View allAll Photos Tagged gezegen

Bilim dünyasının cevabını aradığı sorunun cevabı gezegenimizin merkezinde yatıyor olabilir.

 

Akıbeti araştırılan Theia adlı gezegen milyarlarca yıl önce gezegenimiz ile çarpıştığı ve bu çarpışmanın Ay'ın doğumuna neden olduğu düşünülüyor.

 

ABD'deki Arizona Eyalet Üniversitesi'nde görev alan bilim insanları Theia'nın parçalarının gezegenimizin merkezinde olabileceğine inanıyor.

 

Gezegenimizin derinliklerinde, 'LLSVP' isimli kaya bloğu bulunuyor. Ekip kayıp parçaların burada yer aldığını düşünüyor.

 

Söz konusu kaya bloklarından biri Afrika'nın altında, diğeri ise Pasifik Okyanusu'nun derinliklerinde bulunuyor.

 

Yapılan açıklamada gezegenimizin çekirdeğini saran bu blokların diğer kayalardan kimyasal açıdan farklı ve daha yoğun olduğu bilgisinin altı çizildi.

 

4.5 MİLYAR YIL ÖNCE ÇARPIŞTILAR

 

Bu çarpışmanın yaklaşık 4,5 milyar yıl önce yaşandığı ve iki gezegenin çekirdeğinin kaynaştığı düşünülüyor.

 

YAŞAMIN 'SIFIR NOKTASI' OLABİLİR

 

Bazı bilim insanları bu çarpışmanın Dünya'daki yaşamın ortaya çıkışı için gerekli kimyasalları serbest bıraktığı tezini savunuyor.

 

haberr.org/uzayin-derinliklerinde-aranan-gizem-dunyada-co...

Gezegen bilimi, uyduları, halka sistemlerini, gaz bulutlarını ve manyetosferleri içeren gezegenlerin ve gezegen sistemlerinin bilimsel çalışmasıdır. Gezegen sistemlerinin nasıl oluştuğunu, bu sistemlerin nasıl çalıştığını ve tüm bileşenlerinin nasıl etkileştiğini anlamayı içerir. Astronomi, atmosfer bilimi, jeoloji, uzay fiziği, biyoloji ve kimyanın yönlerini içeren disiplinler arası bir alandır.

Gezegensel Bilimi cevaplamaya çalıştığı büyük bilimsel sorular nelerdir?

Güneş Sistemi nasıl oluştu?

 

Yaşam koşulları nelerdir?

 

Güneş Sistemi nasıl çalışır?

 

Güneş gezegenleri ve gezegen sistemlerini nasıl etkiler?

 

Gezegen sistemleri nasıl gelişir?

 

Bu sorular nasıl cevaplanıyor?

 

Gezegensel bilim adamları, bu soruları cevaplamaya çalışmak için birçok bilim dalını içeren farklı teknik kullanmaktadır:

 

Gezegenlerin ve gezegen sistemlerinin ölçümlerini yapmak için insansız robot uzay aracını kullanır. Uzaktaki gezegenleri, uyduları vb. gözlemlemek için yerde veya uzayda teleskoplar kullanılır. Laboratuvarlarda veya yeryüzünde farklı gezegen ortamlarını kopyalayan farklı yerlerde deneysel çalışmalar yapılmaktadır. Bilgisayar kullanarak gezegen çalışmalarının veya bileşenlerinin matematiksel çalışmasını ve modellerinin oluşturulmasını içeren teorik çalışmalar yapılabilir.

Titan atmosferinde büyük organik moleküllerin keşfi

Titan, Satürn'ün en büyük ayı ve Güneş Sistemindeki ikinci en büyük aydır. MSSL

 

www.bilgiyazar.net/gezegen-bilimi-nedir/

Gezegenimizin oluşumu ve ilk canlının oluşmasının (abiyogenez) kısa anlatımı.

Aseguran que el "fin del mundo" podría llegar el 21 de diciembre de 2020 "Dünyanın sonunun" 21 Aralık 2020'de gelebileceğini güvence ediyorlar.

