View allAll Photos Tagged mevzuat

Biga-Bandırma arasındaki otoyolun aşağı yukarı 15. kilometresi civarında bir yokuştan aşağı inmeye başlar ve birden bire Sinekçi köyünü karşınızda bulursunuz. Köy, ortasından geçen karayoluyla ikiye bölünmüş durumda.

2021 yılı hesaplarıyla 165 erkek, 171 kadından oluşan 336 nüfusuyla büyük köylerden biri. Ekonomisi tarım ve hayvancılıkla devam ediyor. 1983 Eğridere-Gümüşçay depreminden sonraki zamanlarda depremin korku etkisiyle tüm ova ve denize yakın, otoyol kenarı köylerde yapı stoğu oldukça gelişmeye başlamıştı ki 1999 büyük depremi sonrası sopa yemeden uyanamayan siyasetçilerimiz imar-yapı kalitesi mevzuatlarını değiştirmiş daha dayanıklı binalar yapımına yönelik kararlar alarak en azında 4 lük 5 lik depremleri daha hafif atlatacak yapılar imal edilmesine yol açmışlardı. Sinekçi köyü de karşıdan baktığınızda artık daha kaliteli binalara sahip olduğunu sergiliyor. Allah memleketime zeval vermesin.

 

Nikon D810 + SMC Takumar 55mm f:1.8 m42@8

Koca köprüde denk geldim bu tuhaflığa. Dizüstü çökmüş efendisine yalvaran bir görüntüsü vardı. Sonradan öğrendim ön tekerleklerinin olduğu yerdeki amörtisör sistemi değiştirilip içine hava veya yağ basılarak yükselen şekle getiriliyormuş. Kocaköprü girişindeki üç tane engelden nasıl geçtiğini bilemiyorum bana göre kesin sürtüyordur o yükseltilerde. Trafikte nasıl izin veriyorlar bilmiyorum. Belki bu tip modifiyelere izin veren bir mevzuat mı vardır nedir. Çok çirkin göründüğü kesin. Doğan dediğin uçar, bu sanki sürünecek gibi.Hani hantallığından kolayca uçamaz ya pelikan hem kanatlarını çırpar hem suda ayaklarını vura vura koşar ya havaya kalkamadan önce ona benziyor.

 

Nikon D810 + AF Nikkor 75-300mm f:4,5-5,6 D

Işıkeli'nden dönüşte iğneci İdris ağabey ile Abdiağa'ya yaklaşırken tepeden mesire alanını gördük. İdris abi daha önce gezmemişmiş alanı. Birlikte mesire alanı içinde bir tur attık. İnsanlar piknik yapmaya çalışıyordu karabasan günlerin ardından biraz ferahlamak için. Bir mangal alanında ateş yakılmış mangal kömürü alt yapısı hazırlanıyordu ızgara adına. Deprem bölgesinde yaralar sarılıyor yavaş yavaş. Depremden uzak bölgelerde ise ekonomi çarkları dönmek zorunda ki devlet masrafları karşılayabilsin. İnsanlar psikolojik baskıdan kurtulmaya çalışıyor verimli olabilme yolunda. Tadımız var mı ? Hayır. Yok. Kekremsi bir tad bu. Acı bir tad. Sadece çocuklar farkında değil olayın. Allah tekrarından korusun böyle bir afetin. Bundan sonra devlet çok daha ciddiye almalı inşaat, imar mevzuatını düzenlemeyi ve çok daha titiz davranmalı kontrol ve onay işlerini. Hatta bundan sonra acımasız olmalı bu konuda. Görevini yapmayan, tavsayan, savsaklayan hatalı davranan mimarı, mühendisi, müteahhiti, malzeme satışında kusurlu malzeme satan malzeme satıcısını, malzemeyi doğru kullanmayan ustabaşını, doğru dürüst inceleme yapmayan belediyenin imar ile ilgili sorumlularını ovaları imara açan belediye başkanlarını geriye dönük olarak acımasızca yargılamalı ki herkes başına gelebilecekleri düşünüp ayağını denk almalı. Kasten, düşünerek, planlayarak anlamına gelen taammüden cinayetten yargılamalı ki belediye başkanı yandaşına rant sahası açarken düşünmeli, mühendis inşaatı adam gibi kontrol edip ipleri cahil ustabaşına devredip keyfine bakmamalı. Müteahhit plana uygun olmayan işler yapmaktan kendini sakınmalı, para için binayı zayıflatacak her türlü eksik malzeme kullanımından korkmalı. Kolay satarım diye gözünü tarıma elverişli alanlara, çay dere yatakların, alüviyon birikimi bölgelere bina yapma kolaycılığından kaçınmalı. Türkiye bir deprem ülkesi ama depreme dayanıklı bina üretimi yapamayacağı şey değil. Artık sakin düşünme ve gerçek tedbirler üretme zamanı yoksa Allah korusun diye aracının arkasına yazıp, sarhoş kafayla ters yönde araba kullanan zavallının kazadan sonra kader bu deyip suçu Allah'a yıkma gayretinden başka bir şey yapmış olmayız.

 

Nikon D810 + AF Nikkor 75-300mm f:4,5-5,6 D

Dünya’daki veriler

Almanya 2014 yılında 1.124 milyar € ihracat, 910 milyar ithalat yaparak 214 milyar € dış ticaret fazlası vermiştir. Bu sonuç ile Almanya ekonomisine 214 milyar €’luk fazla para girmiştir.

Almanya ile Fransa önemli dış ticaret partnerleridir. Bu ülkelerin 2014 yılı dış ticaret hacimleri 161.3 milyar € olarak gerçekleşmiştir. Bu ticaretin 101.9 milyar €’su Almanya lehine ihracat, 59.4 €’luk bölümü Fransa lehine ihracat olarak gerçekleşmiştir.

Almanya 214 milyar €’luk ihracat fazlasının 42.5 milyar € kısmını Fransa’dan elde edilmiştir.

Konya ilimiz kadar yüz ölçümü olan Hollanda’nın ihracatı 674 milyar $ ile dünya ihracatında aldığı pay % 3.6’sını oluşturmaktadır ve dünyanın 5. büyük ihracatçısı konumundadır.

Hollanda 2015 yılı verilerine göre 82.4 milyar €’luk tarım ihracatı ile ABD’den sonra dünyada ikinci sıradadır. Hollanda yalnızca Almanya’ya tarım ürünleri ihracatının (2015) 20.9 milyar olarak gerçekleşmiştir.

Hollandanın bitki ve çiçek ihracatı 8.3 milyar €, et ihracatı 7.7 milyar €, sebze ihracatı 6.2 milyar € ve meyve ihracatı 4.9 milyar €’dur. (2015) 2014 yılı verilerine göre Dünya ihracatında %12,3 pay alan Çin’in birinci, %8.5 pay alan ABD’nin ikinci, %7.9 pay alan Almanya’nın üçüncü, %3.6 ile Japonya’nın dördüncü ve % 3.5 pay alan Hollanda’nın ise beşinci sırada yer aldığı görülmektedir.

Çin’in Shanghai Limanı 506 milyon ton kapasitesi ile Dünyanın en büyük limandır, ardından 472 milyon ton kapasite ile Singapur ve 387 milyon ton kapasite ile bir Avrupa limanı olan Rotterdam gelmektedir. Dünyanın en büyük on limanından sekizi Çin’de bulunmaktadır.

Bizim gibi üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz her 3 yönde denizi olmasına rağmen henüz sıralamaya girememektedir. Dünyanın en büyük deniz taşımacıları listesinde, Maersk Line’dan (Danimarka) sonra ikinci sırada olan MSC (Mediterranean Shipping Company) şirketinin, çevresinde hiç deniz bulunmayan İsviçre firması olmasına rağmen…

Türkiye’nin Verileri

-Türkiye % 8’lik pay ile Dünya ihracat sıralamasında 31. Sıradadır.

-Avrupa Birliği’ne mevzuat uyumu süreci çerçevesinde 1999 yılında yürürlüğe giren Gümrük Kanunu’nun, Avrupa Birliği’nin tüm ülkelerinde uygulanan “Customs Code” ile hemen hemen aynı metinlerden oluşmaktadır.

-Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlerinin çalışma masaları, Celal Bayar’ın 1930’lu yıllarda İktisat vekili iken kullandığı çalışma masasıdır. Bu hiç değişmemiştir.

-1980’den önce Türkiye’nin turistik yatak kapasitesinin, ancak Rodos Adası’nın yatak kapasitesi kadar turist ağırlarken, bugün ise 1,6 milyonu aşmıştır.

-2014 rakamlarıyla 19 trilyon dolar olan dünya ticaret hacminin % 80’lik bölümünün deniz taşımacılığı yoluyla gerçekleştirilmiştir.

-Türkiye’nin dış ticaret taşımacılığının yaklaşık % 60’ı deniz yolundan yapılmıştır.

-Ülkemiz ihracatının yaklaşık % 40’ı, sayıları 70 civarında olan Dış Ticaret Sermaye Şirketleri (DTSŞ) tarafından, % 60’ının ise “diğer” 60.000 firma tarafından yapılmaktadır.

-Türkiye’nin dış ticaret idari yapısında 13 İhracatçı Birliği Genel Sekreterliği vardır,

-“Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması’nı (Viyana Mal Satım Sözleşmesi) 1980 yılında, diğer ülkelerle birlikte imzalamış olmamıza rağmen, TBMM’deki “kabul” prosedürü 2009’da tamamlanıp, ülkemiz açısından da yürürlüğe girmiştir.

-Dünya ticaretinin yaklaşık % 70’ini elinde bulundurduğumuz ve 2015 yılında 3 milyar dolar civarında ihracat geliri elde ettiğimiz fındık, yüz yıla yaklaşan bir süredir “Hamburg Ticaret Borsası (Wareverein: Ticaret Birliği) Tahkim Kuralları” ile satılmaktadır…

-Dünya ticaretinde neredeyse yüz yıllık bir geçmişi bulunan tahkim müessesesine ilişkin “Milletlerarası Tahkim Kanunu”nun, evrensel anlayışa uygun olarak ülkemizde ancak 2001 yılında yürürlüğe konulmuştur.

-Türkiye, Cumhuriyet tarihinde, bugüne kadar ilk ve son defa olarak 1930-47 yılları arasında, 1938 yılı hariç, kesintisiz olarak dış ticaret fazlası vermiştir.

-Ekonomi Bakanlığı, 1970-2011 yılları arasında, önce Ticaret Bakanlığı, 1971’de Dış Ekonomik İlişkiler Bakanlığı, 1972’de yeniden Ticaret Bakanlığı, 1983’te Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, 1994’te Dış Ticaret Müsteşarlığı ve nihayet 2011 yılında da Ekonomi Bakanlığı adını alarak, 41 yılda 6 kez isim değiştirmiştir.

-2015 yılında 15 ilimizin (Adana, Ankara, Denizli, G.Antep, Hatay, Mersin, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Kocaeli, Manisa, Sakarya, Trabzon) ihracatı 1 milyar sınırını aşmıştır.

-Bunlardan sekizi (Bursa, Denizli, G.Antep, Mersin, Kayseri, Konya, Sakarya ve Trabzon) ihracat fazlası vermiştir.

-2015 yılında İstanbul 77 milyar dolarlık ihracatı ile tek başına Türkiye ihracatının %54’ünü yapmıştır.

-Marmara Bilgesinde yer alan İstanbul, Bursa, Kocaeli ve Sakarya’nın ihracat toplamı, Türkiye’nin toplam ihracatının %66’sını oluşturmaktadır.

-Doğu Anadolu Bölgesinden hiçbir ilimizin ihracatta 1 milyar dolar sınırını aşamamıştır.

-Antalya, Eskişehir, Maraş, Mardin ve Tekirdağ 1 milyar dolarlık ihracat sınırına en yakın şehirlerdir. www.webustam.net.tr/blog/e-ticaret/turkiye-ve-dunyadaki-i...

Ana Merkezi Türkiye’de bulunan firmanın, yurtdışındaki şubelerinde yürüttükleri işlerine ilişkin kar veya zararları, Türk vergi mevzuatına göre tespit edilmemektedir, işlerini yürüttükleri ilgili ülkenin vergi mevzuatına göre tespit edilmekte ve o ülke vergi mevzuatına göre elde edilen kazanç Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmektedir.

Dolayısı ile, yurtdışındaki işlerin yürütülmesi için kurulan şubeler merkezi Türkiye’de bulunan firmanın iştiraki gibi değerlendirilmektedir.

Bu nedenle, Türkiye’de bulunan firmanın iştiraki gibi değerlendirilen yurtdışı şube kayıtlarının merkez işletmenin kayıtlarında tutulması mümkün olmamaktadır.

Ayrıca, iştirak olarak kabul edilen yurt dışındaki şubeye ait meblağların merkez işletme tarafından kullanılması halinde “393-Merkez ve Şubeler Cari Hesabı”na kaydedilmesi mümkündür.

Bu şubeye ait banka meblağları merkez işletme tarafından kullanılmaz ise merkez işletmenin kayıtlarında söz konusu paraların izlenmesine gerek kalmamaktadır. www.webustam.net.tr/blog/e-ticaret/e-ihracat-sirketinin-y...

Çifte vergilendirme tek bir vergi konusu üzerinden birden fazla vergi alınmasına denilmektedir. Vergilemede kural, vergi konusu olan şeyin bir kez vergilendirilmesidir. Bununla birlikte bazen aynı vergi konusunun birkaç kez vergilendirme olayıyla da karşılaşılmaktadır. Çifte vergilendirme aynı vergi otoritesince olduğu kadar farklı otoriteler tarafından da yapılabilmektedir. Birincisine örnek, aynı vergi konusunun ülke içinde birden fazla vergi yükümlülüğü alanına girmesi veya merkezi idare ve yerel yönetimlerin aynı faaliyet üzerinden farklı vergiler tahsil etmeleridir. İkincisi ise birden fazla devletin aynı vergi konusunu vergileme kapsamı içine almasından kaynaklanmaktadır. Bu sonuç çoğunlukla bir kimsenin bir ülkede yaşaması, başka bir ülkede kazanç sağlaması veya orada bir mülke sahip olması durumlarında ortaya çıkmaktadır. Burada, ülkelerden birisi kazancın sağlandığı veya mülkün bulunduğu yer, diğeri de gelir sahibinin ikamet ettiği yer olmaları nedeniyle kendisini vergi tahsiline yetkili saymaktadır. Bununla ilgili yaygın bir örnek çokuluslu şirket kazançlarının vergilendirilmesinde görülmektedir. Çifte vergilendirmenin önlenmesi için bir ülkede ödenen vergilerin, örneğin gelirlerin ana ülkede toplanması halinde ödenecek vergiden düşülmesi gerekmektedir. Bu amaçla ülkeler arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları imzalanmakta ve bu uygulamalar giderek yaygınlaşmaktadır.

 

*Türkiye’nin Uygulamaları

Türkiye üçüncü ülkelerle gelir üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmeyi önleme ve vergi kaçakçılığına engel olma anlaşmalarını gelirin hem elde edildiği devlette, hem de geliri elde edenin mukim olduğu devlette ayrı ayrı vergilendirilmesini önlemenin yanı sıra, diğer devlette yatırım yapan, teknoloji götüren veya hizmet sunan kişilerin bu diğer devletin tüm yükümlülerine kıyasla daha ağır vergilendirilmesinin önüne geçmek, başka bir ifadeyle ayrım yapmamak ve yabancı yatırımcılar veya girişimciler bakımından vergilemeyi belli ilkelere bağlamak suretiyle iç mevzuattaki değişkenliğin uzun vadeli planlama açısından yaratacağı sakıncaları ortadan kaldırmak amacıyla aktetmektedir. Anılan anlaşmalarla, Türkiye ile üçüncü ülkeler arasında mevcut ve mutasavver ekonomik ve teknik işbirliği çerçevesinde anlaşmaya taraf devletlerden birine transfer edilen sermaye, teknoloji ve hizmetlerden elde edilen gelir üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmenin önlenmesi ve böylece ekonomik ve ticarî ilişkilerden ve işgücü hareketlerinden doğabilecek faydanın arttırılması öngörülmektedir.

Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının metinlerinde genellikle kapsanan kişiler, kavranan vergiler, genel tanımlar, ikamet, işyeri, gayrimenkul varlıklardan elde edilen gelir, ticarî kazançlar, deniz ve hava taşımacılığı, bağımlı teşebbüsler, temettüler, faiz, gayrimaddî hak bedelleri, sermaye değer artış kazançları, serbest meslek faaliyetleri, bağımlı faaliyetler, yöneticilere yapılan ödemeler, sanatçı ve sporcular, emekli maaşları, kamu hizmeti, öğrenciler ve profesörler, diğer gelirler, ayrım yapılmaması, karşılıklı anlaşma usulü, bilgi değişimi, diplomat kimliğindeki memurlar ve konsolosluk memurları, yürürlüğe girme ve yürürlükten kalkma konuları ile ilgili maddeler yer almaktadır.

İmzalanan bu anlaşmalarla, diğer devlette ifa edilen müteahhitlik hizmetlerinin ne kadar sürmesi halinde bir işyeri oluşturacağı; gayrımenkul gelirlerin ne şekilde vergilendirileceği; işyeri ticarî kazancının ne şekilde tespit edileceği; uluslararası taşımacılık kazançlarının hangi ülkede vergilendirileceği; temettü; faiz ve royalite gelirlerinin elde edildiği devlette azamî hangi oranda vergilendirileceği; diğer devlette bağımlı faaliyette bulunan kamu ve özel sektör çalışanlarının ücret gelirleri ile serbest meslek faaliyetinde bulunanların elde ettikleri kazançların hangi şartların yerine getirilmesi halinde diğer devlette vergilendirileceği hususları düzenlenmektedir.

Ayrıca bu anlaşmalarda, yukarıdaki hususların yanı sıra sermaye değer artış kazançlarının, şirket yönetim kurulu üyeleri ile öğrenci ve profesörlere yapılan ödemelerin hangi ilkeler çerçevesinde vergilendirileceği de belirtilmekte ve çifte vergilendirmenin ne şekilde ödeneceği açıklığa kavuşturulmaktadır. Öte yandan, vergi uyuşmazlıklarının karşılıklı anlaşma ile nasıl çözümleneceği ifade edilmekte ve yetkili makamlar arasında bilgi değişimine gidilmesi öngörülmektedir.

Türkiye üçüncü ülkelerle çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları imzalamaya 1970 yılında başlamıştır. Bu anlaşmaların müzakeresi ve sonuçlandırılması, Dışişleri Bakanlığı’nın 5 Mayıs 1969 sayılı Milletlerarası Münasebetlerin Yürütülmesi ve Koordinasyonu Hakkındaki Kanun’da belirtilen yükümlülükleri saklı kalmak kaydıyla, Maliye Bakanlığı’nın yetki ve sorumlulukları arasındadır.

Maliye Bakanlığı’nın kuruluşunu düzenleyen 1983 tarihli Kanun Hükmünde Kararname’de, bu Bakanlığın genel işlevleri arasında dış ekonomik ilişkilerle ilgili bir husus bulunmamakla birlikte, Gelirler Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında “uluslararası vergi ilişkilerinin yürütülmesi, ikili ve çok taraflı vergi anlaşmalarının yapılması” sayılmaktadır.

Türkiye 1 Eylül 2003 tarihi itibariyle 60 ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması imzalamıştır. Bu ülkeler Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bangladeş, Belarus, Belçika, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), Danimarka, Endonezya, Estonya, Finlandiya, Fransa, Güney Kore, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İran, İspanya, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Katar, Kazakistan, Kırgızistan, Kuveyt, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malezya, Mısır, Moğolistan, Moldova, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Romanya, Rusya Federasyonu (RF), Singapur, Slovakya, Slovenya, Sudan, Suudî Arabistan, Tacikistan, Tayland, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna ve Ürdün’dür.

Bu anlaşmalardan 49’u onaylanıp yürürlüğe girmiştir. Bu ülkeler ABD, Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belarus, Belçika, BAE, Bulgaristan, Cezayir, ÇHC, Danimarka, Endonezya, Finlandiya, Fransa, Güney Kore, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kazakistan, Kırgızistan, Kuveyt, KKTC, Litvanya, Macaristan, Makedonya, Malezya, Mısır, Moğolistan, Moldova, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Romanya, RF, Singapur, Slovakya, Suudî Arabistan, Tacikistan, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna ve Ürdün’dür.

Diğer 11 ülke ile imzalanan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları onay işlemlerinin yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sevkedilmiştir.

Altı ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması parafe edilmiş olup imza aşamasına gelinmiştir. Bu ülkeler Avusturya, Bosna-Hersek, Filipinler, Güney Afrika Cumhuriyeti, Kanada ve Malta’dır.

Fas ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması akti müzakereleri tamamlanmış olup paraf için beklenmektedir.

14 ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması müzakereleri halen devam etmektedir. Bu ülkeler Avusturya, Bahreyn, Etyopya, Gürcistan, İrlanda, İsviçre, Küba, Lübnan, Nijerya, Portekiz, Suriye, Umman, Vietnam ve Yunanistan’dır.

 

-Sonuç

Yabancı sermaye, bir döviz kaynağı olduğu kadar, aynı zamanda kendisini ithal eden ülkeye ileri teknoloji bilgisi ile modern üretim yöntemleri ve işletme uygulamalarını da beraberinde getiren çok yönlü ve etkili bir araçtır. Türk ekonomisine dış kaynak sağlanmasında son çeyrek yüzyılda yabancı sermaye yatırımlarına ayrı bir önem verilmektedir. Bu cümleden olarak yabancı sermayenin ülkemize girişini daha çok özendirmek için bazı yasal düzenlemelere gidilmektedir. Mevcut düzenlemelerden biri de Türkiye’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarıdır. Anılan anlaşmalar yabancı sermayenin Türkiye’ye girişiyle ilgili kolaylıkları genişletmeyi ve faaliyet alanlarını yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. www.webustam.net.tr/blog/e-ticaret/e-ihracat-da-cifte-ver...

