslında çok şeydir, Türk olmak.

Türk olmak, Osmanlı'nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi.

 

Kosova'da ve Bosna'da, Batı Trakya'da ve Makedonya'da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.

 

Türk olmak

-Kıbrıs'ta,

-Hocali'da,

-Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma uğrayıp

-karşılığında yapmadığın soykırımla suclanmaktır.

 

Türk olmak

-faşist olmaktır,

-vatanına, milletine, tarihine sahip çıktığında…

-demokrat ve cağdaş olmaktır,

-vatanına, milletine, tarihine sövüldüğünde…

 

Türk olmak lisanının Avrupa'da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini ve derdini anlatamamaktır.

 

Avrupa'da hor görülmek Türk olmaktır,

-ataların bir çok asır önce Viyana'yi kuşattiği için ve

hoş görülmemektir

- tabii ki - sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana'yı yakmadığın için.

 

Türk olmak

-Selanik'te Pontus Anıtı'nın,

-Viyana'da ciğnenen yeniçeri minberinin ve

-Malta'da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.

 

Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir.

-Üç kıtadan dönüp,

-bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir.

 

-Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır,

-aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.

 

Türk olmak

-Arabaya koşulan ilk atın vatanında,

-ilk yazılı antlaşmanin imzalandığı yurtta,

-yazının bulunduğu,

-paranin icat edildiği

-her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta,

-kalkınmak icin yabancı sermaye beklemektir.

 

Türk olmak;

-Truva'dan bu yana,

-Sümer'den bu yana serpilerek gelse de,

-tarihten eski bu topraklarda,

-bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen,

-bir haftalık hafiza ile yaşamaktır.

 

-Doğu Roma'yi da

-Batı Roma'yi da yıkıp,

-yeni Roma olan AB'ye girmeye calışmaktır, Türk olmak.

 

Türk olmak,

-Mostar'da köprüdür,

-Kerkük'te kaledir,

-Istanbul'da Kızkulesi'dir,

-Anadolu'da buğdaydir,

-Çukurova'da pamuktur,

-Ege'de tütün,

-Karadeniz'de fındık,

-Trakya'da ayçiçeğidir.

Türk olmak

-Çanakkale'de ölmektir.

-Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su vermektir,

-onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır.

-Düşmanın ardından rahmet okumak,

-kanlısından helallik almaktır.

-Sabahları odana rahmet dolsun diye, cami açmaktır.

-Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir.

-Balkon köşesine kuşlar icin, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır.

-Yağmura rahmet,

-kara bereket diye bakmaktır.

 

Türk olmak,

-harap bir ülkede,

-zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip,

-tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile,

-paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen,

-yedi düvele meydan okumaktır.

 

Türk olmak

-askere davul-zurna ile uğurlanmaktır,

-belki de dönmeyeceğini bilerek.

Türk olmak,

-annenin şehit oğlunun ardından 'Bir oğlum daha olsun, onu da vatan icin göndereceğim.' demesidir.

-Babanin gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken 'Vatan sağ olsun!' demesidir.

 

Türk olmak

-'Türk çayında radyasyon olmaz!' yalanları ile,

-'Gusül abdesti alana AIDS bulaşmaz!' dolanlari ile yaşamaktır.

 

Her hükümetin

-enkaz devraldığı, ama

-asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.

 

Türk olmak,

-ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir.

-Ayni nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır.

-Göz hakkına, diş kirasına saygıdır.

 

Türk olmak.

-Evindeki bir kap aşın yarısını Tanrı misafirine vermektir.

-Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.

 

Türk olmak,

-milli maçta ağlamaktır.

-Ayhan Işık'a, Belgin Doruk'a aşık olmaktır.

 

Türk olmak, -

-aşkını ölesiye sevmektir.

-Aşkı icin ölmektir,

-öldürmektir.

-Sevdiceğinin elini bir kez tutamadan, toprağa girmektir.

 

En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. Eşkiyaya türkü yakmaktır, Türk olmak.