 

Pandemi zamanlarında, dünyanın sonunun ne vakit tekrardan geleceği topluma yerleşti.Medyada hala gürültü olmamasına karşın, medyadaki alanı ve zamanı dolduracak olaylardan biri yaklaşıyor. Daha iyisi ve daha kötüsü için. Güneş sistemimizin iki büyük gezegeni Jüpiter ve Satürn, bu senenin 21 Aralık günü akşam gökyüzünde beraber görülecektir. Bir Maya kehaneti, 21 Aralık 2012'nin gezegenimiz için her şeyin sona ereceği gün bulunduğunu gösterdi. Bu açık ki olmadı. Sadece bir hesaplama hatası vardı; Evanjelik bir papaza nazaran doğru tarih bu senenin sonudur. 336.000'den fazla takip edeni olan bir YouTube kanalı olan Evanjelik papaz Paul Begley , Jülyen takvimi ile dünyanın büyük bir kısmında kullanılan Gregoryen içinde sekiz senelik bir fark bulunduğunu söylemiş oldu. Bu şekilde, o yıldan bahsettiğinde aslına bakarsak 2020'ye atıfta bulunmuş olduğu anlamına gelir. Doğrusu son gün, bu senenin 21 Aralık'ında gelecek.Begley , "21 Aralık 2020'de, Jüpiter ve Satürn birbirlerinin 0.1 aşama yakınındayken büyük kavuşum esnasında, Beytüllahim yıldızından göklerdeki en parlak yıldızı yaratacaklar," dedi.

 

"Doğrusu bu oldukca ender ve kış gündönümünde olacak. 21 Aralık 2020 olacak. Mayalar şimdi kendilerini tekrardan örgütlüyorlar ve bunun bildiğimiz dünyanın sonu olabileceğini söylüyorlar ”diye uyardı Begley. forumfavori.com/dunyanin-sonunun-21-aralik-2020de-gelebil...

Atom bombası insanoğlunun belki de en kötü icadıdır. İnsanoğlu, muhteşem bir beyne sahiptir. Onun sayesinde binlerce icat yapmış, gezegenler arasında dolaşmış, kainatın işleyişine dair buluşlar elde etmiştir. Bunları yaparken ihtiyacı olan teknolojiyi yaratmış ve sürekli zenginleştirerek geliştirmiştir. Bu geliştirme, çoğu zaman insanların ihtiyaçlarını karşılasa ve yaşamını kolaylaştırsa da bunun tersi durumlarda ortaya çıkmıştır. Örneğin savaş ve savaş teknolojileri insan beyninin ürettiği kötülüklerdendir. Zaman zaman kendini savunmaya yarasa da birilerinin de hayatına mal olmaktadır.

 

Buna rağmen bu alanda da çalışmalar sürekli devam etmekte, her an yeni silahlar, bombalar üretilmeye devam etmektedir. Tabi ki bu silah ve bombaların bir de kullanım alanları vardır ki işte orada insanlar, birbirlerinin canına kastetmektedir.

 

Atom Bombasının Ortaya Çıkardığı Facia

 

Savaş teknolojileri alanında geliştirilmiş silahlardan birisi, belki de en büyüklerinden birisi atom bombasıdır. Atom bombası, dünyada birkaç sefer kullanılmıştır ama binlerce canı aynı anda yok etmiştir. ABD’nin Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine attığı atom bombası 200.000’den fazla insanın ölümüne sebep olmuştur. Bu, çok büyük bir toplu kıyımdır. Burada kullanılan atom bombalarının güçleri 15 000 ve 20 000 ton TNT gücündedir. En yüksek güçte atom bombasının ise 500 000 ton TNT gücünde olabileceği bilinmektedir. Japonya’da uygulananlardan sonra, belki üretenlerin bile bu kadar büyük bir etki beklemedikleri otom bombası, 1945’ten bu yana da savaşlarda kullanılmamıştır. Atom bombası, kütle numarası çok büyük bir atomun parçalanarak kütle numarası küçük iki atoma ayrılması ile oluşur. Uranyum ve plütonyum elementlerin reaksiyona girmesi sağlanır. Bu sayede yüksek ısı ve inanılmaz bir enerji ortaya çıkar. Bomba patlar. Atom bombasını patlamasıyla birlikte bir şok dalgası da oluşur.