Eski Biga evlerinde bilmiyorum o zamanların yasal mevzuatından mıdır yoksa, sahiplerinin sanat anlayışından mıdır alınlık denilen yüzey kaplamaları vardı. Fotoğraf 2014 yılı 31 mart gününden. Mustafa Aksekili sokağın birinci parçasından. Köfteci Akif dükkanının karşısındaki alanı satın almış inşaata başlamış. Şu anda alt katı zaten köfteci olarak çalışıyor. Üst katları ise yerleşim alanı.

O zamanlar Somalı ailesinin malı olan ve rahmetli efe Abdullah (Gündoğan) 'ın dükkanı olarak kiralık çalıştırdığı temizlik malzemeleri satış yeri iki katlı alınlıklı yapının yerinde ise şimdi dev gibi bir apartman var. Hayat devam ediyor yaşayana. Eyvallaaah.

 

Nikon D300S + Tamron Adaptall-2 24mm f:2.5 Model 01B

Akademik Çalışma Alanları

  

İş Hukuku, Sosyal Güvenlik Hukuku, Uluslararası ve Avrupa Birliği İş Hukuku.

 

Yabancı Dil

 

Fransızca (çok iyi)

Almanca (orta)

İngilizce (intermediate)

  

Yönetilen Yüksek Lisans ve Doktora Tezleri

 

Yüksek Lisans Tezleri

 

- Belgin Başar, Banka İşkolunda İş İlişkileri, 1998.

- Şebnem Balcı, Sosyal Güvenlik Hakkı, 2002

- Halis Karaman, Sosyal Güvenlikte Teklik İlkesi, 2003.

- Zeynep Yıldırım, İşverenin Cezai Sorumluluğu, 2010.

 

Doktora Tezleri

 

- Arzu Aslan, İşçinin Sadakat Borcu, 2007.

- Halis Karaman, Çalışma Süreleri, 2007.

- Ercüment Özkaraca, İşyerinin Devri, 2008.

- Deniz Demir, Kıdem Süresi (Devam).

 

Kitaplar

 

1. La Défense des Intérêts Collectifs de la Profession par l'Action en Justice du Syndicat (İşçilerin Ortak Çıkarlarının Sendikal Dava Yoluyla Korunması), Doktora Tezi, Grenoble,1976.

 

2. İşverenin Değişmesi- İşyerinin Devri ve Hizmet Akitlerine Etkisi, İstanbul, 1987, 469 sayfa.

 

3. Sosyal Güvenlik Hukuku, İstanbul, 1.Bası 1988, 12. Bası 2009 , 850 sayfa, Prof. Dr. A.R. Okur ve Doç. Dr. Nurşen Caniklioğlu ile birlikte.

 

4. İş Uyuşmazlıkları Sosyolojisi, A.R. OKUR ile birlikte, Fransızca'dan çeviri, 1.bası 1988, 2.bası 1993, İletişim Yayınları, Cep Üniversitesi Serisi.

 

5. Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Emeklilik Programları, Sorunları ve Çözüm İçin Bir Model Önerisi, Araştırma Projesi, A.R.Okur ve M. Şakar ile birlikte, TÜSES Yayını, İstanbul, 1990, 120 sayfa.

 

6. Türk Sosyal Güvenlik Sistemi, TOBB Araştırma Projesi (Komisyon Çalışması), Ankara 1993.

 

7. Dünyada ve Türkiye'de Özelleştirme, Türkiye Maden İşçileri Sendikası yayını)

 

8. 506 Sayılı Yasada Değişiklik Öngören Yasa Tasarısının Sosyal Güvenliğin Temel İlke ve Sorunları Işığında Değerlendirilmesi, A.R. Okur ile birlikte, Birleşik Metal İş Sendikası Yayını,İst., 1996,91 sayfa.

 

9. İşverenin Sosyal Sigorta Yükümlülükleri ve Sorumluluğu, Prof. Dr. M. Demircioğlu ile birlikte, İTO Yayını, İst. 2001, 293 sayfa.

 

10. 95 Soru ve Cevapta İşsizlik Sigortası El Kitabı, Tek Gıda- İş Yaynı, İst. 2001, 148 sayfa.

 

11. Yeni İş Yasası ve Uygulama Esasları, Seminer Ders Notları, İst. 2005, 170 sayfa.

  

Halen Yürütülmekte Olan Araştırma Projeleri

 

- Tam Katılım Müzakereleri Sürecinde Avrupa Birliği İş Hukuku ve Türk İş Hukukunun Uyumu.

 

- Tam Katılım Müzakereleri Sürecinde Avrupa Birliği Sosyal Güvenlik Hukuku ve Türk Sosyal Güvenlik Hukukunun Uyumu.

Makaleler, Tebliğler ve Karar Tahlilleri

  

1. Kıdem Tazminatı Ödenmiş Bir Sürenin Yeniden Değerlendirilmesi, Karar Tahlili, İş Hukuku Uygulaması(İHU), C:II, 1984/II.

 

2. Gemi Adamının Kıdem Tazminatından Sorumluluk, İHU, C:V,1984/II.

 

3. AET Hukukunda İşyerinin Devri ve İşçilerin Korunması, Marmara üniv.İİBF Dergisi, 1985, C: 2, S:2, s.

87-97.

 

4. İşçinin Ölümü Halinde Mirasçıların Kıdem Tazminatı Hakları, Karar Tahlili, İHU, C: II, 1986/I-II.

 

5. İş Akdinin İhbarsız Feshi, Karar Notu, İlmi ve Kazai İçtihatlar Dergisi(İKİD), Temmuz 1986, s.4258- 4260.

 

6. Yeniden İşe Girme Halinde Kıdem Tazminatı, Karar Notu, İKİD, Haziran 1986, s.4207-4112.

 

7. Emeklilik Halinde Ödenen Kıdem Tazminatının Emeklilik İşlemi Kalkmadıkça Geri Alınamaması, Karar Tahlili, İHU, C:II, 1986/ I-II.

 

8. 3008 Sayılı İş Yasasının Önemi ve Başlıca Hükümleri, İ:Ü. İktisat Fakültesi Sosyal Siyaset Konferansları, 35- 36. Kitap, s.165-222.

 

9. Semayenin Merkezileşmesi Karşısında İşçilerin Korunmasına İlişkin Çeşitli Ülke İş Hukuklarındaki Düzenlemeler ve Hukukumuzdaki Durum, Marmara Üniv. İİBF Dergisi, 1986, S:3,s. 629- 655.

 

10. Sosyal Sigortalar Açısından Yargıtayın 1985 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi, İstanbul, 1987, s. 183- 235.

 

11. Sendika Tüzel Kişiliği ile Sendika Yönetim Kurulu Üyesi Arasındaki İlişkinin Hukuki Niteliği, Prof. Dr. N. Çelik ile birlikte, Marmara Üniv.İİBF Dergisi, C:V, S: 1-2, s.637-647.

 

12. İşyerinin Devri ve Bireysel İş İlişkisine Etkisi, Marmara Üniv.İİBF Dergisi, 1988, C: V, S:1-2, s. 581- 608.

 

13. Temel Hukuk Kuralları ve Anayasa Açısından Sözleşmeli Personel Statüsü, Araştırma Raporu ( M. Kutal ve diğerleri ), İstanbul, 1988.

 

14. Ücret Zammının Yetersiz Bulunması halinde Hizmet Sözleşmesinin Feshi, Karar Tahlili, İHU, 1989.

 

15. "Sosyal Güvenlik ve Refah Politikaları: Türk Perspektifi", Refah Politikaları Açısından Türk- İsveç Prspektifi, TÜSES Yayını, İstanbul, 1990.

 

16. Türk İş Hukukunun Avrupa Topluluğu İş Hukuku Açısından Değerlendirilmesi, Dokuz Eylül Üniv. Avrupa Topluluğu Merkezi, 1990'lı Yıllarda Türk Çalışma Mevzuatının Avrupa Topluluğu Çalışma Mevzuatı Açısından Değerlendirilmesi, İzmir 1992,s. 14-38.

 

17. Sosyal Güvenlik Politikası Açısından Yaşlıların Korunması, Marmara Üniv. İSKAR yayın No. 90/7, s. 23-27.

 

18. Sosyal Sigortaların Genel Hükümleri ve Primler Açısından Yargıtayın 1987 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi Yayını, İstanbul 1989, s.241 vd.

 

19. Yaşlılık Sigortasının Finansmanına İlişkin Sorunlar, Çimento İşveren Dergisi, Eylül 1989.

 

20. Sosyal Sigorta Türleri Açısından Yargıtayın 1990 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi Yayını, İstanbul 1992, s.173 vd.

 

21. Erken Emekliliğin Maliyeti, İşveren Dergisi, Aralık 1991.

 

22. Erken Emeklilik ve Düşündürdükleri, İşveren Dergisi, Aralık 1991.

 

23. Sosyal Güvenlik Sistem ve Politikaları Bağlamında İşsizlik Sigortası, Teknolojik Gelişmeler İstihdam-İş Güvencesi İşsizlik Sigortası, Kristal-İş Sendikası Yayını, İst. 1992, s.25-36.

 

24. Hastalık Sigortası - Sağlık Yardımları - Sosyal Güvenlik Hakkı- Yaşam Hakkı, Ş. Gökçeoğlu ile birlikte, Karar Tahlili, İş Hukuku Dergisi, Nisan- Haziran 1993, s.283 vd.

 

25. Sosyal Güvenlik Sisteminin Temel İlkeleri Bağlamında Sosyal Yardım Zammı ve Anayasa Mahkemesi Kararı, Ş. Gökçeoğlu ile birlikte, Çimento İşveren Dergisi, Temmuz 1993, s.5 vd.

 

26. Ferdi İş İlişkisinin Sona Ermesi ve Kıdem Tazminatı Açısından Yargıtayın 1993 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi yayını, İstanbul 1995, s.57 vd.

 

27. Alt İşveren Uygulamasının Endüstri İlişkileri Sistemine Etkisi, Çimento İşveren Dergisi, Temmuz 1993.

 

28. Çalışanların Temel Sosyal Hakları Topluluk Şartı, Çimento İşveren Dergisi, Mayıs 1992.

 

29. Avrupa Birliği ve Türkiye'deki Sosyal ve Sendikal Durum, TİSK-TÜRK-İŞ -DİSK ve ETUC Seminerine Sunulan Rapor, Nisan 1994, 16 sayfa.

 

30. Esnekliğin Ortaya Çıkışı ve Gerekliliği, MESS Çalışma Hayatında 21. Yüzyılın Yeni Ufukları, 1995, s.194 vd.

 

31. İşyeri Devrinin Bireysel ve Toplu İş Hukukundaki Etkileri Üzerine Bir Değerlendirme, İstanbul Barosu, Çalışma Hukuku Komisyonu Bülteni, C.1, S.1, İst., 1996,sh. 26-51.

 

32. Ekonomik ve Teknolojik Gelişmeler Işığında Hizmet Sözleşmesinin "Intuitus Personae" Niteliği Üzerinde Yeniden Düşünmek (Halid Kemal Elbir'e Armağanı, İst., 1996, s. 167- 195)

 

33. İşsizlik Sigortasının Gecikmesinden Kaynaklanan Sorunlar, Türkiye Sendikacılığının Temel Sorunları, Birleşik Metal İşçileri Sendikası Yayını 96/1, s.37- 51.

 

34. Sosyal Sigortalar Kurumunun İşverene Rücuu ve Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar, Destekten Yoksunluk ve Cismani Zararlarda Sorumluluk ve Tazminat, Galatasaray Üniv. Yayınları, İst., 1996, s. 279- 309.

 

35. ILO Normlarının İç Hukuka Etkisi ve Türk İş Hukukunun Gelişmesine Katkısı, ILO Normları ve Türk İş Hukuku, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Yayını, Ankara 1997, s.3-50.

 

36. Fabrika'dan Internet'e İşçi Kavramı ve Özellikle Hizmet Sözleşmesinin Bağımlılık Unsuru Üzerine Bir Deneme, Prof. Dr. Kemal Oğuzman'a Armağan, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi Yayını, Ankara 1997, s. 83- 126.

 

37. Zorunlu Bağ - Kur Sigortalılığı ve Uygulama Sorunları, Prof. Dr. Kenan Tunçomağ'a Armağan, İst., 1997, s.190-238.

 

38. Avrupa Topluluğu Sosyal Güvenlik Hukuku, Avrupa Birliğinin Sosyal Politikaları ve Türkiye, Çimento Müstahsilleri İşverenleri Sendikası Yayını, Ankara 1997, s.215- 237.

 

39. Roma ve Maastricht Antlaşmaları Sürecinde Avrupa Birliği Sosyal Politikası ve Türkiye, Prof. Dr. Metin Kutal'a Armağan, Ankara 1998, s. 99-127.

 

40. Ekonomik ve Teknolojik Değişim Sürecinde İşçi Kavramı ve Yeni Bir Ölçüt Arayışı..., Galatasaray Üniv. Yayınları, İst., 1998.

 

41. Toplu İş İlişkileri Açısından Yargıtayın 1996 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi, İş hukuku Ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi Yayını, İst., 1998, s. 151-210.

 

42. Sosyal Güvenliğin Çağdaş Dinamikleri, Toprak İşveren Dergisi, Eylül 1999, s. 6-12.

 

43. Türkiye'de Sosyal Güvenlik Sistemi İçin Yeni Bir Örgütlenme Modeli, Uluslar arası Endüstri İlişkileri Kongresi, Türk Endüstri İlişkileri Derneği Yayını, Ankara 1998.

 

44. Sosyal Sigortalar Açısından Yargıtayın 1999 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi Yayını, İst. 2001, s. 289-377.

 

45.İş Hukukunda Yeniden Yapılanma Süreci ve İş Hukukunda Esneklik, Prof. Dr. Turhan Esener'e Armağan, Ankara 2000, s. 203-221.

 

46. 4447 Sayılı Kanuna Göre İşsizlik Sigortası, Prof. Dr. Nusret Ekin'e Armağan, Ankara 2000, s. 817- 844.

 

47. 4447 Sayılı Kanun ile 506 Sayılı Sigortalar Kanununda Yapılan Son Değişiklikler, Prof. Dr. Nuri Çelik'e Armağan, İst. 2001, C:II, 1833-1862.

 

48. Son Yasal Değişiklikler ve İşsizlik Sigortası, Galatasaray Üniversitesi- İstanbul Barosu Başkanlığı, 21.Yüzyıla Girerken İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukukuna İlişkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri Sempozyumu, 11- 13 Mayıs 2000, İstanbul Barosu yayınları, İst., 2001, s. 23- 39.

 

49. 4447 Sayılı Yasa ile 506 Sayılı Yasada Yapılan Değişiklikler, İstanbul Barosu Yayını, İstanbul. 2001.

 

50. İş Güvencesine İlişkin Temel İlke ve Eğilimler Işığında Yasa Tasarısının Değerlendirilmesi, İş Güvencesi Yasa Tasarısının Değerlendirilmesi Semineri, İstanbul Barosu Yayını, İst. 2001, s. 19-49.

 

51. Avrupa Birliği'ne Tam Üyelik Sürecinde Türk Sosyal Güvenlik Sistemi, İktisat dergisi, Ocak 20011, s. 36-45.

 

52. Uluslararası ve Ulusal Hukuklarda İşyeri Hekimliği, Türk Tabibler Birliği yayını, Ankara 2003.

 

53. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nda 4958 sayılı Kanun ile Yapılan Değişiklikler, S. Ocak ile birlikte, Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2004,121-161,

 

54. 506 Sayılı Sosysal Sigortalar Kanununda 4958 ve 5073 sayılı Kanunlarla Yapılan Değişiklikler (Ercüment Özkaraca ile) Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Nisan-Mayıs-Haziran , 2004.

 

55. Bağ-Kur Yasasına Göre Sosyal Güvenlik Destek Primi Ödeme Yükümlülüğü, Yarattığı Sorunlar ve Çözüm Önerileri, N. Caniklioğlu ile birlikte, Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku , Nisan-Mayıs-Haziran 2004.

 

56. İş Yasasına Göre Alt İşveren Kavramı ve Asıl İşveren ' Alt İşveren İlişkisi, Çalışma ve Toplum, Nisan 2004, 31- 65.

 

57. İş Güvencesine İlişkin Yasal Esasların Değerlendirilmesi, İstanbul Barosu/Galatasaray Üniversitesi, İş Hukukunun Temel Sorunları Semineri Tebliği, İstanbul, Mayıs 2004.

 

58. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nda 5198 ve 5264 sayılı Kanunlar ile Yapılan Değişiklikler, S. Ocak ile birlikte, Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, 2005 Sayı:5, s.147-201.

 

59. İş Sözleşmesinin Geçerli Nedenle Feshinde Ultima Ratio (Son Çare) İlkesive Uygulama Esasları, A. Can Tuncay'a Armağan, Legal, İstanbul, 2005, 57-90.

 

60. İşçinin Ücretinin Ödenmemesi Nedeniyle İş Görme edimini Yerine Getirmekten Kaçınması (Karar Tahlili), Çalışma ve Toplum, 2005/2, 123-146.

 

61. Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Öngörülen Reform Mevcut Sorunlara Çözüm mü?, Çalışma ve Toplum Dergisi, 2005/ 4, 61-76.

 

62. Yasa Tasarısının Değerlendirilmesi, Sempozyum Tebliği, Çalışma ve Toplum Dergisi, 2006/ I, 171-178.

 

63. Yurtdışı Hizmet Borçlanmasına İlişkin Yeni Düzenlemeler ve Yargı Kararları Hakkında Genel Bir Değerlendirme, Arş. Gör. Saim Ocak ile birlikte, Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, 2006, S:12, 1309-1354.

 

64.Sosyal Güvenlik Yasasının Genel Değerlendirmesi, Toprak İşveren Dergisi, Eylül 2006.

 

65. Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yeniden Yapılandırma: Gerekçeler ve Amaçlar, İş Hukuku Türk Milli Komitesi ve Alman Milli Komitesi Uluslararası Semineri, Tebliğ, Ankara,Aralık 2006.

 

66. 5510 Sayılı Yasanın İşverenlere Getirdiği Yükümlülükler, TİSK İşveren Dergisi, Şubat 2007.

 

67. 5510 Sayılı Yasanın İşverenler Bakımından Öngördüğü Yeni Yükümlülükler, Sorunlar ve Çözüm Önerileri (S.Ocak ile) Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Şubat 2007.

 

68. İşyerinde Psikolojik Tacize (Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk (Arş. Gör. Emre Ertan ile) Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, 2007, sayı 14.

 

69. Karşılaştırmalı Hukukta ve Türk Hukukunda Sosyal Seçim Ölçütleri (Arş. Gör. Emre Ertan ile) Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, 2007, sayı 16.

 

70. Avrupa Birliği Hukukunda ve Özellikle Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ATAD) Kararlarında Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Yapılma ve Yenilenme Koşulları (Arş. Gör. Emre Ertan ile) Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, 2007, sayı 18.

 

71. Karar incelemesi: İşyeri Sendika Temsilcisine Yönelik Psikolojik Taciz ve Kötüniyet Tazminatı (Arş. Gör. Emre Ertan ile) Çalışma ve Toplum, 2008/1, sayı 16.

 

72. Avrupa Birliği ve Türk İş Hukukunda İşverenin Çalışma Koşulları Hakkında İşçileri Bilgilendirme Yükümlülüğü (Arş. Gör. Deniz Ugan ve Arş. Gör. Emre Ertan ile birlikte), Ünal Narmanlıoğlu'na Armağan, Izmir 2007.

 

73. Karşılaştırmalı Hukukta ve Türk Hukukunda Sosyal Seçim Ölçütleri (tebliğ), Ekonomik Kriz Koşullarında Feshe Karşı Koruma Sempozyumu, 9.5.2009, Kocaeli Üniversitesi.

 

74. Sosyal Devlet ve Sosyal Haklar (tebliğ),Anayasal Sosyal Haklar ve Avrupa Sosyal Şartı, Marmara Üniversitesi, Fransa Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Fransa Başkonsolosluğu Avrupa Konseyi Sosyal Haklar Komitesi, İstanbul Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü, Montesquieu Üniversitesi (Bordeaux IV), Limoges Üniversitesi İşbirliğiyle düzenlenen Türk-Fransız Toplantısı, 15-16 Ekim 2009.

 

75. Sosyal Sigortalar Açısından 2008 Kararlarının Değerlendirilmesi (tebliğ),Yargıtay'ın İş Hukukuna ilişkin Kararlarının Değerlendirilmesi Semineri 2009, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi (yayım aşamasında).

 

Çeviriler

 

1. İş Hukukunun Genel İlkeleri (G.Lyon-Caen'dan), Reşat Kaynar Armağanı, İstanbul, 1981,s.141- 153.

 

2. Medeni Hukuk Genel İlkelerinin İş hukukundaki işlevi Üzerine (G.LYON-Caen'dan), İ:Ü. İktisat Fakültesi Sosyal Siyaset Konferansları, 32-33.Kitap, 1983.s.259-290.

 

3. Fransız İş Mücadelesi Hukukunun Özgünlüğü Üzerine Bir deneme (G.Lyon-Caen'dan), İstanbul Barosu Dergisi, Temmuz- Ağustos- Eylül 1983, 310-328.

 

4. Belçika'da Kollektif İş Hukuku (E.Vervliet'den), BANKSİS; Kara Avrupası ve Türkiye'de Kollektif İş Hukuku Semineri, İstanbul, 1986, s.279 vd.

 

5. Belçika'da Finansal Kesimdeki Teknolojik Evrimi Denetlemek İçin Sendikaların İzlediği Politikalar (Toon Acke'den), BANKSİS 2.Uluslararası Semineri, İstanbul, 1987,s.134-146.

 

6. Belçika'da Banka Sektöründe Sendikal ve Mesleki Eğitim (Maddie Geerts'den), BANKSİS 3. Uluslararası Semineri, Haziran 1988.

 

7. Çalışanların Temel Sosyal Hakları Topluluk Şartı, Ş. Gökçeoğlu ile birlikte, Çimento İşveren Dergisi, Temmuz 1992.

