View allAll Photos Tagged uzman
"KELAYNAK'IN EMİCE UŞAĞI"
Afrika'da Sahra'nın güneyinde kalan kesime endemik bir türdür. Cinsinin (Bostrychia) 4 türünden biri olup; bazen tek türden oluşan Hagedashia cinsinden de alınır. Somali ile Malavi arasındaki populasyonu bazı uzmanlarca ayrı bir tür (B. erlangeri) de sayılır. Normalde üç alttür halinde kabul edilir. Bunlar:
brevirostris: Senegal'den Zaire ve Kenya'ya; güneyde Zambezi Vadisi'ne kadar.
nilotica: Sudan ve Etiyopya'dan Zaire'nin kuzeybatısı, Uganda ve Tanzanya'nın kuzeybatısı.
hagedash: Güney Afrika'dan Zambezi Vadisi (IBC'den derlenmiştir. Adresi: ibc.lynxeds.com/family/ibises-spoonbills-threskiornithidae).
UGANDA: Masindi, 07.02.2015
English:
Hercules is the Roman name for the mythical Greek hero Heracles, son of Zeus and the mortal Alcmena. Early Roman sources suggest that the imported Greek hero supplanted a mythic Italian shepherd called "Recaranus" or "Garanus", famous for his strength. While adopting much of the Greek Heracles' iconography and mythology as his own, Hercules adopted a number of myths and characteristics that were distinctly Roman.
Türkçe:
HERAKLES
Mitolojide tanrıların tanrısı Zeus’un sayısız çapkınlıklarından birinde ölümlü Alkmene’den dünyaya gelen Herakles, insanın doğaya karşı yenilmez saldırma ve dayanma gücünü simgeler. Zeus’un kıskanç karısı Hera, bütün kin ve nefreti ile doğumundan ölümüne dek Herakles’in peşini bırakmaz. Herakles, yarıtanrı fakat aynı zamanda ölümlü bir insandır ve üstelik köledir. Tanrı vergisi bir güce sahip olmasına rağmen kuvvetini kullanmaktan zevk almaz, kahraman olmayı kendi seçmemiştir. Karıştığı olaylarda gücünü dizginleyemediği için istemeyerek suç işler ve zaman zaman çıldıracak gibi olur. Kendisine yöneltilen suçların kefareti olarak oniki işi başarması istenir. Oniki yıl sürecek hizmetlerini başarırsa ölümsüzlüğe kavuşacaktır. Yalnız kollarının gücünü kullanarak ve silah olarak elinden hiç ayırmadığı topuzu ile her bir ayrı bir efsane konusu olan maceradan maceraya koşar. Yontularına da yansıtılan elindeki post, Nemea aslanını kollarının arasına alıp boğduktan sonra edindiği zırhtır. Yaptığı işler hep insanlığın yararına olan Herakles tüm zorlukların üstesinden gelerek ülkesine döner fakat kötü kaderi peşini bırakmaz. Ölümcül bir iksire bulanmış gömleği giyince korkunç acılarla yanmaya başlar. Acılardan kurtulmak için oğluna buyruk verir ve bir odun yığını hazırlatır, yanarak ölür. Zeus, bu trajik sona müdahale eder Herakles’i kaçırıp götürür; bir daha insanların arasına dönmeyen Herakles Hebe ile evlenir ve ölümsüzlüğe kavuşur. Herakles’in mitolojideki bir adı da Herkül’dür.
HERAKLES HEYKELİ
Alanya Müzesi’nde sergilenen bronz Herakles heykeli 1967 yılında Alanya’nın Çamlıca köyü sınırları içindeki dağlık bölge Asartepe’de bulundu. Uzmanlar tarafından İsa’dan sonra II. yüzyıla tarihlenen 51.5 santimetre boyundaki heykelin yapıldığı er bilinmiyor. Heykelin antik çağda, Akdeniz’deki korsanların önemli merkezlerinden sayılan Korakesion’a yani bugünkü Alanya’ya bir ganimet olarak getirildiği sanılıyor. Dünya heykel sanatı tarihinde, ayakta duran figürler arasında bronz Herakles heykelinin çok farklı ve özel bir yeri bulunuyor. Çünkü heykel, antik çağda Herakles adına yapılmış heykellerde görülmeyen bir yapısal duruş formu sergiliyor; bronza yansıtılan kas ve iskelet yapısı emsalsiz sayılıyor; sanatçının anatomi bilgisi izleyende hayranlık yaratıyor. Heykelin sol kulağında daha belirgin görülen, güreş sporu yapanlardaki kıkırdak deformasyonu, Herakles’in sporcu kimliğini olduğu kadar sanatçının ayrıntılardaki özenini de gösteriyor. Heykelde, Herakles’in sağ elinde ünlü topuzu, sol elinde öldürdüğü aslanın postu ve başında defne yapraklarından bir çelenk bulunuyor. Boş olan göz çukurlarının zamanında değerli taşlarla bezeli olduğu sanılıyor. Vücut ağırlığını sağ bacakta taşıyan heykelin yüzündeki ifadeden, zafer sonrasının mutlu yorgunluğu seziliyor.
Bugün dünyada yaşayan insan sayısı 8 milyar olarak tahmin ediliyor. Demografi uzmanları insanlık tarihini 200.000 yıl öncesine kadar götürüyor. Modern homo sapienslerin yani günümüz insanlarının yeryüzünde dolaştığı bu süre boyunca 109 milyar kişi yaşamış ve ölmüş diyorlar. Bugün hayatta olan 8 milyarı da kattığımızda toplam 117 milyar insan gelmiş yeryüzüne. Peki ortalama 50 kg ağırlıktan hesaplasak demek insanlık dünyaya 5 milyar 450 milyon ton ağırlık vermiş. Toprak ve suyunu kullanmış dünyanın ve insan olmuş, ölmüş ve toprak olmuş. İyi ki zamanla mezarlıklar ortadan kalkıyor, yoksa yeryüzünde insanlara yaşayacak alan kalmayacakmış 109 milyar mezar yüzünden.
Üstünde gezdiğimiz topraklar ve altındaki organik materyaller petrol ve gazlar dahil hep canlıların ölümleri sonrası ortam şartlarıyla oluşmuş şeyler. Yani yaktığımız doğalgazda, araçlarımızda kullandığımız akaryakıtta hem insan, hem hayvan hem bitki ölülerinin kaynak olduğunu bilmek lazım..
Yanisi yerin altı üstünden kalabalık. Fotoğraf Biga Karaçayır Kabristanlığından. Ölmüşlerimizi Allah'tan rahmet dileyerek analım.
Nikon D810 + Carl Zeiss Jena MC Biometar 80mm f:2.8 Black Version P6
Daily Mail’de yayınlanan bir araştırmada uzmanlar iki günde bir yumurta yiyerek diyabetten korunabileceğinizi iddia ediyor.
Düzenli yumurta, peynir ve yoğurt tüketiminin tip 2 diyabet riskini 1/3 oranında azalttığı iddia edildi.İskandinavyalı araştırmacılar yaşları 42-60 arasında değişen 23...
Model 86K, Uzman Piyade Tüfeği, translating as Specialist Infantry Rifle, is a subcompact carbine based off from the M86 mGAPT and T56K KPT. Aside from the more compact size and barrel, not much is changed, but a different gas block (which is also the sight) is added. It uses 5.45x39mm rounds and has much greater range than the T56-series, and uses standard 74-series magazines. It is an amalgam of various designs, such as: G3, AK-74, and various other Western designs. Its apperance is quite similar to that of an AK, but it is by no means one. It is also notable that the system hasn't undergone major changes overall.
It uses a long-stroke piston system, and has a porthole in gas tube, and from that hole the piston is visible. Attached to it, is a charging handle. This was done, due to the piston rifles getting easily hot. With this, such a problem was easily solved.
It has a button and a large lever for magazine release, both of them making it easy for the user to work it around. It makes usage of peep sights and the rear one is adjustable for ranges between 100-600 meters. The gas block comes with guttersnipe sights as well, but these work for closer ranges, and for this purpose normal iron sights are still usable.
Its receiver is milled, and thanks to the usage of much better quality alloys, is stronger than ever. Same can be said for barrel assembly. The UPt has a special gas block, which burns more gas before the bullet leaves the barrel, and solves the issue of overgassing, which in turn results with lower recoil. The gas block is called ''meat shredder'', which has three ''spikes'' on it, for door breaching, or simply for mêlée, although the latter is not suggested.
The stock is a folding one and is noticably strong and tight-fitting, yet easy to operate. One can fold the stock to any position, to left or right, without any consequences, thanks to the completely ambidextrous thumb safety.
It comes with three series of rails, with the ability to quickly mount optics, LAMs, flashlights and various attachments.
It is a surprisingly light rifle, even though strong material were used. All the furniture was replaced with polymers, with that adding to the light weight.
Overall, these rifles are known to be of incredible quality, and is well-known to be so by soldiers of not only Turkey, but various nations. The rifle itself is greatly seeked by many, although due to the ''Door Ajar'' policy of the Turkish, not many get to see these, let alone acquire. As such, these rifles are greatly valued.
-------------
This is the subcompact one. Hope you like it!
Also, this is how it looks when it's on safe.
--------------
M86M ÖAT, even more compact, suppressed:
Ditto, on safe:
” Alkali diyet nedir ” sorusuna hep birlikte cevap bulalım. Son zamanlarda adını sık sık duyduğumuz diyet yöntemlerinden biridir. Deneyen ve uzmanlar tarafından son derece başarılı bulunan alkali diyetteki amaç, vücudumuza alınan besinlerle artan asitlik değerinin pH’ ını alkali yöne ... bit.ly/1RdXt0t
Uzmanlar haftada 5 saat yürümenin sağlık garantisi olduğunu söylüyor
Egzersizin sağlık için yararlı olduğu uzun yıllardır biliniyor.Düzenli egzersiz kalp ve damar sağlığına olumlu etki ederek kalp krizi riskini azaltıyor. Egzersiz, beyin ve sinir sağlığını koruyarak, depresyon, bunama, kemik eri...
Spor insanın sağlıklı bir yaşam sürmesinde önemli faktördür. İnsan sağlığı kolay kazanılabilen bir durum değildir. Saçın boya renginizin farklı sonuç vermesi, makyajınızın akması ve ya kız arkadaşınızdan ayrılma gibi düzele bilecek durum değildir.
İnsanın doğumu itibari ile başlayıp, yaşamı boyunca devam ettirmesi gereken en büyük koruma; sağlık korumasıdır. Sağlık, sizlerin öncelikle beslenme ve spor alışkanlığınızdan geçen bir yoldur. Sağlıklı olabilmek için doğru ve dengeli beslenmeliyiz. Doğru ve dengeli beslene bilmek için, uzmanlardan yardım almalıyız.
Her insan farklı yiyecekleri tüketmektedir. Örneğin; bir insan ıspanak yemez ama, diğer insan ıspanağı çok sever gibi. İşte tam bu noktada insan hangi besinin yerine, hangi besini koymalı bilemez. Son zamanlarda yapmış olduğum araştırmalarda; İstanbul nüfusunun fazlalığından faydalandım. Yaptığım araştırma ve İstanbul'dan yola çıkarak fark ettiğim bir gerçek şu oldu. İnsan İstanbul'da çokta sağlıklı beslenemiyor. Arkadaş çevresi ve yaşadığı çevre insanı oldukça sağlıksız beslenmeye iteklemiş durumda. Ama üzülmeyin güzel bir haberim var. İstanbul Kağıthane spor salonu sayesinde sağlıklı beslenme konusunda bilgi alabilirsiniz. Kağıthane spor salonu içerisinde uzmanlar sizlerin, nasıl beslenmeniz gerektiğini, nasıl sağlıklı olmanız gerektiğini ve bunun için hangi yolları izlemeniz gerektiğini anlatmakta.
Spor yapmak, sağlığın düzenli beslenmeden sonraki ikinci direğidir. En çok sağlık sıkıntısı çekenler ise kilo almış olan arkadaşlardır. İşte tam bu kiloya değinmişken söylemeliyim ki, Kağıthane Fitness salonu çok etkili bir spor salonu. Kağırhane fitness salonunda yapılan spor ile, insanların doğru şekilde kilo verdiklerini görmem mümkün.
Bir çok spor salonu deneyenler olabilir içinizde, ama doğru yeri bulmak için çok araştıran olmamıştır. Spor salonu olarak matsports.club adresi ile iletişime geçiniz. İslanbul'un en gelişmiş ve en uygun, sağlam ve doğru spor salonu olan matsports.club idir.
www.matsports.club Kağırhane Fitness spor salonu ile zayıflayabilir fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz. Kilo verirken sarkan vücut tipi yerine, sıkılaşmış bir vücut tipi ile karşılaşırsınız.
Kagıthane spor salonu, Kağıthane fitness, spor salonu olan www.matsports.club ile iletişim sağlayınız.
Oruçluyken hareket etmemek en sık başvurulan ancak yanlış bir çözüm yolu. Uzmanlar, Ramazan ayı boyunca kilo almamak ve sağlığınızı korumak için hareketliliğinizi devam ettirmenizi öneriyor.
Okan Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, Ramazan ayı ile...
Harvard Üniversitesi’nden uzmanlar iştahı bastıran besinleri açıkladı.
Daily Mail’in haberine göre bazı yiyeceklerin içerisinde sirtüin aktivatörleri kas yapısını destekliyor ve iştahı bastırıyor. Ayrıca hafızayı destekliyor, kan şekeri seviyesini kontrol altında tutuyor ve kansere ne...
Fotoğraf bana ait bir çekim değildir
Bu fotoğrafı Srebrenitsa katliamının 13. yıl dönümü sebebi ile eklemek istedim.