 

Atom Bombasının Etki Alanı

 

Atom bombalarının etki alanları da oldukça geniştir. Atom bombası sonrası binlerce kilometrekarelik alan, radyasyondan etkilenebilmektedir. Radyasyon, bu alanda ne var ne yoksa yok etmektedir. Hatta canlılar içinde radyasyona karşı dayanıklılığı en üst seviyede olan hamamböcekleri bile atom bombasının yaydığı radyasyondan etkilenmektedir. Ani radyasyonla birlikte çarpmanın da etkisiyle her şey yerle bir olmaktadır.

Süper babalara özel süper kravat

Benim babam süper baba diyenlere Süper Baba Kravatı! Tüm hayatınız boyunca sizi tehlikelerden koruyup koruyan, sizi mutluluktan havalara uçuran, sanki başka gezegenlerden gelmiş kadar iyi olan babanız sizce de Süper Baba Kravatı nı haketmiyor mu?

 

www.buldumbuldum.com/hediye/super_baba_kravati/

Çok eski zamanlarda Cybertron gezegeninde yaşayan her türlü kılığa girebilen robotlar iyiler kötüler olarak savaşın eşiğindedir.Bu savaş iyilerin kötülerin savaşıdır.Oldukları gezegenin yakıtı biterken gezegenden çıkmak zorundadırlar ne hikmettir ki Dünyada soluğu almışlardır.Dünyayı yok edip ele geçirmek isteyen kötü robotlara karşı mücadele edecek olan iyi robotlardır.Unutulmaz efsane seride ilk filmin hikayesi bu şekilde keyifli seyirler.

  

www.nefilmizle.com/transformers-1-izle-full-hd-turkce-dub...

Uzay astronomlara çözülmesi için sayısız gizem sunuyor, yıllardır açıklanamayan gizemlerden bir tanesi ise kendi Güneş sistemimizden. Venüs ve Uranüs Güneş etrafında dönen diğer gezegenlerden farklı bir dönme yönüne sahip. Bu nasıl mümkün olabiliyor?

 

Güneş sistemine ait dokuz gezegen: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jupiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Plüton (Ceres, Mars ve Jupiter arasında bulunan cüce bir gezegendir.)

 

Kendi gezegenimiz dahil, Solar sistemdeki diğer bütün gezegenlerin eksen etrafındaki dönüş hareketi doğudan batıya doğru olurken; Venüs’ün kendi ekseni etrafında batıdan doğuya döner ve Uranüs’ün ekseni o kadar eğiktir ki dönme hareketi neredeyse yan bir şekilde gerçekleşir.

 

Gezegenlerin eksen eğiklikleri

 

Güneş sistemi, gravitasyon etkisi ile çöken ve dönmeye başlayan gaz bulutu (solar/planetary nebula) tarafından meydana gelmiştir. Güneş sistemindeki gezegenlerin başlangıçları aynı olduğu için teorik olarak hepsinin aynı yönde, oluşumda ortaya çıkan dönme yönünde hareket etmesi beklenir. (Diskleşmiş bir sistemi ele alıp açısal momentumları ve açısal hızlarını de hesaba katarsak, gezegenlerin eksen dönüşlerinde bu kadar büyük bir sapma olmamalı.)

 

Solar nebula ve gravitasyonel çöküş

 

Ancak Venüs ve Uranüs bu beklentinin aksine bir istisnadır: Güneş’in dönüşüne karşı dönen retrograd dönüş (geriye giden) olarak bilinen şeye sahiptirler. Fakat bu nasıl mümkün olabilir?

