Back to photostream

Divan-ı Hümayun

Divan-ı Hümayun

Kubbealtı

2. Avlu

Divan Meydanı

Topkapı Sarayı, İstanbul

 

Divan-i Humayun

Kubbealti

Ottoman Council

The Second Courtyard

Divan Square

Topkapi Palace, Istanbul

 

Divanhane, Osmanlı Devleti'nde

Divan-ı Hümayun toplantılarının

yapıldığı bir yerdir. Devlet meselelerinin

görüşüldüğü, aynı zamanda

yüksek bir mahkeme olan bu mekâna

Kubbealtı da denilir. Sadrazam, vezirler,

Anadolu ve Rumeli kazaskerleri, defterdar,

nişancı gibi üst seviye idareciler bu toplantılara

katılırlardı. Adalet Kulesi içinde, Kubbealtı’ndan

bakıldığında görülmeyen bir yerden padişah,

Divan-ı Hümayun toplantılarını takip ederdi.

Padişah İstanbul dışındayken,

ihtiyaç halinde ve padişahın emri ile

Divan toplantısı yapılması mümkündü.

 

Divan’da alınan kararların yazıldığı yer ile

karar defterlerinin arşivlendiği yer de buradadır.

Divan-ı Hümayun'un üç birimi, toplantı yeri,

katipler bölümü ve defterhane bölümüdür.

 

Divanhane’de sadrazam elçi kabullerini

yapardı, tercümanlar kabullerde yer alırdı.

Elçi ile burada yemek yenilirdi.

 

Divan-ı Hümayun arkasında ve 3. Avluya

daha yakın bir yerde Hazine-i Amire,

Osmanlı Devleti’nin Dış Hazinesi yer alır.

Devlet’in resmi hazinesi burada idi.

Dış Hazine başdefterdarın sorumluluğunda idi.

Padişahın onayı ve başdefterdarın izni

ile hazineden para çıkışı yapılırdı.

 

Günümüzde görülen Divanhane Fatih Sultan Mehmed

zamanında yapılan ilk Divanhane aynı değildir.

 

Osmanlı Devleti’nin idare yeri olan Divan-ı Hümayun,

Saray'da bulunan köşkler, padişahın kullandığı

çalışma odaları, Harem’deki mekânlar,

Saray’daki görevlilerin kaldığı ve yaşadığı

yerler alan olarak çok geniş değildir.

 

Kubbealtı’ndaki toplantılar sabah namazı sonrasında

başlar, genellikle öğle vaktine kadar devam ederdi.

Divan-ı Hümayun'daki toplantılarda alınan kararlar

padişahın onay vermesinden sonra uygulanmaya başlanırdı.

 

Padişah karar vermeden önce görüşüyor,

farklı yönleriyle bilgiler alıyor, meseleleri

şeyhülislama soruyor, danışarak karar veriyordu.

İstişare sonrasında padişahın önceki fikrinin

değişmesi mümkündü. Padişah İslam Hukuku

hükümlerine aykırı olan, İslam Hukuku’na

aykırı olan bir kararı vermek istemiyordu.

İnsanların haksızlık yaşamamasına önem verilmesi

yönetimde önemli bir esastır. Divan-ı Hümayun

üyesi olmayan şeyhülislam padişahın yanında

bulunarak münasip bir dille ona nasihat eder,

İslam Hukuku’na uygun olmayan hükümleri

beyan ederek yardımcı olurdu.

 

Osmanlı Devleti’nde mutlakiyet şeklinde

bir yönetim yoktur. Padişahın yetkileri sınırlıdır.

İslam Hukuku’nun hükümlerine göre

veya İslam Hukuku’na uygun olan kanunları

hazırlatabilir. Padişah İslam Hukuku hükümlerinin

veya İslam Hukuku’na uygun olan hükümlerin

uygulanmasına karar verebilir. Osmanlı Devleti

yönetiminde insanlara değer veriliyordu,

halkın memnuniyeti önemli idi, padişahlar

elbette diktatör hükümdarlar değildi.

 

Padişahın Divan toplantılarına başkanlık etmemesi

uygulaması Fatih Sultan Mehmed devrinde başladı.

Fatih Sultan Mehmed ve sonraki padişahlar

Divanhane’deki toplantılara katılmıyordu. Böylece

rahat karar alınması sağlanıyordu. Padişahın kendilerini

dinlediklerini meclistekiler bilmiyordu, ciddiyetle toplantıya

devam ediyorlardı. Bir konuda karar alınacak, padişah

toplantıya bizzat katılsa padişah ile fikirlerinin

aynı olmaması halinde toplantıya katılanlar çekinebilirlerdi.

Geri durabilirler, meclisten uzaklaştırılabileceğini

düşünebilirlerdi. Heyet kararları alıyor, sonra kararlar

padişaha arz ediliyordu.