Yakın tarihimizin en karanlık sayfalarından birini teşkil eden Bosna Savaşı (1992-1995) esnasında Uluslar arası Kızılhaç Örgütü verilerine göre Bosna Hersek’te 312.000 kişi hayatını kaybetti. Bu kayıpların 200.000 kadarı Boşnak halkına ait olup bu halk dünyanın gözü önünde sistematik bir soykırıma tabi tutulmuştu.
Bölgede her geçen gün yeni toplu mezarlar açığa çıkıyor. Bu güne kadar 370’in üzerinde toplu mezar bulundu. 28.000 kayıp insandan 25.000’inin Bosnalı Müslüman olduğu söyleniyor. Elde edilen bulgulara dayanılarak soykırıma uğrayanların sayısının 20.000’e kadar çıkabileceği tahmin ediliyor.
----
peki neden mavi kelebek ?
Bosna ve Kosova’daki katliamlarda öldürülen sivillerin gömüldüğü toplu mezarların yeri bilinmiyordu, ki pek çoğunun halen de bilinmiyor.
Söylenenlere göre toplu mezarların saklanmasında gösterilen itina pek az şeyde gösterilmiş. Mezarlar hem derin kazılmış hem de üstü kapatıldıktan sonra çevrenin doğal bitki örtüsüne uygun olarak yeşillendirilmiş.
Bugüne değin bu işlerle (toplu mezar bulma) ilgilenen insanların kullandıkları yöntemler (uydu resimleri vb) bu yüzden pek işe yaramamış.
Derken, mevcut coğrafyanın belli bazı bölgelerinde kelebek nüfusunda ciddi bazı artışlar gözlemlenmiş.
Bu bölgeleri inceleyen uzmanlar bu bölgelerdeki bitki örtüsünde de tuhaf bir zenginleşme keşfetmişler.
Bunun nasıl olduğunu anlamak için araştırma yaparlarken bu yerlerin altındaki cesetlere ulaşmışlar, araştırma derinleşmiş, ve toplu mezarlara ulaşmışlar.
Pekiyi bu nasıl olmuş?
Toplu mezarlara gömülen cesetler toprağa karıştıkça toprağın besleyiciliğini artırmışlar (mineral vb yönünden), ve bu da bölgede bulunan misk otu ya da yavşan otu olarak bildiğimiz bitkinin (artemisia vulgaris) coşup fışkırmasına, ve bu da yalnızca bu bitki ile beslenen mavi kelebek nüfusunun artan besin miktarına paralel olarak artmasına sebep olmuş.
Olay basına yansıyınca yerel halk da araştırmaya katılmış ve öncelikli bölgeler belirlenip bu yolla pek çok toplu mezara ulaşılmış.
-----
www.trt.net.tr/wwwtrt/progdetay.aspx?tur=TV&proid=7398
Türkiye saatiyle 07.00'den itibaren TRT INT ve TRT TÜRK kanallarında gerçekleşecek yayınlarda, yaşanan acılar bir kez daha gözler önüne serilecek. "Mavi Kelebeğin İzinde" adı verilen ve 24 saat boyunca devam edecek yayınlarda, Ankara Arı Stüdyosu ve Srebrenitsa'dan çok sayıda canlı bağlantı yapılacak. Bu bağlantıların en hüzünlü duraklarından biri de hiç kuşkusuz Srebrenitsa Potocari Şehitliği'ndeki anma törenleri olacak. Son bulunan toplu mezarlardan çıkarılan 300 soykırım kurbanı için düzenlenecek cenaze töreni, saat 11.00'den itibaren, TRT INT ve TRT Türk kanallarında ekranlara gelecek.
----
Bir önceki yazımızda hangi doğum şekli sizin için daha sağlıklı olur sorusunun cevabına nasıl ulaşmanız gerektiğinden bahsetmiştik. Bununla birlikte sezaryen ile doğumun avantajları ve dezavantajları hakkında bilgi verdik ve oluru olmazının sizin için biraz daha netleşmesi adına uzmanlarında konu...
www.sirkelimon.com/hamilelik-bebek/dogum/hangi-dogum-sekl...
Mavvo Bilişim ve Bilgi Sistemleri
Büyük ve de güvenilir bir bilişim firması ile bilgi sistemleri hakkında çalışmayı düşünenler için Mavvo adresi öneriliyor. Bu önerinin sebebi ise; firma ile daha önce çalışmış olan kurum ve de kuruluşların, bu adreste ki firmadan aldıkları hizmetten memnun kalmış olmaları. Firma tüm müşterilerine ve de danışanlarına geniş bir hizmet çerçevesi çiziyor. ERP programı ile yaptığı çalışmalar ise, hizmet alan şirketlerin ve de kuruluşların büyük taktirini topluyor. Güncel programlar ile sizlere danışmanlık yapan bilişim firmasının muhasebe programı da tercih edenlere standartların üzerinde bir kolaylık sağlıyor.
Bilişim Sistemleri Hakkında
Büyük bir geçmişe sahip olan adı verilen bilişim firması, stok programı ile de yükselişte. İnteraktif bütün programları lisanlı olarak sizlere sunan firma, adeta, bilişim sistemleri piyasasında bir dev. Güvenilir ve çözüm odaklı bir firma ile yollarınızı birleştirmekse amacınız; büyük bir keyifle çalışabileceğiniz en iyi firma işte karşınızda. Akılcı yöntemler ile, işlerinizi kolaylaştıracak olan sistemleri sizin bilgi sisteminize uyarlayan bilişim sistemi uzmanları, kolay çözümlerin yanı sıra; şirket içi güvenliğinizi de koruyacak programlar ile hizmette sınır tanımıyor.
Güvenli Sitemler
Yoğun güvenlik önlemleri ile kurulmuş olan bilgi sistemlerini işinizi daha güvenli hale getirmek için kullanımınıza hazırlayan bu şirket, bilişim düzenlemeleri ile ilgili tüm yaşsal lisanslara da sahip. Bu sebeple bilişim piyasasının aranan firması haline geldi.
Amethyst. Intaglio. Flat front and back faces with inward back bezel and very slight inward front bezel. The head of a man, almost certainly a portrait, faces in profile to the left. His hair is combed forward and rendered in neat, regular striations above his brow and in denser, shorter locks behind his ear, which is visible. He wears a very short, light beard. His face is carved realistic details: there is a slight bag under his eye and a crease at the corner of his mouth. The man's individualized features are well-defined: he has a prominent nose with a very small bump, a deep-set eye below the delineated eyelid, an expressive eyebrow, and a somewhat protruding chin. The carving is deep. Chipped on the edges and back bezel.
HIDE FULL DESCRIPTION
Provenance
By 1961: Dr. L. Lahut Uzman Collection (according to his records: Bought from Bob Hecht Oct. 1961.); 1962: inherited by Mrs. L. Lahut Uzman; December 12, 1962: one of the group of 20 gems (62.1145–62.1164) purchased by MFA from Mrs. L. Lahut Uzman for a total price of $ 2,200-
Credit Line
Theodora Wilbour Fund in memory of Zoë Wilbour
Roman, Imperial Period, 2nd century A.D.
Dimensions
Length x width: 15 x 12 mm (9/16 x 1/2 in.)
Accession Number
62.1152
Medium or Technique
Amethyst
Yoganınn webe taşınmasıyla nerede olduğunuzun bir önemi yok!
YogaUni.com ile yoga artık bildiğiniz gibi değil! Her şeyin online olduğu bir dünyada Yoga niye olmasın fikrinden yola çıkan YogaUni.com ile yoga, online olduğunuz her yerde. Her seviyeye uygun seansları bulunan YogaUni.com kullanıcılar...
Yasal olarak işverenin patlayıcı ortamdan kaynaklanan özel riskleri değerlendirmesi ve patlamadan korunma dokümanı hazırlaması gerekir.
Yönetim akademisi Patlamadan korunma uzmanları; firmanızdaki Patlayıcı ortam oluşma ihtimallerini bu ortamın kalıcılığını, tutuşturucu kaynaklarını bulma, işyeri...
www.yonetimakademisi.com.tr/hizmetlerimiz/osgb/patlamadan...
#IsgHizmetleri, #OsgbHizmetleri, #PatlamadanKorunmaDökümanı
İpek kirpik zararları, ipek kirpik ekleme zararları, ipek kirpik taktırmanın zararları nelerdir? İpek kirpik uygulaması zararlı mı? İpek kirpik zarar verir mi? Makalemizden öğrenebilirsiniz.
İpek kirpik zararları oluşabileceğinden, her zaman söylendiği gibi mutlaka işin uzmanına yaptırılma...
Kilo almanın doğal yolları ile ilgili bir araştırma yaptık ne görelim ki gerçekten doğal yollar ile kilo alma yöntemleri varmış. Sizde kilo almanın doğal yolları ile rahatlıkla kilo alabileceksiniz.
Kilo Almanın Doğal Yolları
Herkes tarafından bilinen bir gerçek vardır ki kilo vermek gibi kilo alma eylemi de fazlasıyla zor bir sanattır. Ancak uygulanacak olan bir takım doğal yöntemler ile kilo alımı kolay bir hale getirilebilir. Özellikle kilo almak için sebze, meyve ve bir takım şifalı bitkilerin mucizevi etkisinden yararlanabilirsiniz. Ancak unutmayın her şeyi dozajında bırakmakta fayda var.
Doğal Yollar ile Kilo Almanın Yolları
Kilo almak isteyenler için hazırlanmış olan beslenme programı çok önemlidir. Zira dengeli bir şekilde öğün atlamadan beslenmeye özen gösterirseniz rahatlıkla kilo alma işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Her şey sizin elinizde kilo almak ve kilo vermek gibi.
Sizler için hazırladığımız doğal yollar ile kilo alma yolları olarak bir liste hazırladık ve bu kilo almanın doğal yolları maddelerine uyarsanız rahatlıkla kilo alırsanız.
Kilo Almanın Doğal Yolları
Günde iki defa olmak üzere sabah ve öğle yemeği ardından bir çay bardağı ılık suya 3 yemek kaşığı harnup ya da üzüm pekmezi ekleyerek tüketmelisiniz. Bu işlem düzenli olarak uygulandığında sağlıklı bir şekilde kilo alımı yaşayabilirsiniz ancak bu demek değildir ki sürekli bunu yapmam gerekiyor kesinlikle bu düşünceye kapılmayın kilonuz boyunuzla orantılı hale geldiğinde bu uygulamayı kesinlikle bırakmalısınız.
Sabah, öğle ve akşam yemeklerine nispeten kalorisi yüksek gıdalar tüketmeyi deneyin. Kalorisi yüksek gıdaları şöyle bir sıralarsak ki bunlar ara öğündür bunu da belirtmeden geçmeyelim. Antep fıstığı, fındık, ceviz ve badem tüketirseniz yine sağlıklı bir şekilde kilo alabilirsiniz. Bunun yanında ekstra olarak ara öğünde kuru meyveler, süt, tost ve kek gibi besinler tüketirseniz sağlıklı bir şekilde doğal yollar ile kilo alma uygulamasına adım atmış olursunuz.
Herkesin olmazsa olmazı, vazgeçemeyeceği özellikle kadınların tek yiyeceği denilebilecek besin tatlıdır. Kesinlikle fazla tüketilmemelidir çünkü tatlı iştah kapatır bu yüzden geceleri uyumadan önce tatlı tüketmeniz takdirde kilo alma işlemine bir nebzede olsa katkıda bulunursunuz.
Hiçbir öğünü aksatmamalısınız özellikle de kahvaltı öğünü sizin için en ideal öğündür. Kahvaltıyı geçiştirmez sağlıklı bir şekilde besin değerlerini alırsanız şayet kilo alımı gerçekleşir. Bilhassa da protein bazı yüksek ve zengin gıdalar tükettiğinizde kilo almak için destek besinlerdir. Peki bu besinler nelerdir? Öncelikle her sabah içilen çay aldığınız besin ve proteinleri öldürür bunu unutmayalım zira taze sıkılmış bir meyve suyu ya da süt içilirse kilo alma olayına yardımcı olur lakin bunların yanında yumurta, peynir ve süt fazlasıyla tüketmelisiniz. Kısacası kahvaltı öğünü kesinlikle aksatılmadan yenilmesi gereken bir öğün.
Ana öğünlerde midenizi hemen ekşitecek ya da şişkinlik duygusu verecek tüm içeceklerden uzak durmalısınız zira bu içecekler sizin iştahınızı kapatır. Öğünlerde içecek tüketimi sizleri hemen doygunluk hissi yaratır bu yüzden öğünleri tüketirken kesinlikle içecek kullanmamalısınız. İçecek kullanmadığınız takdirde yemek yeme gereksiniminiz daha da artacak olup açlık hissini bastırmayacaksınız bu yüzden de rahatlıkla kilo alma işleminiz gerçekleşebilir.
Uzmanlar tarafından yapılan bir araştırmaya göre bilhassa salçalı, acılı ve bol baharlı yemekler ve hazırlanan soslar iştah artışına sebep olduğu kanıtlandı. Tansiyon problemi yaşamayan ve kilo alma gereksinimi duyan bireyler baharatlar ile hazırlanmış soslu yemekleri tükettiğinde rahatlıkla kilo alma işlemine adım atabilir.
Yemeklerle birlikte bol salata ve meyve bakımından ağırlıklı komposto tüketildiği takdirde kilo alma işlemi sağlayabilirsiniz.
Yemek yemeyi zevk haline getirmek kilo almak için en önemli bir ayrıntıdır. Keyifli bir şekilde yemek yemek iştahın artmasına neden olur buda sizin kilo alma işleminizi bir adım daha arttırır.
Yemek yemeden önce hafif bir tempolu yürüyüş iştahınızı açabilir yani 45-50 dakikalık bir tempolu yürüyüş yorgunluğu size çok yemek yeme olanağı sağlar bu nedenle rahatlıkla kilo alma olanağını sunan bu spor eylemini gerçekleştirdiğinizde açlık hissiniz artar ve bu nedenle kilo alma olayını bir tık daha arttırmış olursunuz.