 

Mevzuat Derlemeleri

 

1. Sosyal Güvenlik Mevzuatı, Beta, İstanbul 1999.

 

2. İş Kanunları-Sosyal Güvenlik Kanunları (Saim Ocak ile birlikte), Beta, İstanbul 2004.

 

3. İş Mevzuatı (Caniklioğlu ve Ocak ile birlikte), Beta, İstanbul 2006.

 

4. İş Kanunları (Ocak ve Özkaraca ile birlikte), Beta, İstanbul 2008.

 

5. İş Kanunları-Sosyal Güvenlik Kanunları (Ocak ve Özkaraca ile birlikte), 4. Bası, Beta, İstanbul 2009.

 

Uluslararası Kongre Tebliğleri

 

1. Accidents du Travail et Maladies Professionnelles: Prestations et Réadaptation (İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları: Sosyal Sigorta Hakları ve İşe Alıştırma Hizmetleri), A. R.Okur ile, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dünya Kongresi, Caracas, 17-20 Eylül 1985, 25 sayfa.

 

2. Le Fonds de pensions volontaires et leurs rapports avec les systèmes de sécurité sociale (Özel Emeklilik Fonları ve Sosyal Güvenlik Sistemleri İle İlişkileri), A.R. Okur ile, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku XII. Dünya Kongresi, Madrid 20-23 Eylül 1988.

 

3. Les Problèmes juridiques de la réglementation et de la mise en oeuvre d'un revenu minimum pour chacun (Herkes için Asgari Gelir Güvencesinin Düzenlenmesi ve Uygulamaya Konmasına İlişkin Hukuki Sorunlar), İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku XIII. Dünya Kongresi, Atina 18-21 Eylül 1991.

 

4. L'exclusion sociale en Turquie (Türkiye'de Toplumsal Dışlama), İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Avrupa Kongresi, Brüksel, Eylül 1993.

 

5. La Sécurité Sociale en l'an 2000 - Potentialité et problèmes (2000'li Yıllarda Sosyal Güvenlik: Olası Gelişmeler ve Sorunlar), İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku XIV. Dünya Kongresi, Seoul, Eylül 1994.

 

6. Les Droits de l'Homme et La Sécurité Sociale (İnsan Hakları ve Sosyal Güvenlik), Ş. Balcı ile birlikte, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, XV Dünya Kongresi, Buenos Aires, Arjantin, Eylül 1997.

 

7. Der Einfluss der internatnationalen und supranationalen normen auf dem gebiet des arbeits-und sozialrehts (Uluslararası ve Uluslarüstü Normların Türk İş Hukukuna Etkisi), Max-Planck-Institut, Nomos Verlagsgesellschaft, Baden-Baden 2003, 17-41.

 

8. Libre - échange et Droit du Travail (Ticaretin Serbestleşmesi ve İş Hukuku), XVIII. İş Hukuku Dünya Kongresi (Paris, 5- 8 Eylül 2006: Tebliğsiz katılım, Kongre Yürütme Kurulunda İş Hukuku Türk Milli Komitesi'ni temsilen: 2008 Avrupa Kongresi ile 2009 Sidney Dünya Kongresi programlarının oluşturulması).

 

Yurt Dışı Bilimsel Araştırmalar

 

- 1972-1976 (Doktora Fransa).

- 1979-1982 (Paris I Sorbonne Üniversitesi) Brüksel: Avrupa Birliği; Cenevre: ILO.

- Haziran 1985- Eylül 1985 (Paris I Sorbonne Üniversitesi).

- Haziran 1992- Ekim 1992 (Paris I Sorbonne Üniversitesi).

 

İdari Görevler

 

- Üniversitelerarası Kurul Üyeliği ( Ekim 2009- )

- Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Vekil Dekanı (23 Mart 2010- )

- Kadir Has Üniversitesi Yönetim Kurulu Üyeliği (23 Mart 2007- )

- Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı (23 Mart 2007- 23 Mart 2010)

- Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Vekil Dekanı (Ekim 2006 - Kasım 2006).

- Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necla PUR Hukuk Başdanışmanı (Kasım 2006 -2007).

- Marmara Üniversitesi Mevzuat Komisyonu Üyesi (Kasım 2006- 2007).

- Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Stratejik Planlama Komisyonu Başkanı.

- Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı (Ocak 2003 -2007).

- Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Fakülte Kurulu Üyeliği.

-Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yönetim Kurulu Üyeliği (2003- 2006).

-Marmara Üniversitesi İİBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Başkanlığı (1988 - 1995).

-İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Üyeliği ve Genel Sekreteri (1995 - 1998).

-İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Uluslararası Derneği (Genel Merkez: Cenevre): Yönetim Kurulu Üyeliği (1995 -1998).

-Uluslararası Sosyal Güvenlik Derneği (ILO- Cenevre) Türkiye Temsilcisi.

-Marmara Üniversitesi Temsilcisi Sıfatıyla:İl İstihdam Kurulu Üyesi (2005 -2007).

-Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşaviri (Ankara) 15 Kasım 1976- Nisan 1977.

 

Verdiği Dersler

 

İş Hukuku, Sosyal Güvenlik Hukuku, Sendikalar Hukuku, Toplu Pazarlık Hukuku, İş Hukukunun Güncel Sorunları (Doktora), İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku: İş Güvencesi (Y. Lisans), İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku: İş Uyuşmazlıkları.

Ruhsatsız işyeri çalıştırmanın cezası

İşyeri açılışında ilgili mevzuat hükümleri gereğince vergi dairesine başlama bildirimi bulunmak ve belediye başkanlığından işyeri açma ve çalışma ruhsatı almak zorundasınız.

 

Ruhsatsız işyeri çalıştırmanın cezası

İşyeri açma ve çalışma ruhsatı almamanız durum...

 

www.dukkanacmak.com/ruhsatsiz-isyeri-calistirmanin-cezasi/

via Trafik Sözlük www.trafiksozluk.com/asli-kusur-nedir/

 

Bu yazımızda sürücülerin ve kazazedelerin en çok aradığı asli kusur nedir, oranı nasıl hesaplanır ve asli kusur hakkında bilgi verdik. Peki asli kusur nedir gelin beraber görelim. İşte; Asli kusur nedir.

 

Asli Kusur Nedir?

 

Trafik kazasında birinci derecede kazanın meydana gelmesinde etken olan asıl kural ihlaline asli kusur denir. Başka bir ifadeyle trafik kanununda belirtilen asıl sebep sayılan maddelerden birini veya birden fazlasını ihlal etmektir.

 

Kara yolu üzerinde bir veya birden fazla aracın karışmış olduğu maddi zararla, yaralanmayla veya ölümle sonuçlanmış olaylara trafik kazası denir.

 

Görevli kişilerin kaza

incelemesi ve araştırması yaparken ilk dikkat ettiği konu neden bu kazanın

olduğunu tespit etmeye çalışmaktır.

 

Yapılan araştırma ve

incelemede kimin hatası sonrası trafik kazası olmuş ise kusurlu sayılır.

 

Elbette birçok sebepten dolayı kaza meydana gelebilir, hangi ihlallerin asli hangi ihlallerin tali olduğunu, oranların nasıl belirlendiğini, rücu oranları % kaç olduğu, itiraz nasıl yapılır gibi merak ettiğiniz tüm soruların cevabını sizler için yazdık.

 

Asli Kusurlu Sayılan Haller Nelerdir?

 

Trafik kazasında sürücü kusurlarının tespiti ile ilgili olarak ktk 84. maddesi on üç farklı durum belirlemiştir. Peki bu haller nelerdir?

 

84/a görevli kişilerin dur işaretinde veya kırmızı ışıkta geçmek

 

84/b taşıt giremez levhası bulunan yola veya bölünmüş yollarda karşı şeride ters şeride girmek

 

84/c şerit sayısı iki veya daha fazla olan yollarda karşı şeride girmek

 

84/d öndeki araca arkadan çarpmak (takip mesafesini korumamak)

 

84/e geçmenin yasak olduğu yoldaki öndeki aracı geçmek

 

84/f şerit izleme ve şerit değiştirme manevrasını yanlış yapmak

 

84/g şerit ihlali yapmak

 

84/h kavşakta ilk geçiş hakkı olan araca geçiş hakkı vermemek

 

84/i yolun dar olduğu yerde geçiş önceliğini ihlal etmek

 

84/j genel olarak belirtilen manevraları hatalı yapmak

 

84/k zorunlu durumlar haricinde yerleşim birimi dışında kara yolu üzerinde durmak veya park etmek

 

84/l nizami olarak park halinde bulunan arabaya çarpmak

 

Sürücüler için asli kusurlu sayılan haller bunlardır.

 

Buradaki maddeler haricindeki

diğer maddeler tali kusur sayılmaktadır. Ancak tam da bu noktada gerek trafik

yönetmeliğinde gerekse de kanununda çelişki vardır.

 

Çünkü yayalar ile ilgili herhangi bir hüküm olmamasına rağmen trafik jandarma ve polis görevlileri trafik kazası tespit tutanağı tanzim ettiklerinde yayaların uyması gereken kural ve kaideleri belirleyen ktk 68. Maddesini yayalar için asil ihlallerden kabul etmektedirler.

 

Yaya Asli Kusurları Nelerdir?

 

Trafik denilince hiç şüphesiz ki aklımıza ilk gelenlerden biri araçlar diğeri ise sürücülerdir. Aslında hiçte öyle değil çünkü sürücüler ve araçların haricine yayalar, yolcular hatta hayvanlarda trafiğin kelime anlamı içerisinde bulunmaktadır.

 

Hep kaza dediğimizde arabaların çarpışması gözümüzde canlanır ne yazık ki yayaya çarpma kaza sayıları da küçümsenmeyecek kadar fazladır.

 

Elbette sadece araç sürücüleri hata yapmaz, yayalar ve yolcularda kural ihlali yapabilir. Peki yaya asli kusurları nelerdir hemen tek tek açıklayalım.

 

68/1-a-1 gece veya gündüz görüşün az olduğu zamanlarda olası bir çarpışmayı önleyici tedbir, önlem almamak

 

68/1-a-2 yayalar için ayrılmış yaya yollarının kullanılamaması veya yaya yolu olmayan yollarda araç yolunda tehlike yaratarak yürümek

 

68/1-a-3 yolun her iki tarafında da yaya yolu olmayan iki yönlü karayolunda yolun sol kenarını kullanmamak

 

68/1-b-1 yayalar için bulunun trafik ışıklı işaretlerine veya levhalarına uymamak

 

68/1-b-2 karşıdan karşıya geçiş yapmak isterken trafik işaretlerine uymamak

 

68/1-c yaya veya taşıt yollarında tehlike davranışlarda bulunmak

 

Yayalar için asli kusur sayılmaktadır.

 

Tekrar belirtmekte fayda var trafik mevzuatlarında böyle bir hüküm olmamasına rağmen trafik literatüründe böyle kabul görmektedir.

 

Asli Kusur Maddeleri ve Anlamları

 

Asli kusur ne demek

olduğunu ve hangi durumlar olduğunu belirttik şimdi ise asli kusur maddeleri

hangileri ve anlamlarının ne olduğunu açıklamaya geldi.

 

Asli Kusur Maddeleri ve Anlamları Nelerdir

 

Asli Kusur Maddeleri ve Anlamları Nelerdir?

 

46/2a hızının

gerektirdiği şeritte araba kullanmamak

 

46/2b şerit

değiştirmeden önce gireceği şeridi kontrol etmemek

 

46/2c

tehlikeli şekilde şerit değiştirmek

 

46/2d sürekli

sol şeritte araba kullanmak

 

46/2e büyük

araçların sağ şeridi kullanmamaları

 

46/2f emniyet

şeridi veya bankette araç sürmek

 

46/2g ardı

ardına tehlikeli şerit değiştirmek (makas atmak)

 

46/2h ters

şeride girmek

 

47/1a kırmızı

ışık yanarken veya görevli kişinin dur işaretinde geçmek

 

47/1b kırmızı

ışıkta geçmek

 

53/1a sağa

dönüşü hatalı yapmak

 

53/1b sola

dönüşü hatalı yapmak

 

53/1c dönel

kavşak kuralını ihlal etmek

 

53/1d dönel

kavşakta geriye dönmek kuralını ihlal etmek

 

53/2 sola veya

sağa dönerken varsa yayalara ilk geçiş hakkını vermemek

 

54/1a hatalı

sollama yapmak

 

54/1b önündeki

arabayı geçmenin yasak olduğu yerde geçmek

 

56/1a hatalı

şerit izleme veya şerit değiştirme yapmak

 

56/1b yokuşlu

yollarda yokuş çıkan araca ilk geçiş hakkını vermemek

 

56/1c arkadan

çarpma

 

56/1d çok

yavaş araç sürmek veya aniden durmak

 

56/1e yolun

dar olduğu yerlerde geçiş önceliği kuralını ihlal etmek

 

57/1a

kavşaklarda geçiş hakkını ihlal etmek

 

57/1b

kavşaklarda geçiş üstünlüğü olan araca ilk geçiş hakkını vermemek

 

57/1c

kontrolsüz kavşak kurallarına uymamak

 

57/1d yeşil

ışık yansa dahi kavşak dolu ise kavşağa girmek

 

57/1e kavşak

içinde durmak

 

57/1f raylı

sistemin bulunduğu kavşaklarda kurala uymamak

 

59 yerleşim

yeri dışında zorunlu bir sebep yokken kara yolunda durmak veya park etmek

 

67/1a hatalı

manevra yapmak

 

67/1b hatalı

geriye dönmek

 

67/1c şerit

değiştirmeden önce sinyal vermemek

 

67/1d el freni

çekerek tehlikeli dönüş ve drift yapmak

 

Asli kusur maddeleri sayılmaktadır.

 

Asli Kusur Yüzde Oranı % Kaç 8’de 8 kusur ?

 

Trafik kazalarındaki bilirkişiler 2012 yılına kadar 8’de 8 kusur olarak değerlendirmekteydi. Ancak trafik yönetmeliğinin 156. Maddesindeki, kaza tespit tutanağı tanzim eden görevliler oran belirtmeden kazanın oluşumunda kimin hangi kuralı ihlal ettiğini belirtmesi yeterli olacağı yönünde 21 Mart 2012 yılında yapılan değişiklikle 8’de 8 veya 8’de 2 gibi oranlar belirtilmemektedir.

 

Peki trafik kazalarında kusur oranı nasıl belirlenir hemen açıklayalım. Sigorta şirketleri ve bilirkişiler genel olarak;

 

asli kusur yüzde oranı %75

 

tali kusur yüzde oranı %25

 

olarak kabul etmektedir. Trafik kazasının oluşumunda her iki sürücü veya yaya ihlali asli – asli veya tali – tali olması durumunda ise %50 – %50 oranı olarak kabul görür.

 

Ancak meydana gelen kazanın oluşumunda tek bir hatalı taraf var ise ister asli ister tali olsun;

 

kusur yüzde

oranı %100

 

Kabul edilir.

 

Asli Kusur Cezaları Nelerdir?

 

Trafik kazalarında somut olarak ihlal tespit edilebiliyorsa trafik cezası yazılır ve asli kusur cezaları denir. Ancak diğer durumlarda ceza uygulanmamaktadır.

 

Somut tespit nedir hemen

açıklık getirelim. Kırmızı ışık yanarken bir aracın geçmesi sonucunda kaza

meydana geliyor ve araç içi kamerası, mobesse kamerası, çevre iş yerleri veya

konutlardan elde edilen kamera kayıtları ile bu durum somut olarak tespit

edilebiliyorsa 47/1-b trafik cezası yazılır.

 

Ancak bu tarz haller

dışında ceza yazılmamaktadır. Eğer ki ceza yazılacak olsaydı hangi cezanın kaç

lira olduğunu merak ediyor musunuz?

 

Asli Kusur Cezaları Nelerdir?

 

Asli Kusur Cezaları Listesi

 

46 2a hızının gerektirdiği şeritte araba

kullanmamak 235 TL

 

46 2b şerit değiştirmeden önce gireceği şeridi

kontrol etmemek 235 TL

 

46 2c tehlikeli şekilde şerit değiştirmek 235 TL

 

46 2d sürekli sol şeritte araba kullanmak 235 TL

 

46 2e büyük araçların sağ şeridi kullanmamaları

488 TL

 

46 2f emniyet şeridi veya bankette araç sürmek

1002 TL

 

46 2g ardı ardına tehlikeli şerit değiştirmek

(makas atmak) 1002 TL

 

46 2h ters şeride girmek 1002 TL

 

47 1a kırmızı ışık yanarken veya görevli kişinin

dur işaretinde geçmek 235 TL

 

47 1b kırmızı ışıkta geçmek 235 TL

 

53 1a sağa dönüşü hatalı yapmak 108 TL

 

53 1b sola dönüşü hatalı yapmak 108 TL

 

53 1c dönel kavşak kuralını ihlal etmek 108 TL

 

53 1d dönel kavşakta geriye dönmek kuralını

ihlal etmek 108 TL

 

53/2 sola veya sağa dönerken varsa yayalara ilk

geçiş hakkını vermemek 108 TL

 

54 1a hatalı sollama yapmak 235 TL

 

54 1b önündeki arabayı geçmenin yasak olduğu

yerde geçmek 235 TL

 

56 1a hatalı şerit izleme veya şerit değiştirme

yapmak 108 TL

 

56 1b yokuşlu yollarda yokuş çıkan araca ilk

geçiş hakkını vermemek 108 TL

 

56 1c arkadan çarpma 108 TL

 

56 1d çok yavaş araç sürmek veya aniden durmak

108 TL

 

56 1e yolun dar olduğu yerlerde geçiş önceliği

kuralını ihlal etmek 108 TL

 

57 1a kavşaklarda geçiş hakkını ihlal etmek 108

TL

 

57 1b kavşaklarda geçiş üstünlüğü olan araca ilk

geçiş hakkını vermemek 108 TL

 

57 1c kontrolsüz kavşak kurallarına uymamak 108

TL

 

57 1d yeşil ışık yansa dahi kavşak dolu ise

kavşağa girmek 108 TL

 

57 1e kavşak içinde durmak 108 TL

 

57 1f raylı sistemin bulunduğu kavşaklarda

kurala uymamak 108 TL

 

59

yerleşim yeri dışında zorunlu bir sebep yokken kara yolunda durmak veya

park etmek 108 TL

 

67 1a hatalı manevra yapmak 235 TL

 

67 1b hatalı geriye dönmek 235 TL

 

67 1c şerit değiştirmeden önce sinyal vermemek

235 TL

 

67 1d el freni çekerek tehlikeli dönüş ve drift

yapmak 5010 TL

 

Trafik Kazası Kusur Oranına İtiraz

 

Artık asli kusur nedir biliyoruz ve trafik kazasında asli kusurlu bulundunuz itiraz etmek istiyorsunuz ne yapmalısınız.

 

Anlaşmalı kaza tespit tutanağı KTT bildiğiniz üzere tramer olarak da bilinen sigorta bilgi merkezi SBM sistemine ilgili evrakların yüklenmesi ve tramer komisyonu kanaati doğrultusunda kusur dağılımı yapmaktadır.

 

Hatalı taraf olarak sizi belirlediklerinde tramer itiraz sayfasından itiraz edebilirsiniz. Ne yazık ki sbm sistemi tali kusurları değerlendirmeye almaz ve itirazların büyük çoğunluğu sonucu değiştirmemektedir.

 

Jandarma veya polis ekiplerince düzenlenen kaza tespit tutanakları ise itirazın hukuk mercileri yapılması gerekmektedir ve doğru yol haritası ile hareket etmezseniz yıllarca sürebilir sizi bıktırabilir.

 

Trafik Sözlük ekibi ücretsiz olarak kazalarınızı adli bilirkişilerimiz tarafından incelenerek sizlere yardımcı olmaktayız tek yapmanız gereken destek hattımız üzerinden bizlere ulaşmak olacak.

 

Kazasız günler dileriz.

1.derece dogal SIT alani olan ve Caretta Caretta kaplumbagalarinin ureme alani olan Cirali sahili otelcilere peskes cekiliyor. Yore halki direnmeye calisiyor. Onlari yalniz birakmayalim ve bu yagmayi herkese duyuralim. www.dilekceonline.com/cirali sitesinden bir imza verelim.

 

Orman Kanunu!

Orman Spor Kulübü, Antalya Orman Bölge Müdürlüğü bünyesinde bulunan ve bugün 1. amatör kümede mücadele eden bir spor takımı. Takım maddi sıkıntı gerekçesiyle Beydağları Sahil Milli Parkı sınırları içinde bulunan, 1. Derece Doğal Sit Alanı statüsünde bulunan Çıralı sahilini kiralamaya karar verdi.

11 TEMMUZ 2011: Çıralı’nın C Tipi Mesire Yeri (Orman İçi Dinlenme Yeri) olarak kiralanması konusunda ilk izin Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 11 Temmuz 2011 kararıyla çıktı. Ardından Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Antalya Orman Bölge Müdürlüğü de günübirlik tesis için Çıralı’nın 10 yıl kiralanmasına ‘olur’ dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Antalya Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Bölge Komisyonu da 19 Aralık 2011 de orman içine tesis kurulmasına izin verdi. Tüm bu izinler kısa sürede verilirken tek itiraz Orman Bakanlığı’na bağlı, Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nden geldi.

28 TEMMUZ 2011: Antalya Orman İşletme Müdürü Mitat Uyan’ın onayıyla imza altına alınan sözleşmeyle, Çıralı’daki 18 bin 297 metrekarelik ormanlık alan, 28 Temmuz 2011’de yıllık 5 bin liraya Antalya Orman Spor’a kiralandı.

28 TEMMUZ 2011: Aynı gün imzalanan ‘Sponsorluk Sözleşmesi’yle Çıralı, Hüseyin Gedik’e (Nerissa Hotel) yıllık 55 bin TL karşılığında 10 yıllığına kiraya verildi.

