View allAll Photos Tagged ucurma
Deli geçer zaman,
Delidir dünya...
Oynar her birimizle hiç durmadan...
Kimi bekler uğurböceği olmayı,
Kimi uğurböceği bekler
İçinde saklı dileği
Onunla uçurmayı...
...Özlem... 08.06.08
Zaman Durdu Sevgilim....
Zaman düşer ellerimden yere
Oradan tahta boşluğa
Saatler çalışır izinsiz hep bir sonraya,
Resimler sarı güneşsizlikten, duygular değişir
Dostlar dağılır dört bir yana, kendi yollarına
Ve sen ben, değirmenlere karşı bile bile birer yitik savaşçı,
Akarız dereler gibi denizlere, belki de en güzeli böyle...
Uçurma uçar sözlüğümden, geri gelmeyecek bir kuş
Yaşanmamış kırıntılar sadece bir düş.
"Yazısız defterle getirir melek
düşsel saati kuran kelebekleri
hayatın en heyecanlı çizgilerini çizerek
ellerden bir ağaca dönüştürür gökleri
Sızınca odaya ağlama işareti
başlar ışıklardan kelebekler uçurmaya
bebeğin serçe parmağı ile yazılan mektup
sevinç ayetleri gibi görünür aya
Her bebek yeniden oynar değişmez oyunu
mavi koşarken dünyanın görünmez atı
geçmek için karşı kıyıdaki sonsuz aynaya
bırakırız albümlere süslediğimiz hayatı
(M.Ruhi Şirin,Rüya Saati,s.11-12)"
İşte Gidiyorum
Bir beyaz guvercin vardı kanatları kırık
Bir soguk gece vardı karanlıgında ayaz
Bir daglarda acan çicek vardi simdi solgun
Bir ben kalmistim bir ben olumune suskun
Durmam iste durmam bir dakka yuregim surgun
Alirda basimi ceker giderim bugun
Paslanmaz saplanmaz ayaklarim
Olumde olsa yolumun sonunda giderim bugun
Herseyin bittigi gundur bugun
Simdi gidiyorum
Butun cocuklugumu gencligimi birakarak
Yeni umutlar yeni yarinlar yeni acilan kapilar aramaya
Yani kendimi aramaya bulmaya
Gidiyorum iste ucurtmam ile bir yildiz ucurmaya
Butun dost bildiklerim yalan olmussa dunyamda
İste gidiyorum bende yeni bir dunya kurmaya
Gokyuzu sen sahitsin zaten yasadiklarima
Gecelerim kordugum olmus duman is burunmus yarinlarima
Bu sehrin her sokagi cikmaz sokak olmus ucurumlar kazilmis yollarima
Gecelerim gunduzlerime pusu kurmus sanki
Gunes dogmaz olmus gece yarilarima
Gidiyorum simdi tum ciplakligimla
Mutluluk gokyuzundeki yildizlar kadar uzak olsada
Son sozum olsun bu benden geri kalanlara
Gidiyorum iste bir daha geri donmemek ugruna
( Alıntı )
KENDİNE DÖNÜK
”Bir çocuk topluluğu. Öğle vakti mahalleye yayılmışlar. Gülüp eğleniyorlar kirli vücutlarına aldırış etmeden. Bir uğrasa vermişler kendilerini. Ellerinde kendilerini aşan kiremitler, dikiyorlar üst üste. Mahallenin yolunun ortasını kapamaya çalışıyorlar. Bağırışlar dalgalanıyor. Ne ilginçtir ki bu sefer onları rahatsız edecek bir kocakarı yok. Kiremitlerin geldiği yer belirsiz. Bir kuyunun içinden mi çıkıyorlar yoksa? Sorular akıllarını karıştırmasın onların, duvarın temeli hazır nede olsa. Onlar yıllardır aynı mahallenin çocukları. Arka Mahalle’nin gençleri. Gruplaşma kanlarında var. İstemiyorlar aşağı yokuş çocuklarını. Bu sebeple bitirmeliler öğlene dek bu duvarı. Kimse anlamamalı. Derken mavinin derinliklerinde büyüyor gökyüzü. Bir çocuğun gözlerinde beyaz dayanılmayacak hal alıyor. Her yer alabildiğine beyaz, parlak…”
İşte ben böyle dünyaya geldim. Nerede olduğumu bilmeden, ama ait olduğum yerden buraya geldim. Tam beş yasında doğdum ben. Annemin yanı başında buldum kendimi. Onu uyandırmaya çalıştım. “Neredeyim ben?” dedim gözümü alan bu beyaz duvarlara aldırmamaya çalışarak. “Benim odamdayız oğlum.” dedi annem “Hani uyuyamadın benim yanıma geldin dün gece.” Doğduğum günü asla unutamam bu sebeple.
Çok kesintili ve bölüm bölüm oldu yaşadıklarım hep. Mesela iki yaşında teyzemin kolundaki saati emerken ardından ise kendimi bir albümde bunun fotoğrafına bakarken buluyorum. Teyzem beni koluna almış. Kahkahalara boğulurken ben kolundaki saati yutmaya çalışıyorum. Bu da beş yaşındaki doğumumdan iki yıl sonra gerçekleşiyor.
