Back to album

oku - sokullu/ankara

Gözümü açtım. Karşımda hemen seni gördüm. 2 katlı bize göre tatlı, şirin, sevimli bir evde ve elinde büyüdük. 4 kardeştik ve top hastasıydık. Aklımıza her geldiğinde kucağımızda patlak topumuz ve ayağımızda yırtık ayakkabılarımızla kendimizi atardık mahallenin meydanına. Gider, tabir yerindeyse canımız çıkana kadar topu depeler; eve gelirdik. Anam, o da ne! Kapıda dağ gibi bir ana. Çamurlular içeri giremez; üstünü soyunan yıkanma, arınma sırasına girsin. En küçüğüm ya hemen ben girerdim. Abilerim o ara anamı sakinleştirirdi.

Okula gideyim dedim, komadı. Yahu ana, ben kafaya koydum bu işi. Aha Cemil abim gidiyor, onunla ben de gideyim. Tak sırtıma çantamı. endişe etme, abimle gider geliriz yaaaa.

Bu sözler etkili oldu ve okula da kaçak gittim. Ne de güzel oldu bak, öğretmen oldum. Bu sözlerle karşındayım artık.

Biz Dikmen Sokullu'ya taşındık, hayatımız ve bu hayata bakışımız da değişti. Sadece biz miydik değişen?

Ülke, belediye, başkanlarımız, muhtarımız, komşularımız giydiklerimiz bile değişti.

Yıllar yılları kovaladı. Ömür belli bir raddeye ulaştı. Biz evlenip barklandık. Babamla kaldınız artık o samimi evimizde, salondaki 3'lü koltukta. Erdoğan Abimin "Yahu bu evde ne var acaba! Her gelişimde içim açılıyor." demesinde yatıyor esasında bu sır. Hakikaten de biz çözemedik o evin güzelliğini.

Artık sen de okuyorsun, benim için de oku. Bana da oku. Ağzına ve bu yaşta emeğine sağlık senin güzel anam.

3,536 views
8 faves
35 comments
Uploaded on March 19, 2008
Taken on January 4, 2007