 

Din, dil, ırk, soy, meslek, cins ve yaş ayrımı olmadan

Osmanlı toplumundaki insanlar sorunlarının

Divan-ı Hümayun’da görüşülmesini sağlayabiliyordu.

Şikayetini iletmek isteyenler ve hakkındaki

mahkeme kararından memnun olmayanlar

2. Avlu yakınındaki Deavi Kasrı’na başvuruyorlardı,

dilekçelerini Deavi Kasrı’ndaki görevlilere veriyorlardı.

Dava dilekçeleri ile ilgili işlemlerin yapıldığı yer,

Osmanlı Devleti’ndeki büyük mahkeme idi.

Divan-ı Hümayun’da hakimin kararı değerlendiriliyor,

sonuçta karar onanıyor veya davaya ilgili mahkemede

yeniden bakılıyordu.

 

Farklı dillerde dilekçe verilmesi imkanı vardı.

Yapılan tüm başvurular değerlendiriliyor,

kararların yeniden incelenmesi mümkün oluyordu.

 

Adalet mülkün temelidir. Devletin devamlılığı için

vatandaşların memnun olması gerekir. Halk ve yöneticiler

arasında engeller olmamalıdır. Şikayeti olanların sorunlarını

anlatabilecekleri, içinde bulundukları durumları iletebilecekleri

yerler mutlaka olmalıdır. İslam devletlerinde hükümdarın

halkın şikayetlerini dinleme uygulaması ve halkın şikayetleri

ile ilgili konulara bakan divanlar vardır. Osmanlı’da adaletin

sağlanabilmesi, haksızlığa uğrayanların korunabilmesi

ve mağduriyetlerinin giderilebilmesi için uygun imkanlar

vardı. Osmanlı padişahları Adalet Köşkü’nde Kubbealtı’na

bakan pencereden sadece devlet meselelerinin

görüşüldüğü Divan-ı Hümayun toplantılarını takip etmiyordu,

ayrıca Divan-ı Hümayun gündemine gelen

halkın şikayetlerini de dinliyorlardı.

 

Geciken adalet zulümdür. Deavi Kasrı’na dilekçe veren

halk bir meselenin çözümünün çabuk olması için

gerekeni yapıyordu. Divan-ı Hümayun’daki işlemler

gecikmeden yapılıyor, yapılmaya çalışılıyor,

verilen dilekçenin gereği ne ise ona göre karar veriliyordu.

 

Çok geniş topraklarda yer alan Devlet’le ilgili idari, askeri,

mali, hukuki alanlarda Kubbealtı’nda görüşmeler oluyordu.

Osmanlı Devleti yöneticilerinin, toplantı gündem maddelerini

ve davaları görüşmesi için pratik çalışması, yerinde

ve doğru karar vermesi gerekiyordu. Vatandaşların doğrudan

şikayetlerini iletmeleri ile, halkın durumu nasıldı,

Devlet’in üst düzey idarecileri bilgi sahibi olabiliyordu.

 

Nişancılar, kaptan paşalar,

defterdarlar, kazaskerler,

vezirler, sadrazamlar

 

Divan-ı Hümayun üyesi ve üst düzey devlet görevlisi

olan nişancılar devletin kanunlarını bilir, yeni kanunların

hazırlanmasında görüşlerini sunarlardı. Devlet işleri

ile ilgili emirleri içeren fermanlara, tayin

ve vazifelendirmelerle ilgili beratlara, diğer devletlere

gönderilen namelere padişahın tuğrasını çekerlerdi.

Nişancılar memlekete hizmet veren hayır eserleri yaptırdılar.

 

Kanuni Sultan Süleyman devrinde nişancı olan

Mustafa Çelebi’nin yaptırdığı cami, Eyüp Nişanca’da,

Nişanca Caddesi yanındadır. Caminin yanında

bir sıbyan mektebi ve çeşme yer alır.

Nişancı Mustafa Çelebi aynı zamanda bir tarihçidir.

Tarihle ilgili, din ve ahlak ile ilgili eserleri vardır.

 

Feridun Ahmed Bey öğrenimini Defterdar Çivizade

Abdullah Çelebi’nin yanında tamamladı, onun yanında

yetişti. Osmanlı’da zeki, kabiliyetli gençleri alıp yetiştiren,

onların devlette önemli görevlere gelmesine vesile olan

devlet adamları vardır. Feridun Ahmed Bey şair ve hattattır.

2. Selim Han ve 3. Murad Han zamanında nişancı oldu.

Cami, sıbyan mektebi, hamam gibi hayır eserleri için

farklı yerlerdeki han, dükkanlar, bağlar, tarlalar,

değirmenleri ve fazlasını vakfetti.