Farkındayım karışık bir hayat bu benimkisi. Zaman kavramı alıştığımızdan çok farklı. Ama artık büyüdüm diyebilirim. Sonuçta ezan vaktine kadar mahallede zıpırlıklar yapabildiğim bir çevrem vardı. Ya da ben öyle sanıyordum. Belki tuğlalar ile duvar inşa etmiyorduk mahallenin ortasına ama Aşağı Yokuş’tan nefret ederdik. Elimizden geldiğince birbirimize kötülük yapmaktan çekinmezdik. Silahlar kuşanırdık. Onlar daha zengin olabilirdi belki ama bizim de deli cesaretimiz vardı. Morartıcı kurşunlarımız biterse tabancalar ve taslar ile üzerlerine koşardık.
Bazen bu bir hataya dönüşebilirdi. Bir keresinde aynı yiğitlikle üzerlerine koştuğumda baba parası yiyen ve mahallenin tek bisikletçi çocuğu Samet beni nasılda ezmişti. Üzerimden bir sanatçı titizliği ile geçmeyi başarmıştı. O günden arkanı kollamanın önemine inanırım.
Yalnız değildik bu dünyamızda. Kendimize sünnet olduk diye erkek diyebilirdik ama her zaman bizden önce dünyaya atılmış insanlar vardı. Daha büyüklerdi ve kuralları daha geçerliydi. Bunlardan biri de yüzünü anımsayamadığım Beyaz Ceketli’ydi. Kurt köpeği vardı onunla aynı renk. Üzerimize salmaktan çok hoşlanırdı. Bizi köpeğinin kalıp getirebileceği bir kemik parçası olarak görürdü. Hoşumuza giderdi ama bu durum. Oyunlarımızın tükendiği vakit yeni bir alternatif kapı açılırdı yüzümüze.
O gün eşofman giymemeliydim. Bunu anneme de söyledim fakat rahat rahat oynamamı istemişti. Tabi onunda kendine göre haklı tarafları vardı. Ama Beyaz Ceketli köpeği üzerimize saldığında ve ayağım bir tasa takılıp köpeğin baldırıma doğru yöneldiğini gördüğümde bunun yanlış bir fikir olduğunu anlamam uzun sürmedi. Benden bir parça kopardı ve bu ona yetmiş olmalı ki sahibine deliler gibi geri döndü. Beyaz Ceket halinde memnun gibiydi ya da o anki şok ifadesini benim çığlıklarım arasında ben farklı yorumlamış olabilirim. Neticesinde hayatımda kıçıma giren dokuz iğnede bulunmuş oldu. Kuduz olmadım ama arkadaşlarımı bir kurt adam olduğuma inandırmak o kadar da zor olmamıştı.
Akrepleri tasın altından çıkarıp şişeye koyar top oynar ve sonunda ateşin ortasına koyup kendini sokmasını ve intihar edişini hayretle izlerdik. Torpillerimiz ile kertenkelelerin ve salyangozların yuvalarını uçurmayı çok severdik. Hatta belli bir rutin haline gelmişti bu bizim için. Sinekleri yakalar nefessiz kalıp boğuluşunu izledikten sonra örümceklere ziyafet çektirirdik. Karıncaları toplar ve örümceğin yuvasına atıp onu nasıl saracağını izlerdik. Aylar sonunda o örümcek büyür bir obez olurdu. Bu durum canımızı sıkardı çünkü biz zenginleri sevmezdik. Bu yüzden onu da taşla ezip oldururduk.
Bayramları çok severdim. Harçlık konusuna değinmeme bile gerek yok. Artık kısa günün karına boyun eğmek kalıyordu bize. Sonrasında gelsin lazerler, silahlar, patlayıcılar. Dokuzuncu yaşımın bayramı kör olmaktan kurtuldum. Cam şişenin içine torpil atıp havaya uçurmak kuzenimin fikriydi. Ama fitilin torpilin ucuna geldikten sonra oradan kaçmakta benim fikrimdi. Deparlarımda kurt köpek trajedini yaşasaydım sakat kalacağımı biliyordum. Şükürler olsun ki o köşeyi dönebildim. Cam parçaları arkamda dalga oluşturuyordu tam bu sırada…kurtuldum. Bu günden sonrada ateşli şeylere pek yaklaştığım söylenemez.
Müzik anlayışımız dansözlerin göbeklerinden oluştuğu o zamanlarda çıplak olan ne varsa ilgimi çekmeye başlamıştı. Popüler kültürün kamçıladığı ben büyüyünce kendimden nefret edeceğimi bilemiyordum. Geçmişe bakmak hep utanç kaynağı şimdi. Ne yapalım çocuktuk işte.
