Amnesty International Turkey
03 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Eylemi
03 Mayıs 13.00'te Galatasaray Lisesi önünde 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü kapsamında aktivistlerimizle bir eylem gerçekleştirdik.
Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü… Ancak, bu günü Türkiye’de gönül rahatlığı ile kutlayamıyoruz. Çünkü Türkiye’de basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü hakkı ciddi bir şekilde kısıtlanıyor. Gazeteciler sadece mesleklerini icra ettikleri için kovuşturmaya uğruyor ve hapis cezası alıyor. Birçok gazeteci, yasalar yoluyla, adeta taciz edilircesine, aynı anda birçok davadan yargılanıyor. Birçoğu uzun yargılanma süreleri boyunca cezaevinde tutuluyor.
Uluslararası Af Örgütü, Mart ayında “Türkiye: İfade özgürlüğünün tam zamanı” adlı bir rapor yayımlayarak Türkiye’de ifade özgürlüğü hakkını ve bu hakkın önünde engel teşkil eden 10 yasa maddesini mercek altına aldı. Rapor, bu yasa maddelerinin insan hakları savunucuları, avukatlar ve siyasi aktivistlerle birlikte birçok gazeteciyi de kovuşturmak için kullanıldığını ortaya koymaktadır.
Raporun açıklanmasının ardından Nisan 2013’te Dördüncü Yargı Paketi kabul edildi. Uluslararası Af Örgütü, yargı reformundaki değişiklikleri memnuniyetle karşılamaktadır ancak Dördüncü Yargı Paketi basın özgürlüğünün ve genel anlamda ifade özgürlüğünün önünde engel teşkil eden yasaları değiştirmede yetersiz kalmıştır.
Gazetecilerin herhangi bir şekilde kovuşturmaya uğrama korkusu olmadan mesleki faaliyetlerini yerine getirebilmesi gerektiğini ve ifade özgürlüğü hakkının korunması gerektiğini savunan bizler, hükümeti, ifade özgürlüğü önünde engel teşkil eden ve sıklıkla gazetecilerin de kovuşturmaya uğramasına sebebiyet veren yasaları derhal değiştirmeye çağırıyoruz.
Bu amaçla:
Türk Ceza Kanunu’nun,
- Hrant Dink’in de zamanında yargılanmasına neden olan “Türk milletini aşağılama” başlıklı 301. Maddesi’nin, Yasemin Çongar gibi askerlikle ilgili yazdığı yazılar nedeniyle gazetecilerin yargılanmasına neden olan “Halkı askerlikten soğutmak” başlıklı 318. Maddesi’nin ve bunlarla birlikte “Suçu ve suçluyu övme” başlıklı 215. Maddesi’nin ve “Örgüt adına suç işlemek” konusunda düzenleme yapan 220/6. Maddesi’nin tümüyle kaldırılmasını,
-Ahmet Şık ve Nedim Şener’in kovuşturulmasına sebebiyet veren 220/7. Maddesi’nin uygulanmasıyla ilgili net kriterlerin belirlenmesini;
Ayrıca, Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan ve Ziya Çiçekçi gibi gazetecilerin yargılanmasına neden olan 6/2. Madde’nin yürürlükten kaldırılmasını ve 7/2. Madde’nin sadece şiddet kışkırtıcılığını savunmanın yasaklanmasını garanti altına alacak şekilde değiştirilmesini talep ediyoruz.
Son olarak, hükümeti, Anayasa’nın halihazırda birçok kısıtlama içeren 26. Maddesi’ni, ifade özgürlüğü hakkının korunmasını uluslararası standartlarla uyumlu hale getirerek güvence altına alacak şekilde değiştirmeye çağırıyoruz.
03 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Eylemi
03 Mayıs 13.00'te Galatasaray Lisesi önünde 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü kapsamında aktivistlerimizle bir eylem gerçekleştirdik.
Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü… Ancak, bu günü Türkiye’de gönül rahatlığı ile kutlayamıyoruz. Çünkü Türkiye’de basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü hakkı ciddi bir şekilde kısıtlanıyor. Gazeteciler sadece mesleklerini icra ettikleri için kovuşturmaya uğruyor ve hapis cezası alıyor. Birçok gazeteci, yasalar yoluyla, adeta taciz edilircesine, aynı anda birçok davadan yargılanıyor. Birçoğu uzun yargılanma süreleri boyunca cezaevinde tutuluyor.
Uluslararası Af Örgütü, Mart ayında “Türkiye: İfade özgürlüğünün tam zamanı” adlı bir rapor yayımlayarak Türkiye’de ifade özgürlüğü hakkını ve bu hakkın önünde engel teşkil eden 10 yasa maddesini mercek altına aldı. Rapor, bu yasa maddelerinin insan hakları savunucuları, avukatlar ve siyasi aktivistlerle birlikte birçok gazeteciyi de kovuşturmak için kullanıldığını ortaya koymaktadır.
Raporun açıklanmasının ardından Nisan 2013’te Dördüncü Yargı Paketi kabul edildi. Uluslararası Af Örgütü, yargı reformundaki değişiklikleri memnuniyetle karşılamaktadır ancak Dördüncü Yargı Paketi basın özgürlüğünün ve genel anlamda ifade özgürlüğünün önünde engel teşkil eden yasaları değiştirmede yetersiz kalmıştır.
Gazetecilerin herhangi bir şekilde kovuşturmaya uğrama korkusu olmadan mesleki faaliyetlerini yerine getirebilmesi gerektiğini ve ifade özgürlüğü hakkının korunması gerektiğini savunan bizler, hükümeti, ifade özgürlüğü önünde engel teşkil eden ve sıklıkla gazetecilerin de kovuşturmaya uğramasına sebebiyet veren yasaları derhal değiştirmeye çağırıyoruz.
Bu amaçla:
Türk Ceza Kanunu’nun,
- Hrant Dink’in de zamanında yargılanmasına neden olan “Türk milletini aşağılama” başlıklı 301. Maddesi’nin, Yasemin Çongar gibi askerlikle ilgili yazdığı yazılar nedeniyle gazetecilerin yargılanmasına neden olan “Halkı askerlikten soğutmak” başlıklı 318. Maddesi’nin ve bunlarla birlikte “Suçu ve suçluyu övme” başlıklı 215. Maddesi’nin ve “Örgüt adına suç işlemek” konusunda düzenleme yapan 220/6. Maddesi’nin tümüyle kaldırılmasını,
-Ahmet Şık ve Nedim Şener’in kovuşturulmasına sebebiyet veren 220/7. Maddesi’nin uygulanmasıyla ilgili net kriterlerin belirlenmesini;
Ayrıca, Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan ve Ziya Çiçekçi gibi gazetecilerin yargılanmasına neden olan 6/2. Madde’nin yürürlükten kaldırılmasını ve 7/2. Madde’nin sadece şiddet kışkırtıcılığını savunmanın yasaklanmasını garanti altına alacak şekilde değiştirilmesini talep ediyoruz.
Son olarak, hükümeti, Anayasa’nın halihazırda birçok kısıtlama içeren 26. Maddesi’ni, ifade özgürlüğü hakkının korunmasını uluslararası standartlarla uyumlu hale getirerek güvence altına alacak şekilde değiştirmeye çağırıyoruz.