Günlük vücudunuzun gereksinim duyduğu kalori açısından zengin olan besinler alındığında kilo alma işlemi daha da hızlanır. Bu nedenden dolayı kalorisi yüksek türde besinler tüketilmesine dikkat edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde kalorisi düşük besinler size kilo aldırmak yerine kilo verme eylemine sürükleyebilir.
Kilo almak isteyenler kesinlikle ve kesinlikle şüphesiz su tüketimini arttırması gerekiyor. Suyun içermiş olduğu mineraller yardımı ile kilo almanız daha da hızlanacaktır. Ancak bu tüketim yemek yeme esnasında kesinlikle olmamalıdır.
Çok aşırı bir şekilde olmadan kırmızı et tüketmelisiniz. Haftada 3 defa olmak kaydı ile kırmızı et tükettiğinizde fazlasıyla kilo alabilirsiniz. Çünkü kırmızı et protein ve besin değeri yüksektir bu yüzden de tüketildiği takdirde kilo alma işleminiz bir tık daha artar.
Not: Kilo almak amacıyla abartılan abur cuburlardan kesinlikle uzak durmalısınız zira yemiş olduğunuz bu abur cuburlarda her ne kadarda yüksek şekilde kalori içerse de boş kalori içermektedir. Size önerimiz kaliteli, yüksek besin değerlerine sahip sağlıklı besin değerlerine sahip besinlerin tüketilmesine önem vermenizdir.
Uzmanlar tarafından yapılan son açıklamalarda siber tehditlere karşı kullanıcıların dikkatli olması ve özellikle alışverişlerde sanal kart uygulamalarını kullanması istendi.
Balthasar de Monconys (1611-1665) was a French physicist and judge, born in Lyon. In 1618, Monconys' parents sent him to a Jesuit boarding school in Salamanca, Spain, as a plague had broken out in Lyon. Monconys was deeply interested in metaphysics and mysticism, and studied the teachings of Pythagoras, Zoroastrism, and Greek and Arab alchemists. From a young age, he dreamed of travelling to India and China. However, he returned to Lyon after finishing his studies. At the age of thirty-four years old he was finally able to leave behind the safety of his library and the theoretical speculation of the laboratory, and become a tireless traveller in Europe and the East.
Monconys travelled to Portugal, England, Germany, Italy, the Netherlands, Istanbul and the Middle East with the son of the Duke of Luynes. Even in his very first journey to Portugal, it is obvious that in each city Monconys is very soon able to connect with mathematicians, clergymen, surgeons, engineers, chemists, physicians and princes, to visit their laboratories and to collect “secrets and experiences”.
After Portugal, Monconys travelled to Italy, and finally departed to the East, to study the ancient religions and denominations, and meet the gymnosophists. In 1647-48 he was in Egypt. Seeking the Zoroasters and followers of Hermes Trismegistus, he reached Mount Sinai. In Egypt, the 17th century European was lost in a labyrinth of small and winding streetlets, and discovered different cults and religions, the diversity of ethnicities and their customs: Turks, Kopts, Jews, Arabs, Mauritans, Maronites, Armenians, and Dervishes. He followed several superstitious suggestions and discovered marvellous books of astronomy in Hebrew, Persian and Arabic. Later on, after his pilgrimage to the Holy Land, he crossed Asia Minor and reached Istanbul, from where he planned to travel to Persia. For once more in his life however, the plague forced him to change his course; he left for Izmir, and returned to Lyon in 1649.
Fron 1663 to 1665 Monconys travelled incessantly between Paris, London, the Netherlands and Germany. He visited princes and philosophers, libraries and laboratories, and maintained frequent correspondence with several scientists. Finally, after consequent asthma attacks he passed away before his travel notes could be published.
His travel journal (1665-1666) was edited and published by his son and by his Jesuit friend J. Berchet. The journal is enriched by drawings which testify to the wide scope of Monconys' interests. Monconys collected a vast corpus of material which includes medical recipes, chemistry forms, material connected to the esoteric sciences, mathematical puzzles, questions of Algebra and Geometry, zoological observations, mechanical applications, descriptions of natural phenomena, chemistry experiments, various machines and devices, medical matters, the philosopher's stone, astronomical measurements, magnifying lenses, thermometres, hydraulic devices, drinks, hydrometres, microscopes, architectural constructions and even matters connected to hygiene or the preparation of liquors.
The third volume includes a hundred and sixty-five medical, chemical and physics experiments with their outcomes as well as a sonnet on the battle of Marathon. There are five detailed indexes for the classification of the material. At the same time, this three-volume work permits the construction of a list of names (more than two hundred and fifty) of scholars, physicians, alchemists, astrologists, mathematicians, empirical scientists and other researches. From Monconys' text and correspondence a highly interesting network emerges, as it is possible for specialists of all disciplines to reconstruct the contacts between scientists and scholars of Western Europe, for a period spanning more than a decade in the mid-17th century.
Monconys' work is written in a monotonous style, but nevertheless possesses a perennial charm, as it is a combination of a travel journal and a laboratory scientist's workbook. The drawings accompanying the text make up a corpus of material unique in travel literature.
Written by Ioli Vingopoulou
Fransız asıllı fizikçi ve yargıç Balthasar de Monconys (1611-1665) (okunuş: Baltazar dö Monkoni) Lyon şehrinde doğar. Yaşadığı kentte 1618 yılında veba salgını baş gösterince, ailesi onu Salamanka şehrine bir Cizvit yatılı okuluna gönderir. Metafizik ve gizemcilik (mistisizm) için yoğun ilgi duyan Monconys, Pythagoras öğretilerini, Zerdüştlüğü, hatta Yunan ve Arap simyacıların eserlerini okur. Daha küçük yaştan beri Hindistan ve Çin'e kadar ulaşmayı düşlemesine karşın eğitimini tamamladıktan sonra Lyon'a geri döner ve nihayet 34 yaşındayken kütüphane güvenliğini ve teorik laboratuvar bilgilerini terkedip kararlı bir biçimde Avrupa ve Doğu'ya seyahat etmeye başlar.
Monconys, Luynes dükünün oğluyla birlikte Portekiz, İngiltere, Almanya, İtalya, Alçak Ülkeler (Hollanda), İstanbul ve Orta Doğu'ya seyahat eder. Daha ilk yolculuğundan (Portekiz'de) uğradığı her şehirde kısa zamanda matematikçi, rahip, cerrah, mühendis, kimyager, doktor ve prens gibi çeşit çeşit insanlarla bağ kurup laboratuvarlarını ziyaret ederek "sır ve tecrübeler" derler. Yazdığı metinde bu süreci izlemekteyiz. Portekiz'den sonra ilk kez olarak İtalya'ya gider ve nihayet çeşitli dogmaları, eski dinleri ve "gymnosophist"leri (çıplak bilgeler) incelemek üzere Doğu'ya doğru yola çıkar. 1647-48 yıllarında Mısır'da bulunmaktadır; Zerdüştçüler ve Hermes-Thot (Hermes Trismegistus) müritleriyle karşılaşmak için Sina dağına kadar ulaşır. Mısır'da 17. yüzyılın bu Batı Avrupalısı daracık sokakların oluşturduğu labirent içinde yitip, türk, kıptî, yahudî, arap, moritanyalı, maruni, ermeni, derviş gibi binbir çeşit dogma ve mezhep, milliyet ve kültürel adet keşfeder. Batıl inançlara uyar, ibranice farsça yada arapça dillerinde yazılmış şahane gökbilim kitapları keşfeder. Kutsal Yerlere hacılık ziyaretinin ardından Anadolu'yu boydan boya geçip İstanbul'a varır. Buradan İran'a gitmeyi planlar. Ancak veba salgını bir kez daha onu kaçmaya zorlar; İzmir'e geçip oradan 1649 yılında Lyon'a döner.
Monconys 1663'ten 1665'e kadar hiç ara vermeden Paris, Londra, Hollanda ve Almanya arasında mekik dokuyup prens ve filozoflarla konuşur, çeşitli kütüphane ve laboratuvarları ziyaret eder ve birçok bilim adamıyla yoğun bir mektuplaşma sürdürür. Ancak sonunda üstüste geçirdiği astım krizlerinden sonra seyahat notlarının kitap olarak basılmış halini göremeden ölür.
Sözkonusu yayın (1665-1666) Monconys'nin oğlu ve dostu Cizvit rahip J. Berchet tarafından hazırlanmıştır. Monconys'nin geniş bir ilgi alanına sahip oluşu günlüğünü tamamlayan desenlerle kanıtlanmaktadır. Derlemiş olduğu çeşitli ve zengin malzeme içinde: ilâç reçeteleri, kimyasal formüller, gizli ilimlerle ilgili malzeme, matematik bilmeceleri, cebir ve geometri problemleri, zoolojiye (hayvan bilimi) ilişkin gözlemler, mekanik uygulamalar, doğa fenomenleri betimlemeleri, kimyasal deneyler, makineler, tıp konuları, felsefe taşı, astronomi ölçümleri, büyüteçler, termometreler, su tesisatıyla ilgili cihazlar, içkiler, hidrometreler, mikroskoplar, mimarî yapılar, hijyen ve likör yapımı gibi konular var.
Kitabın üçüncü cildinde işlenen konular arasında 165 tane fizik kimya ve tıp deneyi ve sonuçları, ve Maraton muharebesi hakkında bir sone yer almaktadır. Bu içeriğin sınıflanması için kitaba beş tane ayrı çözümlemeli dizin eklenmiştir. Aynı zamanda, Monconys'nin üç ciltlik eserinden upuzun bir isimler katalogu da (250'den fazla isim) elde edilebilir. Bu isimler yazar ve düşünür, doktor, simyacı, astrolog, matematikçi, deneyci ve çeşitli uzman araştırmacılara aittir. Monconys'nin metninden ve mektuplaşmalarından, 17. yüzyıl ortalarında özellikle batı Avrupa'da, 20 yıldan fazla bir süre için, tüm bilim uzmanlarının yeniden birleştirebileceği son derece ilginç bir bilimler arası ilişki ağı ortaya çıkmaktadır.
Monconys'nin yazış uslubu tekdüze olmakla birlikte, bir laboratuvar araştırmacısının seyahat günlüğü ile gözlem defterini bir arada bulundurması açısından eşsiz bir cazibeye sahiptir. Metne eşlik eden desenler seyahat edebiyatı yayınlarında rastlanan ender türden bir malzeme oluşturmaktadır.
Yazan: İoli Vingopoulou
Uzmanlar parklara konulan spor aletlerine karşı uyarılarda bulundu.
Parklardaki spor aletlerini kullanırken bunlara dikkat edin. Sıcak havalarda en çok tercih edilen spor alanı olan parklardaki spor aletlerinin doğru kullanılmadığında yol açabileceği sorunları Hisar Intercontinental Hospital Fizy...
Arkadaşlar Videoyu Bu Sefer Ekimanlardan Dolayı Slayt Halinde Hazırmak Zorunda Kaldım Adetimi Bozmayım HerHafta Gibi İlginç Bilgiler,entersan bilgiler Tarzında Videomu Kanalıma Yükleyeyim Dedim Birdahakine Sesli Ve Belgesel Seklinde Olucaktır. Umarım Begenirsiniz Abone Olarak Desteklerinizi Esirgemeyin Teşekkür Ederim Şimdiden .İyi Seyirler Arkadaşlar Sizlere Daha Çok Bilgi Vermek İçin Hızla Büyüyoruz Desteklerinizi Esirgemeyin Arkadaşlar Bir Abone Bir Takipci Demektir Unutmayın Sizler Varsanız Bizde Varız . Dünyanın her yerinden enteresan olaylar, enteresan bilgiler, enteresan insanlar, pratik bilgiler, pratik şakalar, enteresan şakalar, çeşitli şaka, olay, bilgi, insanlar ile eğlenceli ve farklı videolar yayınladığım kanalımdır. Bu kanalda sizlere her gün birbirinden farklı ve tuhaf bilgiyi, şakayı, olayı ve değişik insanları tanıtmayı hedefliyorum. Bu videolar ile hem eğlenecek hemde çok farklı şeyler öğrenmiş olacaksınız. Bana destek olmak için lütfen kanalıma abone olun. Şimdiden teşekkür ederim. Sosyal Paylaşım Ağları goo.gl/rnY5U9 - google + plus'dan Bizi Takip Et goo.gl/jxmUji - Facebook'dan Bizi Takip Et goo.gl/HMyppz -Twetter'dan Bizi Takip et goo.gl/nZlfpc -- Bloglardan Bizi Takip Et Diger İlginç Bilgileri Hapşırığın hızı saatte 160 kilometreyi bulur. Sessiz hapşırmaya çalışanlar bir kez daha düşünsün. Bu basıncı serbest bir şekilde dışarı atmamak hayati tehlike yaratabiliyor. Bir hapşırıkta etrafa 100 bin civarında mikroorganizma yayarız. Ancak uzmanlar, ellerimizin yaydığı mikropların yanında hapşırıkla çıkanların daha az tehlikeli olduğunu söylüyor. Doğadaki en çok hapşıran hayvan iguanadır. Nedeni ise hapşırma eyleminin sindirim sürecinde bir role sahip olmasıdır. Hapşırırken kalbin bir an için durduğu doğru değildir. Hapşırmanın kan akışında yarattığı etkiden dolayı kalbin ritmi farklılaşır ama kalp kesinlikle durmaz. Hapşırırken gözleri açık tutmak imkansızdır. Bir inanışa göre, hapşırırken zorla gözleriniz açık tutarsanız göz bebekleriniz fırlayabilir. Fakat bu inanış da doğru değildir. Üç kişiden biri, parlak güneş ışığına çıktığında hapşırır. Işık hassasiyetinin genetik olduğu söyleniyor. Hatta genlerle hapşırma sayısı bile aktarılıyormuş. Aniden güneşe çıkınca bazı kişilerin en az 3 kez, bazılarının ise 8 kez hapşırdığı gözlemlenmiş. İnsanlar uykularında hapşırmazlar. Çünkü biz uyurken sinirlerimizin büyük bölümü de uyur. Bu nedenle dış uyaranlara karşı hassasiyetimiz azalır. Nadiren hapşırılsa da uyanıkkenki kadar şiddetli olmaz. Kadınların kaşlarını alırken hapşırması çok rastlanan bir durum. Çünkü kaşları alırken uyarılan sinirler buruna çok yakın olduğu için beyne yanlış sinyal yollayabiliyor. Spor yaparken de hapşırma artabiliyor. Çünkü hızlı nefes alıp vermek burun içinin kurumasına neden olur. Bu da sinirleri uyaran bir durumdur. Hapşıran birine “çok yaşa” denmesinin nedeni çok eski bir inanışa dayanır. Hapşırmaya eski Yunanca’da “nuğma” denir. Yani ruh. O dönemde, insanın hapşırırken ruhunun ağzından çıkabileceğine, yerine de şeytanın gireceğine inanılırdı. Bu da ölüme yakın bir tecrübe olarak kabul edilirdi. Hemen hemen her dilde “çok yaşa” karşılığında bir söylem vardır. Mesela Çin’de hapşıran çocuklara “bai sui” denir. Anlamı da “100 yıl yaşa” demektir. İngilizce’de hapşıranlara, “god bless you”, yani “Tanrı seni kutsasın” denmesinin altında tarihi bir hikaye var. Altıncı yüzyılda veba salgını Avrupa’yı sarmıştı. Bu korkunç hastalığın ilk belirtilerinden biri hapşırmaktı. Dönemin Papa’sı, hapşıranlara, “Tanrı seni kutsasın” denmesini zorunlu kılmıştı. Böylece o kişinin Tanrı’nın yardımıyla hastalanmaması amaçlanıyordu. youtu.be/Jyn9BQHaJ7Q
ABD’nin önde gelen dergilerinden “US News and World Report” 2014 için en iyi diyetleri açıkladı.