Tabi ki bu böyle sürüp gitmedi. Bir süre sonra yeni müzik tarzlarının farkına vardım. Örneğin asiliğin simgesi rock müzik gibi. Ergenlik tabi, gelince dur diyemiyorsun. Duman o zamanlar dinleyebildiğim tek gruptu. Zamanla bu gelişti ve Avrupa’nın içlerine sızdım. Müzik o kadar hoşuma gidiyordu ki bazen tüm gün müzik dinlemekten başka bir şey yapmıyordum ve bu annemin ilgisini haliyle çekiyor, tedirgin ediyordu. Çünkü onlar için dersten başka bir şey değildim ben. Ders çalışması gereken bir robot, simge…
Doğum günümde annem elinde bir klasik gitar ile çıkıp geldi ve ben rock yıldızı oldum! Hayır tabi ki o kadar kolay değil bu ülkede bir şeyler başarabilmek, bunun farkındaydım. ‘’Bu ülkede başarı cezasız kalmaz’’ biliriz. Bizimkiler kendilerine göre orta yolunu bulmuşlardı. Bende pek şikayetçi sayılmazdım bu durumdan. Şimdi buraya bir sürü karşılıklı ilişki ana başlıklı deyim sıralayabilirim ama yapmayacağım, söz.
Müzik alanında daha da ilerleyebilmek adına bir kursa yazıldım. Ama doğru yol değildi sanırım gitar benim için. Çünkü bir şeylere vurmak istiyordum. Stres atmak istiyordum ama bu alet bana istediğimi veremiyordu. Bende yeni arayışlar içerisindeyken bateri ile karşılaştım. Fakat bu alette çok pahalı olduğundan umudum kırıldı. Bana ait olamayacak bir şeyin peşinden koşmak ne kadar mantıklı olabilirdi. İşte bu tabuyu kırmak adına ne gerekiyorsa yaptım.
Yemedim içmedim harçlıklarımı biriktirdim bir yıl boyunca. Ama elime geçen para ile sadece zillerini alabilirdim. Umut denilen şeyi tam kaybedecekken bizim belediyenin orkestra kurduğunu öğrendim. Üstelik bateri onlardan. Bu fırsatı kaçıramazdım. Yazıldım ve derslere başladık. Bir yıl sonra bir çok konserde yer almıştım. Kendimi yeterli hissettirmiyordu ama hiçbir şey. Sürekli açlık hissediyordum. Öğrenme açlığım yüzünden kendime güvenemedim pek her konuda. Aşırı alçakgönüllüydüm belki de.
Avrupa’ya konserler vermeye gönderdi belediye bizi. Bir çeşit turne gibiydi. Almanya ve Avusturya’yı görme şansını yakaladım. Bu yeni dünya beni çok etkiledi. Bir çok şeye bakış açım bu süreçte değişti. Ülkemizdeki çoğu yanlışı fark ettim. Sokaklarımız pislik içindeydi. İnsanlarımız korku içinde. Neydi bizi bu kadar çekimser kılan insanlardan? Neden özgürlüğümüzü kısıtlardık her fırsatta?
İnsanların sıcakkanlı davranması ve ülkeleri uğruna bir çok işte gönüllü çalışmaları bende duyarlılık yarattı. Kendi halkımın bencilliklerini sebeplerini sorgulayıp durdum. Sanırım eğitimin bu konudaki rolü büyüktü. Dönünce başkan olacak ve ülkemde kahvehanelerde kitap okuma zorunluluğu getirecektim.
Tabi ki bunların hiçbiri olmadı. Ben yine aynı bendim. Belki daha da bencilleştim. Ama doğayı korumak adına aynı şeyi söyleyemem. Çünkü birçok derneğe yardımda bulundum ama bunu anlatmayı pek sevmem. Bunlarla böbürlenilmemeli. Çünkü ortada böbürlenilecek bir şey yok ki! Sonuçta bu bizim görevimiz değil mi zaten. Elindeki çöpü biraz daha tutuver ve çöp kutusuna at bu kadar basit. İsraftan kaçın, çeşmeyi fazla açma, elektriği dengeli kullan. Asıl bencil isen korumalısın ya dünyayı. Çünkü dünya senin dünyan. Başkasına ait değil ki be kardeşim?
Şu sıralar kafama takılır durur. İnsanlar başkasından duyduğu şeylere neden bu kadar körü körüne bağlanır anlamış değilim. Beni anlatabilecek en derin konunun bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben böyle değilim. İki tarafı da dinleme taraftarıyımdır her zaman. Bir arkadaşım bana olurda uyuz olursa-ki olur, üniversite burası, hatta olmadık yere uyuz olup kendi kendine üzülen insanlar bile olur-başka arkadaşına anlatır ve o şahsına münhasır arkadaşımda bana birden kıl olur, olası tutar, öyle programlanır, yazılımı vardır bunun. Neden böyledir. Akıl denen şey bu kadar mı acizdir? Onlar ve ben diye kıyaslamama girmeye gerek yok. Kendimi hiçbir zaman bir şeyden üstün görmedim çünkü. Göremedim. Görmemeye çalışıyorum, hatta o şekilde espriler yapıyorum, ama ne hikmetse tam tersi etki yaratıyorum.