 

Atikali’deki caminin banisi 3. Murad Han zamanında

nişancı ve Kubbealtı veziri olan Mehmed Paşa’dır.

Nişanca Caddesi yanındaki cami avlusunda

iki medrese bulunuyordu.

 

4. Mehmed Han zamanında nişancılık ve vezirlik

vazifesini yapan Nişancı Abdi Paşa Enderun’da yetişti.

Padişahın sır katibidir. Basra valiliği ve Kandiye muhafızlığı

görevlerinde bulundu. Vefat etmeden önceki devlet görevi

Sakız Muhafızlığı idi. Şair, katip, vakanüvis ve tarihçi olan

Abdurrahman Paşa 4. Mehmed Han zamanını anlattı,

kendi gözlemlerine yer verdi, Vekayiname’yi kaleme aldı.

Ayrıca şiirlerinden oluşan bir divanı vardır.

 

2. Selim Han zamanında vezir olan Piyale Paşa’nın,

kaptan paşanın Kasımpaşa’da yaptırdığı cami

yakınında medrese, tekke, sıbyan mektebi,

sebil, çarşı ve hamam yer alıyordu.

 

Cezayirli Gazi Hasan Paşa azatlı bir köle olarak

Tekirdağ’da yaşadı, Cezayir’de bir süre bulundu.

Gayretli, yiğit ve cesurdur. 3. Mustafa Han

ve 1. Abdülhamid Han zamanında kaptan-ı deryadır.

3. Selim Han döneminde sadrazam olarak görev yapar.

Masraflarını kendisi karşılayarak İstanbul Kasımpaşa’da

Kalyoncu Kışlası yaptırdı. Bir devlet görevlisi olarak,

gerektiğinde devlete para verdi, maddi servetinin

önemli bir bölümü devlet işleri için kullandı.

Hayır eserleri yaptırdı, vakıflarla bu eserleri

destekledi. İstanbul Kasımpaşa’da cami,

sıbyan mektebi ve çeşmeler, Vize’de cami,

hamam ve çeşmeler, Çanakkale ve Şumnu’da

tekke, Limni, Midilli, Sakız, İstanköy

ve Rodos adalarında çeşmeler inşa ettirdi.

 

Nişancılar, defterdarlar, kaptan-ı deryalar,

yeniçeri ağaları uygun görülürse aynı zamanda

vezir olabiliyorlardı. Vezir olan kaptan paşa

Divan-ı Hümayun üyesi idi.

 

Divan-ı Hümayun toplantılarına katılan

Osmanlı Devleti’nin mali işleri ile ilgili

üst düzey görevliler defterdarlardı.

Devletin büyümesi ve genişlemesi ile

defterdar sayısı arttı. Defterdarların

yaptırdığı hayır eserleri bugün de

hizmet vermeye devam ediyor.

 

Kanuni Sultan Süleyman zamanında

başdefterdarlık yapan

Defterdar Mahmud Efendi

tarafından yaptırılan cami Eyüp’te,

Defterdar Caddesi yanındadır,

Defterdar İskelesi yakınındadır.

Caminin avlusunda medrese

ve yakınında mektep vardı.

Defterdar Mahmud Efendi hattattır.

Caminin kitabesini yazdı.

 

İskender Paşa Kanuni Sultan Süleyman zamanı

defterdarlarındandır. Van, Erzurum

ve Diyarbekir beylerbeyliği görevlerinde

bulundu, Bağdat ve Mısır valiliği vazifelerini ifa etti.

İlmi toplantılara katılırdı, şiirle meşgul olurdu,

şairlere destek verirdi. Görevli olduğu yerlerde

cami, medrese, han ve hamam inşa ettirdi.

Van’da mescid ve medrese,

Bitlis’te yolcular için han,

Ahlat’ta cami ve hamam yaptırdı.

Artvin Ardanuç’ta bir camiyi yeniden inşa ettirdi.

Diyerbekir’de cami, medrese, hamam, un ve çeltik

değirmenleri yaptırdı, şehrin su ihtiyacının

karşılanması için katkı sağladı.

 

Defterdar Ebul Fazl Mehmed Çelebi’nin babası

İdris-i Bitlisi’dir. İdris-i Bitlisi alim, müellif, şair, hattat

ve devlet adamıdır. Osmanlı Devleti’ne önemli hizmetleri

oldu. Tasavvuf, tarih, tıp ve ahlak konularında eserleri vardır.

Ebul Fazl Mehmed Çelebi babası gibi alim ve müelliftir.

Aynı zamanda tarihçi, şair, edip ve devlet adamıdır.