 

astraphysic.com/?p=1111

James Webb Uzay Teleskobu Yaşanabilir Gezegen Bulma Umuduyla Uzayda 'Metan Gazı' Arayacak - Uzayın derinliklerinde yerini aldığından bu yana, yeni gezegenler ve oluşumları keşfetmek için büyük bir adım olarak görülen James Webb Uzay

 

teknomy.com.tr/james-webb-uzay-teleskobu-yasanabilir-geze...

by Emre Ergin

  

Uçsuz bucaksız evrenimiz hala keşfilere açık. Bilim adamların uzaya gönderilen devasa teloskoplar sayesinde buldukları yepyeni gezegenlerde hayat arayışları devam ediyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar sayesinde 9 adet üzerinde yaşam olabileceğini tahmin ettikleri gezegen...

 

sanal.us/uzayda-yasam-olabilecek-9-gezegen-2/

Hayata yönelik sorular, bizler için en dikkat çekici sorular arasında yer alıyor. Dünyaya nasıl geldik? Canlı yaşamı nasıl başladı? İçerisinde bulunduğumuz düzen nasıl kuruldu? Bunlar bizim için en temel sorular arasında yer alıyor. Bu temel sorulariçin net cevaplara sahip değiliz. Bunlar üzerinde akıl yürütüp doğruluğuna inandığımız cevaplar verebilsek de, hepimizin kabul edebileceği kesin bir cevap veremiyoruz. İnsanlık olarak pek çok mucizeyi başarabiliyor olsak da, özümüzdeki dair en temel sorulara dahi doyurucu cevaplar alamıyoruz. İçimizdeki merak duygusu, ulaşmak istediğimiz cevaplara yönelik çalışmamız adına bizi motive etse de istediğimiz sonuçlara ulaşabilmemiz için daha çok yol kat etmemiz gerekiyor.

 

İşte bu yol üzerinde bulunan bir kilometre taşına 18 Şubat 2020'de geldik. İnsanın üretmiş olduğu bir uzay aracı, farklı gezegenlerde yaşam aramak üzerine Mars'a gönderildi. Farklı sebeplerden dolayı, Mars'ta geçmişten canlı yaşam olduğuna inanıyoruz. Gözlemlerimiz, bize bu yönde umut veriyor. Göndermiş olduğumuz bu araç, eğer zamanında Mars'ta yaşam varsa onu kanıtlayabilmemizi sağlayacak. Bu keşfin derinlerde çok daha büyük bir anlamı var. Eğer Mars'ta yaşam bulabilirsek, birbirinden heyecanlanlı görüşleri destekleyebileceğiz.

 

youtu.be/wE-aQO9XD1g

PERSEVERANCE

 

Canlı Yaşama Yönelik Gereksinimler

 

Bir gezegende, canlı yaşamının desteklenebilmesi adına gerekli olan bazı koşullar bulunuyor.

 

tamkafa.com/1374-2/

by G.OZCAN

 

Uçsuz bucaksız evrenimiz hala keşfilere açık. Bilim adamların uzaya gönderilen devasa teloskoplar sayesinde buldukları yepyeni gezegenlerde hayat arayışları devam ediyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar sayesinde 9 adet üzerinde yaşam olabileceğini tahmin ettikleri gezegen keşf...

 

sanal.us/uzayda-yasam-olabilecek-9-gezegen/

Gezegenimizin oluşumu ve ilk canlının oluşmasının (abiyogenez) kısa anlatımı.

Güneş Sistemi’nde bulanan toplam 8 gezegenden 2’si diğerlerinden çok ters hareket ederler. Ters hareket eden gezegenlerden birisi olan Uranüs'ün eksen eğikliği 90 dereceye çok yakın bir açıda olmasıdır.