Bana durduk yere kıl olan arkadaşlara ve onların programlanan cağnım arkadaşlarına gelince…Ne mi yapıyorum? Hayatımdan çıkarıyorum. Evet bu yanlış bir davranış. Sorunun üzerine eğilip elimi uzatmam gerek. Ama bir türlü uzanamadım ben o kişilere. Kaçtım bu tür ilişkilerden. Sebebi ise çok basit, üşengecim. Bir sebep daha var ki çok derin.
Pollyanna karakterlerden nefret ederim. Parasız yaşanabileceğini, tek ilahi gerçeğin sevgi olduğunu, savaşların sona ereceğini, herkesin eşit miktarda gelir elde edeceğini düşünen ve düşleyen o ütopik arkadaşlarım genelde kapitalist düzene en önde sırıtarak adımını atan ve paranın köpeği olan kişiler olarak karşımıza çıkacaktırlar. Bunu biliyorum ve bu gerçeğe bakarak bana nutuk atmalarına dayanamıyorum. Bu yüzden mümkün olduğunca gerçekçi konuşuyorum ve arkadaşlarım bu konuşmalarımdan rahatsız oluyorlar. Çünkü gerçeklerden korkuyorlar. Hayatları Hollywood filmi gibi olacak sanıyorlar. Her an bir macera her an bir atılım, eğlence. Sonra bir bakıyorsun ‘’sabah sekiz akşam beş’’ oluvermiş. Korkmayın, ileri bakın.
Hayatımdan sorun eksik olmaz tabi. Her insanda olduğu gibi… Zamanı hesaplar dururum. Hatta bu bende bir obsesif haline gelmiş durumda. Hatta geçenlerde nedensizce öylece kalkıp eve gittim arkadaşlarımla kafede otururken. Zamanımı en verimli şekilde geçirmem gerektiğini düşünüp durduğumdan hep programlarım günümü. Film mesleğim gereği günümün vazgeçilmezidir. Ardından müzik gelir. Tüm gün kulağımdadır. Şu an bile. Klasik müziğin her türlü sanatçısını dinlemeye ve tüketmeye çalışırım. Ardından sıra piyanoma gelir. Üzerinde uygulamaya çalışırım ama elimden ne gelir tek başıma iken bilemem bunu. Kursa gitmek isterdim. Hatta pollyanna arkadaşlarım gibi hemen para yaratmak isterdim ama hayat öyle değil işte. Senden beklemeni istiyor. Sıran gelmeden gişeden geçemiyorsun. Bazıları var ki altından kaçıp gidiyor özgürlüğe. Ama lotodan çıkan paranın da aşkı bitirdiğini duydum. Yok şimdilik kalsın. Çünkü bir aşk hayatım iyi, onun da bozulmasını istemem. Nerede kalmıştık? Heh kitaplar… Genelde beni eğitecek kitaplara yönelirim. Romantik bir insanımdır ama ne iştir ki şiir denen şeyden hala bir şey anlamış değilim. Şiir bana göre değil. Çünkü olmayan bir şeyi insanın içinden çıkaramazsınız. Sonuçta yoktur, kök salmamıştır içinizde, tohumu ekilmemiştir doğa tarafından.
Şiire bakış açım yüzünden arkadaş kaybı bile yaşamış bir insanım. Ama bu durum beni pek üzmüyor. Beni olduğum gibi kabul eden insanlardan hoşlanırım. Her insanın bir değişikliğe ihtiyacı var bunu yadırgayamam fakat her şeyimle de sana teslim olamam. Çünkü seçtiğimiz yola göre hikayemiz yazılır. Biyografimde istemediğim bir şeyin yer almasını istemem. Ama bu durumdan hala emin değilim.
Mümkün olduğunca kesin konuşmamaya çalışırım. Geçmiş yıllarda bunun acısını fazlasıyla çektim çünkü. Yalancıya çıkan adım beni utanca sürükledi ve bu hiç hoş bir olay değil emin olun. Kesin konuşsam bile eminim artık onu demekle öyle olmadığının. Bazen insan kendine de yalan söylemeli sonuçta. Yoksa kuru umut bizi pek fazla sürüklemiyor orası kesin. Annemin bohçasını sardığı o minik ama lanet çengelli iğnelerden dolu yolumuz. Çok küçüktürler ama takılırsan ciddi derecede acıtırlar ve onların affı yoktur. Tıpkı bizim insanlarımız gibi. Eleştirmek en büyük hobileridir. Asla alkışlamazlar. Sahneye biri çıktığında yetersiz karakterini biraz komik olmak amacı ile doldurmaya çalışarak ve arkadaş grubunda kendine v.ı.p’den yer ayırtmak gayesiyle yaptığı o itici espriler yok mudur şunların? İşte o an benim cinayeti gayet mantıklı gördüğüm anlardır. Hak etmezler sanatı onlar. Sadece eleştirirler. Fakat eleştiri denen döngünün kendi kuyruk sokumuna bağlı olduklarından bir haberdirler. Çıkarın o insanı salondan. Biraz kendi ile baş başa kalsın. Doğru yolu bulacaktır.
