ZirveUniversite
Et Fiyatlarındaki Destekleme Politikası Yanlış Adreste!
Zirve Üniversitesi Ortadoğu Sürdürülebilir Hayvancılık, Biyoteknoloji ve Agro-Ekoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Sezen Ocak, “Girişimcilerinhayvancılık alanındaki tecrübesizlikleri kaynakların heba edilmesine neden oluyor.” dedi.
Ocak, ülkede yetiştirilen hayvanların birçoğunun ıslah edilmemiş yerli veya melez genotiplerden oluştuğuna değindi. Ülkede ıslah programlarının üniversitelerin veya Araştırma Enstitülerinin mikro ölçekteki araştırma ve deneme projelerinin ötesine geçemediğini aktaran Ocak, “Sahaya intikal ettirilemeyen çalışmalar raflarda bilimsel kaynak olmaktan başka bir fayda sağlayamamıştır. Bu sebeplerle Türkiye’de hayvansal üretim yapısındaki bozukluklar destekleme politikalarının plansız, zamansız ve yanlış adreste olması et fiyatlarının iç ve dış faktörlerin etkisinde yükselişine mani olamamıştır.” diye konuştu.
Ocak, Türkiye hayvancılığının son yirmi yıl öncesine kadar geleneksel üretim metodları ile yürütüldüğünü belirterek bunu hayvansal üretim sektöründeki gelişmelere ve hızlı nüfus artışına bağladı. Bu üretim modelinin artık sürdürülemeyeceğini kaydeden Ocak, Türkiye hayvan varlığının son 20 yılda çok çeşitli nedenlerle dramatik olarak azaldığının altını çizerek bunu verimsiz ırklar, yanlış politika ve organizasyonlardan kaynaklandığı üzerinde durdu.
Nitelikli damızlık sorunu çözülmeli
Mevcut koyun populasyonunun yüzde 90’ının genetik potansiyeli düşük olan yerli ırklardan oluştuğunu söyleyen Ocak, ırk bazında genetiksel yapı yönünden yetersiz bir hayvan populasyonuna sahip olunulduğunu işaret ederek geçmişte nitelikli damızlık sorununu çözme konusunda stratejik planlar yapmak yerine yıllık, hatta günlük planlar yaparak nokta çalışmalarına odaklanıldığına vurgu yaptı.
İthalat ile üretici terbiye edilmez
Ocak, Hayvancılıkta son üç yıldır bilhasa et fiyatlarına müdahale politikası ithalat ile üreticiyi terbiye etme politikasının gündemde olduğunu hatırlattı. Ocak, “Ülkenin kıt kaynakları ile 3 milyar dolarlık et ve canlı hayvan ithal edilmiştir. Bu ithalatta yerli üretici büyük darbe almış büyük besi çiftlikleri (Mc Donalds, ATA Sancak) dahi besicilikten çekilmiştir. Bu çekilmeden önce üretim planlaması yapılmadan ülkeye giren fazla sayıdaki hayvan nedeni ile yem tedarikinde büyük bir kriz yaşanmış, 2012 yılı itibari ile yem fiyatları astronomik bir şekilde fırlamış Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez kaba yem ithal eden bir ülke durumuna düşmüştür.” diye açıkladı.
Geçen yıl itibari ile 0 faizli kredi kullanarak kurulan büyük ve küçükbaş çiftliklerin tasviye edilmesi ile karşı karşıya olduğumuzu belirten Ocak, bunu acı bir gerçek olarak nitelendirdi. Ocak, Çoğunluğu müslüman olan ülkemizde kırmızı et açığının kapatılmasında en önemli kaynak durumundaki küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin desteklenmesi yerine yanlış tarım politikaları, nitelikli damızlık eksikliği, üreticilerin bilinçsizliği ve örgütsüz oluşu nedeni ile son 10 yılda sayısal olarak azaldığına vurgu yaptı. Faizsiz kredi desteği ile 2011 yılından ititbaren küçükbaş hayvan varlığında artış olduğunu dile getirdi.
Et fiyatlarının düşmesinin yolu
Et fiyatlarının düşmesi veya sabit kalmasıiçin küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde toplam üretimin artmasından ziyade üretim etkinliğinin artırılması gerektiği önerisinde bulunan Ocak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Meralarda ağır ve aşırı otlatmanın önlenmesinde, fazla sayıdaki düşük verimli ırkların yüksek performans gösteren nitelikli damızlıklarla ikame edilmesi ve doğal yem kaynakların korunması önemli bir adım olacaktır. Böylece birim hayvan başına verim artırılarak doğal kaynakların sürdürülebilir ve rantabl kullanılması mümkün olacaktır. Artan nüfusun gıda ihtiyaçlarının karşılanması ve hayvansal üretimin sürdürülebilir olması için yukarıda anılan tüm faktörler uygulanabilirse et fiyatları Avrupa ve ABD düzeyine düşebilir.”