 

Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, Türk olmak.

 

Türk olmak

-Yunus'u bilmektir,

-Aşık Veysel'i sevmektir.

-Mevlana'yi, Haci Bektaş-i Veli'yi ve Hoca Yesevî’yi

-tek bir satırını okumasa da yüreğinde taşımaktır.

 

Türk olmak,

-saz çaldığında,

-ney üflendiğinde,

-kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında,

-yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir,

-bir de Yemen Türküsü'nde...

 

-Hayatın sana verdiklerine 'Nasip',

-vermediklerine 'Kısmet' demektir.

-Her işin 'Hayırlısına' inanmaktır ve

-ağlamamak icin çok gülmekten çekinmektir.

 

Türk olmak,

-Asya'da batılı,

-Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir.

 

Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevmektir.

 

-Magazin proğramlari ile dizilerin arasina sıkışsa da,

-silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir.

 

Türk olmak,

-mahalle maçı için ayni saatte,

-on kişi buluşamazken,

-milyon kişinin bir araya gelmesidir.

-Tavla oynarken bile kavga ederken,

-milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.

 

Türk olmak,

-buhran zamanında Arjantin'de de mağazalar yağmalanırken,

-daha ağır buhranda sıraya girerek,

-sorumlusuna en ağır cezayi tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir.

 

Türk olmak

-en zayif gününde bile dünyaya meydan okumak,

-en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek

-tevekkül göstermektir.

 

Zor iştir Türk olmak. Türk olmak

-Anadolu'da her düşen yağmur damlasına hamdetmek,

-her çıkan başak için şükretmektir.

 

Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu'da dik durabilmektir.

   

Amerika'dan bir vatandaşımızın

Türkiye'nin Abd Seattle Fahri Konsolosu olan Sn. J. Ufuk Gökçen’in

'Türk olmak nasıl bir duygudur?' konulu yazısı.

 

Explore No: 364

 

EFENDİM!...

 

Sultân-ı rüsûl, şâh-ı mümeccedsin Efendim!...

Bîçârelere devlet-i sermedsin Efendim!...

Dîvân-ı İlâhîde ser-âmedsin Efendim!...

Menşûr-ı le’amrüke mü’eyyedsin Efendim!...

Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin Efendim!

Hak’dan bize sultân-ı mü’eyyedsin Efendim!...

 

Tâbiş-geh-i ervâh-ı mücerred güherindir…

Mâlişgeh-i ruhsâr-ı melik hâk-i derindir…

Ayîne-i dîdâr-ı tecellî nazarındır…

Bû Bekr Ömer, Osmân ü Ali yârlarındır…

 

Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin Efendim!

Hak’dan bize sultân-ı mü’eyyedsin Efendim!...

 

Hutben okunur minber-i iklîm-i bekâda…

Hükmün tutulur mahkeme-i rûz-i cezâda…

Gülbâng-i kudûmun çekilir Arş-ı Hudâ’da…

Esmâ-i Şerîfin anılır arz u semâda…

 

Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin Efendim!

Hak’dan bize sultân-ı mü’eyyedsin Efendim!...

 

Ol dem ki velîlerle nebîler kala hayrân…

‘Nefsî’ deyü dehşetle kopa cümleden efgân.

Ye’s ile usâtın ola ahvâli perîşân.

Düstûr-ı şefâ’atle senindir yine meydan…

Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin Efendim! Hak’dan bize sultân-ı mü’eyyedsin Efendim!...

 

Bir gün ki dalıp bahr-ı gama-ı firkate gittim.

İlden yitirip kendimi, bîhodluğa yitdim.

İsyânım anıp, âkıbetimden hazer itdim:

Bu matlâ’ı yâd eyledi bir seyyid işitdim.

 

Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin Efendim!

Hak’dan bize sultân-ı mü’eyyedsin Efendim!...

 

Ümmîddeyiz ye’s ile âh eylemeyiz biz!

Sermâye-i îmânı tebâh eylemeyiz biz.

Bâbun koyup ağyâre penâh eylemeyiz biz.