Hasta olduğumda kabuğuma çekilirim. Şimdi burada laf olsun diye çekilmez bir insan olurum, şöyleyim, böyleyim demek vardı ama değil işte. Gayet sadedir bu da, diğer her şeyimde olduğu gibi…Ve korkumda bundandır. Bu kadar sade mi veda edeceğim Dünya’ya? Önemli bir insan olamayacak mıyım hiçbir zaman? Bana önemli bir görev vermeyecekler gibi görünüyor. Koltuğumda yalnız başıma öleceğim ve en yakın arkadaşımı kaybetmiş olacağım. Onu özlerken kahrımdan yok olacağım. Yanlış kararlar vereceğim her zaman. Hayatımın aşkının elimden kaymasına izin vereceğim. İçimdeki mükemmelliyetçi insana engel olamayacağım ve onda kusurlar bulmaya başlayacağım. Gözyaşlarımın arkasına saklanırken bunlar bir fırtınaya dönüşecek. Zemin ayağımın altından kayacak ve beni karanlıklar ülkesine sürükleyecek. Annemi göreceğim orada. Bana bakmak istemeyecek. Çünkü onu çoktan terketmiş olan ben onun nefretinden değil bana acıyarak bakan gözlerinden kaçacağım.
Kayıplarımı hesaplar dururum. İşte asıl hastalığım burada başlar. Takıntılarıma engel olamam. Başladığım paragrafı bile bitirmekten korkarım. Müzik dursa bende dururum. Herkes o büyük şelaleye gözleri kapalı atlarken ben izlerim miskince. Bazen kendimi Orta Doğu’da bir çölün ortasında yalnız bulurum. Rüyamda bu alabildiğine uzun topraklarda kendimi arar dururum. Karanlıktan uzanan her ele selam olsun, bana sahip çıkan her ele… Ama bu kadar işte. Beni ben yapan bir mektubum var mı acaba? Şimdi yeniden doğacak olsam, çığlıklarım arasından kurtulup bana ulaşsan, bir işe yarar mı bu mektup? İşte şimdi tam şu anda eğer gözlerim sana bakarken şu an sulanıyorsa sana sevgimdendir. Sana acımıyorum. Bu mektup sana. Seni seviyorum.
1 Jacques BOTHELIN (Speedy)
Breitling Jet Ekibinin lideri ve yöneticisi olan ‘Speedy’ dünyanın en deneyimli hava akrobasisi pilotlarından biridir. Bugüne kadar 145 farklı tipteki uçakla 10,100 üzerinde uçuş saati kaydetmiştir ve 23 ülkede yaklaşık 2700 gösteriye katılmıştır. Ekibin yöneticisi olarak ekibin zaman ve uçuş programını belirler. Düzen içinde yapılan uçuşlarda 1 numaralı uçağı uçurmaktadır.
2 Bernard CHARBONNEL (Charbo)
‘Charbo’ Jaguar ve daha sonra da Mirage 2000 nükleer uçağı uçurmuştur. Eski uçaklara tutkuludur ve pilot meslektaşı ‘Ponpon’ ile birlikte tarihi hazineler toplamaktadır. Charbo’nun 7000 saat kayıtlı uçuşu bulunmaktadır.
3 Christophe DEKETELAERE (Douky)
Tutkulu bir kite sörfçü, snowboardcu ve dalgıçtır. ‘Douky’nin 5400 saat kayıtlı uçuşu bulunmaktadır.
4 François PONSOT (Ponpon)
‘Ponpon’ uluslararası hava gösterilerinde uçuş sunuculuğu yapmaktadır. Ayrıca eski uçaklara tutkuyla bağlıdır ve boş zamanlarını Stampe, T6 ve Zlin gibi efsanevi uçakları uçurmaya ve restore etmeye ayırır. 6200 saat kayıtlı uçuşu bulunmaktadır.
5 Frédéric SCHWEBEL (Fredo)
‘Fredo’ ekibe en son katılan üyedir. Ekibin bu yeni üyesi, bir savaş uçağı ve hafif bir uçakla iki-gemi düzeninde uçarak gösteri pilotu olarak da deneyim kazanmıştır. Fredo’nun 6200 saat kayıtlı uçuşu bulunmaktadır.
6 Philippe LALOIX (Sheriff)
‘Sheriff’ Patrouille de France’a katılmış ve burada 5 yıl kalmıştır. 1998 yılında ise Jacques Bothelin’e katılmış ve böylece PC-7 modelinden L-39C’ye geçmiştir. 8600 saatin üzerinde uçuşu bulunan Sheriff hava akrobasisi alanında uzmandır ve sadece ekibi yönetmekle kalmaz aynı zamanda ekipteki 7 rolden herhangi birini de üstlenebilir.
7 Patrick MARCHAND (Gaston)
Patrick hava gösterilerinde Jaguar ve ‘Raffin Mikes’ ikilisi ile beş yıl boyunca gösteriler yapmıştır. Ekipteki lakabıyla ‘Gaston’ bugüne kadar 5000 saatlik uçuş gerçekleştirmiştir.