Babasından eğitim alan, alimlerden ders gören,

ilim yolunda ilerleyen ve kendini geliştiren

Ebul Fazl Mehmed Çelebi Osmanlı Ülkesi’nde

farklı yerlerde kadılık ve sonra defterdarlık

görevlerinde bulundu. Fazıl ve kâmildir,

ahlaki faziletleri vardır, dürüsttür,

prensip sahibidir, prensiplerinden taviz vermez.

Babasının başladığı, kendisinin tamamladığı

Selimşahname Yavuz Sultan Selim devrini anlatır.

Fazlî mahlasıyla şiirler yazar. Arapça, Farsça

ve Türkçe şiirlerinden oluşan divanı vardır.

Ebul Fazl Mehmed Çelebi İstanbul’da

Tophane’de cami yaptırır.

 

4. Mehmed Han devrinde başdefterdar

ve Kubbealtı veziri olan İbrahim Paşa Mısır,

Diyarbekir, Şam, Kandiye, Erzurum

ve Budin’de beylerbeyliği veya valilik

görevlerinde bulundu. İstanbul’da,

Beşiktaş Ortaköy’de bir cami yaptırdı.

Ayrıca Mısır valiliğinde iken Kahire’de bir cami yaptırdı.

 

Defterdar Mustafa Atıf Efendi 1. Mahmud Han

devrinde başdefterdarlık hizmetinde bulundu.

İlme ve eğitime önem verdi, İstanbul’da Vefa’da

bir kütüphane inşa ettirdi. Atıf Efendi hattattır, şairdir.

3 dilde, Arapça, Farsça ve Türkçe şiir yazabilen

Atıf Efendi’nin telif ettiği şiir kitabı, Türkçe şiirlerinden

oluşan bir divanı vardır.

 

Defterdar Tahir Efendi Camii Üsküdar'da Selimiye'de

Harem İskelesi yakınındadır. Caminin banisi

2. Mahmud Han devrinde şıkk-ı evvel defterdarı

olan Defterdar Mehmed Tahir Efendi’dir.

Rumeli vilayetleri defterdarı Mehmed Tahir Efendi

ayrıca Evkaf-ı Hümayun nazırı olarak görev aldı.

Caminin yakınında sıbyan mektebi ve çeşmeler

yaptırdı. Hattat olan Mehmed Tahir Efendi’nin

yazdığı, camide yer alan kitabe ve yazılar vardır.

 

Anadolu ve Rumeli kazaskerleri Divan-ı Hümayun

toplantılarında sadrazamın yakınında ve solunda

otururlardı. Kazaskerler Divan-ı Hümayun’a gelen

kendi bölgeleri ile ilgili davalara bakar, davalar

hakkında yüksek mahkemede kararlar verilirdi.

Kazaskerler insanlara hizmet veren hayrat eserleri yaptırdılar.

 

Muhyiddin Mehmed Şah Çelebi alim, müderris, kazasker

ve şairdir. Medreselerde müderrislik yaptı. Bursa, İstanbul

ve Edirne kadısı oldu. Mehmed Şah Çelebi Yavuz Sultan Selim

zamanında Anadolu ve Rumeli kazaskerliği vazifelerinde

bulundu. Daha iyi anlaşılması için kitaplara şerh ve haşiyeler

yazdı. Aynı zamanda şairdir. Güzel ahlak sahibi ve cömerttir.

 

Muhaşşi Sinan Camii’ni yaptıran Sinanüddin Yusuf Efendi

alimdir. Yazdığı haşiye nedeniyle muhaşşi denilerek anılır.

Medreselerde müderrislik yaptı. Halep, Bursa, Edirne

ve İstanbul kadılığı görevlerinde bulundu.

Kanuni Sultan Süleyman zamanında Anadolu kazaskeri

oldu. Hattattır, Şeyh Hamdullah Efendi hocasıdır. İstanbul

Anadolu Hisarı'nda iki cami, Amasya'da bir cami inşa ettirdi.

 

Molla Cafer Çelebi’nin ailesi ilmiyeye mensuptur.

Cafer Efendi Şeyhülislam Sunullah Efendi’nin babasıdır.

Amcasının oğlu Şeyhülislam Ebussuud Efendi’dir.

Medreselerde müderrislikte bulunur Kanuni Sultan Süleyman

devrinde Anadolu kazaskeridir. Hayırsever Cafer Efendi

doğduğu yerde, Çorum İskilip’te cami yaptırır.

 

İstanbul Çapa’daki caminin banisi Kanuni Sultan Süleyman,

2. Selim Han ve 3. Murad Han zamanında Rumeli kazaskeri

olan Abdurrahman Çelebi’dir. Müderris olan

Abdurrahman Efendi kazaskerliği öncesinde bir dönem

Bursa ve Edirne mollasıdır. Kazaskerlik görevleri arasında

Mısır kadısı ve Mekke kadısıdır.

