Back to photostream

Şifa'dan derdime deva

Nereden geldin, masallarda pişirilen pastadan mı çıktın? İlk kez çiçek açan bir ağaç kadar şaşırdım. Tüm 'Şifalı' sular bir anda buharlaşıp 'Şifalı' bir yağmur halinde üstüme döküldü, iliklerime işledi ta. Hz. Süleyman'ın kuyumcusu gibi hissettim. Cennette yaldızlı bir tüneldeki simli sarmaşıklara benzeyen kirpiklerin kırpışınca ... Kalbim tarihi Türk hamamının kubbesi misali ısındı Şifa. Sana gönlünü kaptıran 1 milyonuncu kişi miyim? Ondan mı bu kadar şanslı hissediyorum? Yazı icat edilince ilk iş, senin adını yüreğime mi kazımışlar? Öz yurduna, sılasına dönen balerin adımlarıyla girdin gönlüme. Yüce Tanrı, kainatın direksiyonunu tutmama izin vermişti sanki. Dümeni sana kırdım, mecburi istikamet, kamikaze dalışı. Kuyruklu yıldızın, havai fişekler arasından akışını andıran ... gülüşünün yankıları sürüyor Şifa, hiç dinmiyor bu sevdanın artçı şokları. Sana bakmak, okaliptüs ağaçlarının temizlediği havayı solumak gibi Şifa. Senin hayalin beni zararlı güneş ışınlarından, bakterilerden koruyor. İçimde tozlu bir enstrüman varmış meğer. Ve sen onu alıp harika bir ezgi çalmaya başladın. Kalbim, kalp şeklinde bir multivitamin tabletine dönüştü Şifa. İçi minerallerle dolup taştı. Neyi fark ettim, biliyor musun, muzip şakalarında şefkat var senin. Hüznünde analiz var, zeka var. Ben de hasrete bir doz neşe katayım madem. Seni özlemek artık benim mesleğim olmuş, alametifarikam, mezhebim olmuş. Gayrı bu nöbeti ömür billah bırakmam. Deve resimli pul da yapıştırsam, piramidi Sibirya'ya postalayamam. Sevdiğim şairlerden Ergin Günçe'nin dediği gibi, belki "Aklımla ben birbirimizi oynatıyoruz"dur? Yo ... Kararım karar. İçimde kor bıçaklar fırıldayarak dönse, hasret iman tahtamı çatırdatsa da, neşeden taviz vermeyeceğim. Nasılsa bir daha buluşacağız Şifa. Ormanda asırlarca yan yana yaşamış ulu ağaçlar gibi kucaklaşacağız. Elektrik tellerinde randevulaşan kumrular misali gagalarımızı tokuşturacağız. Teşbihteki hatayı bağışla. Elmaşekeri dilimi ağzına [dilim kopsun] "gaga" dedim. Sırası mı, yeri mi, bilemiyorum ... En çok da pırlanta çekirdekli çağla yeşili gözlerini özledim. 1913 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Rabindranath Tagore'un yazdığı Bangladeş Milli Marşı'ndan bir mısrada "Mango ormanlarının harika rayihası, sevinçten delirtiyor beni!" Belki ben de senin için marşlar yazmalıyım. Kendi ulusumuzu kurmalıyız Şifa. Lakin kelimeler lapalaşıp yapışıyor, coşkumun küsuratını anlatabiliyorum anca.

''Bakma sen bu nakıs edebiyata şaheser dilber.

Lütfunla bütünlenir bu çeyrek çember.

Senden bana her daim, dirayet sirayet eder.

Bu aşk Şifa, gönlün asumanında takla atan jet. ..

Sarıl, buharlaşsın hasret ve kalbimi yeniden şarj et. ''

Seninle aynı denklemin içinde bulunmak, şiirsel matematik, saten geometri, çıngıraklı trigonometri bu Şifa ... Öpüyorum dudaklarının iç açılarının toplamını. Yanaklarının yarıçapını, gözlerinin çevresini, saçlarının karekökünü ...

1,221 views
1 fave
0 comments
Uploaded on November 7, 2022