Jeff Bezos, 7 Haziran'da Blue Origin'in ilk mürettebatlı New Shepard uçuşunda kardeşiyle birlikte Temmuz ayında uçacağını duyurdu. Kredi: SpaceNews, Tom Kimmell
Dünyanın en zengin adamı ve Blue Origin şirketinin kurucusu Jeff Bezos, 7 Haziran'da kendi şirketine ait New Shepard yörünge altı aracının ilk mürettebatlı uçuşuna katılacağını duyurdu. Bir Instagram gönderisinde Bezos, kendisinin ve kardeşi Mark'ın, Blue Origin West Texas deneme tesisinden 20 Temmuz'da yapılması planlanan alçak yörünge uçuşunda kendisinin de uçacağını söyledi.
www.instagram.com/p/CP0MSOqnYEo/
“Bu uçuşa katılmak istiyorum çünkü bu, hayatım boyunca yapmak istediğim bir şeydi. Bu bir macera. Bu benim için çok önemli,” diyor. Bezos, küçük kardeşi Mark'tan uçuşta kendisine eşlik etmesini istiyor. “Kardeşimin orada olmasının anlamlı olacağını düşünüyorum” dedi.
Mark Bezos, ağabeyi için “İlk uçuşta olacağını söylemesini beklemiyordum bile” dedi. "Ve benden kendisiyle gelmemi istediğinde, dehşete kapıldım." diye ekledi.
Blue Origin, 5 Mayıs'ta, yıllarca süren geliştirme ve bir düzineden fazla mürettebatsız test uçuşundan sonra şirketin nihayet New Shepard'da insanları uçurmaya hazır olduğunu duyurdu. Şirket uçuşta başka kimlerin olacağından bahsetmedi.
Bezos, Blue Origin'i yirmi yıl önce kurdu ve gelişimini Amazon.com'dan hisse satışı yoluyla finanse etti. Bezos, bu yılın başlarında, dikkatini Blue Origin ve diğer girişimlere odaklamak için Amazon'un CEO'luğundan ayrılacağını duyurdu. Bezos,
F-35 üretiminde üretim ortağı idik. Çıkartıldık hem de NATO müttefikimiz (!) ABD tarafından. Yetmedi anlaşma gereği parasını ödediğimiz halde F-35 alımından da men edildik. Bütün bunlar diplomasi hezimeti değil mi?
Şimdi de Hava Kuvvetlerimizin muharip uçak ihtiyacını karşılayabilmek için 40 adet F-16 alabilelim diye uğraşıyoruz. F-16 alım işini zafer diye yutturmaya çalışan medyada eğer akıl tutulması yok ise başka bir şey var demektir.
İlk olarak 1988'den itibaren Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmeye başlayan, son uçuş ömürlerini tamamlama noktasına gelen F-16'ları almayı zafer olarak niteleyeceksek eğer istikbalin göklerde olduğunu unutmaya hazırlanıyoruz demektir.
Oysa hazır SİHA, TİHA teknolojisinde ciddi noktaya gelmiştik. Buraya yoğunlaşmamız ve hava-hava görevi yapacak şekilde donatmamız durumunda hava gücündeki eksikliği kapatmış olurduk. Burada taktik hata yapıyoruz. Yeni nesil dediğimiz 5 nci nesil savaş uçağı teknolojisini bir devrim yaparak insansız uçurma projelerinden bahsediyoruz. Geçiş dönemi söylemi ile bile olsa asla yeni F-16'lar almamız ülkemizin savunma sanayisine katkı sağlamayacaktır.
Burada Sayın Cumhurbaşkanını bilgilendiren savunma sanayi uzmanı danışmanların ve MSB yetkililerin çok da iyi niyetli olduklarını açıkçası söyleyemeyeceğim. Rusların uçaklarına da ihtiyacımız yok. Elimizde geçiş dönemini de yarınları da göğüsleyecek teknoloji ve bilgi birikimi mevcut.