Et Fiyatlarındaki Destekleme Politikası Yanlış Adreste!
Zirve Üniversitesi Ortadoğu Sürdürülebilir Hayvancılık, Biyoteknoloji ve Agro-Ekoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Sezen Ocak, “Girişimcilerinhayvancılık alanındaki tecrübesizlikleri kaynakların heba edilmesine neden oluyor.” dedi.
Ocak, ülkede yetiştirilen hayvanların birçoğunun ıslah edilmemiş yerli veya melez genotiplerden oluştuğuna değindi. Ülkede ıslah programlarının üniversitelerin veya Araştırma Enstitülerinin mikro ölçekteki araştırma ve deneme projelerinin ötesine geçemediğini aktaran Ocak, “Sahaya intikal ettirilemeyen çalışmalar raflarda bilimsel kaynak olmaktan başka bir fayda sağlayamamıştır. Bu sebeplerle Türkiye’de hayvansal üretim yapısındaki bozukluklar destekleme politikalarının plansız, zamansız ve yanlış adreste olması et fiyatlarının iç ve dış faktörlerin etkisinde yükselişine mani olamamıştır.” diye konuştu.
Ocak, Türkiye hayvancılığının son yirmi yıl öncesine kadar geleneksel üretim metodları ile yürütüldüğünü belirterek bunu hayvansal üretim sektöründeki gelişmelere ve hızlı nüfus artışına bağladı. Bu üretim modelinin artık sürdürülemeyeceğini kaydeden Ocak, Türkiye hayvan varlığının son 20 yılda çok çeşitli nedenlerle dramatik olarak azaldığının altını çizerek bunu verimsiz ırklar, yanlış politika ve organizasyonlardan kaynaklandığı üzerinde durdu.
Nitelikli damızlık sorunu çözülmeli
Mevcut koyun populasyonunun yüzde 90’ının genetik potansiyeli düşük olan yerli ırklardan oluştuğunu söyleyen Ocak, ırk bazında genetiksel yapı yönünden yetersiz bir hayvan populasyonuna sahip olunulduğunu işaret ederek geçmişte nitelikli damızlık sorununu çözme konusunda stratejik planlar yapmak yerine yıllık, hatta günlük planlar yaparak nokta çalışmalarına odaklanıldığına vurgu yaptı.
İthalat ile üretici terbiye edilmez
Ocak, Hayvancılıkta son üç yıldır bilhasa et fiyatlarına müdahale politikası ithalat ile üreticiyi terbiye etme politikasının gündemde olduğunu hatırlattı. Ocak, “Ülkenin kıt kaynakları ile 3 milyar dolarlık et ve canlı hayvan ithal edilmiştir. Bu ithalatta yerli üretici büyük darbe almış büyük besi çiftlikleri (Mc Donalds, ATA Sancak) dahi besicilikten çekilmiştir. Bu çekilmeden önce üretim planlaması yapılmadan ülkeye giren fazla sayıdaki hayvan nedeni ile yem tedarikinde büyük bir kriz yaşanmış, 2012 yılı itibari ile yem fiyatları astronomik bir şekilde fırlamış Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez kaba yem ithal eden bir ülke durumuna düşmüştür.” diye açıkladı.
Geçen yıl itibari ile 0 faizli kredi kullanarak kurulan büyük ve küçükbaş çiftliklerin tasviye edilmesi ile karşı karşıya olduğumuzu belirten Ocak, bunu acı bir gerçek olarak nitelendirdi. Ocak, Çoğunluğu müslüman olan ülkemizde kırmızı et açığının kapatılmasında en önemli kaynak durumundaki küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin desteklenmesi yerine yanlış tarım politikaları, nitelikli damızlık eksikliği, üreticilerin bilinçsizliği ve örgütsüz oluşu nedeni ile son 10 yılda sayısal olarak azaldığına vurgu yaptı. Faizsiz kredi desteği ile 2011 yılından ititbaren küçükbaş hayvan varlığında artış olduğunu dile getirdi.
Et fiyatlarının düşmesinin yolu
Et fiyatlarının düşmesi veya sabit kalmasıiçin küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde toplam üretimin artmasından ziyade üretim etkinliğinin artırılması gerektiği önerisinde bulunan Ocak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Meralarda ağır ve aşırı otlatmanın önlenmesinde, fazla sayıdaki düşük verimli ırkların yüksek performans gösteren nitelikli damızlıklarla ikame edilmesi ve doğal yem kaynakların korunması önemli bir adım olacaktır. Böylece birim hayvan başına verim artırılarak doğal kaynakların sürdürülebilir ve rantabl kullanılması mümkün olacaktır. Artan nüfusun gıda ihtiyaçlarının karşılanması ve hayvansal üretimin sürdürülebilir olması için yukarıda anılan tüm faktörler uygulanabilirse et fiyatları Avrupa ve ABD düzeyine düşebilir.”