 

İstanbul Fındıklı’da cami yaptıran Mehmed Vusuli Efendi,

Osmanlı Devleti'nde medreselerde müderris olarak vazife

yapmış, Konya, Kütahya, Bursa ve İstanbul kadılığı

görevlerinde bulunmuştur. Anadolu kazaskeri olması

2. Selim Han zamanındadır. Molla Çelebi Külliyesi’nde

mektep ve hamam yer alıyordu.

 

Medreselerde müderrislik yapmış olan İvaz Efendi,

Bursa, Edirne ve İstanbul kadılığına getirildi,

3. Murad Han zamanında Anadolu ve Rumeli kazaskerliği

görevinde yer aldı. Kazasker İvaz Efendi caminin yanında

ayrıca medrese, sıbyan mektebi ve çeşme yaptırdı.

 

Abdurrahman Bahir Efendi kazasker, bestekar ve şairdir.

3. Ahmed Han zamanında şehzadelerin hocası olur.

İstanbul kadısı olarak görev yapar. 1. Mahmud Han

zamanında Anadolu kazaskeri ve Rumeli kazaskeri olur.

Arapça, Farsça ve Türkçe, 3 dilde şiir yazdı.

Güzel ahlaklı ve tevazu sahibidir.

 

3. Mustafa Han devrinde Anadolu ve Rumeli kazaskeri olan

Mehmed Murad Efendi İstanbul’da Çarşamba’da kütüphane

yaptırdı. Vakıf kütüphanenin düzenli işlemesi ve giderlerinin

karşılanması için birçok akar kütüphaneye vakfedildi.

 

Kazasker Mustafa İzzet Efendi hattattır, bestekardır,

neyzendir, şairdir. 2. Mahmud Han döneminde

Enderun-ı Hümayun’da eğitim gördü. Abdülmecid Han’ın

padişahlığı zamanında Eyüp Sultan Camii hatipliğini yaptı,

Laleli Camii Vakfı’nın idaresi görevinde bulundu.

Abdülmecid Han’ın şehzadelerinin yazı muallimliğini,

hat öğretmenliğini yaptı. Nakibül eşraflık

ve Rumeli kazaskerliği vazifelerini yerine getirdi.

İstanbul, Bursa ve Kahire’deki camilerde

ve binalarda yazdığı kitabeler ve yazılar vardır.

 

Kubbealtı vezirleri Divan-ı Hümayun toplantılarında

sadrazamın yakınında ve sağında otururlardı. Devlet

meselelerinde tecrübeleri ile görüşlerini beyan ederlerdi.

Vezirler diğer devlet adamları ve hayırsever Osmanlı halkı

gibi hayır ve hizmet eserleri inşa ettirdiler.

 

Fatih Sultan Mehmed zamanında Rumeli beylerbeyi ve vezir

olan Murad Paşa’nın Aksaray’da yaptırdığı caminin yanında

medrese, imaret ve hamam yer alıyordu.

 

2. Bayezid Han devrinde nişancı ve vezir olan

Cezeri Kasım Paşa İstanbul’da Eyüp’te

ve Alemdar’da camiler yaptırdı.

Eyüp’teki cami yakınına medrese

ve sıbyan mektebi inşa ettirdi.

Bursa’da medrese ve hamam yaptırdı.

Cezeri Kasım Paşa şairdir, şiirler yazmıştır.

 

Vakıflar kurarak insanlığa hizmet yapan

Çoban Mustafa Paşa Kanuni Sultan Süleyman

zamanında vezirdir. Gebze’deki külliyede

cami ve medresenin yanında tekke, kütüphane,

imaret, hamam, darüş şifa ve kervansaray yer alır.

Eskişehir’deki Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nde cami,

medrese, sıbyan mektebi, imaret, kervansaray yer alır.

Kervanların, yolcuların ve hacı adaylarının yolu üzerinde

dinlenmeleri ve konaklamaları için inşa edilen iki menzil

külliyesidir. Çoban Mustafa Paşa Edirne’ye yakın bir yer

olan Bulgaristan Svilengrad’da bir köprü yaptırdı.

Meriç Nehri üzerindeki köprüden dolayı bu bölgedeki

kasabanın ismi Osmanlı Devleti’nde Cisr-i Mustafa Paşa’dır.

 

Kanuni Sultan Süleyman zamanında Anadolu beylerbeyi

ve Kubbealtı veziri olan İbrahim Paşa Silivrikapı’da

cami, mektep, hamam ve çeşmenin yer aldığı

bir külliye yaptırdı. İbrahim Paşa ayrıca Cerrahpaşa’da

mescid, medrese ve mektepten oluşan bir külliye,

Davutpaşa’da bir mektep yaptırdı. Hayratının bakımı için

Rumeli’de geliri olan akarları ve yerleri vakfetti.