Kurtlar Vadisi Pusu 274.Bölüm Fragmanı 3 Aralık Perşembe Kurtlar Vadisi Pusu 274.Bölüm seyret Kurtlar Vadisi Pusu 274.Bölüm Fragmanı izle Kanal Dnin reyting rekortmeni dizisi Kurtlar Vadisi Pusu bu hafta da çok konuşulacak bir bölümle geliyor. Perşembe günü 273. bölümüyle izleyici karşısına çıkacak olan Kurtlar Vadisi Pusuda Polat Alemdarın düşmanlarına karşı amansız mücadelesi devam ediyor BOMBA PATLIYOR MU? Geçtiğimiz haftanın finalinde Gölgenin Polat Alemdara kurduğu canlı bomba tuzağına tanık olmuş; Zeynepin, Polatı tuzaktan kurtarmak için yaptığı hamleyi heyecanla izlemiştik. Şimdi herkesin merak ettiği soru şu Polat Alemdar, basın toplantısına canlı bomba sokup içeride bulunan herkesi havaya uçurmaya karar veren Gölgenin kirli planını boşa çıkarmak için nasıl bir yöntem kullanacak? Gölge ise Polat Alemdara yardım eden Zeynepe olan öfkesini onu ölümle tehdit ederek gösteriyor… Böylece aynı amaç için mücadele eden ikilinin arası Polat nedeniyle açılıyor
Kurtlar Vadisi Pusu 274.Bölüm Fragmanı
PUSAT İŞ BAŞINDA Hapisten çıktıktan sonra ekibe katılan Pusat, Altayın oğlunu Safiye ve Elifin İsviçrede yaşadığı eve götürerek güvene alıyor. Oğlunun güvende olduğunu öğrenen Profesör Altay ise medyanın önünde Türkiyenin yeraltı zenginlikleriyle ilgili elde ettiği bütün bilgileri anlatıyor FİNALDEKİ BÜYÜK SÜRPRİZ İzleyicileri finalde çok büyük bir sürpriz beklerken, Yusuf kendisiyle ilgili önemli bir gerçeği öğreniyor. kurtlar vadisi pusu 274.bölüm fragmanı 3 Aralık Perşembe kanald
www.trbolumfragman.com/kurtlar-vadisi-pusu-274-bolum-frag...
Yeni Guinness Rekorunu kırmaya hazır mısınız?
Kağıt Uçak Seti ile kendi uçağınızı kendiniz yapın, Guinness Rekorlarının bir parçası olan uçak uçurmada yeni rekoru siz kırın! Paper Plane Set ile Guinness Rekorlarından biri de sizinki olsun.
www.buldumbuldum.com/hediye/guinness_world_records_paper_...
ABD'nin Los Angeles eyaletinde kiralanan bir Tesla Model S ile uçuş denemesi gerçekleştirildi. Daha önce benzerlerini gördüğümüz girişim, bu kez başarısız oldu. Kaza yapan sürücü olay yerinden kaçarken pert olan Tesla Model S, görenlerin içini acıttı...
Otomobil dünyasının trendlerini değiştiren Tesla tarafından piyasaya sürülen otomobiller, özellikle de ABD'de çok ünlüler. Ancak her sürücü, bu otomobilleri olması gerektiği gibi kullanmıyor. Hatta geçtiğimiz yıllarda sizlerle paylaştığımız bir haberimizde, bir YouTuber'ın sahip olduğu Tesla Model X ile gerçekten de "uçtuğundan" bahsetmiştik. Şimdi yine benzer bir durum ile karşınızdayız.
Bu kez de kiralandığı tespit edilen bir Tesla Model S, Los Angeles'ın dik yokuşlarında uçuruldu. Ancak bu girişim pek de başarılı değildi. Zira az sonra paylaşacağımız görüntülerde de görebileceğiniz gibi bu maceranın sonu bir trafik kazası ile bitti. Yaşanan olay, Los Angeles kolluk kuvvetlerini de harekete geçirdi. Polisler, Tesla Model S ile uçup kaza yapan sürücüyü arıyor.
Kaza yapan Tesla pert oldu
Açık konuşmak gerekirse Tesla Model S'i uçurma girişimi, şovdan ibaretti. Ancak bu şov, pek de başarılı olamadı. Zira kiralık araç, kazayla birlikte pert oldu. Los Angeles polisi, sürücünün olay yerinden kaçtığını, yakalanmasına yardım edecek herkese para ödülü verileceğini duyurdu. Olay yerinden alınan görüntülerde, Model S'i
teknomy.com.tr/tesla-model-s-ile-ucma-girisimi-kotu-bitti...
Ama o kokusunu ve çiğnedikten sonra insanı uçurma hissini seviyor ve büyük bir hasretle içine çekiyor otundan.
Bundan böylede kimsenin uçurmam inanmıyorum hep aynı şekilde Ayvalı yemek bıktırdı herkes bencil salla nevermind
Öyle dostar ki bu anadolu gençleri herşeyi beraber yapıyor herşeyi beraber düşünüyor herşeyi beraber hayal ediyolardı. Hatta kendilerin fotorafini çeken beni bile paraşütçü sanıyolar onlarıda uçurmamı istiyolardi ..
Eski bir RUS uçağını uçurmaya hazır mısınız ? TU-46 model eski bir taşıma uçağını bir hava alanından diğer hava alanına uçurarak götürmeniz gerekiyor. Uçuş esnasında uçağı sağ salim götürebilmeniz için size sunulan tüm işlemleri eksiksiz bir şekilde yapmanız gerekiyor.
Holiday Filmi Konusu: Virat (Akshay Kumar) Mumbai’ye bir sürelik tatil için gelmiş olan subaylar grubundadır. Virat aynı zamanda bir istihbarat elemanıdır. Yaptıkları bir otobüs yolculuğu esnasında otobüsü havaya uçurmaya çalışan bir teröristten son anda kurtulur. Daha sonra yakaladığı bu t...
www.sinematutkusu.com/holiday-2014-hint-filmi-720p-full-h...