Bir kimseye sâyende nigâh eylemeyiz biz.

 

Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin Efendim!

Hak’dan bize sultân-ı mü’eyyedsin Efendim!...

 

Bî-çâredir ümmetlerin isyânına bakma…

Dest-i red urup, hasret ile Dûzâha kakma…

Rahm eyle amân, âteş-i hicrânına yakma…

Ez-cümle kulun Gâlib-i pür-cürmü bırakma.

 

Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin Efendim!

Hak’dan bize sultân-ı mü’eyyedsin Efendim!...

 

GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇEVİRİSİ

  

(Resullerin Sultanı’sın, övülmüş Şah’sın Efendim!...

Çaresizlere, değişmez sürekli devletsin Efendim!...

İlâhî divanda en başta gelensin Efendim!...

‘Le’amrüke’ emr-i ilâhîsiyle ebedîsin Efendim!...)

 

(Sen Ahmet ü Mahmut u Muhammed’sin Efendim!....

Hak’tan bize doğrulanmış Sultan’sın Efendim!....)

 

(Pırıltılı yerde (üstün) ruhlar (arasından seçilmiş) cevhersin…

Kapı eşiğinin toprağı, meleklerin yüz sürdüğü yerdir...

Senin baktığın yerlere yüzünün nuru yansır…

Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali dostlarındır…)

 

(Sen Ahmet ü Mahmut u Muhammed’sin Efendim!....

Hak’tan bize doğrulanmış Sultan’sın Efendim!....)

 

(Bakî âlem minberinde hutben okunur.

Ceza gününde, (büyük) mahkemede hükmün tutulur…

Huda arşında toplu halde (sana) salâvat çekilir…

Arz ve semada güzel isimlerin anılır…)

 

(Sen Ahmet ü Mahmut u Muhammed’sin Efendim!..

Hak’tan bize doğrulanmış Sultan’sın Efendim!..)

 

(O vakit ki nebîler, veliler (sana) hayran kalır…

Dehşetle cümle (insanlar), “Nefsî” diye korkuya kapılır.

Ümitsizlik içerisinde günahkârların hâli perişandır.

Müsaade olunan şefaatle senindir meydan…)

 

(Sen Ahmet ü Mahmut u Muhammed’sin Efendim!....

Hak’tan bize doğrulanmış Sultan’sın Efendim!....)

 

(Bir gün ki gam denizinde ayrılık fikrine dalıp gittim.

Kendimi kaybedip mana ikliminde yittim.

İsyanımı anıp akıbetimden korktum.

Bu matla’ı yâd eyledi,(okudu) bir seyit işittim.)

 

(Sen Ahmet ü Mahmut u Muhammed’sin Efendim!....

Hak’tan bize doğrulanmış Sultan’sın Efendim!....)

 

(Ümitteyiz, ümitsizlikle ah eylemeyiz biz!

İman sermayesini harap eylemeyiz biz.

(Ey Rasûlullah!) kapını koyup gayrisine sığınmayız biz.

Sen muhafaza ederken başka yere bakmayız biz.

 

(Sen Ahmet ü Mahmut u Muhammed’sin Efendim!....

Hak’tan bize doğrulanmış Sultan’sın Efendim!....)

 

(Biçaredir, ümmetlerinin isyanına bakma…

Ret elini verip hasret ile cehennemde yakma…

Merhamet eyle, aman hicran ateşine yakma…

Ümmetlerinden çok günahı olan Galip’i bırakma.)

Şeyh Galip

  

sho con cara de pocos amigos, en las salinas.

Dsiplin hücresi&Zindan ☝️☝Toplum içinde yüz kızartıcı; tecavüz, cinayet, taciz gibi suçlardan veya koğuşlarda sıkıntı yaratıp uyarı cezasına rağmen aynı şekilde devam eden hükümlülerin kaldığı karanlık, soğuk, sıkıntı veren tek kişilik küçük odalarmış 👀👀 bu müze tek başına gezilmez arkadaşlar... #ulucanlarcezaevi #ankara #dsiplinhücresi #zindan by beatlesplagi www.instagram.com/p/BA4uM21kFZb/ in scontent.cdninstagram.com/hphotos-xaf1/t51.2885-15/e35/12...

