IVC - humanistic misanthrope ツ
Festival of Lights - Festival of Bokeh's
Sacma sapan seyler iste…
Bildigimiz, duydugumuz ve ilk duyusta basit gelen sorulardan biriydi bu.
Birdaha dünyaya gelirsen herseyi ayni mi yaparsin?
Soruyu anlamama caresizliginden de evet deriz hep, belki de hayal edemedigimiz icin.
Nedeni ne olursa olsun evet deriz.
Ama kalbimizin en derininde, cayir cayir yanan o yerde cok iyi biliyoruz ki, HAYIR.
Her gecen saniyede daha cok artiyormus gibi sanci vardir yüreginde veya kalbinde yada beyninde. Belkide tarif bile edemezsin o acini, belkide kendin bilmiyorsun nerde oldugunu. Bildigin tek birsey var, o da o izdirabin varoldugu.
Bu kitaplarda okudugun veya filimlerde izledigin ve Shakespere in anlattigi varlik ve yokluk kelimesi de degil. “Olmak yada olmamak“ cümlesi ile biten bir sey degil bu.
Zihninin en derin kösesinden seni kemiren birsey.
Sözkonusu ask degil, onu yasadik. Yasadik da ne oldu?
Sözkonusu sevgi degil, onu da gördük, ama hersey yine ayni.
Okyanuslarin ortasinda kopan deli firtinadan daha siddetli sanki bu nefret. Eger bir firsat bulsa, degil kendisini tüm dünyayi yikip gecmek isteyen bir nefret…..
Ve ayni zamanda insanlari, hayvanlari ve dünyayi seviyoruz yalanlari. Sadece bencilligi besleyen, “diger insanlar benden daha kötü“ dedirten yalanlardan biri. Hangimiz dogruyu söyledik ki? Hepimiz ayni soruya evet kelimesi ile cevap verdik. Hem kelime nedir ki, cümle ne? Ne anlatabildik sanki simdiye kadar, kim dinledi bizi.
Zifiri karanlikta düsen bir agacti cümleler. Ne duyan oldu, ne okuyan.
Maksat siir yazmak degildi, cünkü okuyan yoktu.
Kagidin üstünde bosa sürüklenmis mürekkepden baska birdey degil di o siir dedigimiz sey. Düsüncesizce kalem tüketmekten baska bir ise yaramadi siir yazmak. Kimse okumadi onlari, ne pamuk prenses ne de beyaz atli prens. Onlarin hayalinin hayali ile yasadik yillarca. Meger inandigimiz ask degil, uydurulmus bir hayalmis. Meger o hayali hayal etmeye mutluluk demisiz onca zaman. Ve ayakta tutmak icin o hayali dökmüsüz icimizi kagida dakikalarca, saatlerce, aylarca ve yillarca.
Bir hayalden olusmus hayatimiz. Her görüp begendigimiz kisiyi bu hayal icin asik olmusuz. Asil yerimizi bilmeden yanlis limanlara atmisiz demiri. Bir marti gibi uctugumuzu sanip kaybetmisiz sonra adayi gözümüzden. Titanic gibi ufak görmüsüz hayattaki bütün aldatilislari. Ve batmisiz denizin en derin dibine bir efsane olma hayali ile.
Sacma sapan rüyalarmis bizi buna inandiran.
Sacma sapan seylermis bu kagida yazilan ve yazdiranlar……..
19.10. 2009
Ismail Yasar Cinücen
Pesimist kötü adam…………….
Festival of Lights - Festival of Bokeh's
Sacma sapan seyler iste…
Bildigimiz, duydugumuz ve ilk duyusta basit gelen sorulardan biriydi bu.
Birdaha dünyaya gelirsen herseyi ayni mi yaparsin?
Soruyu anlamama caresizliginden de evet deriz hep, belki de hayal edemedigimiz icin.
Nedeni ne olursa olsun evet deriz.
Ama kalbimizin en derininde, cayir cayir yanan o yerde cok iyi biliyoruz ki, HAYIR.
Her gecen saniyede daha cok artiyormus gibi sanci vardir yüreginde veya kalbinde yada beyninde. Belkide tarif bile edemezsin o acini, belkide kendin bilmiyorsun nerde oldugunu. Bildigin tek birsey var, o da o izdirabin varoldugu.
Bu kitaplarda okudugun veya filimlerde izledigin ve Shakespere in anlattigi varlik ve yokluk kelimesi de degil. “Olmak yada olmamak“ cümlesi ile biten bir sey degil bu.
Zihninin en derin kösesinden seni kemiren birsey.
Sözkonusu ask degil, onu yasadik. Yasadik da ne oldu?
Sözkonusu sevgi degil, onu da gördük, ama hersey yine ayni.
Okyanuslarin ortasinda kopan deli firtinadan daha siddetli sanki bu nefret. Eger bir firsat bulsa, degil kendisini tüm dünyayi yikip gecmek isteyen bir nefret…..
Ve ayni zamanda insanlari, hayvanlari ve dünyayi seviyoruz yalanlari. Sadece bencilligi besleyen, “diger insanlar benden daha kötü“ dedirten yalanlardan biri. Hangimiz dogruyu söyledik ki? Hepimiz ayni soruya evet kelimesi ile cevap verdik. Hem kelime nedir ki, cümle ne? Ne anlatabildik sanki simdiye kadar, kim dinledi bizi.
Zifiri karanlikta düsen bir agacti cümleler. Ne duyan oldu, ne okuyan.
Maksat siir yazmak degildi, cünkü okuyan yoktu.
Kagidin üstünde bosa sürüklenmis mürekkepden baska birdey degil di o siir dedigimiz sey. Düsüncesizce kalem tüketmekten baska bir ise yaramadi siir yazmak. Kimse okumadi onlari, ne pamuk prenses ne de beyaz atli prens. Onlarin hayalinin hayali ile yasadik yillarca. Meger inandigimiz ask degil, uydurulmus bir hayalmis. Meger o hayali hayal etmeye mutluluk demisiz onca zaman. Ve ayakta tutmak icin o hayali dökmüsüz icimizi kagida dakikalarca, saatlerce, aylarca ve yillarca.
Bir hayalden olusmus hayatimiz. Her görüp begendigimiz kisiyi bu hayal icin asik olmusuz. Asil yerimizi bilmeden yanlis limanlara atmisiz demiri. Bir marti gibi uctugumuzu sanip kaybetmisiz sonra adayi gözümüzden. Titanic gibi ufak görmüsüz hayattaki bütün aldatilislari. Ve batmisiz denizin en derin dibine bir efsane olma hayali ile.
Sacma sapan rüyalarmis bizi buna inandiran.
Sacma sapan seylermis bu kagida yazilan ve yazdiranlar……..
19.10. 2009
Ismail Yasar Cinücen
Pesimist kötü adam…………….