 

“Çıralı’daki yeni yerde idman yapılacak”

Antalya Orman Spor Kulübü yetkilileri yıllık 55 bin liraya kiraya verdikleri bölgeyi, 5 bin liraya aldıklarını doğruladı.

Yetkililer, “Gerekli bilgileri bakanlığın müsteşarına ilettik. Her şey yasal mevzuatına uygun, gerekli izinler alınmıştır. Gerek sit, gerekse doğal koruma birimlerinden, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan projeler için izin alınmıştır. Kurumun da bu şekilde bir geliri olacak. Kuruma bağlı spor kulübü. Bölge müdürlüğünde bir idman sahası var ancak küçük bir saha. Uygun değil, mezbelelik bir yer. Çıralı’da yapılacak yeni yerde idmanlar yapılacak. Kurum kulübe kiraladı. Kulüp de sponsorluk anlaşması yaptı. Kulüp de kuruma 5 bin TL ödüyor.”

 

Orman Spor ‘paravan’ arazi devri hukuksuz

Yasalara göre 1. Derece Doğal Sit Alanları’na normal inşaat yapılması yasak. Mesire yerleri yapılabiliyor. Ancak bu durumda da sadece küçük piknik alanları, mini futbol ve basketbol sahaları, tuvalet ve mini büfe için izin veriliyor. Yani bir futbol kulübünün antrenman sahası olabilecek bir tesis öngörülmüyor. Ayrıca ormanda tahsis edilen alanların başkasına devri de olmuyor.

 

“Kötü kokular geliyor”

Antalya Barosu Çevre Komisyonu Başkanı avukat Tuncay Koç Çıralı’ya günübirlik işletme için tesisler yapılacak olmasını ‘kötü kokular geliyor’ diye değerlendirdi:

“Ormanlık alanın Orman Spor’a verilmesi, Orman Kanunu’nun 17. maddesine göre usulsüz. Bu maddede kamu yararı ve zorunluluk halinden bahsedilmektedir. 1. derecede doğal sit alanının kiraya verilmesinde ne gibi zorunluluk vardır anlaşılmıyor.” Avukat Koç, “Yine Orman Bakanlığı ile spor kulübü arasında yapılan sözleşmeye bakıldığında ‘Kiracı bu hakkını devredemez, ortak alamaz’ demekte. Ancak spor kulübü sponsorluk sözleşmesi yaparak alanın kullanımını bir 3. kişiye bırakmıştır. İki sözleşmenin aynı tarihte olması da burada bir hülle olduğunu ortaya çıkarıyor. Orman Spor’un bir paravan olduğu anlaşılıyor. Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün olumsuz görüşüne rağmen bu işlemler nasıl bu kadar hızlı yapılabilmiş, anlamak mümkün değil” diye konuştu.

 

Lokantalara yazı gitti

Avukat Koç “Çıralı’da yaşayan herkes sit alanı yüzünden ceza almış durumdayken Koruma Kurulu’nun büyük bir hızla bu alana ilişkin izin vermesi de şüpheli. Aynı zamanda sahildeki lokantalara yıkım yazıları gitmeye başlamıştır. Görünen amaç o ki Orman Spor kullanılarak alan bir kişiye devredilecek, yapılacak lokanta ve sosyal alanlar, diğer alanların yıkılmasıyla Çıralı’da tek yeme içme merkezi olacak ki, rant büyüktür” dedi.

    

  

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na verdiği 8 sayfalık yanıtlar ortaya çıktı. Orgeneral Akar, “Her şeyi göze alarak darbecilere şiddetle karşı çıktım. Konuşma özgürlüğümü komutan tavrı içinde sürdürdüm. İlk andan itibaren hiçbir pazarlık söz konusu olmadı” dedi.

SORU 1 : 15 Temmuz 2016 günü MIT’ten gelen istihbaratta MİT’e yönelik bir operasyondan söz edildiği, bunun mahiyeti üzerine MİT Müsteşarı ile görüşme yaptığınız ifade edilmektedir. Kamuoyuna intikal eden bu bilgilerden hareketle nasıl bir kanaate ulaştınız ve hangi önlemleri aldınız?

CEVAP 1:

Tarafıma tevcih edilen sorular için gerekli cevaplar savcılık ifademde mevcut olmakla birlikte, komisyonunuzca yöneltilen soruları bir kez daha aşağıda cevaplarken, o talihsiz gecede şehit olan sivil, polis, asker tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, gazilerimize acil şifalar diliyorum.

15 Temmuz tarihinde öğleden sonra makam odasında çalışırken, Genelkurmay II nci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler yanıma gelerek;

– “Sayın MİT Müsteşarının telefon ile kendisini aradığını,

– Bir binbaşının müsteşarlığa gittiğini ve bir takım bilgiler verdiğini,

– Önemine binaen konunun teferruatını anlatması için Müsteşar Yardımcısını Genelkurmay Karargâhına göndermek istediklerini,

– Daha sonra, MİT Müsteşar Yardımcısının Gnkur. II nci Başkanmm makamına geldiğini,

– MİT Müsteşar Yardımcısının kendilerine bilgi vermek için müracaat eden Kara Pilot Binbaşının ‘O gece bir faaliyet olacağını ve MİT Müsteşarının alınacağını’ bildirdiğini söylediğini ve müteakiben MİT Müsteşar Yardımcısının Genelkurmay Karargâhından ayrıldığını” söyledi.

 

MİT MÜSTEŞARINI DAVET ETTİM

Konunun ehemmiyetine binaen, derhal telefonla MİT Müsteşarını arayarak Genelkurmay Karargâhına davet ettim. Ben, YAŞ çalışması için Genelkurmay Karargâhında bulunan Kara Kuvvetleri Komutanı ve Gnkur II nci Bşk. ile görüşürken Sayın MİT Müsteşarı Genelkurmay Karargâhına geldiler. MİT Müsteşarı; olayı tekrar anlattı ve bir Kara Pilot Binbaşının MİT Müsteşarlığına gelerek “Beni dün izinden çağırdılar. Bugün sabah birliğime katıldım. Önce Tabur Komutanımla görüştüm. Sonra Tabur Komutanımla birlikte bir Albayın yanma gittik. Albay “Bu gece bir uçuşumuz olacak ve sonunda da Hakan Fidan’ı alacağız.” dediğini ve ilaveten ihbarcının MİT tarafından tanınmadığını, dolayısıyla bilginin teyit edilemediğini bu nedenle Gnkur. II nci Bşk.m haberdar ettiklerini söyledi.

İHBAR EDİLEN OLAYIN BÜYÜK BİR PLANIN PARÇASI OLABİLECEĞİ…

Konuşmalar sonrasında ihbar edilen olayın daha büyük bir planın parçası olabileceği mütalaa edildi.

Öncelikle saat 18.30’da Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezine (SKKHM) Ankara hava sahası ile birlikte tedbiren tüm Türkiye hava sahasında bulunan askeri helikopter ve uçakları da kapsayacak şekilde “havada -1- bulunan askeri uçak ve helikopterlerin üslerine dönmesi, yeni kalkışlara da izin verilmemesi” direktifini verdim. Daha sonra emrimin 19.06’da Hava Kuvvetleri Komutanı ile Hava Kuvvetleri Komutanlığına ve başta helikopterlerin bulunduğu Kara Havacılık Komutanlığı olmak üzere diğer ilgili adreslere ulaştığını öğrendim.

(Kara Kuvvetleri Harekat Merkezi, Kara Havacılık Komutanlığı Harekat Merkezi, Deniz Kuvvetleri Harekat Merkezi, Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi, Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Merkezi, Özel Kuvvetler Komutanlığı Harekat Merkezi, Başbakanlık Koordinasyon Merkezi, Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi).

CUMHURBAŞKANI KORUMA MÜDÜRÜYLE TELEFONDA GÖRÜŞTÜ

Bu esnada MİT Müsteşarı, Sayın Cumhurbaşkanını bilgilendirmek istediğini söyledi. Müteakiben Cumhurbaşkanı Koruma Müdürü ile bir telefon görüşmesi yaptı.

VERİLEN TALİMATLAR

MİT’ten gelen bilginin teyidi ve netleştirilmesi bakımından ve bilgide belirtilen uçuş faaliyetinin somutlaşması ihtimaline binaen, bu hususun açıklığa kavuşturulması için Genelkurmay Karargâhında bulunan Kara Kuvvetleri Komutanına derhal;

Kurmay Başkanı İhsan UYAR Paşa ile gerekiyorsa olay yerinde tutuklama veya gözaltı yapılması için Adli Müşavir ve Merkez Komutanlığından personel de alarak Kara Havacılık Komutanlığına gitmesini,

Şüphe uyandırmadan başka bir gerekçe göstererek hangarlarda uçakların ve helikopterlerin durumuna bakmasını,

Gelen istihbaratın doğruluğunu tetkik etmesini ve gerekli gördüğü her tedbiri almasını emrettim.

Kara Kuvvetleri Komutanı derhal hareket etti. Bu sırada Genelkurmay II. Başkanı da Hava Kuvvetleri Harekât Merkezini arayarak uçuşların durdurulmasına dair vermiş olduğum emrin yerine getirildiğini teyit ettiğini bildirdi.

Ayrıca, alınan bu tedbirlerle yetinmeyerek, Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Metin GÜRAK’ı telefonla aradım. Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığına gitmesini, hiçbir tankın ve zırhlı aracın birlik dışına çıkmasına müsaade edilmemesini emrettim.

Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bu ihbar en başından itibaren çok ciddi bir şekilde ele alınmış ve gerekli tedbirlerin tereddütsüz alınması ve icra edilmesi sağlanmıştır. Kanaatimce, alınan bu tedbirlerden dolayıdır ki, hainler paniğe kapılarak, daha sonra sanık ifadelerinden öğrendiğimize göre geç saatlerde yapmayı (saat 03.00) planladıkları işi öne almak suretiyle erkenden ifşa olmuşlar ve böylelikle darbe girişiminin akamete uğramasındaki önemli bir faktör gerçekleşmiştir.

SORU 2 : MİT’ten size ulaşan istihbarat bir darbe girişimi kuşkusu yönünde mi yoksa MİT’e yapılacak bir operasyon muydu?

CEVAP 2: Bu soruya ilişkin açıklama Cevap-l’de verildiği üzere MİT’ten gelen istihbaratta darbe söz konusu olmayıp MİT Müsteşarına karşı yapılacağı iddia edilen bir operasyon ile ilgiliydi. Ancak son zamanlarda adam kaçırma, suikast gibi bazı kişilere operasyon yapılacağı hakkında duyumlar alınmaktaydı. Bu duyumlarla ihbar konusu olay birlikte değerlendirildiğinde daha büyük bir planlama olabileceği şüphesiyle yukarıda belirtilen tedbirler alınmıştır.

SORU 3 : İstihbaratı bir darbe girişimi/kalkışma olarak değerlendirdiniz mi? Bu değerlendirmeyi yaptıysanız gerekli önlemlerin alınması için Kuvvet Komutanlarına bildirdiniz mi? Bu istihbarat ile ilgili Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı ile ya da özel kalemleri ile bir görüşmeniz oldu mu? Olayın tüm yönleriyle aydınlatılması için bu konuda size ulaşan bilgiler ve aldığınız tedbirlerle ilgili bilgi verebilir misiniz?

CEVAP 3: Bu soruya ilişkin açıklama Cevap-1 ve 2’de yapılmıştır.

SORU 4 : Genelkurmay Başkanlığının MİT’ten gelen istihbarat üzerine alman tedbirler kapsamında yaptığı “Türk hava sahasını askerî uçak ve helikopterlere kapatmayı ve havadakileri indirme emrinin Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezi Amiri vasıtasıyla verildiği” şeklindeki açıklaması çerçevesinde, Türk hava sahasının kapatılması emrini doğrudan Hava Kuvvetleri Komutanı’na ve Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı olan Korgeneral Mehmet ŞANVER’e doğrudan ilettiniz mi? İletmedinizse niçin? Emrin, doğrudan Mehmet ŞANVER’e iletilmesinin önemli bir zaman kazancı olacağı ifade edilmektedir. Bu denli önemli bir olayda doğrudan sorumlu komutanların aranmaması TSK’nın hiyerarşik yapısı ve emir komuta sistemi açısından mümkün müdür?

CEVAP 4: TSK’da birlik ve karargâhlar arası haberleşme ve bilgi alışverişi için temel ve en hızlı mekanizma harekât merkezleridir. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarının dışarda bulunan birlikleri/uçakları/gemileri için en hızlı, en güvenilir ve en etkili iletişim mekanizmasıdır.

a. TSK tarafından yürütülen cari askeri faaliyetler, yürürlükteki mevzuat, düzenleme ve emirler doğrultusunda, 24 saat esasına göre;

Genelkurmay Başkanlığı seviyesinde, Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezi (SKKIIM), Kuvvet Komutanlıkları (Kara, Deniz, Hava), Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı Harekât Merkezleri,

Müstakil Alay/Tabuı* seviyesine kadar tüm ast birliklerde kurulu Harekât Merkezleri tarafından sevk ve idare edilmektedir.

b. SKKIIM, Genelkurmay Başkanı adına, 72 saatlik (Dün, bugün ve yarın) süreyi kapsayan zaman dilimindeki tüm cari askeri faaliyetleri, diğer harekât merkezleri ile koordineli olarak yürütür. Harekât merkezleri, kendi komutanları adına emir komuta hiyerarşisi içerisinde ve 24 saat esasına göre kesintisiz işlem yürütecek şekilde iletişim ve bilgi sistemi alt yapısı ile donatılmıştır. Bu sistem sayesinde, cari tüm askeri faaliyetler; etkin bir şekilde, kesintisiz ve başarı ile yürütülmekte, bu yapı TSK emir ve komuta sisteminin esasını oluşturmaktadır.

Bunun en somut örneği olarak; 15 Temmuz 2016 günü, “Havadaki askeri uçak ve helikopterlerin meydanlara indirilmesi” emri SKKHM’ne verilmiş ve bu emir en hızlı şekilde ilgili tüm komutanlıklara iletilerek, o an itibariyle havada bulunan uçak ve helikopterler (33 uçak ve helikopter) gecikmeksizin meydanlarına indirilmiştir. Saat 18.30’da SKKHM’ne verdiğim emir 19.06’da ilgili harekât merkezlerine ve bizzat İstanbul’da bulunan Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin ÜNAL’a da ulaşmış ve 19.26 itibariyle işlemler tamamlanmıştır. Alınan raporlar ve ceride kayıtları bu hususu teyit etmektedir.

c. Ayrıca, alınan bilgi helikopterler tarafından bir eylem yapılabileceği yönünde olmasına rağmen; Kara Kuvvetleri başta olmak üzere Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı uçak ve helikopterlerinin an itibariyle havada olabileceği veya herhangi bir nedenle kalkış yapabileceği değerlendirilerek direktifin kapsamı tedbiren genişletilmiştir. Bu meyanda, ilgili tüm komutanlıklar ile en hızlı irtibat ve koordinasyonu sağlayarak süreci en etkin şekilde takip edebilecek tek merkez SKKIIM’dir. Bu olayda bu husus açıkça görülmüştür.

ç. Özetle ve en basit şekliyle ifade etmek gerekirse; SKKHM, verilen bir emri en kısa sürede en güvenli ve etkili şekilde Türkiye’nin en uç noktasındaki birden fazla birliğe/üsse/hava meydanına/hava araçlarına/gemilere kadar ulaştıran en süratli ve etkili bir araçtır. Dolayısıyla direktifin, Hava Kuvvetleri Komutanı’na ve Muharip Hava Kuvvetleri Komutanına zamanında iletilmesi konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Bugüne kadar Muharip Hava Kuvvetleri Komutanına operasyonel bir emri ilettiğim vaki ve söz konusu değildir. Böyle bir usûl ve teamül de yoktur.

d. Söz konusu emrim aynı zamanda ve aynı yöntemle ilgili/yetkili diğer merkezlere de zamanında ulaştırılmıştır.

TSK İÇİNDE FETÖ MENSUPLARI OLDUĞUNU TESPİT ETTİNİZ Mİ?

SORU 5 : Görev süreniz içerisinde, FETÖ/PDY örgütünü güvenlik açısından tehdit olarak gören herhangi bir rapor ya da bilgi size sunuldu mu? TSK içinde FETÖ/PDY örgüt mensupları olduğunu tespit ettiniz mi? Bu konuda istihbari çalışma için MIT’ten talepte bulundunuz mu? Bunların dışında nasıl bir girişiminiz oldu? Bu örgütle mücadele kapsamında herhangi bir girişiminiz oldu mu?

CEVAP 5 : Bilindiği üzere TSK sadece FETÖ ile değil her türlü aşırı akım ile mücadele içinde olmuştur.

Devletimizin bir süredir FETÖ/PDY ile yürüttüğü mücadele bizim de kurumsal olarak azami dikkat ve hassasiyetle içinde yer aldığımız bir mücadeledir.

Bu çerçevede YAŞ’ta değerlendirmeye girecek bütün general/amiraller, tüm kurmay ve sınıftan albaylar, hassas kaynak ve iltisak araştırması kapsamında MİT’e ve EGM’ye sorulmak suretiyle devletin ilgili makamlarından elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda kapsamlı, ciddi ve titiz çalışmalar yapılmıştır.

Bunlara ilave olarak, yapılan çalışmalar Kuvvet Komutanları ile paylaşılarak kendi personeli ile ilgili yazılı kanaat ve değerlendirmeleri alınmış ve Kuvvet Komutanları ile bire bir görüşülerek, emekliye sevk edilecekler, göreve devam edecekler ve terfi ettirilecekler üzerinde detaylı çalışmalar yapılarak en iyi sonucu alabilmek için her türlü gayret gösterilmiştir.

SORU 6 : MİT Müsteşarı tarafından olağanüstü bir ihbar iletilmesi sonucu bazı tedbirler aldığınız değerlendirilmektedir. Bu konuya açıklık getirir misiniz? Gelen ihbar neydi? Hangi tedbirleri aldınız?

CEVAP 6 : Bu soruya ilişkin açıklama Cevap-1 ve 2’ de yapılmıştır.

FETÖ’NÜN SIZDIĞI NEDEN FARK EDİLMEDİ

SORU 7 : FETÖ’nün en önemli hedeflerinden birisinin TSK olduğu kamuoyunda sürekli gündemdeydi. FETÖ’nün TSK’ya sızmasının fark edilemeyişinin sebebi kanaatinizce nedir?

CEVAP 7: FETÖ/PDY’nin tarafımızdan fark edilmemesi söz konusu değildir, tabi ki fark edilmiş ve hatta en üst seviyede risk olarak tanımlanmıştır. Bu kapsamda alman tedbirler 5’inci soruya verilen cevapta ayrıntılı olarak izah edilmiştir.

PEK ÇOK KİMSENİN BEKLEMEDİĞİ BİR DURUMDU

Ayrıca yakın geçmişe kadar bu yapılanma (FETÖ) ve dini motifli hareketin tüm kamuoyunca malum olduğu bir gerçektir. Bu yapılanmanın devletin sivil, asker ve polis tüm kurumlarına uzunca bir süredir yavaş ve sistematik bir şekilde kendisini gizlemek suretiyle sızarak, işi bir darbe ile seçilmiş hükümeti devirmeye, TSK’yı ve Türkiye’yi kontrol altına alma noktasına getirmeye cüret etmesi, devletin diğer kurumlan da dâhil pek çok kimsenin beklemediği bir durumdu.

Ancak, yakın geçmişte yaşanan gelişmelerin (07 Şubat, MİT tırları ve 17-25 Aralık vb.) böyle bir hainliğin varlığının somut bir şekilde ortaya çıkmasını sağlamasıyla birlikte, yukarıda 5’inci soruya verilen cevapta ifade edilen tedbir ve çalışmalarımız tereddütsüz olarak alınmış ve uygulanmış ve TSK’nm kendi içerisindeki hainleri temizleme gayretleri en üst seviyeye çıkarılmıştır. Genelkurmay Başkanlığı görevine başladığım günden itibaren etkili ve süratli kararlar alınmasına çalışılmıştır. Bu konuda Kuvvet Komutanlarına ve ilgili personele müteaddit emirler tarafımdan verilmiştir.

ODAMDA ÇALIŞIRKEN ZORLA ALIKONULDUM

SORU 8 : Darbe girişiminde sizin etkisiz hale getirilişiniz, Akıncı Üssirne götürülmeniz ve Çankaya Köşkü’ne getirilişinizi anlatır mısınız? Zorla götürülme sırasında boğazınızın kemerle sıkılması ve görüntülere yansıyan yaralanma iddialarına ne dersiniz? Bir kurtarma operasyonuyla mı kurtarıldınız, darbecilerin başarılı olamayacaklarını anladıktan sonra sizi serbest bırakmalarıyla mı serbest kaldınız? Akıncı Üssü’nden nasıl çıktığınızı anlatır mısınız?

CEVAP 8 : Odamda çalışmakta iken zorla alıkonuldum. İçeriye girenlerden birisi ayağa kalktığım esnada beni iterek sandalyeye oturmamı sağladı ve o sırada arkadan bir başkası elinde el havlusu tarzında bir şeyle hem ağzımı hem burnumu kapatarak nefes almamı engelledi. Bu esnada kolunu boğazıma doladı ve sıktı, muhtemelen boğazımdaki yara bu esnada oluştu. Ellerimle burnumu açmaya çalışırken bir başkası ise plastik kelepçeyi bileklerime taktı. Kelepçe özellikle sol bileğimi aşırı sıktı ve yaraladı. Bu arada tekrar bağırmaya başladım ve kelepçeyi açmalarını istedim. Bunun üzerine tahminen Mehmet DİŞLİ’nin onayıyla ağzı kör bir komando bıçağı ile kelepçeyi kesmeye çalıştılar, fakat kesemediler. Tekrar bağırmam üzerine epey uğraştıktan sonra kesmeyi başardılar. Bu mücadelenin ardından çok kısa bir süre sonra kendimi misafir koltuklarının olduğu yerde otururken buldum.