Konulu türk erotik filmini sitemize ulaşarak izleyebilirsiniz. Güncel ve en iyi türk erotik filmlerini mobil uyumlu olarak sitemizde paylaşıyoruz.

 

erotikfilm-izle.com/ceza-konulu-turk-erotik-film/

“Özlediğin o kadın ben olsam…”

 

Hayat; hak etmeyen insanları, hak etmedikleri ödüllerle ve cezalarla sınıyor. Bir yapbozun ayrı köşeleri gibi oturan kenar bulamazsınız aranızda ya hani. Ama yine de kareyi tamamlamak zorundasınızdır aynı talihsiz fotoğrafta.

 

Hep o şarkıyı paylaşıyordu .Merak ettim, anlattı.

 

Bir ağaca umutla bağlanan renkli bez parçaları gibiydi her paylaşım, uç uca ulanan ve ulaşmaya çalışan bir yerlere. Her adayışın ardında bir adak vardı elbette. Her adağın ardındaki bir yanı buruk hikayeler olduğu gibi. Bekleyiş ve özlemini türkülere döken kadîm zamanların insanları gibiydi aslında duruşu ama biraz kolaycılığa kaçmıştı sadece.

 

Soylu duyguların buz gibi bir hissizlik duvarına çarpması kadar iç acıtan bir durumdu O’nunki. Tutarsız, umarsız ve içinde çiçek açtıracak gümrah tarlalar barındırmayan, heyelan görmüş bir yamaca atmıştı tohumu. Yeşermesini bekliyordu yeşil yeşil. Paylaştığı şarkının klibinde bir araya getirilmiş baygın renkleri ile suluboya tablolardaki gibi, coşkulu, pembe, eflatun, mor, mavi çiçekli taraçaları olan, serin sahil kasabaları kadar umut ve hayat doluydu oysaki. Direnmiş ve bırakıp gitmemişti.

 

Hep aynı şarkıyı aynı kliple paylaşıyordu

“Özlediğin o kadın ben olsam…”

Medusa hayata çok güzel bir kız olarak başladığında, Athena onu çok kıskanmıştı. Poseidon'un Medusa'nın güzelliğinden başı öylesine dönmüştü ki, ona Athena'nın tapınaklarından birinde sahip oldu. Bu Athena için son derece aşağılayıcı bir davranıştı, o da Medusa'yı bir Gorgon yaparak cezalandırdı. Medusa, bir insan olarak doğduğu için ölümlüydü.

  

Yerebatan Sarnıcı'ndaki medusaBu cezayla yetinmeyen Athena, daha sonra, Perseus'a onu yakalayıp öldürmesi için yardım etti. Perseus, Medusa'nın başını kestiğinde, Poseidon'dan olan çocukları Pegasus ve Chrysaor dışarı fırladı. Kan damlaları Libya çöllerinde birer yılana dönüştüler. Daha sonraları bu yılanlardan biri Mopsus'u öldürmüştür.

 

Perseus Medusa'nın kestiği kafasını alıp gittikten sonra, Athena olay yerine geldi. Medusa'dan geriye ne kaldıysa inceledi. Derisini yüzüp Aegis'in markası yaptı. İki damla kanını da Kral Erichthonius'a biri hastalıklara deva, diğeri öldürücü bir zehir olarak hediye etti.

 

36. YÂSÎN

 

Sûre, ismini iki harften ibaret olan ilk âyetten almıştır. Mekke'de inmiştir. 83 (seksenüç) âyettir. Sûreye isim olarak verilen "yâsîn"in, genellikle "Ey insan!" manasına geldiği kabul edilir. Bununla kasdedilen, Hz. Peygamber'dir. Yâsîn sûresi Kur'an'ın kalbi kabul edilmiş ve müslümanlar arasında ayrı bir önem kazanmıştır. Fazileti hakkında hadisler vardır. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.