 

Enderun’da yetişen Pertev Paşa yeniçeri ağası,

Rumeli beylerbeyi ve Kubbealtı veziri oldu.

Kanuni Sultan Süleyman ve 2. Selim Han

zamanında vezirlik yaptı. Pertev Paşa’nın

vasiyeti üzerine vefatından sonra İzmit merkezde

bir cami ve külliye yaptırılır. Bir menzil külliyesi olan

Pertev Paşa Külliyesi kervanların, yolcuların ve hacıların

duraklaması ve konaklaması için uygun bir yerdir.

Burada cami, sıbyan mektebi, imaret, kervansaray,

hamam ve çeşme inşa edilir.

 

Lala Mustafa Paşa 2. Selim Han şehzade iken onun lalasıdır.

2. Selim Han zamanında vezir oldu. Lala Mustafa Paşa

Erzurum’da cami ve mektep, Kars’ta cami,

Konya Ilgın’da cami, arasta ve kervansaray,

Suriye Şam’da tekke, han ve hamam,

Suriye Kuneytıra’da cami ve imaret,

Gürcistan Tiflis’te cami yaptırdı.

 

Sadrazam padişahın vekili idi. Devlet idaresinin yürütülmesi,

toplumsal düzenin sağlanması ve ülkenin meselelerinin

halledilmesinde birinci derece sorumluluğu üstleniyordu.

Sadrazam Divan-ı Hümayun’a gelen davaları dinliyordu.

Padişaha arzda padişahın onay vermesi için sunulan kararlar

Divan-ı Hümayun’un yetkili üyelerinin katılımı ile alınıyordu. Sadrazamlar hayır işleri ile ilgilendi, devletin farklı

yerlerinde ve İstanbul’da hayır eserleri yaptırdılar.

 

Zağanos Paşa Şehzade 2. Mehmed’in lalasıdır.

İstanbul’un fethi için Fatih Sultan Mehmed’e

teşviklerde bulundu. Rumeli Hisarı’nın yapımında

ve İstanbul’un fethinde büyük katkılar sağladı.

Fetihten sonra vezir-i azam oldu. Zağanos Paşa

Balıkesir’de cami, imaret ve hamam yaptırdı.

Yaptırdığı caminin inşaatında,

ustalar ve işçilerle birlikte çalıştı.

 

Mahmud Paşa Fatih Sultan Mehmed zamanında

vezir, Rumeli beylerbeyi ve vezir-i azam oldu.

İstanbul Mahmutpaşa’da cami, medrese, sıbyan mektebi,

imaret, hamam ve han yaptırdı. Ankara’da bedesten,

Bursa’da han, Edirne’de cami inşa ettirdi.

Bulgaristan Sofya’da Mahmud Paşa Camii

vardır, yanında bir medrese yapılmıştır.

Mahmud Paşa şairdir, şiirler yazmıştır.

 

Davud Paşa Osmanlı Devleti’nde Enderun’da yetişti.

Ankara sancak beyliği, Bosna sancak beyliği,

Anadolu beylerbeyliği, Rumeli beylerbeyliği

ve vezirlik vazifelerinde bulundu. 2. Bayezid Han

zamanında sadrazam oldu. Davutpaşa’da yaptırdığı

caminin yakınında ayrıca medrese, mektep,

imaret ve çeşme yer alıyordu.

 

Atik Ali Paşa 2. Bayezid Han zamanında

sadrazam oldu. Ali Paşa sadrazam olmadan

önce, bir süre Karaman beylerbeyi

ve Rumeli beylerbeyi görevlerinde bulundu.

Memleketin imarına hizmet etti.

İstanbul'un içinde ve dışında insanlara hizmet

eden hayır eserleri yapılmasına vesile oldu.

İstanbul’da Çemberlitaş’ta cami ve külliye,

Atikali’de cami yaptırdı. Çemberlitaş Atik Ali Paşa

Külliyesi’nde cami, medrese, imaret, kervansaray inşa edildi.

 

Piri Mehmed Paşa kadılık, defterdarlık

ve vezirlik görevlerinden sonra,

Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan

Süleyman zamanında sadrazam oldu.

İstanbul Zeyrek’te cami ve medrese,

Çapa ve çevresinde cami,

Hasköy’de mescid ve hamam,

Silivri’de cami, medrese, mektep ve imaret,

Konya’da cami, zaviye, imaret ve hamam,

Aksaray’da mektep,

Bursa Pınarbaşı’nda mescid,

Sırbistan Belgrad’da imaret yaptırdı.

Piri Mehmed Paşa’nın inşa ettirdiği

hayır eserleri daha fazladır.