İHA
Beslenme uzmanlarından oluşan bir jüri, 32 popüler diyeti değerlendirdi. Listenin ilk sırasında yüksek tansiyonla mücadele diyeti ya da yaygın adıyla DASH diyeti yer alıyor.Dört yıldır...
Flaybo İlanları Nedir?
Sosyal medya artık dünyanın kabullendiği ve iletişimin en yüksek olduğu mecralardan biri haline geldi. Her türlü ticari çalışmalar sosyal medya ve internet üzerinden yapılıyor. Bu amaçla kurulan forumumuz Türkiye'de freelance olarak çalışan bütün internet uzmanlarını bir araya getiriyor. Firmaların ve bireylerin ihtiyaçlarına cevap vermek, işini yaptırmak isteyenle iş yapmak isteyeni buluşturan flaybo bu sayede büyük bir açığı da kapatmış olacak.
Nasıl İş Alınır?
Eğer alanında uzman bir internet kullanıcısıysanız foruma üye olduktan sonra hangi alanda hizmet verecekseniz tercihlerinizi yaparak kendi ilan sayfanızı oluşturuyorsunuz. Kendinizi en iyi tanıtan kelimelerle neden tercih edilmeniz gerektiğini yazarak gelecek olan işleri beklemeye başlıyorsunuz.
Nasıl İş Verilir?
İşinizi ön plana çıkarmak ve internet ortamında çalışmalarınızı tanıtmak için öncelikle foruma üye oluyorsunuz. Üyeliğinizin ardından ihtiyacınızın bulunduğu alanda ilanları tarayarak sizin için en uygun wm aracı webmaster uzmanını bularak iletişime geçiyorsunuz. İhtiyacınızı bildirdikten sonra gerekli çalışmaların teslim edilmesini bekliyorsunuz. Bu noktada hem ödeme hem de iş tesliminde her iki tarafın haklarını koruyarak güvenilir bir iletişim ortamı yaratıyoruz.
Almanya Ulm Üniversitesi’ndan uzmanlar havuç, ıspanak ve kayısının özellikle Alzheimer’a karşı çok etkili olduğunu belirtti.
Bilim adamları iki grup gönüllüyü inceledi. Birinci grubun sağlık durumu oldukça iyiyken ikinci grup Alzheimer hastalarıydı. Her iki grubun üyelerinden alınan kan örnekleri...
Balthasar de Monconys (1611-1665) was a French physicist and judge, born in Lyon. In 1618, Monconys' parents sent him to a Jesuit boarding school in Salamanca, Spain, as a plague had broken out in Lyon. Monconys was deeply interested in metaphysics and mysticism, and studied the teachings of Pythagoras, Zoroastrism, and Greek and Arab alchemists. From a young age, he dreamed of travelling to India and China. However, he returned to Lyon after finishing his studies. At the age of thirty-four years old he was finally able to leave behind the safety of his library and the theoretical speculation of the laboratory, and become a tireless traveller in Europe and the East.
Monconys travelled to Portugal, England, Germany, Italy, the Netherlands, Istanbul and the Middle East with the son of the Duke of Luynes. Even in his very first journey to Portugal, it is obvious that in each city Monconys is very soon able to connect with mathematicians, clergymen, surgeons, engineers, chemists, physicians and princes, to visit their laboratories and to collect “secrets and experiences”.
After Portugal, Monconys travelled to Italy, and finally departed to the East, to study the ancient religions and denominations, and meet the gymnosophists. In 1647-48 he was in Egypt. Seeking the Zoroasters and followers of Hermes Trismegistus, he reached Mount Sinai. In Egypt, the 17th century European was lost in a labyrinth of small and winding streetlets, and discovered different cults and religions, the diversity of ethnicities and their customs: Turks, Kopts, Jews, Arabs, Mauritans, Maronites, Armenians, and Dervishes. He followed several superstitious suggestions and discovered marvellous books of astronomy in Hebrew, Persian and Arabic. Later on, after his pilgrimage to the Holy Land, he crossed Asia Minor and reached Istanbul, from where he planned to travel to Persia. For once more in his life however, the plague forced him to change his course; he left for Izmir, and returned to Lyon in 1649.
Fron 1663 to 1665 Monconys travelled incessantly between Paris, London, the Netherlands and Germany. He visited princes and philosophers, libraries and laboratories, and maintained frequent correspondence with several scientists. Finally, after consequent asthma attacks he passed away before his travel notes could be published.
His travel journal (1665-1666) was edited and published by his son and by his Jesuit friend J. Berchet. The journal is enriched by drawings which testify to the wide scope of Monconys' interests. Monconys collected a vast corpus of material which includes medical recipes, chemistry forms, material connected to the esoteric sciences, mathematical puzzles, questions of Algebra and Geometry, zoological observations, mechanical applications, descriptions of natural phenomena, chemistry experiments, various machines and devices, medical matters, the philosopher's stone, astronomical measurements, magnifying lenses, thermometres, hydraulic devices, drinks, hydrometres, microscopes, architectural constructions and even matters connected to hygiene or the preparation of liquors.
The third volume includes a hundred and sixty-five medical, chemical and physics experiments with their outcomes as well as a sonnet on the battle of Marathon. There are five detailed indexes for the classification of the material. At the same time, this three-volume work permits the construction of a list of names (more than two hundred and fifty) of scholars, physicians, alchemists, astrologists, mathematicians, empirical scientists and other researches. From Monconys' text and correspondence a highly interesting network emerges, as it is possible for specialists of all disciplines to reconstruct the contacts between scientists and scholars of Western Europe, for a period spanning more than a decade in the mid-17th century.
Monconys' work is written in a monotonous style, but nevertheless possesses a perennial charm, as it is a combination of a travel journal and a laboratory scientist's workbook. The drawings accompanying the text make up a corpus of material unique in travel literature.
Written by Ioli Vingopoulou
Fransız asıllı fizikçi ve yargıç Balthasar de Monconys (1611-1665) (okunuş: Baltazar dö Monkoni) Lyon şehrinde doğar. Yaşadığı kentte 1618 yılında veba salgını baş gösterince, ailesi onu Salamanka şehrine bir Cizvit yatılı okuluna gönderir. Metafizik ve gizemcilik (mistisizm) için yoğun ilgi duyan Monconys, Pythagoras öğretilerini, Zerdüştlüğü, hatta Yunan ve Arap simyacıların eserlerini okur. Daha küçük yaştan beri Hindistan ve Çin'e kadar ulaşmayı düşlemesine karşın eğitimini tamamladıktan sonra Lyon'a geri döner ve nihayet 34 yaşındayken kütüphane güvenliğini ve teorik laboratuvar bilgilerini terkedip kararlı bir biçimde Avrupa ve Doğu'ya seyahat etmeye başlar.
Monconys, Luynes dükünün oğluyla birlikte Portekiz, İngiltere, Almanya, İtalya, Alçak Ülkeler (Hollanda), İstanbul ve Orta Doğu'ya seyahat eder. Daha ilk yolculuğundan (Portekiz'de) uğradığı her şehirde kısa zamanda matematikçi, rahip, cerrah, mühendis, kimyager, doktor ve prens gibi çeşit çeşit insanlarla bağ kurup laboratuvarlarını ziyaret ederek "sır ve tecrübeler" derler. Yazdığı metinde bu süreci izlemekteyiz. Portekiz'den sonra ilk kez olarak İtalya'ya gider ve nihayet çeşitli dogmaları, eski dinleri ve "gymnosophist"leri (çıplak bilgeler) incelemek üzere Doğu'ya doğru yola çıkar. 1647-48 yıllarında Mısır'da bulunmaktadır; Zerdüştçüler ve Hermes-Thot (Hermes Trismegistus) müritleriyle karşılaşmak için Sina dağına kadar ulaşır. Mısır'da 17. yüzyılın bu Batı Avrupalısı daracık sokakların oluşturduğu labirent içinde yitip, türk, kıptî, yahudî, arap, moritanyalı, maruni, ermeni, derviş gibi binbir çeşit dogma ve mezhep, milliyet ve kültürel adet keşfeder. Batıl inançlara uyar, ibranice farsça yada arapça dillerinde yazılmış şahane gökbilim kitapları keşfeder. Kutsal Yerlere hacılık ziyaretinin ardından Anadolu'yu boydan boya geçip İstanbul'a varır. Buradan İran'a gitmeyi planlar. Ancak veba salgını bir kez daha onu kaçmaya zorlar; İzmir'e geçip oradan 1649 yılında Lyon'a döner.
Monconys 1663'ten 1665'e kadar hiç ara vermeden Paris, Londra, Hollanda ve Almanya arasında mekik dokuyup prens ve filozoflarla konuşur, çeşitli kütüphane ve laboratuvarları ziyaret eder ve birçok bilim adamıyla yoğun bir mektuplaşma sürdürür. Ancak sonunda üstüste geçirdiği astım krizlerinden sonra seyahat notlarının kitap olarak basılmış halini göremeden ölür.
Sözkonusu yayın (1665-1666) Monconys'nin oğlu ve dostu Cizvit rahip J. Berchet tarafından hazırlanmıştır. Monconys'nin geniş bir ilgi alanına sahip oluşu günlüğünü tamamlayan desenlerle kanıtlanmaktadır. Derlemiş olduğu çeşitli ve zengin malzeme içinde: ilâç reçeteleri, kimyasal formüller, gizli ilimlerle ilgili malzeme, matematik bilmeceleri, cebir ve geometri problemleri, zoolojiye (hayvan bilimi) ilişkin gözlemler, mekanik uygulamalar, doğa fenomenleri betimlemeleri, kimyasal deneyler, makineler, tıp konuları, felsefe taşı, astronomi ölçümleri, büyüteçler, termometreler, su tesisatıyla ilgili cihazlar, içkiler, hidrometreler, mikroskoplar, mimarî yapılar, hijyen ve likör yapımı gibi konular var.
Kitabın üçüncü cildinde işlenen konular arasında 165 tane fizik kimya ve tıp deneyi ve sonuçları, ve Maraton muharebesi hakkında bir sone yer almaktadır. Bu içeriğin sınıflanması için kitaba beş tane ayrı çözümlemeli dizin eklenmiştir. Aynı zamanda, Monconys'nin üç ciltlik eserinden upuzun bir isimler katalogu da (250'den fazla isim) elde edilebilir. Bu isimler yazar ve düşünür, doktor, simyacı, astrolog, matematikçi, deneyci ve çeşitli uzman araştırmacılara aittir. Monconys'nin metninden ve mektuplaşmalarından, 17. yüzyıl ortalarında özellikle batı Avrupa'da, 20 yıldan fazla bir süre için, tüm bilim uzmanlarının yeniden birleştirebileceği son derece ilginç bir bilimler arası ilişki ağı ortaya çıkmaktadır.
Monconys'nin yazış uslubu tekdüze olmakla birlikte, bir laboratuvar araştırmacısının seyahat günlüğü ile gözlem defterini bir arada bulundurması açısından eşsiz bir cazibeye sahiptir. Metne eşlik eden desenler seyahat edebiyatı yayınlarında rastlanan ender türden bir malzeme oluşturmaktadır.
Yazan: İoli Vingopoulou
Şifalı bitkiler arasında bilmediğimiz ama bize bir çok yararı olan sirke hakkında sizler için araştırma yaptık ve sonucunda sirke’nin insan vücuduna yararlarının ne kadar çok olduğunu gördük.
Sirke
Genellikle günlük yaşantımızda sadece yediğimiz yiyecekler için tatlandırıcı bir unsur olarak görürüz ve iki çeşit sirke bulunmaktadır üzüm sirkesi ve elma sirkesi. Hâlbuki sirke, besin olarak tüketilmesinden ziyade tedavi edici ve iyileştirici bir özelliğe sahip olduğunu kimse bilmez. Araştırmalarımıza göre sirke birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilmektedir. Özellikle de elma sirkesi biz insanların sağlık dostu ve en kıymetli yardımcısı olarak uzmanlar tarafından önerilmektedir. Bu yazımızda sirke’nin biyolojik olarak kanıtlanmış olan sirkenin faydaları olarak sizlere bahsetmeye çalışacağız.