Tüm bu yaşananlar esnasında hareket özgürlüğümü kaybetmekle birlikte konuşma özgürlüğümü sonuna kadar Komutan tavrı içinde sürdürdüm.

Darbe girişiminin başladığı saatten itibaren sabah Akıncı Üssü’nden ayrıldığım saate kadar hiçbir pazarlık söz konusu olmadı, bunun yerine gayet açık, sert, öfkeli yorumlarımı sürekli ifade ettim. Türkiye’yi Suriye’ye, Mısır’a çevirdiklerini, Balkan Savaşı’ndan beter ettiklerini, hendeklerdeki asker-polis kardeşliğini tahrip ettiklerini sabaha kadar birçok kez tekrar ettim.

EMİR SUBAYIM ALNIMA SİLAH DAYADI

İlk andan itibaren her şeyi göze alarak veya hiçbir kazancı-kaybı düşünmeden darbecilere şiddetle karşı çıktım ve yaptıklarının çok büyük bir yanlış olduğunu, bu işten derhal vazgeçmeleri gerektiğini, yanlış yolda olduklarını tekrar tekrar söyledim.

Hatta Emir Subayımın Genelkurmay makam odasında alnıma silah dayadığı anda dahi inandıklarımı ve karşı görüşlerimi tavizsiz olarak söyledim, bu işe son vermelerini ve teslim olmalarını defaatle telkin ettim.

Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın konuşmalarının ve nihayet Sayın Cumhurbaşkanımızın Atatürk Havalimanında toplanan kalabalığa canlı yayında yapmış oldukları hitabın, darbeci hainlerin bütün ümitlerini yok ettiğini değerlendiriyorum. Ümitleri yok olan darbecilere sabah 08.00 civarında sabaha kadar söylediğim hususları bir kez daha tekrarlayarak “Kendilerinin battığını, bir erkeklik yapıp daha fazla insanın zarar görmesini önlemek üzere bu rezaleti durdurmalarını …” ifade ettim. Sabaha kadar birçok kez beni Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan ile telefon ile görüştürmelerini, bu hareketi durdurmalarını, güneş doğmadan birlikleri kışlalarına döndürmelerini, böylece rezilliğin bitirilmesini söylemiştim. Ancak görüştürmemişler ve menfur girişimlerini durdurmamışlardı.

BAŞARILI OLMAYACAKLARINI ANLAYINCA

Bu sefer, başarılı olamayacaklarını anlayan darbeciler, cep telefonu vasıtasıyla beni Sayın Başbakan ile görüştürdüler. Sayın Başbakanımıza hiçbir pazarlık söz konusu olmadan, askeri savcı, cumhuriyet savcısı, polis ve inzibata teslim olacaklarını ifade ve kabul ettiklerini söyledim.

Üssün bombalanmaya başlamasıyla birlikte yaptıkları hainliğin içinden çıkılmaz bir hâl aldığını gören darbeciler, beni serbest bırakmaya mecbur kalmışlar ve sonrasında bir helikopterle Başbakanlığa götürmüşlerdir.

MEHMET DİŞLİ’NİN İFADELERİ DE SORULDU

SORU 9 : Akıncı Üssü’nden Çankaya Köşkü’ne geldiğinizde yanınızda darbeci General Mehmet DİŞLİ’nin de bulunduğu görülmektedir. Mehmet DİŞLİ, ifadesinde “Ben başından itibaren Sayın Genelkurmay Başkam’nın yanındaydım. Bu işin tarafı değil mağduruyum. Beraber başından sonuna kadar krizi yönettik. En son, kendisiyle Çankaya’ya Sayın Başbakanımızın talimatıyla gittik. Oradan da krizin kapanmasını birlikte yönettik.” şeklindeki sözleriyle Sayın Başbakan tarafından çağrıldığını iddia etmektedir. Sizi taşıyan helikopter pilotu da darbecilikten tutuklandı. Bu hususlara açıklık getirir misiniz?

CEVAP 9: Bir önceki cevapta da ifade ettiğim üzere, darbeciler bu noktada artık bir şey başaramayacaklarını sanırım gördüler ve sizi görüştüreceğiz dediler. Bir cep telefonu getirip Sayın Başbakan ile görüştürdüler. Daha sonra bir araçla helikopter pistine gittik. Bir çok helikopterin olduğu pistte yoğun bir hareketlilik vardı. İşaret ettikleri bir helikopteri çalıştırdılar. Fakat içlerinden birisi “üsten kalkan helikopterlere ateş edilebileceğini” söyleyince, “Genelkurmay Başkanın içerisinde olduğunun belirtilmesi gerekir” gibi bir şey söylendi. Hatta helikoptere binerken, Mehmet Dişli’ye “Sen de kal” dediğim halde, bu hususu belirterek “ben telefon ile irtibat kuracağım” dedi. Helikopter hareket ederken telefon ile bu durumu bir yerlere iletti. Helikopter havadayken de bir yerler ile irtibat halindeydi. Helikopterin Çankaya Köşkünde Başbakanlığa inmesinden sonra Başbakanlık Müsteşarı tarafından karşılandım ve müteakiben Başbakanlık binasına girdik. Müsteşar Bey ile başbaşa iken, bana peşimden gelenin kim olduğunu sordu, cevaben; Mehmet Dişli

olduğunu söyledim ve yaşadığım olayları kısaca özetleyerek onun da göz altına alınmasının uygun olacağını değerlendirdim. Zaten bilahare gözaltı işlemi yapıldığını öğrendim.

SORU 10 : Komisyonumuzun çalışma alanıyla ilgili başkaca tespit ve önerileriniz var mıdır?

CEVAP 10 : FETÖ/PDY silahlı terör örgütü, hiç kimsenin tahayyül edemeyeceği gözü dönmüşlük ve alçaklıkla; sivil insanları katletme, TBMM’yi bombalama, kendi silah arkadaşlarına ve birliklerine taarruzda bulunma, emniyet birimlerini bombalama gibi akıl almaz eylemlere girişip, özellikle Güneydoğu’da bölücü terör örgütüne yönelik; siyaset kurumu, valilikler, emniyet teşkilatı, istihbarat ve silahlı kuvvetler ile mükemmel bir koordinasyon içerisinde başarılı sonuçlar elde etmekteyken, Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetine yönelik tertiplenen bu alçak darbe teşebbüsüyle tarihimize kara bir leke sürmüştür.

TSK’nın, şehit ve gazilerin kanı ve teri pahasına büyük kahramanlık ve fedakârlıkla kazandığı haklı itibarına bir günde kara bir leke süren bu hainlerin yaptıklarının asla unutulmayacağına ve hak ettikleri en ağır cezayı alacaklarına dair inancım tamdır.

  

www.istekocaeli.com/hulusi-akarin-darbe-komisyonuna-verdi...

[caption id="attachment_29" align="alignnone" width="1108"] neistersen.com.tr[/caption]

 

Isparta Havaalanı Transfer AK Parti İstanbul Milletvekili Alev Dedegil başkanlığında toplanan Dilekçe Komisyonu, Mevlüt Bal adlı vatandaşın, cinsel içerikli sohbet, yarışma ve benzeri konularla ilgili hizmet veren GSM ve Globalstar sohbet hatlarının, 900'lü hatlarda olduğu gibi, sabit hatlardan ayrıştırılarak ayrı numara bloku altında hizmet vermesi ve isteyen abonelere de kapalı tutma imkanı sağlanması istemini ele aldı, yetkilileri dinledi.

 

Tüketici Dernekleri Federasyonu (ısparta havaalanı transfer) Genel Başkanı Ali Çetin, cinsel içerikli sohbet hizmeti veren 900'lü hatların kapatıldığını, ancak bugün başka hatlar üzerinden bu hizmetin havaalanı transfer www.trdriver.com/ sunulmaya devam edildiğini söyledi. Çetin, yüksek fatura ödemek zorunda kalan binlerce mağdur olduğunu ifade ederek, ''Çok ciddi bir sorun'' dedi.

 

Müzik indirme ve futbol bilgileri alma ısparta havaalanı transfer gibi hizmetlerle de tüketicilerin kontörlerinin çekildiğini anlatan Çetin, cinsel sohbet hatları gibi, bu hizmetleri sunan hatların da ayrı numara bloku altında toplanmasını istedi. Çetin, sorunun çözümü konusunda, Türk Telekom ile GSM operatörlerini samimi olmamakla suçladı.

 

ATO Meclis Üyesi Ali Aslan, Bal'ın şikayeti ısparta havaalanı transfer üzerine Türk Telekom'a kınama cezası verdiklerini, ancak Telekom'un bununla ilgili herhangi bir savunma yapmadığını ifade etti. Olayın ticari boyutu yerine, sosyal yönü üzerinde durulmasını isteyen "satılık araba www.neistersen.com.tr/"; Aslan, Türk aile yapısının yıkılmasına karşı olduklarını söyledi. ''Aile yapısı yıkılınca vatan yıkılır'' diyen Aslan, kurumların, ''Biz, bunu yapamayız. Hatları kapatamayız'' demelerini kabul edemeyeceklerini kaydetti.

 

Ulaştırma Bakanlığı Haberleşme Genel Müdürlüğü ısparta havaalanı transfer adına toplantıya katılan Atilla Çelik da Bal'ın şikayetinin ilgili kurumlara iletildiğini söyledi. Elektronik Haberleşme Kanununda, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTİK) verilen yetkileri anımsatan Çelik, BTİK'in, piyasayı düzenlemeye yönelik çalışma yaptığını kaydetti. Çelik, Elektronik Haberleşme Kanununda, ''aboneye izni alınmadan, doğrudan pazarlama, siyasi propaganda veya cinsel içerik iletimi gibi maksatlarla istek dışı haberleşme yapılması halinde, bunları reddetme hakkı sağlandığını'' anlattı.

 

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu yetkilisi ısparta havaalanı transfer Muhterem Çöllü de konunun, kurumun gündeminde olduğunu bildirdi. Başlatılan çalışmanın tamamlandığını, havaalanı transfer ankara www.havaalanıtransferankara.com/ yönetim kurulunun gündeminde ve karar aşamasında olduğunu belirten Çöllü, ''Numaralı blokların tahsis edilmesi de dahil, senaryolar masaya yatırılmış, karar merci olan yönetim kuruluna sunulmuştur. Yakın bir zamanda bu konuda bir karar verilecektir'' dedi.

 

Turkcell, Avea, Vodafone temsilcileri, söz ısparta havaalanı transfer konusu hatlardan sadece kendi abonelerine hizmet sunulduğunu, diğer operatörlere hizmet verilmediğini, Türk Telekom abonelerinin de GSM operatörleri aramış gibi ücretlendirildiğini savundular.

 

BTİK'ın bu hatlarla ilgili abone mağduriyetinin ısparta havaalanı transfer giderilmesi için bir takım düzenlemeler yaptığını anlatan GSM operatörlerinin temsilcileri, bu hatları arayan kişilerin, ''görüşme ücreti, görüşmenin ne kadar süreceği'' gibi konularda bilgilendirildiğini havaalanı transferi www.trdriver.com/ ve tüketiciye, hizmet alıp almama konusunda 5 saniyelik karar verme süresi tanındığını anlattı. Katma değerli servisler içinde cinsel içerikli hizmet veren hatlar bulunmadığını, sadece sohbet hatları olduğunu savunan temsilciler, mevcut durumun yasalara ve mevzuata uygun olduğunu ifade etti.

 

Uydu kümesi üzerinden telefon görüşmesi ısparta havaalanı transfer hizmeti sunan Globalstar'ın Katma Değerli Hizmetler Danışmanı Kubilay Erdoğan, sunulan hizmetlerin, ''seks hatları'' diye yansıtıldığını, bunun doğru olmadığını ileri sürdü. Bu hatların ''terapi hattı'' olduğunu savunan Erdoğan, çok çeşitli konularda hizmet verildiğini, hatta çocuklara masal bile anlatıldığını söyledi.

 

Erdoğan, Globalstar'ın sunduğu hizmetlerini ısparta havaalanı transfer anlatırken, bayram gibi özel günlerde "satılık araba ilanları www.neistersen.com.tr/"askerlere aileleriyle ücretsiz konuşma olanağı sağladıklarını da kaydetti. Türk Telekom'un temsilcisi Mehmet Demir de tüketicinin korunmasına yönelik yasal düzenlemelerin yetersiz olduğunu, yürürlükteki mevzuat ve uygulamalarla sorunun aşılamayacağını söyledi.

 

GSM operatörleri ya da ara bağlantı anlaşması ısparta havaalanı transfer yapılan şirketlerin sunduğu bu hizmetleri, 900'lü hatlar üzerinden yürütülmediği için ayrıştırma imkanları bulunmadığını anlatan Demir, ''Mevlüt Bal'ın yüksek fatura ücretine maruz kalması, uydu üzerinden hizmet veren numaraları aramış olmasından kaynaklanıyor. Cinsel içerikli olmayan numaralar aranmış olsaydı da aynı faturayla karşı karşıya kalacaktı'' diye konuştu.

 

Demir, yüksek katma değerli servis sağlayan ısparta havaalanı transfer numaraların belirli numara bloklarında toplanması, özellikle de cinsel içerikli sohbet sunanların 900'lü numara havaalanı transferi ankara www.havaalanıtransferankara.com/ blokuna ayrılmasının sorunu çözeceğini belirtti. TÜDEF Genel Başkanı Ali Çetin, tekrar söz alarak, Globalstar'a ödül vereceğini söyledi. ''Askerlere bedava konuşma olanağı sağlıyoruz'' diye duygu sömürüsü yapıldığını öne süren Çetin, Globalstar'ın nitelikli dolandırıcılık yaptığını, Türk Telekom'un da buna aracılık ettiğine ilişkin mahkeme kararları olduğunu söyledi.

 

Komisyon Başkanı Alev Dedegil de Globalstar'ın ısparta havaalanı transfer temsilcisi Kubilay Erdoğan'ın anlatımlarından sonra, ''pornografinin belli bir bölümünün terapi olduğunu öğrendiği'' yönünde havaalanı transfer havaalani-transfer.neistersen.com.tr espri yaptı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü adına toplantıya katılan Genel Müdür Yardımcısı Ozan Güler, abone ve GSM operatörleri arasındaki mevcut sistemin tersine çevrilmesini önerdi. Güler, abonenin, hattı satın alırken, cinsel içerikli sohbet hatları da dahil hangi içerikteki hizmetleri almak istediğine ilişkin dilekçe vermesinin sorunu çözeceğini söyledi.

 

MHP Aydın Milletvekili Recep Taner, kamu kurum ısparta havaalanı transfer ve kuruluşlarını, sorunun kökten çözümü konusunda bugüne kadar adım atmamakla suçladı. Bu kuruluşların, olayın ekonomik ve teknik boyutları üzerinde durduğunu, ancak sosyal boyutuna da bakılması gerektiğini anlatan Taner, 900'lü hatlarda olduğunu, cinsel içerikli sohbet hizmeti veren hatların ayrıştırılmasını ya da kapatılmasını istedi.

 

AK Parti Muş Milletvekili Seracettin Karayağız, söz ısparta havaalanı transfer konusu hatlar aracılığıyla maddi ve manevi istismar yapıldığını söyledi. Karayağız, cinsel içerikli sohbet hizmeti veren servislerde, 18 yaşından küçük kadınların çalıştırıldığı yönünde duyumu olduğunu belirterek, ''Bu konuda ilgili kurumlar denetim yapmalı. Denetim olmadığını düşünüyorum'' dedi.

 

AK Parti Bursa Milletvekili Ali Kul da diğer üyeler ısparta havaalanı transfer gibi, Mevlüt Bal'ı olayı komisyon gündemine getirdiği için tebrik etti. Bal'ın çocuğunun 65 kez erotik hatları aradığını, ancak Türk Telekom'un bu süre içinde aileyi uyarmadığını ifade eden Kul, her konuya ticari yaklaşılmasını eleştirdi. Kul, ''Dini, imanı torbaya koymuşuz. Menfaatten başka hiçbir şey düşünmüyoruz'' diye konuştu.

 

Cinselliğin, tarih boyunca hep insanların dikkatini ısparta havaalanı transfer çektiğini ve iştahını kabarttığını ifade eden Kul, ''Hazreti Adem'den günümüze kadar. Bundan sonra da devam edecektir. Çünkü, kadın-erkek cazibesi bittiği zaman, olay bitmiş demektir'' diye konuştu.

 

Türk aile yapısının korunması gerektiğini, son dönemde ısparta havaalanı transfer boşananların sayısının arttığını anlatan Kul, Bursa'da 2007 yılında 7 bin kişinin evlendiğini, bunların 4 bininin boşandığını; 2008'in ilk 3 ayında 2 bin 658 kişi evlendiğini, bin 453'ün boşandığını söyledi. Kul, şöyle konuştu:

 

''Nereye gidiyoruz? Bu ülke bizim. Basınıyla, medyasıyla, ısparta havaalanı transfer kamu kurum ve kuruluşlarıyla Allah için memleketin mukadderatında söz sahibi olacak genç yavrularımıza iyi bir ülke bırakmak zorundayız. Dini ve imanı, menfaat ve para kazanmaya yönelik yaparsak, yarın kurduğumuz bu sistemin altında bizim de canımız yanar. Bugün, bu işin, vergi boyutu nedir? Maliye, bunu denetliyor mu, denetlemiyor mu? Ben de bunu merak ediyorum. En güzel para kazanma yolu. Gazeteye bakıyorsun ciddi bir gazete. Aslında yazdığı bir şey yok ama arka sayfasında bir çıplak kadın resmi var. Vatandaş buna abone olmuş. Her gün o resme bakmak istiyor bugün kim çıkacak diye.''

 

AK Parti Nevşehir Milletvekili Mahmut Dede, kendisinin, ısparta havaalanı transfer söz konusu hatların mağduru olduğunu, şirketindeki bir personelin yaptığı görüşmeler dolayısıyla 10 yıl önce 3 bin dolar ödediğini söyledi. Alev Dedegil, bunun üzerine ''Şirketçe terapi almışlar'' diye espri yaptı.

 

Dede, 900'lü hatların toplumda yerleştiğini, ancak bugün GSM hatları ısparta havaalanı transfer üzerinden verilen hizmetleri anlamının zor olduğunu belirterek, ''Mutlaka düzenleme yapılmalı. Çok önemli bir konu. Hiç kimsenin birbiriyle paylaşamadığı bir konu. Kanayan bir yara'' dedi. Vatandaşın şikayetiyle ilgili ilgilileri dinleyen Komisyon, önümüzdeki günlerde alınabilecek önlemlere ilişkin bir karar oluşturacak.

 

Komisyon, ısparta havaalanı transfer bugünkü toplantısında, TBMM Basımevi Binası Tadilatı ve Ek Bina yapımını üstlenen Mahmut Kotan Tur. San. İnş. Tic. Ltd. Şirketinin, ücretlerinin bir kısmını alamadıkları gerekçesiyle işçilerin yaptığı başvuruyu da sonuçlandırdı. Komisyon, şirketin TBMM'den olan ısparta havaalanı transfer alacağından, işçi ücretlerinin ödenmesini kararlaştırdı.

 

Siteler;

 

"havalaanı transfer: trdriver.com"

 

"satılık araba: neistersen.com.tr"

 

"havaalanı transfer: havaalani-transfer.neistersen.com.tr"

 

"havaalanı transfer ankara: havaalanıtransferankara.com"

 

"kiralık araba ilanları: www.neistersen.com.tr/kategori/kiralk_araba/?kat1=53&...;

 

"emlak ilanları: neistersen.com.tr/kategori/emlak/?kat1=45";

 

"alışveriş ilanları: neistersen.com.tr/kategori/alveri/?kat1=76";

 

"ücretsiz ilan ver: www.neistersen.com.tr/uyegirisi.html";

 

Bi gel istersen Burda var "Ne İstersen"

 

www.trdriver.com/

 

Kaynak: ispartahavaalanitransfer.wordpress.com/2017/02/26/isparta...

Hukuk’un ileri gelenleri Zirve Üniversitesi’nde bir araya geldi.

    

Zirve Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen Hukuk’ta Zirvedekilerden Zirve’de Hukuk” semineri düzenlendi. Hukuk alanında ileri gelenler, Zirve Üniversitesi akademisyenleri ve öğrencileri ile bir araya geldi. Düzenlenen seminere Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fikret Eren, Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Özer ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Başpınar katıldı. Gerçekleşen seminerde katılımcılar, Mülkiyet hakkının düşünce özgürlüğüne etkisi, Başkanlık sistemi ve Türkiye’de uygulanabilirliği ve Eşya hukuku açısından emval-i metruke’yi tartıştı.

    

“Mülkiyet hürriyetin ikiz kardeşidir”

    

Mevcut mülkiyet hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin koruması altındadır. Gelecekte gerçekleşecek mülkiyet hakkı (örneğin; miras yoluyla mülk edinme), 1. madde kapsamında olmadığını belirten Başkent Üniversitesi Özel Hukuk Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fikret Eren, “Mülkiyet hürriyetin ikiz kardeşidir. Mülk sahipliği kişiyi özgürleştirmekte, kişileştirmekte ve insanlaştırmaktadır.”dedi. Eren, düşünce özgürlüğünün aslında düşünceyi açıklama özgürlüğü olduğunu ve böylelikle mülkiyet hakkının temelde de düşünce özgürlüğüne dayanan bir hak olduğunu belirtti.

    

“Başkanlık sistemi Türkiye Cumhuriyeti için uygun değildir”

    

Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Özer Başkanlık sistemi ve Türkiye’de uygulanabilirliği konulu konuşmasında “Başkanlık sisteminin en büyük örneği ABD’dir. Amerika'da halk sömürgeden kurtulmak için savaş yapmış ve ayrıca iç savaşta yapmıştır . İç savaşın altında yatan sebep federal yapı kuvvetli mi olsun olmasın mı idi. Parlamenter sistemde yasama yürütmeye müdahale edebilir fakat başkanlık sisteminde kuvvetler kesin bir şekilde ayrılmıştır.”dedi. Özer, Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca yaşanan siyasi istikrarsızlıkların ve krizlerin sebebi olarak anayasal sistem görülmüş ve bunun en açık etkisi, kendisini üç anayasa yapılması ve çok sayıda anayasa değişiklikleri ile gösterdiğini ifade ederken, başkanlık sisteminin Türkiye Cumhuriyeti için uygun olmadığını belirtti.