 

Sokollu Mehmed Paşa üç padişah zamanında,

Kanuni Sultan Süleyman, 2. Selim Han

ve 3. Murad Han zamanında Devlet'te hizmetleri

olan, sadrazamlığı öncesinde kaptan-ı derya,

Rumeli beylerbeyi ve Kubbealtı veziri

görevlerinde bulunan, hayır eserleri yaptıran,

1. Murad Han gibi şehid olmayı duasıyla isteyen

ve arzu ettiği şehadete kavuşan bir insandı.

 

Sokollu Mehmed Paşa İstanbul Haliç

kenarında ve daha sonraları inşa edilen

Unkapanı Köprüsü’nün yakınında bir cami yaptırdı.

İstanbul Büyükçekmece’de Kanuni Sultan

Süleyman Köprüsü yakınında bir cami inşa ettirdi.

Kırklareli Lüleburgaz’da cami, medrese, sıbyan mektebi,

imaret, arasta, çifte hamam, kervansaray ve köprüden

meydana gelen bir külliye inşa ettirdi.

Edirne Havsa’da yer alan, cami, medrese, sıbyan mektebi,

tekke, imaret, arasta, han, çifte hamam ve köprüden oluşan

külliye Sokollu Mehmed Paşa’nın gayretleri ile yapıldı.

Hatay Payas’taki Sokollu Mehmed Paşa Külliyesi’nde

cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret, arasta, han,

hamam, kervansaray, tabhane ve çeşmeler yer alır.

Hatay Antakya’da bir han yaptırdı.

Mekke’de ve Medine’de birer hamam,

Edirne’de Üç Şerefeli Camii’nin

yakınında bir hamam inşa ettirdi.

Bosna Hersek’te memleketi Vişegrad’da

ve Tekirdağ Çorlu’da köprü inşa ettirdi.

Sokollu Mehmed Paşa’nın hayır eserleri,

gayretleri ile yapılan ve insanlara

hizmet veren yerler daha fazladır

 

Siyavuş Paşa Enderun’da eğitim gördü, sarayda yetişti.

Mirahur olduktan sonra, yeniçeri ağalığı, Rumeli beylerbeyliği

ve vezirlik vazifelerini yerine getirdi. 3. Murad Han zamanında

sadrazamlık görevinde bulundu. Eyüp’teki çeşme türbesinin

yanındaki hayrat çeşmesidir. Bulgaristan Harmanlı’da

zenginin ve fakirin geçtiği bir köprü inşa ettirdi.

2. Selim Han’ın kızı Fatma Sultan ile evli olan Siyavuş Paşa

eşi adına Süleymaniye Camii yakınında bir medrese yaptırdı.

 

Ferhad Paşa Enderun’da tahsil ve terbiye görerek yetişir.

Saraydaki eğitimden sonra kendisi kapıcıbaşılık vazifesi

verilir. Kanuni Sultan Süleyman Sigetvar’da dünya hayatından

ayrılır. Eski padişahın naaşının İstanbul’a nakline nezaret eder.

Mirahurluk, yeniçeri ağalığı, Rumeli beylerbeyliği

ve Kubbealtı vezirliği vazifeleri arasında yer alır.

Ferhad Paşa 3. Murad Han ve 3. Mehmed Han

devrinde sadrazamlık görevinde bulunur.

Liyakat sahibi bir devlet adamı olarak

ağır ve güç hizmetlerdengeri durmaz,

teklif edilen işlerden kendi isteğiyle

çekilmez. Ferhad Paşa ayrıca hattattır.

Kumkapı’da Musalla Mescidi’ni yaptırır.

 

Cerrah Mehmed Paşa’nın yaptırdığı cami İstanbul’da

Cerrahpaşa’da, Cerrah Paşa Caddesi yanındadır.

Cami medrese, sebil, çeşme, çifte hamamın yer aldığı

bir külliye dahilinde inşa edildi. Sonradan külliye

kapsamında bir kütüphane yapıldı. Caminin banisi

3. Mehmed Han’ın şehzadeliği sırasında

onun sünnetini yapan kişidir. 3. Murad Han

zamanında yeniçeri ağası, Rumeli beylerbeyi

ve vezir olan Cerrah Mehmed Paşa,

3. Mehmed Han zamanında

sadrazamlık görevinde bulundu.

 

Divanyolu’ndaki Köprülü Mehmed Paşa Camii’ni

sadrazam Köprülü Mehmed Paşa yaptırdı. Mescid,

medrese, sebil, çeşme ve dükkanların yer aldığı külliyeye

sonradan Mehmed Paşa’nın oğlu Fazıl Ahmed Paşa

tarafından yaptırılan kütüphane ve Vezir Hanı eklendi.