Otomobil, 200 metrelik uçurma devrildi: 3 ölü. ADANA’nın Kozan ilçesinde kontrolden çıkan otomobilin 200 metrelik uçuruma devrilmesi sonucu dede, babaanne ve torun hayatını kaybetti. ADANA’nın Kozan ilçesinde kontrolden çıkan otomobilin 200 metrelik uçuruma devrilmesi sonucu dede, babaanne ve torun hayatını kaybetti.Kaza, bugün ilçeye bağlı Kalkumaç ve Akkaya mahallelerinin arasından geçen Tilki Deresi yakınında meydana geldi. […]
Hızlı ve Öfkeli 7 Türkçe Dublaj Online izle, Hızlı ve Öfkeli 7 Türkçe Altyazılı Online izle, Furious 7 Online izle : Serinin yedinci filmi ve Paul Walker hayatta iken çekilen son filmidir. Hızlı ve Öfkeli 7 ile ekip önceki bölümde Avrupa’da yaptıklarının sıkıntısını yaşayacaktır. Daha önce sıkça uğraştıkları Owen’ın özel kuvvetlerde yetişmiş olan kardeşi Shaw’ın almaya çalıştığı intikam ile baş etmeleri gerekecek. Dom’un ailesinin evini havaya uçurmasından sonra dikkatleri çeken kardeşe karşı yarış ekibi ve ajanlar bir arada hareket edecektir. Ekip sorunlu kardeş ile birlikte devletin verdiği bir görevi de yerine getirmeye uğraşır. Özel bir takip cihazını çalma görevi ile uğraşan ekip oldukça zorlu zamanlar geçirir. Dubai’de gökdelenlerde ve çölde geçen aksiyon sahneleri Hızlı ve Öfkeli 7 filmi için en güzel sahneler olarak dikkat çekmektedir. OnlineFilmizle1.com ekibi olarak iyi seyirler diler film hakkındaki yorumlarınızı merakla bekleriz.
- www.onlinefilmizle1.com/hizli-ve-ofkeli-7-online-izle.html
Kağıttan Uçaklar Paper Planes filminin konusu, Dylan ,11 yaşında Avustralya’lı bir çocuktur ve kağıttan uçaklar yapmayı uçurmayı çok sevmektedir. Avustralya’da kağıttan uçak yarışmalarına katılan Dylan, daha sonra Japonya’da yarışmalara katılmaya başlayacaktır. Amacı şampiyon olmak olan Dylan bakalım başarılı olabilecek mi!
www.filmifull.net/kagittan-ucaklar-filmi-turkce-dublaj-iz...
Çin’in Tianwen-1 ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin Hope (T. umut) uzay araçları, Kızıl Gezegen’e başarılı şekilde ulaştı. Sırada, 18 Şubat’ta iniş yapması beklenen NASA’nın Perseverance (T. azim) uzay aracı var. NASA, uzay aracını tam bir hafta sonra Kızıl Gezegen’e indirmeye çalışacak. Geçtiğimiz Temmuz ayında başarıyla fırlatılan uzay aracı, yolculuğunun son haftasına girmiş bulunuyor.
An itibarıyla, Mars’ın yörüngesinde ya da yüzeyinde çalışan ve yeni uzay aracını karşılamaya hazır olan on uzay aracı bulunuyor. Fakat bu uzay araçlarından InSight, Perseverance’ın bu etkileyici girişini, alçalışını ve konuşunu (diğer adıyla Yedi Dakikalık Dehşet’i) yakından dinliyor olacak. Bilim insanları, InSight’ın özel cihazlarını kullanarak Perseverance’ın varışı sırasında çıkan sesleri dinlemeyi umuyor. Bu cihazlar, genelde Mars’taki sismik faaliyetleri dinliyor. Oxford Üniversitesi’nde çalışan InSight takım üyesi Ben Fernando, Perseverance uzay aracının gelişiyle birlikte Mars’ın yüzeyinde ilk defa yabancı bir cismin tespit edileceğini söylüyor.
Perseverance, Mars’ın Jezero Krateri’ne iniş yapacak ve Mars’ta daha önce yaşam olup olmadığına yönelik kanıtlar arayacak. Ingenuity (T. marifet) adını taşıyan küçük bir helikopteri de yanında götüren araç, helikopterin gezegende uçup uçamayacağına bakacak. Böylelikle bilim insanları, yabancı bir gezegende ilk defa helikopter uçurmaya çalışacak. NASA, “Perseverance Nerede?”
#mvr #falling #film #horizontal #tube #rising #film #evaporators #evaporation #su #ucurma #anahtar #teslim #süt #tozu #tesisi #turnkey #milk #powder #plant #processing #pasteurization #pasteurisation #seperator #heat #exchanger #spray #dryer #drying #fluidbed www.edelmak.com.tr
Erkeği Öpüşürken Heyecandan Uçuracak 4 Altın Kural!
Erkekleri öpüşürken sadece 4 ufak püf nokta ile heyecandan uçurmanız mümkün. Üstelik bu sadece onun değil sizin de çok hoşunuza gidecek.
www.elyricsy.com/erkegi-opusurken-heyecandan-ucuracak-4-a...