Yalnızca salata sosu olarak kullanıyoruz fakat birçok şey kaybettiğimizin farkında değiliz nedeni ise soğuk algınlığından, böbrek taşına, kansızlıktan, iştahsızlık sorununa kadar bir çok rahatsızlıklara deva olmaktadır.
Sirkenin Faydaları
Vücudumuzda bulunan antioksidanın zararlarını hepimiz çok iyi biliyoruz, sirke bu antioksidanları vücuttan temizlemek için bir numaraları yardımcıdır. Vücuttaki kirli hücreleri atan sirke sayesinde geleceğe doğru mutlu bir yaşam bizi beklemektedir. Hangi yaş grubunda olursak olalım sirkenin faydaları fazlasıyla ihtiyaç duyduğumuz bütün doğal tedavi yöntemlerini kapsamaktadır. Sirkenin yardımı ile tedavi edilebilecek bütün hastalıkları sizler için araştırdık ve aşağıda hepsini tek tek belirttik. Sirkenin faydaları ne kadar önemli olduğunu sizlerde bu makalemizde anlayacaksınız.
Sirkenin Faydalı Olduğu Hastalıklar
İltihap: Hem elma sirkesinde aynı zamanda üzüm sirkesinde bakterileri temas ile öldürecek kadar güçlü olan bir iltihap kurutucu özelliği vardır. Özelliklede salmonella ve streptotok gibi zor bakterilerin kurumasını sağlar.
Antiseptik: Vücudumuzdaki asit değerleri ile aynı değerde olan sirke, vücudumuzda yer alan toksin yani zehirli maddelerden arındırarak vücut hücrelerinin yeniden oluşumunu sağlar. Bu özelliğinden ötürü vücuttaki toksinleri atar ve hiçbir şekilde vücuda zarar vermez bu nedenle sirke vücut derimiz için en iyi antiseptik olarak bilinir.
Cilt bakımı: Cilt bakımı için verilen her tarif de ya da her öneride kesinlikle sirke yer alıyor. Bir tatlı kaşığı elma sirkesi, bir tatlı kaşığı çiçek balı ve bir bardak su ile karıştırılıp sabahları aç karna içildiği taktir de gerek cilt bakımı için, gerek ergenlik sivilceleri için ve aynı zaman da beden temizliğini yapmış oluruz. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz karışım size hem güç sağlayacak hem de rahatlık sağlayacaktır.
Sürekli grip olan ve üst solunum yollarında enfeksiyon sorunu yaşayanlar için bire bir tedavi yöntemi diyebiliriz, sirke sayesinde ne bir ilaç kullanıma gerek kalır nede bir doktor lakin her şeyden önce unutmamanız gereken tek şey bu sadece doğal tedavi yöntemidir.
Boğaz ağrısı ve ses kısıklığı: Yarım su bardağı elma sirkesi ile 1 yarım su bardağı ılık su karıştırılır. Bu karışım hazırlandıktan sonra saat başı gargara yaparak tükürün. Boğaz ağrısı ve ses kısıklığı derdinden rahatlıkla kurtulabilirsiniz. Ancak her şeyden önce bunları kesinlikle bilinçsiz bir şekilde yapmamanız gerektiğini unutmamalısınız.
Öksürük: Öksürüğünüzün bir an önce kesilmesini istiyorsanız üç tatlı kaşığı sirke ve dört tatlı kaşığı akışkan bir bal ile karıştırın ve yutun. Bir süre sonra öksürüğünüzün kesildiğini göreceksiniz ve öksürüğünüz kesildikten sonra bu karışımı kullanmayı bırakın.
Vajinal akıntı: Bütün kadınların büyük sorunu olan vajinal akıntıya bile devadır. Çeyrek su bardağı elma sirkesi ile yarım su bardağı ılık su karıştırılır. Bu karışımı hazırladıktan sonra şırınga ile gün içerisinde yapabildiğiniz kadar vajinanıza enjekte edin. Birkaç dakika durması bile yeterli olacaktır ve bu işlemlerden sonra vajinal akıntının azaldığını ve hatta yok olduğunu hissedeceksiniz.
Yüksek kolesterole karşı fazlasıyla faydalıdır.
Varis: Elma sirkesi ile ıslatılan bez varis bulunan bölgede 20 dakika bekletildikten sonra varis olan bölgenin zamanla yok olduğunu göreceksiniz.
Hemoroit: Sirke hemoroit kanamalarına iyi geldiğini kimse bilmez. Bir su bardağı ılık adaçayına yarım su bardağı elma sirkesi ekleyin ve karıştırın. Bu karışımı oturma odaklı banyolarda kullanın. Bu karışımı uyguladıktan 10 dakika sonra ne kadar rahatladığınıza siz bile inanamayacaksınız.
Gaz şişkinliğine ve kabızlık: Her öğünden 30 dakika önce 1 bardak elma sirkesi ile balı karıştırarak içerseniz hem gaz şişkinliği hem de kabızlık adına hiçbir rahatsızlığınız kalmayacaktır. Zamanla azalarak kaybolacağını hissedeceksiniz.
Günde üç bardak elma sirkesi ile balı karıştırarak içerseniz şayet vücuttaki yaraların ve ya meydana gelecek bütün yaraların ne kadar hızlı bir şekilde iyileşeceğini göreceksiniz.
Güneş yanıkları: Güneşten dolayı meydana gelen güneş yanığına dair üç yemek karşı sirke eklenmiş su ile 10 dakika boyunca soğuk duş alın ve daha sonrasında sulandırılmış sirke ile tekrar güneş yanığı olan bölgeye pansuman yapın. Güneş yanığı geçene kadar bu karışımı kullanmanızı öneririz.
Alkolizm: Alkolün etkisinden kurtulmak için 30 dakikada bir sirke sulandırılarak içilir ve sirke sayesinde sarhoşluktan rahatlıkla kurtulabilirsiniz.
Beslenme: Yemek vaktinden 30 dakika önce sirke içildiği taktirde iştah açar ve rahatlıkla yemek yiyebilirsiniz.
Böbrek taşları: Gün içerisinde 2 ya da 3 kez 1 çorba kaşığı sirke içilirse şayet böbrek taşı oluşumunu doğal yollar ile engelleyebilirsiniz ancak süt ve sür ürünlerini azaltarak bu işlemi yapmanız gerekiyor.
Astım ve bronşit: Bronşit, solunum hastalıkları ve astım için günde sirke ile bal karıştırılarak 2 ya da 3 kez içildiği taktirde iyi sonuçlar elde edebilirsiniz.
Anemi ( Kansızlık ): İçermiş olduğu B12 vitamini, folik asit ve demirden dolayı kansızlık yani anemi hastalığına karşı önlem almanıza yardımcı olur.
Hemoroit kanamalarına ve aşırı tane kanamasına karşı önlem alan sirke ılık ballı su ile karıştırılıp içildiğinde tane kanamalarına iyi gelir bu işlem ise yemeklerden önce yapılması gerekmektedir.
Burnunuz kanıyorken sirkeye batırılmış bir bez ya da pamuk ile tampon yaptığınızda burun kanamanız durur.
Safra kesesi rahatsızlıklarına iyi gelir ve safra kesesi akıntısını temizler.
Ateş düşürücü bir özelliğe sahip olan sirke, su ile karıştırıp vücut silindiğinde vücutta ateş düşürücü etki gösterimi sağlar.
Kalp ve sinirleri güçlendirir. Bu nedenle kalp rahatsızlıklarını erteler ve sinirleri yatıştırıcı bir özelliğe sahiptir.
Kemik ve diş sağlığı için önemli yer kaplamaktadır sirke çünkü içermiş olduğu yüksek kalsiyum vücudumuz için yararlıdır.
Egzama ve yaralı olan bölgelere sürüldüğünde şifa etkisi yaratır ve yaralara pansuman yaparak kullanabilirsiniz zaten bu özelliğini yukarıda belirtmiştik.
Kepek: Saçınızda meydana gelen kepek oluşumuna karşı bir litre su içine bir çay bardağı elma sirkesi ekleyin ve son durulama işleminden sonra bu karışımı uygulayın. Vermiş olduğumuz karışımı düzenli olarak kullandığınız süre boyunca hem saçlarınızda kepek oluşumu meydana gelmez hem de saçlarınıza dolgunluk ve parlaklık verir.
Sirke ile gelen zayıflama: Bir bardak suyun içine iki tatlı kaşığı sirke ve bir tatlı kaşığı bal eklenir ve bu sayede yağ yakımı sağlanır. Bu nedenle de fazla olan kilolarınızdan rahatlıkla kurtulabilirsiniz. Ancak bu karışımı sabahları aç karna yapmanız gerekmektedir ve düzenli bir şekilde kullandığınızda diyet yapmadan sağlıklı bir zayıflama süreci yaşarsınız.
Antikacı
Hem maddi hem de manevi değeri bulunan eski eşyalara antika adı verilmektedir. Antika alanlar birçok farklı özellikte antikayı satın almaktadır. En iyi fiyat teklifi ile sizden alınan antikaları hemen nakit paraya çevirme imkanına sahipsiniz.
Güven ilkesinden ödün verilmeden gerçekleştirilen antika alım hizmetleri, tüm eski eşyalarınızı tam değerinde sizlerden almaktadır. Sektör içerisinde önemini hiçbir zaman kaybetmeyen antikacılar hizmetlerini her daim geliştirerek daha iyi hizmet sunmaya gayret gösteriyor.
Antika alan yerlerden fiyat teklifi almak için satmak istediğiniz antikaların resmini gönderebilirsiniz. Profesyonel anlamda gerçekleştirilen ve şeffaflık ilkesinden taviz verilmeyen antikacı hizmetlerinde ödemeleriniz nakit olarak gerçekleştirilmektedir.
Değerinde Antika Alım Hizmeti
Son derece büyük bir sorumluluk gerektirmekte olan antikacı hizmeti, önemini korumaya ve her zaman hayatımızda yer almaya devam etmektedir. Satmak istediğiniz antika ürünleriniz için ilk olarak uzmanlarımız bir ekspertiz gerçekleştirmekte ve sonrasında sizlere fiyat teklifi vermektedir.
Antikaların değerini hesaplanırken her zaman objektif davranılmakta ve en doğru tespitler yapılmaktadır. Sizden almış olduğu antikalara en az sizin kadar değer veren antika alan yerler, güveninizi boşa çıkartacak herhangi bir davranıştan her zaman uzak durmaktadır.
Talebiniz üzerine antikalarınız adresinde teslim alınmakta ve ödemesi anında yapılmaktadır. Her çeşit antikalarınız için siz de gönül rahatlığı ile bu hizmetlerden yararlanabilir ve antikalarınızı en iyi fiyatlardan elden çıkartabilirsiniz.
Her kadın sevdiği erkeği elinde tutmak ister bu yüzden Erkekleri Elde Tutmanın Yolları olarak sizler için birkaç araştırma yaptık.
Erkekleri Elde Tutmanın Yolları
Erkekler elde nasıl tutulur, erkekleri elde tutmanın yolları nedir gibi bir çok soru var kadınların aklında. Öncelikle her erkeğin bu sadece erkekler için değil elbette ki erkek, kadın cinsiyet ayırt etmeksizin farklı kişiliklere sahip olduğunu ve farklı tercihleri olduğunu unutmamak gerek. Ancak mevzu bahis aşk, sevgi ve ilişkiye dayalı bir dönem olduğunda iki tarafı da ortak noktada buluşturur. İsterse yeni başlamış olan bir ilişki, isterse nişan döneminde olan bir ilişki olsun ve bunlardan bambaşka dünya yaratmış olan evli insanlar için bu işlem çok zor hale gelmektedir. Kadının şöyle bir özelliği vardır kadın ister ki hayatındaki erkek her zaman için yanında olsun ve onu hep elde tutmak istesin. Bu soruyu biz uzmanlara sorduk ve erkekleri elde tutmanın yolları nedir, erkekler elde nasıl tutulur hakkında sorular için çok önemli cevaplar edindik. Bu soruların önemli olan kısmı ister evli olun, ister aşık olun, isterseniz nişanlı olmanız fark etmeksizin gözden kaçırılmayacak önerilerdir.
Erkekleri Elde Tutmanın Yolları
Karşı cinsiniz ile birlikte empati kurmaya çalışın, siz empati kurarak karşı cinsinizi anlayışla karşılarsanız şayet eşiniz size fazlasıyla bağlanır ve aşırı derece bir duygu yoğunluğu yaşarsınız. Bu duygu yoğunluğu sonucu sizlerle paylaşım sağlamaktan asla çekinmezler.
Mutlu edinmeyi kendinize vazife edinin, siz onu her ne kadar gülümsetebilirseniz o size her zaman için gülen suratını eksik etmeyecektir. Asabi ve sinirli durumlarda bile sizlere tebessüm ederek içindekileri anlatmaya başlayacaktır.
Affetme özelliğinizi daha çok gösterin, kavga ortamı yaratmaya mahal vermeyin onu anlamaya çalışın ve uzatmadan kendisinden özür dileyin. Siz onun hatalarını affettiğiniz de kendine olan güveni sarsılmaz ve sakin bir biçimde tekrar oturarak bu hatayı nasıl telafi edilebileceği üzerine konuşun.
Sakin kafa ile iletişim kurmaya çalışın, ateşin üzerine odun atarak daha da körüklemeden iletişim kurun.
Güven verin, ona ne kadar güvendiğinizi ifade edin. İfade ettiğiniz güven duygusu eşinizin gururun okşar ve bu denlidir ki eşiniz size daha çok bağlanır.