 

Osmanlı Devleti kademelerinde kendisine verilen

farklı vazifeleri yerine getiren Köprülü Mehmed Paşa

Amasya sancak beyliği, Karaman beylerbeyliği

ve Kubbealtı vezirliğinden sonra 4. Mehmed Han

zamanında sadrazam oldu. Köprülü Mehmed Paşa

ülkenin farklı yerlerinde, Anadolu’da ve Rumeli’de

hayır eserleri yaptırdı, bunların masrafları

ve bakımı için geniş araziler vakfetti.

Kosova Yanova’da cami, mektep ve dükkanlar,

Arnavutluk’un Berat sancağına bağlı olan,

doğduğu köy Rudnik’de cami ve mektep,

Şam eyaletinde Cisr Şugur’da cami,

mescid, mektep ve han,

Kıbrıs Lefke’de cami, mektep ve han,

Çanakkale Bozcaada’da cami, mescid ve mektep,

Bolu sancağında Taraklı kasabasında cami ve mektep,

Samsun Vezirköprü’de namazgâh ve çeşme,

Tokat Turhal’da han,

Amasya Gümüşhacıköy’de cami, mektep ve han yaptırdı.

İnşa ettirdiği hayır eserleri daha fazladır.

 

Erzurum ve Şam valiliklerinde bulunan Fazıl Ahmed Paşa,

4. Mehmed Han zamanında, genç yaşında sadrazam oldu.

Yumuşak kalpli, dindar, adil, zeki, cömert, istişareye

önem veren, fazıl bir insan olarak tanınır.

Fazıl Ahmed Paşa hattattır.

 

3. Ahmed Han zamanında sadrazam olan kitap dostu

Şehid Ali Paşa İstanbul Vefa’da kütüphane kurar.

İstanbul’da ayrıca Üskübi Mahallesi’nde ve Kuzguncuk’ta

kütüphaneleri vardır. Kitaplarını vakfeden devlet adamı

ilme ve alime değer verir, ilim camiasına destek olur.

Cesurdur, israftan kaçınır, liyakate, düzene ve disipline

önem verir. İznik Gölü yakınında, doğduğu yer olan

Sölöz’de cami inşa ettirir. Şehid sadrazamın naaşı

Belgrad Kalesi’ne defnedilir.

 

3. Ahmed Han döneminde sadrazam olan

İbrahim Paşa eşi Fatma Sultan ile İstanbul

Şehzadebaşı’nda içinde kütüphanenin

de yer aldığı külliye yaptırır. Burada, İstanbul’un

merkezinde cami, medrese, darül hadis, kütüphane,

çeşme ve sebil inşa ettirilir. Hayır ve imar faaliyetlerine

önem veren sadrazam doğduğu yer olan Nevşehir’de

cami, medrese, sıbyan mektebi, kütüphane, imaret,

kervansaray, hamam ve çeşmeler inşa ettirir.

İbrahim Paşa’nın bıraktığı hayır eserleri daha fazladır.

Sanatkarlara, edip ve şairlere destek olur.

 

Kocamustafapaşa’da Hekimoğlu Ali Paşa Caddesi

yanındaki Hekimoğlu Ali Paşa Camii’ni

sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa yaptırdı.

Hekimoğlu Ali Paşa Külliyesi’nde

cami, kütüphane, tekke, sebil

ve çeşmeler yer alır. Osmanlı Devleti

kademelerinde farklı yerlerde vazifeler

alan Hekimoğlu Ali Paşa 1. Mahmud Han

ve 3. Osman Han zamanlarında

sadrazamlık vazifesinde bulundu.

İstanbul Kabataş’ta bir meydan çeşmesi,

Çemberlitaş’ta Ali Paşa Camii’nin

avlu duvarında bir çeşme yaptırdı.

 

Mehmed Ragıb Paşa Osmanlı Devleti’nde

çeşitli memurluk vazifelerinde bulunmuş,

reisül küttablığa atanmış, vezir rütbesi

ile Mısır valiliğinde bulunmuş, Sayda,

Rakka, Halep ve Şam valiliği yapmıştır.

3. Osman Han ve 3. Mustafa Han döneminde

sadrazamlık vazifesinde bulundu.

Diplomattır, şairdir, yazardır, hattattır, tarihçidir.

İlim ve devlet adamı olan Ragıb Paşa’nın

divanı ve tarihle ilgili eserleri vardır.

3 dilde, Arapça, Farsça ve Türkçe

manzum ve mensur edebi yazılar kaleme almıştır.

Laleli’de Osmanlı ilim, eğitim ve kültür hayatına

katkıda bulunan bir kütüphane ve sıbyan mektebi

yaptırdı. Bu külliyede ayrıca çeşme ve sebil yer alıyordu.

Kitaplarını vakfeden Mehmed Ragıb Paşa vefat edince

yaptırdığı kütüphanenin haziresine defnedildi.

754 views
0 faves
0 comments
Uploaded on August 9, 2018
Taken sometime in 2018