Hakan RÜZGAR
Veda Hutbesi (3058x4961 pixel)
"Ey Nâs!
Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedî olarak
bir daha berâber olamayacağım.
İnsanlar!
Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz
Mekke nasıl kutsal bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, nâmus ve şerefiniz de öylece
mukaddestir; her türlü tecâvüzden masûndur.
Ashâbım!
Yarın rabbınıza kavuşacaksınız. Bugünkü her hâl ve hareketinizden muhakkak
sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu
vurmayınız. Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsinler. Olabilir ki,
bildirilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak hıfzetmiş olur.
Ashâbım!
Kimin yanında bir emânet varsa, onu sâhibine versin . Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır,
ayağımın altındadır. Fakat aldığınız borcun aslını ödemek gerekir. Ne zulmediniz,
ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle bundan böyle fâizcilik yasaktır. Câhiliyetten
kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de
Abdülmuttalib'in oğlu amcam Abbas'ın fâiz alacağıdır.
Ashâbım!
Câhiliyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan
davası, Abdülmüttalib'in torunu (amcalarımdan Hâris'in oğlu) Rabîanın kan davasıdır.
Ey Nâs!
Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim.
Siz kadınları Allah'ın emâneti olarak aldınız. Onların nâmus ve ismetlerini Allah adına söz
vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde
hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, âile nâmusu ve şerefinizi kimseye
çiğnetmemeleridir. Eğer onlar sizden izinsiz râzı olmadığınız kimseleri âile yuvanıza
alırlarsa, onları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise,
örfe göre her türlü (meşru ihtiyaçlarını), yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
Mü'minler!
Size iki emânet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız.
Bu emânetler, Allah'ın kitabı Kur'ân ve O'nun Peygamberinin sünnetidir.
Ey Nâs!
Devâmlı dönmekte olan zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü duruma dönmüştür.
Bir yıl, l2 aydır. bunlardan 4'ü Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep hürmetli aylardır.
Ashâbım!
Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden nüfûz ve saltanatını kurma gücünü
ebedî olarak kaybetmiştir. Fakat size yasakladığım bu şeyler dışında, küçük
gördüğünüz şeylerde ona uyarsanız, bu da onu sevindirir. ona cesâret verir.
Dininizi korumak için bunlardan da uzak kalınız.
Mü'minler!
Sözümü iyi dinleyin, iyi belleyin. Rabbınız birdir, babanız birdir. Hepiniz Âdem'densiniz,
Âdem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başkaları üzerinde soy sop üstünlüğü
yoktur. Allah katında üstünlük, ancak takvâ iledir. Müslüman müslümanın kardeşidir.
Böylece bütün müslümanlar kardeştir. Gönül hoşluğu ile kendisi vermedikçe,
başkasının hakkına el uzatmak helâl değildir. Ashabım! Nefsinize de zulmetmeyin. Nefsinizin de
üzerinizde hakkı vardır. Bu nasihatlarımı burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsinler.
Ey Nâs!
Cenâb-ı Hak Kur'an da her hak sahibine hakkını vermiştir. Mirâsçı için ayrıca vasiyyet
etmeye gerek yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona âittir. Zina eden için ise
mahrûmiyet vardır. Babasından başkasına soy (neseb) iddiâsına kalkışan soysuz, yahut
efendisinden başkasına intisâba yeltenen nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin
lânetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın. Cenâb-ı Hak böylesi insanların ne
tevbelerini ne de adâlet ve şâhitliklerini kabûl eder.
Ashabım!
Allah'tan korkun, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, malınızın
zekatını verin, âmirlerinize itaat edin. Böylece Rabbınızın Cennetine girersiniz.
Ey Nâs!
Yarın beni sizden soracaklar, ne dersiniz? Ashâbı kiram:
Allah'ın dinini teblîg ettin, vazîfeni hakkıyla yaptın, bize nasihat ve
vasiyette bulundun, diye şehadet ederiz, dediler.
Rasûlüllah (s.a.s.) mübarek şehâdet parmağını göğe doğru kaldırdı, cemâat üzerine
çevirip indirdikten sonra üç defa:Şâhid ol Yâ Rab! Şâhid ol Yâ Rab! Şâhid ol Yâ Rab!