Kesinlikle kıyaslama yapmamaya özen göstermelisiniz. Onu olduğu gibi sevmelisiniz, değiştirmeye çalışmayın ve hatta değiştirmeye çalışıyorsanız bile ona onu ne kadar sevdiğini hissettirerek değiştirmeye çalışın ki huzursuz olmayın.
Aile, erkekler aile bağlarına fazlasıyla önem verir. Sizi onlardan üstün tuttuğu için sizinle evlenmiştir ancak ailesine duyduğunuz saygı ve verdiğiniz önem ile ona ne kadar önem verdiğinizi ifade etmiş olursunuz ve bu nedenle de eşiniz size daha çok bağlanır.
Parasal ve içsel konular da ilk destekleyicisi siz olun, yaşamış olduğu bir problemi birlikte çözmeye çalışın.
Özel olan günlerinizi kesinlikle es geçmeyin, doğum günü, nişan günü, evlilik yıl dönümü gibi.
Ortak arkadaşlar elde etmeye çalışın, birbirinizin ne kadar ortak noktası olursa o kadar mutlu olursunuz.
Sevdiği yemekleri ve tatlılar öğrenmek zor değildir kadınlar için. Unutmayın ki erkeğin kalbine giden yollardan bir tanesi midesidir. Ona ne kadar değer verdiğinizi vermenin diğer bir yöntemidir bu. Siz ona değerli olduğunu ve kıymet verdiğinizi gösterirseniz o hep sizde kalır.
Güzel olmak sadece dış görünüşten geçmez ancak bakımlı olmanızda her zaman için fayda var. Saç bakımı yaptırın, cilt bakımı yaptırın, makyajlı yanında durun. Parfüm sıkın onu etkileyin kendinizi salmayın ki o size koşa koşa gelsin.
Not : Erkekleri elde tutmanın yolları bunlardan geçiyor şayet bunlara dikkat ederseniz erkekleri elde tutmanın yolları her zaman için size basit gelecektir.
Kitap okumak depresyona iyi geliyor. Nasıl mı? Uzman Psikolog Gamze Eser açıkladı…
www.iktidarhaberleri.com/kitap-okumanin-depresyona-iyi-ge...
Antikacı
Hem maddi hem de manevi değeri bulunan eski eşyalara antika adı verilmektedir. Ataşehir antika alım satım birçok farklı özellikte antikayı satın almaktadır. En iyi fiyat teklifi ile sizden alınan antikaları hemen nakit paraya çevirme imkanına sahipsiniz.
Antika Alan Yerler
Güven ilkesinden ödün verilmeden gerçekleştirilen antika alım hizmetleri, tüm eski eşyalarınızı tam değerinde sizlerden almaktadır. Sektör içerisinde önemini hiçbir zaman kaybetmeyen antikacılar hizmetlerini her daim geliştirerek daha iyi hizmet sunmaya gayret gösteriyor.
Antika alan yerlerden fiyat teklifi almak için satmak istediğiniz antikaların resmini gönderebilirsiniz. Profesyonel anlamda gerçekleştirilen ve şeffaflık ilkesinden taviz verilmeyen antikacı hizmetlerinde ödemeleriniz nakit olarak gerçekleştirilmektedir.
Değerinde Antika Alım Hizmeti
Son derece büyük bir sorumluluk gerektirmekte olan antikacı hizmeti, önemini korumaya ve her zaman hayatımızda yer almaya devam etmektedir. Satmak istediğiniz antika ürünleriniz için ilk olarak uzmanlarımız bir ekspertiz gerçekleştirmekte ve sonrasında sizlere fiyat teklifi vermektedir.
Antikaların değerini hesaplanırken her zaman objektif davranılmakta ve en doğru tespitler yapılmaktadır. Sizden almış olduğu antikalara en az sizin kadar değer veren antika alan yerler, güveninizi boşa çıkartacak herhangi bir davranıştan her zaman uzak durmaktadır.
Talebiniz üzerine antikalarınız adresinde teslim alınmakta ve ödemesi anında yapılmaktadır. Her çeşit antikalarınız için siz de gönül rahatlığı ile bu hizmetlerden yararlanabilir ve antikalarınızı en iyi fiyatlardan elden çıkartabilirsiniz.
Srebrenitsa katliamının 13. yıl dönümü..
Yakın tarihimizin en karanlık sayfalarından birini teşkil eden Bosna Savaşı (1992-1995) esnasında Uluslar arası Kızılhaç Örgütü verilerine göre Bosna Hersek’te 312.000 kişi hayatını kaybetti. Bu kayıpların 200.000 kadarı Boşnak halkına ait olup bu halk dünyanın gözü önünde sistematik bir soykırıma tabi tutulmuştu.
Bölgede her geçen gün yeni toplu mezarlar açığa çıkıyor. Bu güne kadar 370’in üzerinde toplu mezar bulundu. 28.000 kayıp insandan 25.000’inin Bosnalı Müslüman olduğu söyleniyor. Elde edilen bulgulara dayanılarak soykırıma uğrayanların sayısının 20.000’e kadar çıkabileceği tahmin ediliyor.
----
peki neden mavi kelebek ?
Bosna ve Kosova’daki katliamlarda öldürülen sivillerin gömüldüğü toplu mezarların yeri bilinmiyordu, ki pek çoğunun halen de bilinmiyor.
Söylenenlere göre toplu mezarların saklanmasında gösterilen itina pek az şeyde gösterilmiş. Mezarlar hem derin kazılmış hem de üstü kapatıldıktan sonra çevrenin doğal bitki örtüsüne uygun olarak yeşillendirilmiş.
Bugüne değin bu işlerle (toplu mezar bulma) ilgilenen insanların kullandıkları yöntemler (uydu resimleri vb) bu yüzden pek işe yaramamış.
Derken, mevcut coğrafyanın belli bazı bölgelerinde kelebek nüfusunda ciddi bazı artışlar gözlemlenmiş.
Bu bölgeleri inceleyen uzmanlar bu bölgelerdeki bitki örtüsünde de tuhaf bir zenginleşme keşfetmişler.
Bunun nasıl olduğunu anlamak için araştırma yaparlarken bu yerlerin altındaki cesetlere ulaşmışlar, araştırma derinleşmiş, ve toplu mezarlara ulaşmışlar.
Pekiyi bu nasıl olmuş?
Toplu mezarlara gömülen cesetler toprağa karıştıkça toprağın besleyiciliğini artırmışlar (mineral vb yönünden), ve bu da bölgede bulunan misk otu ya da yavşan otu olarak bildiğimiz bitkinin (artemisia vulgaris) coşup fışkırmasına, ve bu da yalnızca bu bitki ile beslenen mavi kelebek nüfusunun artan besin miktarına paralel olarak artmasına sebep olmuş.
Olay basına yansıyınca yerel halk da araştırmaya katılmış ve öncelikli bölgeler belirlenip bu yolla pek çok toplu mezara ulaşılmış.
. . . . . . . . .
İşe alım sürecinde adayları elemek için birçok yöntem kullanılır. Özellikle çok başvuru alan işletmeler ön mülakat yaparak ya da sınava tabi tutarak adayları eleme yöntemine giderler ve böylece mülakat yapılacak kişi sayısını azaltmış olurlar. Telefon mülakatı işe alım uzmanları tarafından işe al...
Created with fd's Flickr Toys.
HOCAEFENDİNİN SÖZLERİNDEN SEÇMELER
* Cehalet felakettir, amelsiz ilim ise vebal! Silkinelim, atalet ve cehaleti yenelim.
* Hakkı istemeli, gerçeği aramalı, onu sevmeli ve saymalı.
* Gülün dikenine değil, kokusuna ve rengine bakın.
* Az uyuyup çok çalışın, ilmi çalışmalara önem, bilgin ve uzmanlara kulak verin.
* Artık kabuğu kırarak dış dünyaya açılmalı, bizi seven ve sayanlarla sağlam alakalar kurmalıyız.
* Gevşemeyiniz, ahireti, hesabı unutmayınız, hiç olmazsa düşmanların çalışmalarına bakıp gayrete geliniz.
* Kültürel meselelerle ciddi olarak ilgilenin.
* Gücünüzün ve cesaretinizin, güçlüklerin üstesinden gelmeye yeterli olduğunu kabul edin.
* İlerleme, kalkınma ve yükselmenin sonsuz değerli, vazgeçilmez şartı, her yönü ve çeşidi ile, gerçek ilimdir.
* Yakın ve uzak çevrenize ilgi gösterin, ilme, yeniliklere, gelişmelere önem verin.
* Dostlarınızı asla unutmayın.
* Evlerimizde sadece akla uyan, işe yarayan lüzumlu, faydalı eşya bulunsun.
* Çocuklarını millî kültüre bağlı ve uygun yetiştirmeğe var gücüyle çalışmalıdır.
* Batı dillerinden en az birini, kendi kültürümüzün temeli olan Arapça'yı, Farsça'yı, Osmanlıca'yı iyi öğrenmeye girişmeliyiz.
* Çok ve devamlı okumalı, meslekî literatürü, ilmî gelişmeleri yakından, -ilmî mecmualar, yeni etüd ve makaleler seviyesinde- takip etmeliyiz.
* Hilelere tuzaklara düşmemek için, Allah'a sığının. Allah'a tevekkül edin, çalışın.
* Kur'ân'ı Kerîm'i ve hadis-i şerifleri sağlam kaynaklardan öğrenin ve sahih hadisleri ezberleyin.
* Spor ve sıhhate çok önem verin. Katiyyen sıhhatinizi tehlikeye sokacak işler yapmayın. Sıhhatli kuvvetli müslüman daha hayırlıdır.
* Kur'ân-ı Kerîm'in en güzel izahı Resulullah'ın hayatıdır. Sahabe-i Kirâm'ın hayatıdır. Onların hayatı çok önemlidir. Sahabe-i Kirâm'ı iyi öğrenin.
* Mezun olduğumuz yerlerde mutlaka vakfımızın şubesini veya bir dernek kurun. Mutlaka bir eğitim , öğretim, kültür ve sosyal çalışma içinde yerinizi alın.
* Şahsi işinizin yanında mutlaka sosyal iş yapın. Yani bir ticaret bile, ticaretiniz İslâm'a hizmet etsin.
* İlme sarılacağız, gerçek âlim olacağız, müslümanları kaliteli, meziyetli, bilgili, görgülü, ahlâklı yetiştireceğiz.
* Daha çok çalışın, daha kaliteli üretim yapın, daha çok tasarrufta bulunun., lüksü ve israfı terk edin, yeni ve modern, büyük müesseseler kurmaya gayret edin!
* İthalât ve ihracatlarınızı kendiniz veya kardeş müesseseler aracılığıyla yapınız., dış piyasaya mutlaka açılınız.
* Alış verişlerinizi kendi öz müesseselerimizden yapınız!
* Üç kuruşluk maaş için çalışan basit insanlar olmayın. İdealleri unutmayın.
* Tasarrufa önem verin, israfa kaçmayın. Tasarrufu da ticarette ve diğer çalışmalarda değerlendirin.
* Büyükşehirlerde yığılmak yerine, rahat yaşayabileceğiniz kenarları bahçeli yerleri tercih edin.
* Dünyanın her yerinde İslâm'ı yayma, tebliğ, irşad, talim ve terbiye çalışmalarına yeni bir hız ve güç vermeliyiz.
* Günahkârlara kızmayın, onları ayıplamayın, sabırlı olun onlara birer hasta gibi şefkatle yaklaşın, doğru yola gelmeleri için gıyaplarında dua edin.
* Kadınların ve çocukların da savaşa hazırlanması lazım. Karate, tekvando ve, yakın savunma sporları dahil hepsini öğrenmeli.
* Mutlaka sosyal, kültürel çalışmaları yapacaksınız. Mutlaka dergilerimizi okuyacaksınız, okutacaksınız.
* Halkı bilgilendirmeli bilgi toplumu haline getirmeliyiz.
* Mutlaka sizin dışınızdaki insanların güzel taraflarını görmeyi öğreneceksiniz. Kusurlu olarak kendinizi göreceksiniz.
* Müslümanlar fikir farklarına rağmen, işbirliği yapmasını öğrenmek mecburiyetindedirler.
* İnançlı, görgülü, bilgili, terbiyeli, iradeli, edepli, ahlaklı ve gönül ehli insanlar yetiştirmeye yönelmeliyiz.
* Mert olalım, dürüst olalım! Bize iyilik yapana kötülük etmeyelim, kan kusturmayalım! Borcumuz varsa, sahibine ödeyelim, rahat etsin o da... İyiliği için de teşekkür edelim!
* Müslüman olarak giyimine dikkat etmen gerekli; pabucunun çamursuz olması, pantolonunun temiz olması önemli! Hatta, giyiminin renklerinin uyumlu olması önemli.
* İlim öğrenin, hadis öğrenin, Kur'an öğrenin, büyüklerimizin hallerini öğrenin; söylenecek yerde onları söyleyin!..
* Kur'an-ı Kerim Allah'ın sağlam kurtarma ipidir, can kurtaran simididir. Ona sımsıkı sarılmalıyız, yapışmalıyız ki selâmete çıkalım, kurtulalım.
* Kur'an-ı Kerim ne dediyse, "Amennâ ve saddaknâ, sadakallàhul-azîm. Cenâb-ı Hak doğru buyurmuştur, elbet öyledir." deyip onu tasdik etmemiz lâzım!
* Her yerde, herkese, her vesile ile hizmeti bir ganimet bilelim, dua almaya çalışalım, dua kazanalım!
* Bu bayramların sevaplarından istifade etmek lâzım. Sevapları kaçırmamak lâzım!
* Zikir ehli; yâni ilim ehli, o meseleyi bilen kimseler demek. Bilene sormak çok önemli. Bir sorun çıktı karşınıza... Arayıp, bulup bilene sormak lâzım!
* O halde müslümanlar ilmi, hakyolda ve hayra ve Allah için öğrenmeli, kullanmalı, ilmi ile âmil olmalı, takvâyı şiâr edinmeli.