 

Uranüs gezegeninin eksen eğikliği 98° derecedir. Güneş Sistemi’nin aykırı çocuğu olan Uranüs eksen eğikliği nedeniyle neredeyse yana yatık bir şekilde kendi etrafında dönmektedir. Bunun nedenleri hakkında bir sürü görüş ileriye atılmıştır. Bu görüşlerden şu ana kadarki en etkilisi ise: Uzun zaman önce yaklaşık Dünya’nın 2 katı büyüklüğünde olan bir gök cismi Uranüs’e çarpmıştı. Gök taşının Uranüs’e çarpması sonucunda ise Uranüs’ün eksen eğikliği değişmiştir. Fakat teorideki eksiklik ise Uranüs’ün uydularının neden aynı derecede dönüş yaptıklarını açıklayamamıştır.

 

2011 senesinde yapılan simülasyonlar büyük bir gök cismi yerine küçük ama çok sayıda gök cisminin çarpması görüşünü savunmuştur. Bu görüşte ise Uranüs’ün eksen eğikliği değişmiş bu da Uranüs’ün uydularının neden aynı eğikliğe sahip olduğunu açıklamıştır.

 

Mars’a yolculuktan sonra Uranüs’e bilgi toplamaya gidilmesi ve bu teorilerin çözümlenmesi dileğiyle...

Uranüs’ün Gözlemi

Güneş Sistemindeki 7. gezegendir. Uranüs, çıplak gözle görülür buna rağmen onlarca yıl bir sınıflandırma yapılamamış gezegenler arasındadır.

 

Dünyaya en yakın olduğu noktada Dünya’dan 1.6 milyar kilometre en uzak olduğu noktada ise 1.98 milyar kilometre uzaklıkta bulunur.

 

www.bilgiyazar.net/uranusun-eksen-egikligi/

Kahramanmaraş merkezli depremleri 3 gün önceden bilen "Deprem Kahini" lakaplı Frank Hoogerbeets, Türkiye için yeni bir paylaşım yaptı. Bu kez İç Anadolu Bölgesi için uyarıda bulunan Hoogerbeets, bu zamana kadarkilerden daha güçlü bir artçı sarsıntı yaşanabileceğini söyledi.

 

Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan, 6 Şubat'ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremleri 3 gün öncesinden bildiği ortaya çıkan Frank Hoogerbeets'ten Türkiye için yeni bir tahminde bulundu.

BU KEZ İÇ ANADOLU BÖLGESİ İÇİN UYARDI

"Deprem kahini" lakaplı ünlü deprem uzmanı Hoogerbeets'in şirketi Solar System Geometry Survey (SSGEOS) sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda bu sefer İç Anadolu Bölgesi için uyardı. Paylaşımda, 7.7 ve 7.6'lık depremler sonrası önümüzdeki günlerde İç Anadolu'da daha güçlü bir artçı sarsıntı meydana gelebileceği belirtildi.

 

MART AYININ İLK HAFTASINI İŞARET ETMİŞTİ

Öte yandan Hoogerbeets, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada mart ayının ilk haftasına dikkat çekerek yeni bir deprem olabileceğini iddia etmişti. Söz konusu dönemde, Dünya, Merkür ve Satürn gezegenlerinin yakınlaşacağını söyleyen Hoogerbeets, bunun büyük depremlere neden olabileceğini savunarak, "Mart ayının ilk haftası çok kritik. 2'sinde kritik gezegen geometrisinin yakınsamasını görüyoruz. Bu çok önemli olacak. Ayın 2'sinde 9 saat içerisinde Dünya'yı da içeren bir gezegensel kavuşum olacak. Bu Dünya, Merkür ve Satürn olacak. Bu kritik olacak.

 

bit.ly/3m8ikdY

ESA’nın (Avrupa Uzay Ajansı) Euclid uzay teleskobunun yayınlanan ilk görüntülerinden olan yıldız oluşum bölgesi Messier 78’in bu olağanüstü detaylara sahip görüntüsünü sizler için işledim. Yaklaşık 1 haftalık çalışma ile elde ettiğim bu görüntüyü zannediyorum dünyada ilk işleyen amatör bilim görseli geliştiricisiyim. Dileyen en altta verdiğim linkten işlenmemiş ham görüntüleri indirip işleyebilir.