Veda Hutbesi (3058x4961 pixel)
"Ey Nâs!
Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedî olarak
bir daha berâber olamayacağım.
İnsanlar!
Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz
Mekke nasıl kutsal bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, nâmus ve şerefiniz de öylece
mukaddestir; her türlü tecâvüzden masûndur.
Ashâbım!
Yarın rabbınıza kavuşacaksınız. Bugünkü her hâl ve hareketinizden muhakkak
sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu
vurmayınız. Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsinler. Olabilir ki,
bildirilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak hıfzetmiş olur.
Ashâbım!
Kimin yanında bir emânet varsa, onu sâhibine versin . Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır,
ayağımın altındadır. Fakat aldığınız borcun aslını ödemek gerekir. Ne zulmediniz,
ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle bundan böyle fâizcilik yasaktır. Câhiliyetten
kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de
Abdülmuttalib'in oğlu amcam Abbas'ın fâiz alacağıdır.
Ashâbım!
Câhiliyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan
davası, Abdülmüttalib'in torunu (amcalarımdan Hâris'in oğlu) Rabîanın kan davasıdır.
Ey Nâs!
Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim.
Siz kadınları Allah'ın emâneti olarak aldınız. Onların nâmus ve ismetlerini Allah adına söz
vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde
hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, âile nâmusu ve şerefinizi kimseye
çiğnetmemeleridir. Eğer onlar sizden izinsiz râzı olmadığınız kimseleri âile yuvanıza
alırlarsa, onları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise,
örfe göre her türlü (meşru ihtiyaçlarını), yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
Mü'minler!
Size iki emânet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız.
Bu emânetler, Allah'ın kitabı Kur'ân ve O'nun Peygamberinin sünnetidir.
Ey Nâs!
Devâmlı dönmekte olan zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü duruma dönmüştür.
Bir yıl, l2 aydır. bunlardan 4'ü Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep hürmetli aylardır.
Ashâbım!
Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden nüfûz ve saltanatını kurma gücünü
ebedî olarak kaybetmiştir. Fakat size yasakladığım bu şeyler dışında, küçük
gördüğünüz şeylerde ona uyarsanız, bu da onu sevindirir. ona cesâret verir.
Dininizi korumak için bunlardan da uzak kalınız.
Mü'minler!
Sözümü iyi dinleyin, iyi belleyin. Rabbınız birdir, babanız birdir. Hepiniz Âdem'densiniz,
Âdem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başkaları üzerinde soy sop üstünlüğü
yoktur. Allah katında üstünlük, ancak takvâ iledir. Müslüman müslümanın kardeşidir.
Böylece bütün müslümanlar kardeştir. Gönül hoşluğu ile kendisi vermedikçe,
başkasının hakkına el uzatmak helâl değildir. Ashabım! Nefsinize de zulmetmeyin. Nefsinizin de
üzerinizde hakkı vardır. Bu nasihatlarımı burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsinler.
Ey Nâs!
Cenâb-ı Hak Kur'an da her hak sahibine hakkını vermiştir. Mirâsçı için ayrıca vasiyyet
etmeye gerek yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona âittir. Zina eden için ise
mahrûmiyet vardır. Babasından başkasına soy (neseb) iddiâsına kalkışan soysuz, yahut
efendisinden başkasına intisâba yeltenen nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin
lânetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın. Cenâb-ı Hak böylesi insanların ne
tevbelerini ne de adâlet ve şâhitliklerini kabûl eder.
Ashabım!
Allah'tan korkun, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, malınızın
zekatını verin, âmirlerinize itaat edin. Böylece Rabbınızın Cennetine girersiniz.
Ey Nâs!
Yarın beni sizden soracaklar, ne dersiniz? Ashâbı kiram:
Allah'ın dinini teblîg ettin, vazîfeni hakkıyla yaptın, bize nasihat ve
vasiyette bulundun, diye şehadet ederiz, dediler.
Rasûlüllah (s.a.s.) mübarek şehâdet parmağını göğe doğru kaldırdı, cemâat üzerine
çevirip indirdikten sonra üç defa:Şâhid ol Yâ Rab! Şâhid ol Yâ Rab! Şâhid ol Yâ Rab!