    

“Terkedilmiş malların önceki sahiplerine iadesi mümkün değildir”

    

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Başpınar Eşya hukuku açısından emval-i metruke konulu konuşmasında Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına girmesi üzerine, iç isyanların bastırılması amacıyla, kanun, nizamname ve diğer normlar olarak bir dizi düzenleme yapıldığını belirtti. Başpınar, “Kabul edilen mevzuatta öngörülen şartlara uyanlar, firarî ve mütegayyip olarak nitelendirilmiş, malları emval-i metrûke (terk edilmiş mallar) kapsamında kabul edilerek el konulmuştur. Ancak, usulüne uygun ülkeden ayrılanlar ile Lozan Antlaşmasının yürürlüğe girmesinden sonra yurt dışına çıkanların malları ise bu kapsamda değerlendirilmemiş ve el konulmamıştır. Diğer taraftan, Cumhuriyet döneminde bu kimselerin malları ile ilgili olarak yeni düzenlemeler yapılmış, ilânlar ve davetiyeler çıkarılmıştır. Bu davete uyarak ülkeye geri dönenlerin malları iade edilmiştir. Ülkeye dönmeyenlerin malları ise, 1928 yılına kadar emanette tutulmuş, bu tarihten sonra bütçeye gelir kaydedilmiştir. Bugünkü mevzuat ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı açısından emval-i metrûkenin 6 Ağustos 1924 tarihinden önceki sahiplerine iadesi mümkün değildir. Bu konuda Yargıtay ve Danıştay’ın pek çok kararı bulunmaktadır.”dedi.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, zorunlu trafik sigortalarında primlerin daha etkin bir şekilde düşürülmesi için yeni bir mevzuat hazırladıklarını belirtti

  

#Düşürecek, #Formül, #Haber, #Haberi, #Haberler, #Haberleri, #Primlerini, #Sigortası, #Trafik, #Zorunlu

 

yerelturkiye.com/ekonomi/zorunlu-trafik-sigortasi-primler...

AXA Grubu, finansal koruma ve fon yönetimi alanında dünya lideri konumundadır ve A.M Best'e göre dünyanın en büyük sigorta grubudur. AXA Grubu'nun, müşterilerinin her türlü ihtiyaçlarına cevap verebilmeyi hedefleyen 'Finansal Koruma' konusundaki faaliyetleri sigorta, kişisel koruma, birikim ve gayrimenkul planlama alanlarını kapsamaktadır. Bugün dünyada 50 milyon kişi ve ticari işletme AXA çatısı altında ailelerini, çalışanlarını ve mallarını güvence altına almakta, kişisel ve ticari varlıklarını yönetmektedir.

En iyi olmaktan anladığımız; müşteriler, ortaklar ve çalışanların memnuniyetini sağlamış, onlar tarafından tercih edilen, çevresine duyarlı ve referans olarak gösterilen bir şirket olmaktır.

Bir şirketin kurum kültürü kurumun kendisi için seçtiği, aynı zamanda diğerlerinden farklılaşmasını sağlayan özellikleri ile oluşur.

AXA SİGORTA olarak biz bu farklılaşmayı çalışanlarımıza, ortaklarımıza, müşterilerimize, acentelerimize, mal ve hizmet sağlayıcılarımıza, çevreye, topluma verdiğimiz sözler ve de bunları gerçekleştirme biçimimizi tanımladığımız temel değerlerimiz ile sağlıyoruz

Şirketimiz, bağlı bulunduğu kanun ve yönetmelikler çerçevesinde kar dağıtımını gerçekleştirmektedir. Kar dağıtımının belirlenmesinde, uzun vadeli grup stratejilerimiz, yatırım ve finansman politikalarımız, karlılık ve nakit pozisyonlarımız ve en önemlisi sermaye yeterlilik oranımız dikkate alınmaktadır. Şirketin Sermaye Yeterliliği'ne dair önümüzdeki yıllara yönelik yapılan tahminlere ve şirket hedeflerine paralel olarak kar dağıtımı kararları her sene Mart ayında yapılan Genel Kurul'da ortaklar tarafından verilmektedir.

Buna göre bağlı bulunulan mevzuat çerçevesinde hazırlanan ve bağımsız denetime tabii tutulmuş mali tablolarda yer alan net dönem karı ve yine ilgili mevzuat çerçevesinde hesaplanan "dağıtılabilir kar" üzerinden nakit veya bedelsiz hisse şeklinde kar dağıtımı yapılmaktadır.

Birikmiş toplamı ödenmiş sermayenin 20%sini geçmemek şartı ile şirket her sene vergi öncesi karının %5 oranında 1.yedek akçe, nakit dağıtılabilir karının da 1/11'i oranında 2.yedek akçe ayırmaktadır.

  

Müşteri Hizmetleri 0850 250 9999

 

Türkiye'deki AXA Sigorta Acenteleri

 

AXA Sigorta Adana   

AXA Sigorta Adıyaman   

AXA Sigorta Afyonkarahisar 

AXA Sigorta Ağrı  

AXA Sigorta Aksaray  

AXA Sigorta Amasya  

AXA Sigorta Ankara  

AXA Sigorta Antalya  

AXA Sigorta Ardahan  

AXA Sigorta Artvin  

AXA Sigorta Aydın  

AXA Sigorta Balıkesir  

AXA Sigorta Bartın  

AXA Sigorta Batman

AXA Sigorta Bayburt

AXA Sigorta Bilecik  

AXA Sigorta Bingöl  

AXA Sigorta Bitlis  

AXA Sigorta Bolu  

AXA Sigorta Burdur  

AXA Sigorta Bursa  

AXA Sigorta Düzce  

AXA Sigorta Çanakkale  

AXA Sigorta Çankırı  

AXA Sigorta Çorum  

AXA Sigorta Denizli  

AXA Sigorta Diyarbakır  

AXA Sigorta Gaziantep

AXA Sigorta Edirne  

AXA Sigorta Elazığ  

AXA Sigorta Erzincan

AXA Sigorta Erzurum

AXA Sigorta Eskişehir

AXA Sigorta Giresun

AXA Sigorta Gümüşhane  

AXA Sigorta Hakkari  

AXA Sigorta Hatay  

AXA Sigorta Iğdır

AXA Sigorta Isparta

AXA Sigorta İstanbul

AXA Sigorta İzmir  

AXA Sigorta Karabük  

AXA Sigorta Kahramanmaraş 

AXA Sigorta Kırklareli

AXA Sigorta Kars  

AXA Sigorta Kastamonu

AXA Sigorta Kayseri  

AXA Sigorta Karaman  

AXA Sigorta Kırıkkale  

AXA Sigorta Kütahya

AXA Sigorta Kırşehir

AXA Sigorta Konya

AXA Sigorta Kilis

AXA Sigorta Kocaeli

AXA Sigorta Malatya

AXA Sigorta Manisa

AXA Sigorta Mardin

AXA Sigorta Mersin

AXA Sigorta Muğla  

AXA Sigorta Muş  

AXA Sigorta Niğde  

AXA Sigorta Nevşehir

AXA Sigorta Ordu  

AXA Sigorta Osmaniye

AXA Sigorta Rize  

AXA Sigorta Sakarya  

AXA Sigorta Sivas

AXA Sigorta Şırnak

AXA Sigorta Samsun

AXA Sigorta Siirt

AXA Sigorta Sinop

AXA Sigorta Şanlıurfa

AXA Sigorta Tekirdağ

AXA Sigorta Tokat

AXA Sigorta Trabzon

AXA Sigorta Tunceli

AXA Sigorta Uşak  

AXA Sigorta Yalova  

AXA Sigorta Yozgat

AXA Sigorta Van  

AXA Sigorta Zonguldak

Sağlık Sertifikası Tarım ve Köy işleri Bakanlığı ya da Üniversitelerin ilgili bölümlerinden alınmakta olup; bitki ve bitkisel ürünler ile canlı hayvan, hayvansal ürünler ve deniz ürünlerinde aranmaktadır.

 

a-Bitki ve Bitkisel Ürünler:

Bitki ve bitkisel ürün ihracatçısı, ihraç edeceği ürünle ilgili hastalık, zararlı maddeler ve ilaç kalıntılarının bulunmadığını gösteren Bitki Sağlık Sertifikası’nı T.C Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Tarım İl Müdürlüklerinden temin ederek gümrük idaresine ibraz edecektir.

1951 Roma Uluslararası Bitki Koruma Anlaşmasıyla düzenlenen ve Zirai Karantina Tüzüğü’nün Örnek 6sında yer alan sertifika örneği kullanılmaktadır. Bu sertifika ürünün bitkisel hastalıklardan ari olduğunu belgelemektedir. Fiziksel işlemlere tabi tutulmuş bitkisel ürünlerde ise Bitki Sağlığı Sertifikası aranmaz.

Ticaret Borsasına Kote Edilmiş zirai bir ürünün ihracında ise, ayrıca Borsa Tescil Beyannamesi’nin de gümrüğe ibrazı gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, hali hazırda geçerli olan mevzuat kapsamında, tüm tarım ürünlerinde işleme tabi tutulup tutulmadığına bakılmaksızın alıcı ülkenin talebi doğrultusunda Sağlık Sertifikası düzenlenmektedir. Bu çerçevede ihracatçının ya da temsilcisinin ürünün denetlenmesini isteyen bir beyanname vermesi üzerine, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gıda güvenliğine yönelik olarak sertifika düzenlenmesi amacıyla yapılan denetim esnasında muayene ve analiz etmek üzere gerektiğinde numune alınarak denetim raporu ve analiz sonuçlarının değerlendirilmesinde alıcı ülke talebi ve/veya Türk Gıda Kodeksi esas alınmaktadır. Sağlık sertifikaları Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İl Müdürlüklerince düzenlenmektedir.

 

b-Canlı Hayvan, Hayvansal Ürünler ve Deniz Ürünleri

Canlı hayvan, hayvansal ürünler ile deniz ürünleri ihraç edeceklerden, Tarım İl Müdürlüklerinden temin edilmek üzere, söz konusu ürünlerin insan ve hayvanlara geçebilen hastalıklardan temiz olduğunu gösterir Sağlık Sertifikası istenmektedir.

Veteriner Sağlık Sertifikaları Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İl Müdürlüklerince düzenlenmektedir. Canlı hayvanların ve hayvansal ürünlerin ihracatında düzenlenen Sağlık Sertifikaları hedef ülke ve ürün bazında farklılık göstermektedir.

Hayvan Sağlık Sertifikaları düzenlenirken alıcı ülkenin istekleri ve belirlemiş olduğu sertifika formatı dikkate alınmaktadır. www.webustam.net.tr/blog/e-ticaret/ihracinda-saglik-serti...

İhracat Faturalarını E-Fatura Olarak Düzenleme Zorunluluğu 01.01.2017 Tarihine Ertelendi:

 

Gelir İdaresi Başkanlığı, e-fatura portalı üzerinde “İhracat Faturası” kesilemeyecek. Bu süreç özel entegratörler tarafından yürütülürken, e-fatura çözümlerinden biri olan entegrasyon yöntemi kullanılarak devam ettirilebilecek.

 

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 454)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SIRA NO: 461)

20/6/2015 tarihli ve 29392 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No:454)'nin "3. İhracat İşlemlerinde e-Fatura Uygulaması" başlıklı bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesi kapsamındaki mal ihracı ve yolcu beraberi eşya ihracı (Türkiye'de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura düzenleyecek olanlar, bahsi geçen faturalarını da 1/1/2017 tarihinden itibaren e-fatura olarak düzenleyeceklerdir. Söz konusu faturaların e-fatura olarak düzenlenmesi ve gönderilmesine ilişkin usul ve esaslar ile uygulamadan yararlanma yöntemleri www.efatura.gov.tr adresinde yayımlanan "e-Fatura Uygulaması Gümrük İşlemleri Kılavuzu"nda ayrıntılı olarak açıklanacaktır.”

Tebliğ olunur.

 

GÜMRÜK SİRKÜLERİ

NO: 2015/73

KONU: İhracat İşlemlerinde E-fatura Uygulamasına İlişkin olarak “e-Fatura Gümrük İşlemleri Kılavuzu” Taslağı Yayınlanmıştır.

 

Gelir İdaresi Başkanlığınca "e-Fatura Gümrük İşlemleri Kılavuzu" taslağı yayınlanmıştır.

Eski usulle gerçekleştirilen fatura işlemlerinde ihracat yapan kurumların kağıt fatura olarak faturalarını kesip saklaması gerekiyordu.

25 Aralık 2015 tarih ve 29573 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 461 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yapılan düzenleme ile 01.01.2017 tarihi itibariyle e-fatura zorunluluğu olan bir mükellef mal ihracı ve yolcu beraberi eşya ihracı(Türkiye’de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında faturalarını e-fatura olarak düzenleyecek.

 

Taslak Kılavuzda yer alan açıklamalar özetle aşağıdaki gibidir.

A) İhracat Faturası

Uygulamayı kullanarak ihracat faturası düzenlemek isteyen mükellefler; e-fatura sistemine kayıtlı olmalıdır. Düzenleyecekleri ihracat faturalarının alıcıları bilgilerini Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak düzenleyeceklerdir. Düzenlenen faturalar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı sisteminde görünecektir.

İhracat faturalarının elektronik ortamda işleyişi için gerekli 4 farklı rol vardır.

 

1.Fatura Düzenleyen

İhracat faturasını düzenleyen; standarda uygun olarak oluşturulan elektronik faturayı düzenleyen, uygulamaya özel entegratör veya entegrasyon yolu ile dahil olmuş tüzel kişiliktir.

 

2.Gümrük ve Ticaret Bakanlığı

Kendisine gelen ihracat faturalarını gümrük beyannamesi ekinde alan kurumdur.

 

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İhracat faturasını; Elektronik ortamda sistemine alır,

Gümrük Sistemine alınan fatura için, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından 20 haneli bir referans numarası üretilir, 20 haneli bir referans numarası yükümlüye bildirilir. 20 haneli bir referans numarası ile belge tarihi yükümlü tarafından gümrük beyannamesinin 44 no’lu kutusunda “Belge Referans No” ve “Belge Tarihi” alanlarında beyan edilecektir.

Gümrük beyannamesinin tescilinden önce faturada değişiklik yapılması gerekmesi halinde, değişiklik yapılacak olan fatura ve bu fatura için alınan referans numarası iptal edilir. İptal edilen fatura için alınan referans numarası beyannamenin tescilinde kullanılamaz.

Gümrük beyannamesinin tescilinden sonra faturada değişiklik yapılması gerekmesi halinde, gümrük idaresinin onayından sonra değişiklik yapılacak olan fatura ve bu fatura için alınan referans numarası iptal edilir. İptal edilen fatura için alınan referans numarası beyannamenin tescilinde kullanılamaz.

Gümrük işlemleri mevzuat dahilinde tamamlanır.

 

3.Merkez

Faturaların elektronik belge olarak düzenlenmesi, elektronik olarak imzalanması veya Mali Mühür ile onaylanması, saklanması, iletilmesi ile fatura bilgilerinin veri standartları ve formatına uygun biçimde aktarılması ve muhatabı tarafından alınmasına ilişkin belirlenen usul ve esasları uygular ve denetler.

 

4.Alıcı Kurum

İhracat faturasındaki mal/hizmetleri satın alan kurumdur. İhracat e-faturasını kendi ülkesindeki işlemleri için satıcı kurumdan talep edebilir.

 

Fatura Formatı

Fatura bilgilerinde ProfileID: IHRACAT girilecektir.

E-Fatura UBL TR 1.2 temel standardından farklı ihracat faturasında bulunması gereken bilgiler kılavuzda detaylıca belirtilmiştir.

 

B) Yolcu Beraberi Eşya İhracı Faturası

Yolcu Beraberi Eşya İhracı Faturasının İş Akışı ve Roller

Yolcu beraberi eşya ihracının elektronik gerçekleştirimi, kullanılan e-fatura formatının ek bilgilerle desteklenmiş özelleşmiş halinin aşağıda tariflenen iş akışı ile yapılmasıdır.

 

Uygulamayı kullanarak fatura düzenlemek isteyen mükellefler; e-fatura sistemine kayıtlı olmalıdır, Düzenleyecekleri yolcu beraberi eşya ihracı faturalarının alıcıları bilgilerini Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak düzenleyeceklerdir,

Düzenlenen faturalar onay için Gümrük çıkış memurunun önüne düşecektir,

Onaylanan faturalar ile ilgili uygulama yanıtı ...??? ödemesi için ilgili yetki belgeli aracı kurumların sistemine düşecektir.

Yolcu beraber eşya faturalarının elektronik ortamda işleyişi için gerekli 5 farklı rol vardır. Söz konusu roller ve tanımları aşağıda ilgili başlıklar altında yer almaktadır.

 

1.Fatura Düzenleyen

Yolcu beraber eşyanın elektronik olarak gönderimi kapsamında fatura düzenleyen; standarda uygun olarak oluşturulan elektronik faturayı düzenleyen, uygulamaya özel entegratör veya entegrasyon yolu ile dahil olmuş tüzel kişiliktir.

 

2.Gümrük ve Ticaret Bakanlığı

Kendisine onay için gelen yolcu beraberi eşya ihracı faturalarını ve satın alınan malı gümrük memurları aracılığıyla kontrol etme ve kontrol sonucuna göre onay işlemi yapan kurumdur.

 

3.Merkez

Faturaların elektronik belge olarak düzenlenmesi, elektronik olarak imzalanması veya Mali Mühür ile onaylanması, saklanması, iletilmesi ile fatura bilgilerinin veri standartları ve formatına uygun biçimde aktarılması ve muhatabı tarafından alınmasına ilişkin belirlenen usul ve esasları uygular ve denetler.

 

4.Yetkili Aracı Kurum

Türkiye'de ikamet etmeyen yolculara KDV iadesi yapmak üzere yetki belgesi almış aracı firmalardır. E-Fatura kapsamında;Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından gümrük memuru aracılığıyla gönderilen uygulama yanıtını alır.

Uygulama yanıtı içindeki bilgileri kontrol ederek göre yolcuya KDV iadesi ödemesi yapar.

 

Bildirim zorunluluğu

5.Türkiye'de ikamet etmeyen yolcu

KDV iadesi alabilmek için aldığı mallar için fatura düzenletme ve pasaport ve isim bilgilerini fatura düzenleyene verme zorunluluğu vardır. Yetkili aracı kurumlardan gümrük onayından sonra iadesini alabilir.

 

Fatura ve Uygulama Yanıtı Formatı

Fatura bilgilerinde ProfileID: YOLCUBERABERFATURA girilecektir.

E-Fatura UBL TR 1.2 temel standardından farklı olarak yolcu beraber eşya faturasında farklı bulunması gereken bilgiler kılavuzda detaylıca belirtilmiştir.

Burada yer alan bilgiler belli bir konunun veya konuların çok geniş kapsamlı bir şekilde ele alınmasından ziyade genel çerçevede bilgi vermek ve yorum yapmak amacını taşımaktadır. Amacımız muhasebe, vergi, yatırım, danışmanlık alanlarında veya diğer türlü profesyonel bağlamda tavsiye veya hizmet sunmak değildir.

Bilgileri kişisel finansal veya ticari kararlarınızda yegane dayanak olarak kullanmaktan ziyade, konusuna hakim profesyonel bir danışmana başvurmanız tavsiye edilir. Bu yazılarımız ve içeriğindeki bilgiler, oldukları şekliyle sunulmaktadır.

Söz konusu yazıların içeriğindeki bilgilerin hata içermediğine veya belirli performans ve kalite kriterlerini karşıladığına dair bir güvence vermemektedir.

Yazılar ve içeriğindeki bilgileri kullanımınız sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü risk tarafınıza aittir ve bu kullanımdan kaynaklanan her türlü zarara dair risk ve sorumluluk tamamen tarafınızca üstlenilmektedir. 'WEBUSTAM İnternet ve Telekomünikasyon Hizmetleri'' Söz konusu kullanımdan dolayı, (ihmalkarlık kaynaklı olanlar da dahil olmak üzere) sözleşmesel bir dava, kanun veya haksız fiilden doğan her türlü özel, dolaylı veya arızi zararlardan ve cezai tazminattan dolayı sorumlu tutulamaz. www.webustam.net.tr/blog/e-ticaret/ihracat-faturalarinin-...

Mesleki Yeterlilik Belgesi Veren Kurumlar arasında İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Konya, Kayseri, Bursa, Kocaeli,Gebze vb. yerler bulunmaktadır.

 

Mesleki Yeterlilik Belgesi Veren Kurumlar artık Türkiye’nin dört bir yanında hizmet vermektedir. Mesleki yeterlilik belgesi veren yerlere en çok rağbet eden iller arasında Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa, Konya, Mersin, Antalya, Adana, Kocaeli, Kayseri, Gebze vb. iller gelmektedir.

 

Mesleki Yeterlilik Kurumu, Tehlikeli ve çok tehlikeli mesleklerde çalışan işçilere MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi zorunluluğu getirdi. Bugün itibariyle toplam 12 sektör, 161 meslek dalı ve 73 Mesleki Yeterlilik Belgesi Veren Kurum ulusal yeterlilik sistemine hizmet vermektedir.

 

2017 itibariyle verilen MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi sayısı 100 bini geçmiş durumdadır. Ancak bu sayı 12 sektörde çalışan işçi sayısı göz önüne alındığında ne yazık ki Türkiye açısından yeterli değildir. MYK Mesleki Yeterlilik belgesi veren kurum sayısının artması, eş zamanlı olarak kaliteli, işini Avrupa standardı yapan nitelikli iş gücünün de ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Kalitesi kanıtlanmış iş gücü bölgesel gelişimin ve sektörel ilerlemenin yani kalkınmanın temelini oluşturacaktır.