 

1. Yâsîn,

2. Hikmet dolu Kur'an hakkı için,

3. Sen şüphesiz peygamberlerdensin.

4. Doğru yol üzerindesin.

5. (Bu Kur'an) üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.

6. Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir.

7. Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.

8. Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır.

9. Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler.

10. Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

11. Sen ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve görmeden Rahmân'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele.

12. Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levh-i mahfuz'da) sayıp yazmışızdır.

13. Onlara, şu şehir halkını misal getir: Hani onlara elçiler gelmişti.

14. İşte o zaman biz, onlara iki elçi göndermiştik. Onları yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir elçi gönderdik. Onlar: Biz size gönderilmiş Allah elçileriyiz! dediler.

15. Elçilere dediler ki: Siz de ancak bizim gibi birer insansınız. Rahmân, herhangi bir şey indirmedi. Siz ancak yalan söylüyorsunuz.

16. (Elçiler) dediler ki: Rabbimiz biliyor; biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz.

17. "Bizim vazifemiz, açık bir şekilde Allah'ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir" dediler.

18. (Bunun üzerine onlar:) Doğrusu siz bize uğursuz geldiniz. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlarız. Ve bizden size mutlaka fena bir kötülük dokunur, dediler.

19. Elçiler şöyle cevap verdi: Sizin uğursuzluğunuz sizinle beraberdir. Size nasihat ediliyorsa bu uğursuzluk mudur? Bilakis, siz aşırı giden bir milletsiniz.

20. Derken şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. "Ey kavmim! dedi, bu elçilere uyunuz!"

21. "Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere tâbi olun, çünkü onlar hidayete ermiş kimselerdir."

22. "Bana ne olmuş ki, beni yaratana ibadet etmeyecekmişim! Halbuki, hepiniz O'na döndürüleceksiniz."

23. "O'ndan başka tanrılar mı edineyim? O çok esirgeyici Allah, eğer bana bir zarar dilerse onların (putların) şefâati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramazlar."

24. "İşte o zaman ben apaçık bir sapıklığın içine gömülmüş olurum."

25. "Şüphesiz ben, Rabbinize inandım, beni dinleyin."

26. Ona: Cennete gir" denilince. "Keşke, dedi, kavmim bilseydi!"

27. "Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını !"

28. Biz ondan sonra, onun milletini helâk etmek için üzerlerine gökten herhangi bir ordu indirmedik ve indirecek de değildik.

29. (Onları helâk eden) korkunç sesten başka bir şey değildi. Birdenbire sönüverdiler.

30. Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar.

31. Müşrikler görmüyorlar mı ki, onlardan önce nice kavimler helâk ettik. Onlar tekrar dönüp de bunlara gelmezler.

32. Elbette onların hepsi (kıyamet gününde) karşımızda hazır bulunacaklar.

33. (Bu hususta) ölü toprak onlar için mühim bir delildir. Biz ona yağmurla hayat verdik ve ondan dane çıkardık. İşte onlar bundan yerler.

34. Biz, yeryüzünde nice nice hurma bahçeleri, üzüm bağları yarattık ve oralarda birçok pınarlar fışkırttık.

35. Ta ki, onların meyvelerinden ve elleriyle bunlardan imal ettiklerinden yesinler. Hâla şükretmeyecekler mi?

36. Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı tesbih ve takdis ederim.

37. Gece de onlar için bir ibret alâmetidir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çekeriz de onlar karanlıklara gömülürler.

38. Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar (döner). İşte bu, azîz ve alîm olan Allah'ın takdiridir.

39. Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner.

40. Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.

41. Onların zürriyetlerini dopdolu bir gemide taşımamız da onlar için büyük bir ibrettir.

42. Onlar için, bunun gibi binecekleri başka şeyler de yarattık.

43. Dilesek onları suda boğarız. O zaman ne onların imdadına koşan olur, ne de onlar kurtarılırlar.

44. Ancak bizim tarafımızdan bir rahmet ve belli bir zamana kadar dünyadan faydalandırmamız müstesnadır.

45. Onlara yapmakta olduğunuz ve yapıp arkada bıraktığınız işlerde Allah'tan korkun; umulur ki size merhamet olunur denildiğinde (aldırmazlar).

46. Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmeyedursun, ille de ondan yüz çevirmişlerdir.

47. Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden hayra sarfediniz, denildiğinde, kâfirler müminlere dediler ki: Allah'ın dilediği takdirde doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz.

48. Onlar: Eğer gerçekten doğru söylüyorsanız, bu tehdit ne zaman gerçekleşecektir? derler.

49. Onlar, birbirleriyle çekişip dururken kendilerini ansızın yakalayacak korkunç bir sesi bekliyorlar.

50. İşte o anda onlar ne bir vasiyyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

51. Nihayet Sûr'a üfürülecek. Bir de bakarsın ki onlar kabirlerinden kalkıp koşarak Rablerine giderler.

52. (İşte o zaman:) Eyvah, eyvah! Bizi kabrimizden kim kaldırdı? Bu, Rahmân'ın vâd ettiğidir. Peygamberler gerçekten doğru söylemişler! derler.

53. Olan müthiş bir sesten ibarettir. Bunun üzerine onların hepsi hemen huzurumuzda hazır bulunurlar.

54. O gün hiçbir kimse en ufak bir haksızlığa uğramaz. Siz orada ancak yaptıklarınızın karşılığını alırsınız.

55. O gün cennetlikler, gerçekten nimetler içinde safa sürerler.

56. Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara kurulurlar.

57. Orada onlar için her çeşit meyve vardır. Bütün arzuları yerine getirilir.

58. Onlara merhametli Rabb'in söylediği selam vardır.

59. "Ayrılın bir tarafa bugün, ey günahkârlar!"

60. "Ey Adem oğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır" demedim mi?

61. "Ve bana kulluk ediniz, doğru yol budur" demedim mi?

62. Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?

63. İşte, bu size vâdedilen cehennemdir.

64. İnkârınız sebebiyle bugün oraya girin!

65. O gün onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder.

66. Dilesek onların gözlerini büsbütün kör ederdik. O zaman doğru yolu bulmaya koşuşurlar, ama nasıl göreceklerdi?

67. Eğer dilesek oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!

68. Kime uzun ömür verirsek biz onun gelişmesini tersine çeviririz. Hiç düşünmüyorlar mı?

69. Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.

70. Diri olanları uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye.

71. Görmüyorlar mı ki, biz kudretimizin eseri olmak üzere onlar için birçok hayvan yarattık. Bu sayede onlar bunlara sahip olmuşlardır.

72. Bu hayvanları onların emrine verdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazısını besin olarak yerler.

73. Bu hayvanlarda onlar için nice faydalar ve içilecek sütler vardır. Hâla şükretmezler mi?

74. Onlar, yardım göreceklerini umarak Allah'tan başka ilâhlar edindiler.

75. Halbuki ilâhların onlara yardım etmeye güçleri yetmez. Aksine kendileri bunlar için yardıma hazır askerlerdir.

76. (Resûlüm!) O halde onların sözleri sakın seni üzmesin. Kuşkusuz biz, onların gizlemekte olduklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz.

77. İnsan görmez mi ki, biz onu meniden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş.

78. Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: "Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?" diyor.

79. De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.

80. Yeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O'dur. İşte siz ateşi ondan yakıyorsunuz.

81. Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratmaya kadir değil midir? Evet! Elbette kadirdir. O, her şeyi hakkıyla bilen yaratıcıdır.

82. Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir.

83. Her şeyin mülkü kendi elinde olan Allah'ın şanı ne kadar yücedir! Siz de O'na döneceksiniz.

 

Model: Emine DOĞANSOY

Medfun: Zeynep AKDOĞAN

Mekan: Hisarbey Köyü Kabristanı

1 3 4 5 6 7 ••• 79 80