* Bir insan her şeyi tam bilemez, bilmediği konularda "burası benim saham dışındadır" diyebilmeli, konuşmak kadar edebi, sukût etmeyi de öğrenmelidir.
* Hasta kardeşlerimize ziyaret yaparsınız, gönüllerini alırsınız. Bir de onların dualarını talep edin, "Bize dua edin!" diye dua isteyin.
* Eksiğimizle, kusurumuzla, hatalı şey yaptığımızı itiraf ederek, tevazuu takınmamız lâzım geldiğini hatırlamalıyız...
* Cahil cahilliğiyle öyle kenarda yıllarca kalmamalı, cahil gelip cahil gitmemeli! Cahil yaşayıp cahil göçmemeli!..
* Eski güzel an'anelerimizi canlandıralım; müslümanların ne kadar misafirperver, fedâkâr, vefâkâr, hizmetli, gayretli, ihlâslı olduğunu fi'len gösterelim.
* Sağlam yürümek daha iyi... Bildiğiniz insanlarla, samimi dostlarınızla iş yapmanızı tavsiye ederiz.
İzmir tabela ve reklam üretimleri konusunda kreatif ve şık tasarımlar, uygun fiyatlar sunan işletmemiz sizlere marka kimliğinize uygun stand tasarımları, ürün teşhir standları, totem tabela ve pilon reklam uygulamaları reklam hizmetleri vermektedir. İzmir reklam firmaları arasında uzman ve deneyimli bir reklam şirketi ile çalışmak isterseniz bizi hemen arayabilirsiniz. 0545 627 06 08. İzmir Fuar Standı WEB Sitemizi ziyaret ederek referanslarımız ve fiyatlarımız hakkında detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
................................................................................................
We Love Design-Exhibition Stand Design-Display Stand Design-Outdoor Signs-Share İt-Explore İt
..................................................................................................
tr.pinterest.com/izmirtabelareklam/
www.facebook.com/izmirdetabelareklam
www.artstation.com/izmirtabela
kutu harf, ışıklı tabela, tabela fiyatları, krom harf, kutu harf tabela, kutu harf fiyatları, fuar standı, pleksi kutu harf, ışıklı tabela fiyatlar, paslanmaz harf, pleksi harf, kutu harf tabela fiyatları, izmir tabela firmaları, krom kutu harf, metal harfler, harf tabela, kutu harf imalatı, krom harf fiyatları, led tabela, pleksi kutu harf fiyatları, stand tasarım, ışıklı harf fiyatları, krom harf tabela, pleksi harf fiyatları, kayan yazı, araç kaplama, cephe kaplama, dış cephe kaplama modelleri, krom harf imalatı, reklam tabela fiyatları, kayan yazı tabela, ışıklı harf tabela, işikli tabela, dış cephe giydirme
Bu yazımızda Güney Koreli iç tasarımcı olan Jung wook Han’ın iç tasarım çalışmalarını keşfedeceğiz.
hayalinizdekidekorasyon.com/koreli-dekorasyon-uzmanlarind...
Elektronik Sigara Deneyimi
Elektronik sigaralar insanların sigaranın sebep olduğu maddi, manevi ve sağlık gibi olası sorunların önüne geçmek ve kullananların periyodik bir şekilde bırakmalarını sağlamak amacıyla üretilmiştir. Ve başarı oranı oldukça yüksektir. Biraz irade ve destekle kullananların büyük çoğunluğunda bu kötü alışkanlık büyük oranda ortadan kalkmıştır.
Elektronik Sigara ve Normal Sigara Arasındaki Farklar
Geçmişte sigara denildiğinde akla tütünden üretilen ve insan sağlığına oldukça zararlı etkileri bulunan ürünler gelmekteydi. İnsanlar sigara içtikten sonra sonra maddi ve manevi oldukça zarara uğramaktaydılar. Bu etkilerin kimi kısa vadede kendini gösterirken kimi ise uzun vadede kanser gibi hastalıklarla kendini göstermektedir. Elektronik sigara ve normal sigara arasındaki farklar içinde en öne çıkanlar zarar ve içilme gayesidir. Bu iki ürün birbirine benzese de esasında birçok yönü ile birbirinden tamamen ayrılmaktadır. elektronik sigara likit
Elektronik sigaralar içinde bulunan elektronik bir sistem ile birlikte likit dolu tüpün koyulması ile kullanılmaktadır. Çalışma prensini tüp içerindeki likit sıvının makinenin çalışması sonucu buharlaşmasıdır. Elektronik sigaralar içen insanların ihtiyaç duyduğu nikotin hissini bu buhar yolu ile kullananlara vermektedir. Eğer sigarayı bırakmak istiyor fakat bunu bir türlü yapamıyorsanız elektronik sigaralar bu konuda tiryakilere oldukça yarar sağlamaktadır. Bu ürünün kullanılması ile birlikte beyinde oluşan nikotin isteğini ortadan kalkmaktadır. Bunun sonucu olarak da uzun dönemli olarak büyük zararlara sebep olan sigaradan kurtulup daha uzun ve sağlıklı yaşamanıza yardımcı olmaktadır.
Elektronik Sigaranın Sigara Bırakmada Etkisi
Elektronik sigaranın sigara bırakmada etkisi son zamanlarda oldukça tartışılan bir konudur. Tartışmaların bir tarafında yetersiz olduğunu savunanlar varken diğer tarafında kaliteli elektronik sigaralar ile ve uzmanlar tarafından belirtilen metotlarla yapıldığından sigarayı bıraktırma konusunda oldukça etkili olduklarını savunmaktadırlar.
Uzmanların yaptığı araştırmalar sonucunda belirtilen şekilde uygulandığında elektronik sigaraların bıraktırma etkisi yüzde 70’lere kadar çıkmaktadır. Bu metot ise esasında oldukça basit ve mantıklıdır. Sigarayı bırakmak isteyen kişi önce bu elektronik sigaralardan yüksek dozajda kullanmaktadır. Sonra belirli periyotlar da bu oran azaltılmaktadır. Bu oranı ise uzmanlar belirlemektedir. Çünkü herkesin bağımlılık derecesi ve vücudunun gösterdiği reaksiyon farklı olmaktadır.
Süreç sonunda ise dozaj tamamen kesilmekte ve bağımlının artık sigara içme isteğinin tamamen ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Düzenli şekilde bunu uygulayan insanların birçoğu sigarayı bırakmışken bir kısmında ise oldukça azaldığı gözlemlenmektedir. Zaten elektronik sigaraların üretilme amacı da insanlara sigarayı bıraktırmaktır.
Balthasar de Monconys (1611-1665) was a French physicist and judge, born in Lyon. In 1618, Monconys' parents sent him to a Jesuit boarding school in Salamanca, Spain, as a plague had broken out in Lyon. Monconys was deeply interested in metaphysics and mysticism, and studied the teachings of Pythagoras, Zoroastrism, and Greek and Arab alchemists. From a young age, he dreamed of travelling to India and China. However, he returned to Lyon after finishing his studies. At the age of thirty-four years old he was finally able to leave behind the safety of his library and the theoretical speculation of the laboratory, and become a tireless traveller in Europe and the East.
Monconys travelled to Portugal, England, Germany, Italy, the Netherlands, Istanbul and the Middle East with the son of the Duke of Luynes. Even in his very first journey to Portugal, it is obvious that in each city Monconys is very soon able to connect with mathematicians, clergymen, surgeons, engineers, chemists, physicians and princes, to visit their laboratories and to collect “secrets and experiences”.
After Portugal, Monconys travelled to Italy, and finally departed to the East, to study the ancient religions and denominations, and meet the gymnosophists. In 1647-48 he was in Egypt. Seeking the Zoroasters and followers of Hermes Trismegistus, he reached Mount Sinai. In Egypt, the 17th century European was lost in a labyrinth of small and winding streetlets, and discovered different cults and religions, the diversity of ethnicities and their customs: Turks, Kopts, Jews, Arabs, Mauritans, Maronites, Armenians, and Dervishes. He followed several superstitious suggestions and discovered marvellous books of astronomy in Hebrew, Persian and Arabic. Later on, after his pilgrimage to the Holy Land, he crossed Asia Minor and reached Istanbul, from where he planned to travel to Persia. For once more in his life however, the plague forced him to change his course; he left for Izmir, and returned to Lyon in 1649.
Fron 1663 to 1665 Monconys travelled incessantly between Paris, London, the Netherlands and Germany. He visited princes and philosophers, libraries and laboratories, and maintained frequent correspondence with several scientists. Finally, after consequent asthma attacks he passed away before his travel notes could be published.
His travel journal (1665-1666) was edited and published by his son and by his Jesuit friend J. Berchet. The journal is enriched by drawings which testify to the wide scope of Monconys' interests. Monconys collected a vast corpus of material which includes medical recipes, chemistry forms, material connected to the esoteric sciences, mathematical puzzles, questions of Algebra and Geometry, zoological observations, mechanical applications, descriptions of natural phenomena, chemistry experiments, various machines and devices, medical matters, the philosopher's stone, astronomical measurements, magnifying lenses, thermometres, hydraulic devices, drinks, hydrometres, microscopes, architectural constructions and even matters connected to hygiene or the preparation of liquors.
The third volume includes a hundred and sixty-five medical, chemical and physics experiments with their outcomes as well as a sonnet on the battle of Marathon. There are five detailed indexes for the classification of the material. At the same time, this three-volume work permits the construction of a list of names (more than two hundred and fifty) of scholars, physicians, alchemists, astrologists, mathematicians, empirical scientists and other researches. From Monconys' text and correspondence a highly interesting network emerges, as it is possible for specialists of all disciplines to reconstruct the contacts between scientists and scholars of Western Europe, for a period spanning more than a decade in the mid-17th century.
Monconys' work is written in a monotonous style, but nevertheless possesses a perennial charm, as it is a combination of a travel journal and a laboratory scientist's workbook. The drawings accompanying the text make up a corpus of material unique in travel literature.
Written by Ioli Vingopoulou
Fransız asıllı fizikçi ve yargıç Balthasar de Monconys (1611-1665) (okunuş: Baltazar dö Monkoni) Lyon şehrinde doğar. Yaşadığı kentte 1618 yılında veba salgını baş gösterince, ailesi onu Salamanka şehrine bir Cizvit yatılı okuluna gönderir. Metafizik ve gizemcilik (mistisizm) için yoğun ilgi duyan Monconys, Pythagoras öğretilerini, Zerdüştlüğü, hatta Yunan ve Arap simyacıların eserlerini okur. Daha küçük yaştan beri Hindistan ve Çin'e kadar ulaşmayı düşlemesine karşın eğitimini tamamladıktan sonra Lyon'a geri döner ve nihayet 34 yaşındayken kütüphane güvenliğini ve teorik laboratuvar bilgilerini terkedip kararlı bir biçimde Avrupa ve Doğu'ya seyahat etmeye başlar.
Monconys, Luynes dükünün oğluyla birlikte Portekiz, İngiltere, Almanya, İtalya, Alçak Ülkeler (Hollanda), İstanbul ve Orta Doğu'ya seyahat eder. Daha ilk yolculuğundan (Portekiz'de) uğradığı her şehirde kısa zamanda matematikçi, rahip, cerrah, mühendis, kimyager, doktor ve prens gibi çeşit çeşit insanlarla bağ kurup laboratuvarlarını ziyaret ederek "sır ve tecrübeler" derler. Yazdığı metinde bu süreci izlemekteyiz. Portekiz'den sonra ilk kez olarak İtalya'ya gider ve nihayet çeşitli dogmaları, eski dinleri ve "gymnosophist"leri (çıplak bilgeler) incelemek üzere Doğu'ya doğru yola çıkar. 1647-48 yıllarında Mısır'da bulunmaktadır; Zerdüştçüler ve Hermes-Thot (Hermes Trismegistus) müritleriyle karşılaşmak için Sina dağına kadar ulaşır. Mısır'da 17. yüzyılın bu Batı Avrupalısı daracık sokakların oluşturduğu labirent içinde yitip, türk, kıptî, yahudî, arap, moritanyalı, maruni, ermeni, derviş gibi binbir çeşit dogma ve mezhep, milliyet ve kültürel adet keşfeder. Batıl inançlara uyar, ibranice farsça yada arapça dillerinde yazılmış şahane gökbilim kitapları keşfeder. Kutsal Yerlere hacılık ziyaretinin ardından Anadolu'yu boydan boya geçip İstanbul'a varır. Buradan İran'a gitmeyi planlar. Ancak veba salgını bir kez daha onu kaçmaya zorlar; İzmir'e geçip oradan 1649 yılında Lyon'a döner.
Monconys 1663'ten 1665'e kadar hiç ara vermeden Paris, Londra, Hollanda ve Almanya arasında mekik dokuyup prens ve filozoflarla konuşur, çeşitli kütüphane ve laboratuvarları ziyaret eder ve birçok bilim adamıyla yoğun bir mektuplaşma sürdürür. Ancak sonunda üstüste geçirdiği astım krizlerinden sonra seyahat notlarının kitap olarak basılmış halini göremeden ölür.
Sözkonusu yayın (1665-1666) Monconys'nin oğlu ve dostu Cizvit rahip J. Berchet tarafından hazırlanmıştır. Monconys'nin geniş bir ilgi alanına sahip oluşu günlüğünü tamamlayan desenlerle kanıtlanmaktadır. Derlemiş olduğu çeşitli ve zengin malzeme içinde: ilâç reçeteleri, kimyasal formüller, gizli ilimlerle ilgili malzeme, matematik bilmeceleri, cebir ve geometri problemleri, zoolojiye (hayvan bilimi) ilişkin gözlemler, mekanik uygulamalar, doğa fenomenleri betimlemeleri, kimyasal deneyler, makineler, tıp konuları, felsefe taşı, astronomi ölçümleri, büyüteçler, termometreler, su tesisatıyla ilgili cihazlar, içkiler, hidrometreler, mikroskoplar, mimarî yapılar, hijyen ve likör yapımı gibi konular var.