 

Mesleki Yeterlilik Belgesi Veren Kurumlar İstanbul

 

Mesleki Yeterlilik Belgesi Veren Kurumlar İstanbul başta olmak üzere en çok Konya, Adana, İzmir gibi şehirlerde hizmet vermektedir. Yetkilendirilmiş belgelendirme kurumlarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı MYK tarafından onaylı olması personellerin alacağı belgenin de kalitesini artıracaktır. Herhangi bir çalışan iş başvurusu yaptığı zaman elindeki belge ile işin uzmanı olduğunu rahatlıkla gösterebilecektir. Mesleki Yeterlilik Belgesi Veren Kurumlar myk tarafından devamlı olarak denetim altındadır ve farklı tarihlerde çeşitli eğitimlere tabi tutulmaktadırlar.

 

Bilindiği gibi Marmara Bölgesi sanayi bakımından Türkiye’nin en gelişmiş bölgesidir. Bu bölgede Mesleki Yeterlilik Belgesi Veren Kurumlar İstanbul ve Kocaeli’de biraz önce dediğimiz gibi oldukça fazla belgelendirme yapmaktadırlar. Sanayi bölgesinde çalışan işçiler mesleki yeterlilik belgesi veren kurumlara başvuru yaparak birinci adımı atmış olurlar. Başvuru sürecinden hemen sonra diğer tüm işlemleri yani sınav, gözetim ve belgelendirme görevlerini mesleki yeterlilik belgesi veren kurumlar gerçekleştirmektedir. Size en yakın mesleki yeterlilik belgesi veren kurumları öğrenmek için Myk sitesinden faydalanabilirsiniz.

  

Mesleki Yeterlilik Belgesi Veren Yerler

 

6645 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, tehlikeli ve çok tehlikeli işler kap-samında yer alan mesleklerde çalışanlar için Mesleki Yeterlilik Belgelerini zorunlu hale getirdi. Yeterlilik belgesinin zorunlu olması gözleri bu belgeleri veren kuruluşların üzerine çekti. Mesleki yeterlilik belgesi veren yerler olarak bir takım sorumluluklar üstlendiler. Bu kurumlar hem iş güvenliğinin sağlanması, yaşanan işçi ölümlerinin azaltılmasını yani iş kazalarının düşürülmesini hem de işinde uzman personellerin yetiştirilmesini sağlamakla görevlendirildiler. Bundan dolayı myk yeterlilik belgesi veren yerlerin önemi arttı ve artmaya da devam edecektir.

 

Mesleki Yeterlilik Belgesi Veren Kuruluşlar

 

Mesleki yeterlilik belgesi veren kuruluşlar MYK’nın belirlediği birçok mevzuat ve kriterin yerine getirilmesinin ardından belgelendirmekle görevlendirilirler. MYK, bu yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşlarına çeşitli zamanlarda eğitimler vermekte ve sistemin daha sağlıklı ilerlemesini sağlamaktadır. Her yıl onlarca kuruluş yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşu olmak için çalışmalar yapmaktadır. Mesleki yeterlilik belgesi veren kuruluşlara yönelik olarak yılın belirli zamanlarında durum değerlendirmesi yapmak, belge veren kurumun da görüşlerini almak, önerilerini dinlemek için toplantılar düzenlenmektedir.

 

Yeterlilik Belgesinin zorunlu olması ve bu belgeye sahip olmamanın getirdiği cezai yükümlülük, ulusal çapta başlatılan sosyal medya kampanyaları, TV’lerde gösterilen reklamlar gibi nedenlerden dolayı MYK ve Mesleki yeterlilik belgesi veren kuruluşlara ilgi artmış, işçi ve işverenleri arayışa sürüklemiştir. 2017 yılı Mart ayı itibariyle Mesleki yeterlilik belgesi veren kurumlardan olmak isteyen kurum sayısı öngörülenden fazla olmuştur.

 

02.06.2017 tarihinde Myk sitesine baktığımızda Mesleki Yeterlilik Belgesi veren yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluş sayısı 79 adettir. Yukarıdaki videoda izleyeceğiniz gibi 2018 yılında belgelendirme kurum sayının 140 olması hedeflenmektedir.

 

MYK tarafından Yetkilendirilmiş Belgelendirme Kuruluşları arasında iseniz on binlerce kişiye erişen sitemizde firmanızın tanıtımını yapabilirsiniz.

 

www.meslekiyeterlilikbelgesi34.com/mesleki-yeterlilik-bel...

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

ENCO Mühendislik & Müşavirlik Rüzgar Santralı Hizmetlerimiz / Mevzuat;

 

*Lisanslama

*ÇED Raporu

*Kamulaştırma

*Diğer Dokümanstasyon

 

İzmir İl Müdürlüğü bünyesinde 4/1-(a) ve 4/1- (b) kapsamında tahsis servislerinde çalışan personele Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı şube müdürü, uzman ve mevzuat şeflerince uygulamalı olarak mevzuat eğitimi verildi. 19-21 Mart tarihlerinde Naci ŞAHİN Eğitim Salonunda gerçekleştirilen eğitime İzmir İl Müdürlüğü personeli ile birlikte Manisa İl Müdürlüğü personellerinden de katılım oldu.

Eğitim boyunca personellere mevzuat bilgileri dosya incelemesi yapılarak verildi. Eğitimci olarak Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı Şube Müdürleri Hakan DİLBER, Selahattin ÖZDEN, Uzman yardımcısı Bülent DEMİR, başkanlık şeflerinden Adile ALPYILDIZ, Akif SONGUR, Ali YILMAZ, Ali ÖZTÜRK, Sadettin GÜNEŞ ile yine başkanlık personellerinden Veysel YILMAZ ve Eray GÜLTEKİN’in katıldığı eğitimin oldukça verimli geçtiği gözlemlendi.

Hemşirenin Görevleri - Hemşirenin Görevleri Nelerdir

Hemşirenin Görevleri - Hemşirenin Görevleri Nelerdir

Tabip tarafından tavsiye edilen tedavi tedbirlerini uygulamak.

Acil hallerde icabeden pansumanları re’sen tatbik edebilecekleri gibi tabibin tavsiyesi üzerine sağlık kurumlarında veya dışarıda hastalara deri altına, adale içine ve damar içine şırınga yapmak.

Dispanserler ve sağlık kurumlarınca görevlendirildikleri koruyucu hekimlik işlerinde halka sıhhi tedbirleri, sağlık korunma çarelerini ve müracaat etmeleri lazım gelen sağlık kurumlarını bildirmek.

Bulaşıcı hastalıklarla savaş tedbirlerini almak ve tatbik etmek.

Kurumun hasta odalarını ve hastaların genel temizliğini yaptırmak.

Hastaların hal ve hatırlarını sormak, derecelerini almak, nabız ve teneffüslerini saymak, derece kağıtlarına teneffüslerini çizmek.

Kuruma yatırılan hastanın tüm ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak suretiyle ruhsal, duygusal ve genel alışkanlıklarını değerlendirmek. Moral gücünü artırıcı gerekli ortamı ve güveni sağlamak. Hastaları tabiplerce yapılacak muayene ve tedaviye hazırlamak.

Hastaların tedavisi için gerekli bütün kayıt, bakım ve tedavi uygulamalarını tabiplerin tariflerine göre yapmak. Hastaların ilaçlarını, içten ve dıştan olduğuna göre bizzat içirmek ve tatbik etmek, enjeksiyonları yapmak ve bunları hemşire notuna miktar ve zaman belirterek kaydedip imzalamak.

Sık sık kontrolü icap eden hastalarla ameliyatlı hastaları belirli zamanlarda yoklamak ve bunlara ait ilaçları vermek, yemeklerinin de usulüne uygun verilmesini sağlamak. Kendilerine bırakılan pansuman ve tedavileri bizzat yapmak. Nöbeti devrederken bu gibi hastalar hakkında yapılacak işleri yeni nöbetçi hemşireye vermek.

Hastalara sağlık eğitimi konusunda bilgi vermek.

Uzmanlarca analizine lüzum görülen materyali hastalardan almak ve laboratuara göndermek.

Serviste yemek dağıtımını, hastaların yemek yemeklerini gözetlemek, kendisi yemek yiyemeyecek durumda olan hastaların bizzat yemeğini yedirmek. Banyo yapacakları yardımcı hizmetli ile banyoya göndermek, gidemeyenlerin yataklarında temizliğini yaptırmak.

Servis acil dolabında bulunan ilaçları tabibinin direktifi ile ve onun sorumluluğu altında hastalara uygulamak. Sarfiyatını özel sarf defterine kaydetmek. Ertesi günü bu ilaçları eczaneden alarak yerine koymak.

Kendilerine teslim edilen demirbaş eşya ile alet, ilaç ve sair malzemeyi iyi bir şekilde saklamak ve bunları yerine göre kullanmak ve tabip tarafından istendiği zaman hazır bulundurmak, bunların dikkatsizlik ve israf suretiyle boşa gitmelerini önlemek.

Servislerin genel hizmetlerinin ve temizliklerinin yolunda gitmesini kontrol etmek ve sağlamak, gördükleri noksanları gidermek ve gidertmek.

Ameliyathane teknisyeninin bulunmadığı yerlerde onun görev ve yetkilerini kullanmak. Ayrıca görevlisi bulunmadığı hallerde sterilizatör ve otoklavların bakımı ve işletilmesini sağlamak.

Uzmanların gözlemciliği altında gerekli tahlilleri ve muayeneleri yapmak ve neticelerini deftere kaydetmek. Tahlil raporlarını uzmana imzalattıktan sonra ait olduğu servislere göndermek.

Laboratuarlara ait alet ve cihazları kullandıktan sonra temiz ve her zaman kullanıma hazır bulundurmak.

Hastaların sosyal ve ruhsal durumları ve beslenmeleri ile ilgili olarak fizyoterapist, sosyal hizmet, diyet uzmanları ve psikologlarla işbirliği yapmak.

Annelere, doğumdan evvel ve sonraki bakımları ile çocukların bakımları hakkında bilgi vermek.

Hizmet ***ürülecek bölge ve toplumu tanımak.

Bölgenin sağlık ölçütlerini değerlendirmek ve buna göre sorunları ve öncelikleri saptamak.

Bölgelerin tespit, takip ve bağışıklama hizmetleri ile kayıt bildirimlerini yapmak.

Evlilik öncesi ve evlilikte aile plânlaması hizmetleri ile ilgili danışmanlık hizmetlerini yürütmek, gerekli uygulamaları yapmak, sertifikası varsa RİA uygulamak.

İshalli hastalıklar konusundaki programlarda görev almak.

Sağlıklı beslenme ve beslenme bozuklukları konusundaki programlara katılmak.

Koruyucu ruh sağlığı hizmetlerini yürütmek.

İş ve işçi sağlığı hizmetlerinde görev almak.

Okul sağlığı hizmetlerinde görev almak.

Bağışıklama hizmetlerini yürütmek.

Acil müdahale hizmetleriyle ilgili uygulamaları yapmak.

Tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinde görev almak.

Poliklinik hizmetlerinin yürütülmesine yardımcı olmak.

Yaşlı sağlığı hizmetlerini yürütmek veya bu hizmetlere katılmak.

Kronik hastalıklar kontrol programı kapsamında kayıt, tarama ve tedavi hizmetlerini yapmak.

Kurumun gerektirdiği nöbet çalışmalarını yapmak.

Toplum kalkınması hizmetlerinde görev almak.

Tıbbi alet, malzeme ve cihazların hizmete hazır bulundurulması, usulüne uygun kullanılması ve korunmasını takip ve kontrol etmek.

Halk eğitimi materyalleri ihtiyacını belirlemek, temin edilmesini ve kullanılmasını sağlamak.

Planlanan mesai sonrası çalışmalara katılmak.

Görevi ile ilgili kayıt ve formları tutmak.

Nüfus tespiti çalışmalarında görev almak.

Mevzuatça belirlenen diğer görevleri yapmak .

 

İzmir İl Müdürlüğü bünyesinde 4/1-(a) ve 4/1- (b) kapsamında tahsis servislerinde çalışan personele Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı şube müdürü, uzman ve mevzuat şeflerince uygulamalı olarak mevzuat eğitimi verildi. 19-21 Mart tarihlerinde Naci ŞAHİN Eğitim Salonunda gerçekleştirilen eğitime İzmir İl Müdürlüğü personeli ile birlikte Manisa İl Müdürlüğü personellerinden de katılım oldu.

Eğitim boyunca personellere mevzuat bilgileri dosya incelemesi yapılarak verildi. Eğitimci olarak Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı Şube Müdürleri Hakan DİLBER, Selahattin ÖZDEN, Uzman yardımcısı Bülent DEMİR, başkanlık şeflerinden Adile ALPYILDIZ, Akif SONGUR, Ali YILMAZ, Ali ÖZTÜRK, Sadettin GÜNEŞ ile yine başkanlık personellerinden Veysel YILMAZ ve Eray GÜLTEKİN’in katıldığı eğitimin oldukça verimli geçtiği gözlemlendi.

Uluslararası Af Örgütü aktivistleri bugün Karaköy'deki Üsküdar-Haliç iskelesi önünde toplanarak Türkiye'deki insan haklarının gündelik yaşamımızın merkezinde olması ve bu hakların hükümetler tarafından güvence altına alınması gerektiğini dile getirdi.

 

Ellerinde pankartlarla "İfade Özgürlüğü, Şimdi!" bannerı arkasında toplanan aktivistlerden Evren Emre Çakmak, talepleri ve kampanyanın kapsamını anlatan aşağıdaki açıklamayı okudu.

 

"İfade özgürlüğü hakkı, uluslararası standartlara uymayan yasalar tarafından adil olmayan bir şekilde kısıtlanmaya devam ediyor. Gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, aktivistler, sanatçılar ve diğer birçok kişi sadece görüşlerini barışçıl şekilde ifade ettikleri için Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele Kanunu (TMK) maddeleri uyarınca yargılanıyor. Birçoğu uzun yargılanma süreleri boyunca cezaevinde tutuluyor.

 

Türkiye Hükümeti, Mart 2013’te, “Dördüncü Yargı Paketi”ni ülkenin yargı sistemini uluslararası standartlarla ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu hale getirmek amacıyla Meclis'e sundu. Bizler, hükümetin bu amacı dile getirmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak, şu anki haliyle, reform paketinin bu amaca ulaşmak için yeterli olmadığını görüyoruz. Bu nedenle, hükümeti, sunulan yargı reformu programını, ifade özgürlüğü hakkını koruyan uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmesini sağlamaya davet ediyoruz. Ayrıca, programın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin koşullarını yerine getirmesini talep ediyoruz.

 

Bu amaçla:

 

Türk Ceza Kanunu’nun,

 

- “Türk milletini aşağılama” başlıklı 301. Maddesi, “Halkı askerlikten soğutmak” başlıklı 318. Maddesi ve “Suçu ve suçluyu övme” başlıklı 215. Maddesi’nin tümüyle kaldırılmasını,

 

- 125. Maddesi’nde belirtildiği şekliyle, “hakaret suçu”nun Ceza Kanunu’ndan çıkarılarak, medeni hukuk davalarının konusu haline getirilmesini,

 

- Sadece şiddet teşkil eden nefret kışkırtıcılığının savunulmasının yargılanmasını garanti altına alması için, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” başlıklı 216. Maddesi’nin 2. ve 3. bentlerinin yürürlükten kaldırılması yoluyla değiştirilmesini,

 

Terörle mücadele mevzuatının,

 

- İçeriğindeki geniş ve belirsiz terörizm tanımının, terörle mücadelede insan haklarının ve temel özgürlüklerin korunması noktasına vurgu yapan Birleşmiş Milletler Özel Raportörü’nün tanımıyla uyumlu hale getirilmesini,

 

- Türk Ceza Kanunu’nun “Örgüt adına suç işlemek” konusunda düzenleme yapan 220/6. Maddesi’nin yürürlükten kaldırılmasını,

 

- Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan “Terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basmak veya yayınlamak” konusunda düzenleme yapan 6/2. Maddesi’nin yürürlükten kaldırılmasını,

 

- “Terör örgütü propagandası yapmak” konusunda düzenleme yapan 7/2. Maddesi’nin sadece şiddet kışkırtıcılığını savunmanın yasaklanmasını garanti altına alacak şekilde değiştirilmesini,

 

Ve Anayasa’nın

 

- Halihazırdaki birçok kısıtlama içeren 26. Maddesi’nin, ifade özgürlüğü hakkının korunmasını uluslararası standartlarla uyumlu hale getirerek güvence altına alacak şekilde değiştirilmesini talep ediyoruz."

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

Ne zaman: 17 Mayıs 2012 – Uluslararası Homofobi Karşıtı Gün

Perşembe // Saat: 13.30

Nerede: Yüksel Caddesi // İnsan Hakları Anıtı Önü // Ankara

Etkinlik: Uluslararası Af Örgütü, Kaos GL Derneği, Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Lambdaistanbul LGBTT Derneği, Siyah Pembe Üçgen Derneği ve LGBT Aileleri İstanbul Grubu olarak “Türkiye’de lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler eşitlik istiyor” kampanyası ile ilgili bir basın açıklaması yapacağız. Ardından Yeni Şehir Postanesi’ne kadar yürüyerek kampanya boyunca dünya çapından topladığımız 50 bine yakın imzayı Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a göndereceğiz.

Aşağıdaki talepleri Başbakan’a ileteceğimiz etkinliğimizde bir muhabir görevlendirmeniz dileğiyle,

Uluslararası Af Örgütü, Kaos GL Derneği, Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Lambdaistanbul LGBTT Derneği, Siyah Pembe Üçgen Derneği ve LGBT Aileleri İstanbul Grubu

· Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılıkla mücadele etmek için kapsamlı mevzuat şarttır ve en kısa zamanda oluşturulmalıdır.

· Yetkililer homofobik ve transfobik söylemin kabul edilemez olduğunu öncelikle kendileri bu dili kullanmaktan sakınarak ayrımcılıkla mücadelede siyasi idare göstermelidir.

· LGBT örgütlerinin korunması ve saygı görmesi gerekiyor. Politikacıların onlara açık destek vermesinin tam zamanıdır.

 

Fotoğraf: Güneş Daşlı

İzmir İl Müdürlüğü bünyesinde 4/1-(a) ve 4/1- (b) kapsamında tahsis servislerinde çalışan personele Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı şube müdürü, uzman ve mevzuat şeflerince uygulamalı olarak mevzuat eğitimi verildi. 19-21 Mart tarihlerinde Naci ŞAHİN Eğitim Salonunda gerçekleştirilen eğitime İzmir İl Müdürlüğü personeli ile birlikte Manisa İl Müdürlüğü personellerinden de katılım oldu.

Eğitim boyunca personellere mevzuat bilgileri dosya incelemesi yapılarak verildi. Eğitimci olarak Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı Şube Müdürleri Hakan DİLBER, Selahattin ÖZDEN, Uzman yardımcısı Bülent DEMİR, başkanlık şeflerinden Adile ALPYILDIZ, Akif SONGUR, Ali YILMAZ, Ali ÖZTÜRK, Sadettin GÜNEŞ ile yine başkanlık personellerinden Veysel YILMAZ ve Eray GÜLTEKİN’in katıldığı eğitimin oldukça verimli geçtiği gözlemlendi.

İzmir İl Müdürlüğü bünyesinde 4/1-(a) ve 4/1- (b) kapsamında tahsis servislerinde çalışan personele Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı şube müdürü, uzman ve mevzuat şeflerince uygulamalı olarak mevzuat eğitimi verildi. 19-21 Mart tarihlerinde Naci ŞAHİN Eğitim Salonunda gerçekleştirilen eğitime İzmir İl Müdürlüğü personeli ile birlikte Manisa İl Müdürlüğü personellerinden de katılım oldu.

Eğitim boyunca personellere mevzuat bilgileri dosya incelemesi yapılarak verildi. Eğitimci olarak Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı Şube Müdürleri Hakan DİLBER, Selahattin ÖZDEN, Uzman yardımcısı Bülent DEMİR, başkanlık şeflerinden Adile ALPYILDIZ, Akif SONGUR, Ali YILMAZ, Ali ÖZTÜRK, Sadettin GÜNEŞ ile yine başkanlık personellerinden Veysel YILMAZ ve Eray GÜLTEKİN’in katıldığı eğitimin oldukça verimli geçtiği gözlemlendi.

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

İzmir İl Müdürlüğü bünyesinde 4/1-(a) ve 4/1- (b) kapsamında tahsis servislerinde çalışan personele Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı şube müdürü, uzman ve mevzuat şeflerince uygulamalı olarak mevzuat eğitimi verildi. 19-21 Mart tarihlerinde Naci ŞAHİN Eğitim Salonunda gerçekleştirilen eğitime İzmir İl Müdürlüğü personeli ile birlikte Manisa İl Müdürlüğü personellerinden de katılım oldu.

Eğitim boyunca personellere mevzuat bilgileri dosya incelemesi yapılarak verildi. Eğitimci olarak Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı Şube Müdürleri Hakan DİLBER, Selahattin ÖZDEN, Uzman yardımcısı Bülent DEMİR, başkanlık şeflerinden Adile ALPYILDIZ, Akif SONGUR, Ali YILMAZ, Ali ÖZTÜRK, Sadettin GÜNEŞ ile yine başkanlık personellerinden Veysel YILMAZ ve Eray GÜLTEKİN’in katıldığı eğitimin oldukça verimli geçtiği gözlemlendi.

İzmir İl Müdürlüğü bünyesinde 4/1-(a) ve 4/1- (b) kapsamında tahsis servislerinde çalışan personele Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı şube müdürü, uzman ve mevzuat şeflerince uygulamalı olarak mevzuat eğitimi verildi. 19-21 Mart tarihlerinde Naci ŞAHİN Eğitim Salonunda gerçekleştirilen eğitime İzmir İl Müdürlüğü personeli ile birlikte Manisa İl Müdürlüğü personellerinden de katılım oldu.