Kitabın üçüncü cildinde işlenen konular arasında 165 tane fizik kimya ve tıp deneyi ve sonuçları, ve Maraton muharebesi hakkında bir sone yer almaktadır. Bu içeriğin sınıflanması için kitaba beş tane ayrı çözümlemeli dizin eklenmiştir. Aynı zamanda, Monconys'nin üç ciltlik eserinden upuzun bir isimler katalogu da (250'den fazla isim) elde edilebilir. Bu isimler yazar ve düşünür, doktor, simyacı, astrolog, matematikçi, deneyci ve çeşitli uzman araştırmacılara aittir. Monconys'nin metninden ve mektuplaşmalarından, 17. yüzyıl ortalarında özellikle batı Avrupa'da, 20 yıldan fazla bir süre için, tüm bilim uzmanlarının yeniden birleştirebileceği son derece ilginç bir bilimler arası ilişki ağı ortaya çıkmaktadır.
Monconys'nin yazış uslubu tekdüze olmakla birlikte, bir laboratuvar araştırmacısının seyahat günlüğü ile gözlem defterini bir arada bulundurması açısından eşsiz bir cazibeye sahiptir. Metne eşlik eden desenler seyahat edebiyatı yayınlarında rastlanan ender türden bir malzeme oluşturmaktadır.
Yazan: İoli Vingopoulou
Balthasar de Monconys (1611-1665) was a French physicist and judge, born in Lyon. In 1618, Monconys' parents sent him to a Jesuit boarding school in Salamanca, Spain, as a plague had broken out in Lyon. Monconys was deeply interested in metaphysics and mysticism, and studied the teachings of Pythagoras, Zoroastrism, and Greek and Arab alchemists. From a young age, he dreamed of travelling to India and China. However, he returned to Lyon after finishing his studies. At the age of thirty-four years old he was finally able to leave behind the safety of his library and the theoretical speculation of the laboratory, and become a tireless traveller in Europe and the East.
Monconys travelled to Portugal, England, Germany, Italy, the Netherlands, Istanbul and the Middle East with the son of the Duke of Luynes. Even in his very first journey to Portugal, it is obvious that in each city Monconys is very soon able to connect with mathematicians, clergymen, surgeons, engineers, chemists, physicians and princes, to visit their laboratories and to collect “secrets and experiences”.
After Portugal, Monconys travelled to Italy, and finally departed to the East, to study the ancient religions and denominations, and meet the gymnosophists. In 1647-48 he was in Egypt. Seeking the Zoroasters and followers of Hermes Trismegistus, he reached Mount Sinai. In Egypt, the 17th century European was lost in a labyrinth of small and winding streetlets, and discovered different cults and religions, the diversity of ethnicities and their customs: Turks, Kopts, Jews, Arabs, Mauritans, Maronites, Armenians, and Dervishes. He followed several superstitious suggestions and discovered marvellous books of astronomy in Hebrew, Persian and Arabic. Later on, after his pilgrimage to the Holy Land, he crossed Asia Minor and reached Istanbul, from where he planned to travel to Persia. For once more in his life however, the plague forced him to change his course; he left for Izmir, and returned to Lyon in 1649.
Fron 1663 to 1665 Monconys travelled incessantly between Paris, London, the Netherlands and Germany. He visited princes and philosophers, libraries and laboratories, and maintained frequent correspondence with several scientists. Finally, after consequent asthma attacks he passed away before his travel notes could be published.
His travel journal (1665-1666) was edited and published by his son and by his Jesuit friend J. Berchet. The journal is enriched by drawings which testify to the wide scope of Monconys' interests. Monconys collected a vast corpus of material which includes medical recipes, chemistry forms, material connected to the esoteric sciences, mathematical puzzles, questions of Algebra and Geometry, zoological observations, mechanical applications, descriptions of natural phenomena, chemistry experiments, various machines and devices, medical matters, the philosopher's stone, astronomical measurements, magnifying lenses, thermometres, hydraulic devices, drinks, hydrometres, microscopes, architectural constructions and even matters connected to hygiene or the preparation of liquors.
The third volume includes a hundred and sixty-five medical, chemical and physics experiments with their outcomes as well as a sonnet on the battle of Marathon. There are five detailed indexes for the classification of the material. At the same time, this three-volume work permits the construction of a list of names (more than two hundred and fifty) of scholars, physicians, alchemists, astrologists, mathematicians, empirical scientists and other researches. From Monconys' text and correspondence a highly interesting network emerges, as it is possible for specialists of all disciplines to reconstruct the contacts between scientists and scholars of Western Europe, for a period spanning more than a decade in the mid-17th century.
Monconys' work is written in a monotonous style, but nevertheless possesses a perennial charm, as it is a combination of a travel journal and a laboratory scientist's workbook. The drawings accompanying the text make up a corpus of material unique in travel literature.
Written by Ioli Vingopoulou
Fransız asıllı fizikçi ve yargıç Balthasar de Monconys (1611-1665) (okunuş: Baltazar dö Monkoni) Lyon şehrinde doğar. Yaşadığı kentte 1618 yılında veba salgını baş gösterince, ailesi onu Salamanka şehrine bir Cizvit yatılı okuluna gönderir. Metafizik ve gizemcilik (mistisizm) için yoğun ilgi duyan Monconys, Pythagoras öğretilerini, Zerdüştlüğü, hatta Yunan ve Arap simyacıların eserlerini okur. Daha küçük yaştan beri Hindistan ve Çin'e kadar ulaşmayı düşlemesine karşın eğitimini tamamladıktan sonra Lyon'a geri döner ve nihayet 34 yaşındayken kütüphane güvenliğini ve teorik laboratuvar bilgilerini terkedip kararlı bir biçimde Avrupa ve Doğu'ya seyahat etmeye başlar.
Monconys, Luynes dükünün oğluyla birlikte Portekiz, İngiltere, Almanya, İtalya, Alçak Ülkeler (Hollanda), İstanbul ve Orta Doğu'ya seyahat eder. Daha ilk yolculuğundan (Portekiz'de) uğradığı her şehirde kısa zamanda matematikçi, rahip, cerrah, mühendis, kimyager, doktor ve prens gibi çeşit çeşit insanlarla bağ kurup laboratuvarlarını ziyaret ederek "sır ve tecrübeler" derler. Yazdığı metinde bu süreci izlemekteyiz. Portekiz'den sonra ilk kez olarak İtalya'ya gider ve nihayet çeşitli dogmaları, eski dinleri ve "gymnosophist"leri (çıplak bilgeler) incelemek üzere Doğu'ya doğru yola çıkar. 1647-48 yıllarında Mısır'da bulunmaktadır; Zerdüştçüler ve Hermes-Thot (Hermes Trismegistus) müritleriyle karşılaşmak için Sina dağına kadar ulaşır. Mısır'da 17. yüzyılın bu Batı Avrupalısı daracık sokakların oluşturduğu labirent içinde yitip, türk, kıptî, yahudî, arap, moritanyalı, maruni, ermeni, derviş gibi binbir çeşit dogma ve mezhep, milliyet ve kültürel adet keşfeder. Batıl inançlara uyar, ibranice farsça yada arapça dillerinde yazılmış şahane gökbilim kitapları keşfeder. Kutsal Yerlere hacılık ziyaretinin ardından Anadolu'yu boydan boya geçip İstanbul'a varır. Buradan İran'a gitmeyi planlar. Ancak veba salgını bir kez daha onu kaçmaya zorlar; İzmir'e geçip oradan 1649 yılında Lyon'a döner.
Monconys 1663'ten 1665'e kadar hiç ara vermeden Paris, Londra, Hollanda ve Almanya arasında mekik dokuyup prens ve filozoflarla konuşur, çeşitli kütüphane ve laboratuvarları ziyaret eder ve birçok bilim adamıyla yoğun bir mektuplaşma sürdürür. Ancak sonunda üstüste geçirdiği astım krizlerinden sonra seyahat notlarının kitap olarak basılmış halini göremeden ölür.
Sözkonusu yayın (1665-1666) Monconys'nin oğlu ve dostu Cizvit rahip J. Berchet tarafından hazırlanmıştır. Monconys'nin geniş bir ilgi alanına sahip oluşu günlüğünü tamamlayan desenlerle kanıtlanmaktadır. Derlemiş olduğu çeşitli ve zengin malzeme içinde: ilâç reçeteleri, kimyasal formüller, gizli ilimlerle ilgili malzeme, matematik bilmeceleri, cebir ve geometri problemleri, zoolojiye (hayvan bilimi) ilişkin gözlemler, mekanik uygulamalar, doğa fenomenleri betimlemeleri, kimyasal deneyler, makineler, tıp konuları, felsefe taşı, astronomi ölçümleri, büyüteçler, termometreler, su tesisatıyla ilgili cihazlar, içkiler, hidrometreler, mikroskoplar, mimarî yapılar, hijyen ve likör yapımı gibi konular var.
Kitabın üçüncü cildinde işlenen konular arasında 165 tane fizik kimya ve tıp deneyi ve sonuçları, ve Maraton muharebesi hakkında bir sone yer almaktadır. Bu içeriğin sınıflanması için kitaba beş tane ayrı çözümlemeli dizin eklenmiştir. Aynı zamanda, Monconys'nin üç ciltlik eserinden upuzun bir isimler katalogu da (250'den fazla isim) elde edilebilir. Bu isimler yazar ve düşünür, doktor, simyacı, astrolog, matematikçi, deneyci ve çeşitli uzman araştırmacılara aittir. Monconys'nin metninden ve mektuplaşmalarından, 17. yüzyıl ortalarında özellikle batı Avrupa'da, 20 yıldan fazla bir süre için, tüm bilim uzmanlarının yeniden birleştirebileceği son derece ilginç bir bilimler arası ilişki ağı ortaya çıkmaktadır.
Monconys'nin yazış uslubu tekdüze olmakla birlikte, bir laboratuvar araştırmacısının seyahat günlüğü ile gözlem defterini bir arada bulundurması açısından eşsiz bir cazibeye sahiptir. Metne eşlik eden desenler seyahat edebiyatı yayınlarında rastlanan ender türden bir malzeme oluşturmaktadır.
Yazan: İoli Vingopoulou
İnsanların süt içmeme sebeplerinden bir tanesi de sütün kilo yaptığı düşüncesidir. Süt kilo yapar mı?
Bu konuda Yörsan Gıda Mühendislerinden Nilüfer Hakarayan, “Uzmanlarca yapılan çalışmalar da Kalsiyumun vücutta yağlanmayı azaltarak obeziteyi önlemeye ve kilo kontrolü sağlamaya yardımcı ol...
Yeni Doğan Bebekte Kalça Çıkığı Nasıl Anlaşılır ?
Yeni doğum yapan annelerin en büyük korkusu olan Yeni Doğan Bebekte Kalça Çıkığı Nasıl Anlaşılır sorusunu uzmanlara sorduk ve cevabı doğumda kalça çıkıklığı tanısının ilk 6 ay içinde konulması, çocukların bandaj ve alçı gibi ameliyat gerektirmeyen...
www.muyol.com/anne-ve-cocuk/bebek-bakimi/yeni-dogan-bebek...
Türkiye’de bir yıl içinde 8 bin kişinin tüp mide küçültme ameliyatı olduğunu aktaran uzmanlar, herkesin bu ameliyatı olamayacağını söyledi.
‘Mide küçültme ameliyatıyla bir yılda 50 kilo verdi’, ‘Mide ameliyatından sonra hayatını kaybetti’ gibi haberlerin hızla artış göstermesi uzmanları harekete...
www.bizkadinlaricin.com/mide-kucultme-ameliyati-kimlere-y...
Boyun fıtığı yastığı fıtık problemi ya da düzleşme problemi yaşayan kişilerin kullanımı için en uygun yastık tipidir. Boyun ağrılarının büyük bir nedeni duruş bozukluğundan kaynaklanmaktadır. Özellikle uyku esnasında uzun müddet boyunca aynı pozisyonda kalan boyun, sabah güne ağrı ile başlamanıza sebebiyet vermektedir.
Yastıkla Tedavi Mümkün Mü?
Bu problemin önüne geçebilmek için boyun fıtığı yastığı gibi ise bir dizi alternatif yöntemlere başvurabilirsiniz. Ortopedi uzmanlarına göre Bu ve benzeri problemleri yaşayan kişiler yatış esnasında boyun bölgesinin desteklenmesine olanak veren yastık kullanımı artarak devam etmektedir. Yatış pozisyonlarında boyun kısmı daima düz bir şekilde durmalıdır. Sola ve ya sağa hizalanmış olarak uyku pozisyonuna geçmek son derece yanlıştır.
Ortopedik Yastıkların Özellikleri
Boyun fıtığı yastığı ortopedik olarak tasarlanmış olup visko materyalden üretilmiş yastık olarak bilinmektedir. Bunlar medikal yastıklar ile karıştırılmamalıdır. Sıradan yastıklar ya çok alçak ya da çok yüksek olabilmektedir. Özellikle mevcut boyun hastalıklarının tedavi sürecine ek olarak son derece özen gösterilmelidir. Ancak boyun fıtığı tedavisinde mutlak suretle bir uzmandan yardım alınmalıdır. Medikal tedavi yahut diğer alternatif çözüm yolları hayatın bir parçası haline getirilmeli, hareket kabiliyeti kısıtlayıcı faktörlerden kaçınılmalıdır. Yastıkları kullanmaya başladıktan sonra aradaki farkı net bir şekilde hissedecektir. Boyun yastıkları bu konuda son derece başarılı sonuçlara katkı sağlamıştır. Sabahleyin yaşanan ağrı probleminin kullanmaya devam ettikçe faydalarını görebilirsiniz.