Eğitim boyunca personellere mevzuat bilgileri dosya incelemesi yapılarak verildi. Eğitimci olarak Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı Şube Müdürleri Hakan DİLBER, Selahattin ÖZDEN, Uzman yardımcısı Bülent DEMİR, başkanlık şeflerinden Adile ALPYILDIZ, Akif SONGUR, Ali YILMAZ, Ali ÖZTÜRK, Sadettin GÜNEŞ ile yine başkanlık personellerinden Veysel YILMAZ ve Eray GÜLTEKİN’in katıldığı eğitimin oldukça verimli geçtiği gözlemlendi.

İzmir İl Müdürlüğü bünyesinde 4/1-(a) ve 4/1- (b) kapsamında tahsis servislerinde çalışan personele Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı şube müdürü, uzman ve mevzuat şeflerince uygulamalı olarak mevzuat eğitimi verildi. 19-21 Mart tarihlerinde Naci ŞAHİN Eğitim Salonunda gerçekleştirilen eğitime İzmir İl Müdürlüğü personeli ile birlikte Manisa İl Müdürlüğü personellerinden de katılım oldu.

Eğitim boyunca personellere mevzuat bilgileri dosya incelemesi yapılarak verildi. Eğitimci olarak Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı Şube Müdürleri Hakan DİLBER, Selahattin ÖZDEN, Uzman yardımcısı Bülent DEMİR, başkanlık şeflerinden Adile ALPYILDIZ, Akif SONGUR, Ali YILMAZ, Ali ÖZTÜRK, Sadettin GÜNEŞ ile yine başkanlık personellerinden Veysel YILMAZ ve Eray GÜLTEKİN’in katıldığı eğitimin oldukça verimli geçtiği gözlemlendi.

İzmir İl Müdürlüğü bünyesinde 4/1-(a) ve 4/1- (b) kapsamında tahsis servislerinde çalışan personele Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı şube müdürü, uzman ve mevzuat şeflerince uygulamalı olarak mevzuat eğitimi verildi. 19-21 Mart tarihlerinde Naci ŞAHİN Eğitim Salonunda gerçekleştirilen eğitime İzmir İl Müdürlüğü personeli ile birlikte Manisa İl Müdürlüğü personellerinden de katılım oldu.

Eğitim boyunca personellere mevzuat bilgileri dosya incelemesi yapılarak verildi. Eğitimci olarak Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı Şube Müdürleri Hakan DİLBER, Selahattin ÖZDEN, Uzman yardımcısı Bülent DEMİR, başkanlık şeflerinden Adile ALPYILDIZ, Akif SONGUR, Ali YILMAZ, Ali ÖZTÜRK, Sadettin GÜNEŞ ile yine başkanlık personellerinden Veysel YILMAZ ve Eray GÜLTEKİN’in katıldığı eğitimin oldukça verimli geçtiği gözlemlendi.

İzmir İl Müdürlüğü bünyesinde 4/1-(a) ve 4/1- (b) kapsamında tahsis servislerinde çalışan personele Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı şube müdürü, uzman ve mevzuat şeflerince uygulamalı olarak mevzuat eğitimi verildi. 19-21 Mart tarihlerinde Naci ŞAHİN Eğitim Salonunda gerçekleştirilen eğitime İzmir İl Müdürlüğü personeli ile birlikte Manisa İl Müdürlüğü personellerinden de katılım oldu.

Eğitim boyunca personellere mevzuat bilgileri dosya incelemesi yapılarak verildi. Eğitimci olarak Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı Şube Müdürleri Hakan DİLBER, Selahattin ÖZDEN, Uzman yardımcısı Bülent DEMİR, başkanlık şeflerinden Adile ALPYILDIZ, Akif SONGUR, Ali YILMAZ, Ali ÖZTÜRK, Sadettin GÜNEŞ ile yine başkanlık personellerinden Veysel YILMAZ ve Eray GÜLTEKİN’in katıldığı eğitimin oldukça verimli geçtiği gözlemlendi.

İzmir İl Müdürlüğü bünyesinde 4/1-(a) ve 4/1- (b) kapsamında tahsis servislerinde çalışan personele Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı şube müdürü, uzman ve mevzuat şeflerince uygulamalı olarak mevzuat eğitimi verildi. 19-21 Mart tarihlerinde Naci ŞAHİN Eğitim Salonunda gerçekleştirilen eğitime İzmir İl Müdürlüğü personeli ile birlikte Manisa İl Müdürlüğü personellerinden de katılım oldu.

Eğitim boyunca personellere mevzuat bilgileri dosya incelemesi yapılarak verildi. Eğitimci olarak Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı Şube Müdürleri Hakan DİLBER, Selahattin ÖZDEN, Uzman yardımcısı Bülent DEMİR, başkanlık şeflerinden Adile ALPYILDIZ, Akif SONGUR, Ali YILMAZ, Ali ÖZTÜRK, Sadettin GÜNEŞ ile yine başkanlık personellerinden Veysel YILMAZ ve Eray GÜLTEKİN’in katıldığı eğitimin oldukça verimli geçtiği gözlemlendi.

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

 

via

 

Yedinci sırada yer alan iklim değişikliği, araştırma tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. AGCS CEO’su Joachim Müller, siber tehditler ve iklim değişikliğinin; şirketlerin önümüzdeki on yılda yakından izlemeleri gereken en önemli iki risk olduğuna dikkat çekti.

 

Araştırmanın Türkiye sıralamasında ise makroekonomik gelişmeler ve doğal afet riskleri ilk iki sırada yer aldı.

 

Allianz Global Corporate & Specialty (AGCS) tarafından gerçekleştirilen yıllık küresel iş dünyası riskleri anketi Allianz Risk Barometresi'nin dokuzuncusu yayımlandı. Çalışma, bu yıl aralarında CEO’ların, risk yöneticilerinin, brokerların ve sigorta uzmanlarının da bulunduğu 100’ü aşkın ülkeden 2.718 uzmanın görüşlerine yer vererek rekor katılıma ulaştı. Allianz 2020 Risk Barometresi’ne göre siber olaylar yüzde 39’la ilk kez en büyük küresel iş dünyası riski oldu. Şirketlerin verilere ve bilişim sistemlerine giderek artan bağımlılığı ve yaşanan birkaç yüksek profilli olayın etkisiyle siber tehdit farkındalığı son yıllarda hızla arttı. Siber tehditler, yedi yıl önce yüzde 6 ile 15’inci sırada yer alıyordu. Yıllardır en büyük risk olarak görülen iş kesintileri ise, yüzde 37 ile ikinci sırada yer aldı. Yüzde 27’yle üçüncü olan mevzuat ve yönetmeliklerdeki değişiklikler ve yüzde 17’yle yedinci sırada yer alan iklim değişikliği listede en çok basamak atlayan riskler oldu. Bu sonuçlar ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşının, Brexit’in ve küresel ısınmanın şirket ve ülkeleri küresel çapta endişelendirdiğine işaret ediyor.

 

Çalışma ile ilgili değerlendirmede bulunan AGCS CEO’su Joachim Müller, Allianz 2020 Risk Barometresi’nin, siber tehditler ve iklim değişikliğinin; önümüzdeki on yılda yakından izlenmesi gereken en önemli iki risk olduğunu gösterdiğine dikkat çekti. Müller şöyle konuştu: “Elbette mücadele edilmesi gereken pek çok başka hasar ve aksaklık senaryoları da var. Ancak kurum yönetimleri ve risk yöneticileri siber tehdit ve iklim değişikliği risklerine çözüm bulamazlarsa, bu durumun büyük ihtimalle şirketlerinin operasyonel performansı, finansal sonuçları ve itibarıyla birlikte kilit paydaşları üzerinde de olumsuz etkileri olacaktır. Siber tehdit ve iklim değişikliği riskleri için hazırlık ve plan yapmak hem rekabet gücü açısından avantaj sağlayacak, hem de dijitalleşmenin ve küresel ısınmanın hâkim olduğu bir çağda işletme direncini artıracaktır.”

 

Siber risk maliyeti milyon dolarları buluyor

En büyük küresel risk olmanın yanı sıra siber olaylar ankete katılan birçok ülkede en büyük üç risk arasında yer alıyor. Avusturya, Belçika, Fransa, Hindistan, Güney Afrika, Güney Kore, İspanya, İsveç, İsviçre, Birleşik Krallık ve ABD, siber olayları en büyük işletme riski olarak görüyor. İşletmeler daha büyük ve daha maliyetli veri sızıntıları, giderek artan yazılım ve kandırma olaylarıyla ve olayların ardından gizlilikle ilişkili ceza veya dava riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Bir milyondan fazla kaydın sızıntısını içeren bir mega veri sızıntısının maliyeti, geçtiğimiz yıla kıyasla yüzde 8 artarak ortalama 42 milyon dolara yükseldi. AGCS Siber Departmanı Küresel Başkan Yardımcısı Marek Stanislawski, yaşanan olayların giderek daha fazla hasara yol açtığına dikkat çekerek “Daha büyük şirketler sofistike saldırıların ve yüksek miktarda para taleplerinin hedefi haline geliyorlar. Beş yıl önce olağan bir yazılım saldırısında istenen meblağ 100 bin doları geçmezdi. Bu miktar günümüzde milyon dolarları bulabiliyor. Zorla para sızdırma, resmin sadece bir kısmını oluşturuyor. Teknik aksaklık veya siber saldırı sonrasında kritik verilerine, sistemlerine veya teknolojilerine erişemeyen şirketler, iş kesintisinden kaynaklanan ciddi kayıplar yaşayabiliyor” dedi. Olayların çoğunun insan hatasından kaynaklandığını belirten Stanislawski, şirketlerde henüz yaygın olmayan personel farkındalığı eğitimleriyle bu durumun önüne geçmenin mümkün olduğunu söyledi.

 

İş kesintisi kaybı karmaşık bir yapıyla risk oluşturmaya devam ediyor

Çalışmada yedi yıldır listenin başında yer alan iş kesintisi, bu yıl ikinci sıraya geriledi. Ancak, Allianz 2020 Risk Barometresi’ne göre iş kesintisi kaybı eğilimi bu kez daha büyük ve karmaşık bir yapıyla hız kesmeden devam ediyor. Günümüzde yangın, infilak, doğal afetler, dijital tedarik zincirleri ve hatta siyasi şiddet olayları gibi çeşitli nedenlerle iş kesintileri yaşanıyor. İşletmeler ayrıca ayaklanmaların, sosyal huzursuzluğun veya terör saldırılarının etkilerine; doğrudan ya da dolaylı olarak giderek daha fazla maruz kalıyor. Geçtiğimiz yıl Hong Kong, Şili, Bolivya, Kolombiya ve Fransa’da baş gösteren sivil karışıklıklar, mağazaların aylarca kepenk kapatmaları, turistlerin bu bölgeleri ziyaret etmemeleri veya çalışanların güvenlik endişelerinden dolayı işyerlerine erişememeleri nedeniyle hem yerel hem de çok uluslu şirketlerde maddi hasarlara, iş kesintilerine ve genel gelir kayıplarına yol açtı. AGCS Yangın ve Mühendislik Hasarları Küresel Başkanı Raymond Hogendoorn konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Günümüzde dijital tedarik zincirleri ve platformlar tam şeffaflık ve varlıklar için izlenebilirlik imkanı sunarken veri merkezinde çıkan bir yangın, oluşan teknik bir arıza veya bu merkezi hedef alan bir korsan saldırısı, aynı sistemi paylaşan ve manuel süreçlere dönemeyen şirketlerin iş kesintisi kaynaklı büyük kayıplar yaşamasına yol açabilir” ifadelerini kullandı.

 

Ticaret politikası siyasi bir araç haline geldi

2019 yılında dördüncü sırada olan mevzuat ve yönetmeliklerdeki değişiklikler, Allianz 2020 Risk Barometresi’nde üçüncü sıraya yükseldi. Vergiler, yaptırımlar, Brexit ve korumacılık temel endişeler olarak değerlendiriliyor. Yalnızca 2019 yılında yaklaşık 1.300 yeni ticaret engeli uygulamaya geçirildi. ABD ve Çin arasındaki ticaret anlaşmazlığı, Amerika’daki ortalama vergi oranının en son 1970’lerde görülen seviyelere yaklaşmasına neden oldu. Ticaret politikasının; ekonomik diplomasi, jeopolitik etki veya çevre politikası gibi çeşitli politikalar için siyasi bir araç haline geldiğine dikkat çeken Allianz Baş Ekonomisti Ludovic Subran ”Bu faaliyetler yalnızca ABD ile sınırlı değil, Japonya, Güney Kore, Hindistan ve AB’ye de yayılmış durumda” dedi. Yeni yasal zorlukların önümüzdeki on yılda çevresel etkilere, karbonsuzlaştırmaya ve iklim değişikliğine odaklanacağını belirten Subran, “AB’nin sürdürülebilirlik yönetmeliği her şeyi değiştiriyor. Bunun kurumlar üzerindeki etkileri, en az, geçmişte muhasebe ve verilerin koruması alanlarında konulan yeni kurallarınki kadar kapsamlı olacak” dedi.

 

İklim değişikliğini görmezden gelmek, onunla mücadele etmekten daha masraflı

İklim değişikliği, yedinci Allianz Risk Barometresi’nden bu yana en yüksek seviyeye yükseldi ve yüzde 17’lik oranla yedinci sırada yer aldı. Halihazırda Avustralya, Hong Kong, Hindistan ve Endonezya gibi ülke ve bölgelerdeki risk yönetimi uzmanlarının etkisiyle Asya-Pasifik bölgesi genelinde en büyük üç işletme riski arasında yer aldı. Rapora göre, şirketlerin gelecekte daha fazla davayla karşı karşıya kalma gerçeğine hazırlıklı olmaları gerekebilir. Başta ABD’de olmak üzere halihazırda 30 ülkede ‘en fazla karbon salan şirketleri’ hedef alan iklim değişikliğine ilişkin davalar açıldı. AGSC Çevresel, Sosyal ve Yönetişimsel İşletme Hizmetleri Başkanı Chris Bonnet konuyla ilgili şöyle konuştu: “Şirketler, küresel ortalama sıcaklık artışının 2 santigrat dereceyi aşması durumunda küresel ısınmanın olumsuz etkilerinin dramatik sonuçlara neden olabileceğinin giderek daha fazla farkına varıyor. Harekete geçilmediği takdirde düzenleyiciler eyleme geçecektir ki bu da müşterilerin, paydaşların ve iş ortaklarının kararlarını etkileyecektir. İklim değişikliği riskini göz ardı etmek, onunla mücadele etmekten daha masraflıdır. Bu nedenle, tüm şirketler, iklim değişikliğiyle mücadeleye geçiş konusundaki rollerini, duruşlarını ve hızlarını belirlemelidir. Risk yöneticileri, diğer görevlerinin yanı sıra bu süreçte de kilit rol oynamalıdır.”

 

DÜNYADA İLK 10 RİSK SIRALAMASI

1/ Siber riskler %39

2/ İş kesintisi % 37

3/ Mevzuat ve yönetmeliklerdeki değişiklikler %27

4/ Doğal afetler %21

5/ Pazar gelişmeleri %21

6/ Yangın, infilak %20

7/ İklim değişikliği %17

8/ İtibar ve marka değerinin kaybı %15

9/ Yeni teknolojiler %13

10/ Makroekonomik gelişmeler %11

 

TÜRKİYE’DE İLK 10 RİSK SIRALAMASI

1/ Makroekonomik gelişmeler %59

2/ Doğal afetler %41

3/ Yangın, infilak %35

3/ Politik riskler ve şiddet %35

5/ Mevzuat ve yönetmeliklerdeki değişiklikler %29

6/ İş kesintisi %24

7/ İklim değişikliği/hava değişimindeki artış %12

7/ Siber tehditler %12

7/ Pazar gelişmeleri %12

10/Yeni teknolojiler %6

 

Editöre not: Rakamlar, bir riskin söz konusu ülkede ne sıklıkla seçildiğini yüzde cinsinden ifade etmektedir. Üç riske kadar seçim yapılabildiği için sonuçların toplamı yüzde 100’e eşit olmamaktadır.

 

ift.tt/2woJhQU

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

Ne zaman: 17 Mayıs 2012 – Uluslararası Homofobi Karşıtı Gün

Perşembe // Saat: 13.30

Nerede: Yüksel Caddesi // İnsan Hakları Anıtı Önü // Ankara

Etkinlik: Uluslararası Af Örgütü, Kaos GL Derneği, Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Lambdaistanbul LGBTT Derneği, Siyah Pembe Üçgen Derneği ve LGBT Aileleri İstanbul Grubu olarak “Türkiye’de lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler eşitlik istiyor” kampanyası ile ilgili bir basın açıklaması yapacağız. Ardından Yeni Şehir Postanesi’ne kadar yürüyerek kampanya boyunca dünya çapından topladığımız 50 bine yakın imzayı Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a göndereceğiz.

Aşağıdaki talepleri Başbakan’a ileteceğimiz etkinliğimizde bir muhabir görevlendirmeniz dileğiyle,

Uluslararası Af Örgütü, Kaos GL Derneği, Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Lambdaistanbul LGBTT Derneği, Siyah Pembe Üçgen Derneği ve LGBT Aileleri İstanbul Grubu

• Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılıkla mücadele etmek için kapsamlı mevzuat şarttır ve en kısa zamanda oluşturulmalıdır.

• Yetkililer homofobik ve transfobik söylemin kabul edilemez olduğunu öncelikle kendileri bu dili kullanmaktan sakınarak ayrımcılıkla mücadelede siyasi idare göstermelidir.

• LGBT örgütlerinin korunması ve saygı görmesi gerekiyor. Politikacıların onlara açık destek vermesinin tam zamanıdır.

                

Fotoğraf: Aynur Kalkan

 

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

Ne zaman: 17 Mayıs 2012 – Uluslararası Homofobi Karşıtı Gün

Perşembe // Saat: 13.30

Nerede: Yüksel Caddesi // İnsan Hakları Anıtı Önü // Ankara

Etkinlik: Uluslararası Af Örgütü, Kaos GL Derneği, Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Lambdaistanbul LGBTT Derneği, Siyah Pembe Üçgen Derneği ve LGBT Aileleri İstanbul Grubu olarak “Türkiye’de lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler eşitlik istiyor” kampanyası ile ilgili bir basın açıklaması yapacağız. Ardından Yeni Şehir Postanesi’ne kadar yürüyerek kampanya boyunca dünya çapından topladığımız 50 bine yakın imzayı Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a göndereceğiz.

Aşağıdaki talepleri Başbakan’a ileteceğimiz etkinliğimizde bir muhabir görevlendirmeniz dileğiyle,

Uluslararası Af Örgütü, Kaos GL Derneği, Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Lambdaistanbul LGBTT Derneği, Siyah Pembe Üçgen Derneği ve LGBT Aileleri İstanbul Grubu

• Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılıkla mücadele etmek için kapsamlı mevzuat şarttır ve en kısa zamanda oluşturulmalıdır.

• Yetkililer homofobik ve transfobik söylemin kabul edilemez olduğunu öncelikle kendileri bu dili kullanmaktan sakınarak ayrımcılıkla mücadelede siyasi idare göstermelidir.

• LGBT örgütlerinin korunması ve saygı görmesi gerekiyor. Politikacıların onlara açık destek vermesinin tam zamanıdır.

                

Fotoğraf: Aynur Kalkan

 

18-19 Aralık 2015 tarihinde, 4 oturumdan oluşan çalıştay İstanbul’da düzenlendi.

 

İlk gün “Mevzuat ve Mültecilerin Haklara Erişimi” ve “Türkiye’nin Sınır Politikaları – Mültecilerin Korumaya Erişimi” başlıklarını içeren iki oturum; İkinci gün “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları – Mevzuat Tartışmaları” ve “İdari Gözetim ve Sınırdışı Kararları - Yargı Pratikleri” başlıklarını içerecek iki oturum gerçekleştirildi.

 

Türkiye'nin farklı şehirlerinden konuyla ilgili çalışan 40 avukat, sivil toplum örgütü temsilcisi ve akademisyenin katılımı ile idari gözetim ve sınırdışı uygulamaları, yargı pratikleri ele alınarak değerlendirildi.

 

Çalıştay tartışmalarının yazılı olarak yayınlanması planlanmaktadır.

Ne zaman: 17 Mayıs 2012 – Uluslararası Homofobi Karşıtı Gün

Perşembe // Saat: 13.30

Nerede: Yüksel Caddesi // İnsan Hakları Anıtı Önü // Ankara

Etkinlik: Uluslararası Af Örgütü, Kaos GL Derneği, Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Lambdaistanbul LGBTT Derneği, Siyah Pembe Üçgen Derneği ve LGBT Aileleri İstanbul Grubu olarak “Türkiye’de lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler eşitlik istiyor” kampanyası ile ilgili bir basın açıklaması yapacağız. Ardından Yeni Şehir Postanesi’ne kadar yürüyerek kampanya boyunca dünya çapından topladığımız 50 bine yakın imzayı Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a göndereceğiz.

Aşağıdaki talepleri Başbakan’a ileteceğimiz etkinliğimizde bir muhabir görevlendirmeniz dileğiyle,

Uluslararası Af Örgütü, Kaos GL Derneği, Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Lambdaistanbul LGBTT Derneği, Siyah Pembe Üçgen Derneği ve LGBT Aileleri İstanbul Grubu

• Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılıkla mücadele etmek için kapsamlı mevzuat şarttır ve en kısa zamanda oluşturulmalıdır.

• Yetkililer homofobik ve transfobik söylemin kabul edilemez olduğunu öncelikle kendileri bu dili kullanmaktan sakınarak ayrımcılıkla mücadelede siyasi idare göstermelidir.

• LGBT örgütlerinin korunması ve saygı görmesi gerekiyor. Politikacıların onlara açık destek vermesinin tam zamanıdır.

                

Fotoğraf: Aynur Kalkan

 

1 3 4 5 6 7 ••• 20 21