 

Bu nefes kesici görüntü, yıldızlararası tozla sarılmış canlı bir yıldız kreşi olan Messier 78’i gösteriyor. Euclid, kızılötesi kamerasını kullanarak bu kreşe derinlemesine baktı, yıldız oluşumunun gizli bölgelerini ilk kez açığa çıkardı, karmaşık gaz ve toz filamentlerini benzeri görülmemiş bir ayrıntıyla haritaladı ve yeni oluşan yıldızları ve gezegenleri ortaya çıkardı. Euclid’in aletleri, Jüpiter’in kütlesinin sadece birkaç katı olan nesneleri tespit edebilir ve kızılötesi ‘gözleri’ yalnızca bu görüş alanında 300.000’den fazla yeni nesneyi ortaya çıkarır. Bilim insanları, burada bulunan yıldızların ve daha küçük (yıldız altı) nesnelerin miktarını ve oranını incelemek için bu veri setini kullanıyorlar - yıldız popülasyonlarının zaman içinde nasıl oluştuğu ve değiştiği dinamiklerini anlamak için önemli.

 

* KREDİ

ESA/Euclid/Euclid Konsorsiyumu/NASA

* Görüntü işleme: Dr. Mehmet Hakan Özsaraç @turk.astro.der

 

This breathtaking image features Messier 78, a vibrant star nursery enveloped in interstellar dust. Euclid peered deep into this nursery using its infrared camera, exposing hidden regions of star formation for the first time, mapping its complex filaments of gas and dust in unprecedented detail, and uncovering newly formed stars and planets. Euclid’s instruments can detect objects just a few times the mass of Jupiter, and its infrared ‘eyes’ reveal over 300 000 new objects in this field of view alone.

CREDIT

ESA/Euclid/Euclid Consortium/NASA

 

Image Processing: Dr. Mehmet Hakan Özsaraç. Türk Astronomi Derneği.

 

ERO Public Data Release

euclid.esac.esa.int/dr/ero/

Gezegenlerin saatlere konumu kadim çağlarda ilişik cetvellerde gösterdiğimiz düzene göre tasnif edilmiştir. Bu cetvellerde anahtar yine heptogram ve heptogon’ dan gösterilen… Devamı için makalemizi okuyun: www.astrodeha.com/gezegen-saatleri

buGame insaat ekrani. Sag menu de tum gezegenler ve uretimleri (online update ile) gorulmektedir.

ABD'den 30 Temmuz'da uzaya fırlatılan Perseverance uzay aracı TSİ 23.55'te Kızıl Gezegen'e teker koydu. NASA uzmanları tarafından "7 dakikalık dehşet" olarak nitelendirilen süreç sonunda Perseverance 20 bin kilometreyi aşkın hızla girdiği atmosferden yüzeye ulaştığı an itibarıyla hızı yürüme hızına düşerek inişi başarıyla gerçekleştirdi.

 

MARS'TA NE YAPACAK?

 

TRT Haber'in haberine göre, Perseverance gezgini 30 Temmuz 2020'de Florida’da uzay kumsalı olarak bilinen Cape Canaveral’dan fırlatıldı.

 

Bu tarih bilinçli bir seçimdi. Çünkü Dünya ve Mars, Güneş'in yörüngesini farklı hız ve mesafelerde dolaşırken, yaklaşık 26 ayda bir yolculuk için en verimli yakınlık ve pozisyona ulaşıyor.

 

Fırlatma, Launch Complex 41'den bir Atlas V-541 roketiyle gerçekleşti. Atlas V, gezegenler arası uçuş için mevcut en büyük roketlerden biri.

 

480 MİLYON KİLOMETRE YOL KATETTİ

 

Uzay aracı, Dünya'dan saate yaklaşık 39 bin 600 kilometre hızla ayrıldı.Perseverance’a uçuş yolundaki ilk ince ayar, fırlatıldıktan yaklaşık 15 gün sonra gerçekleşti ve düzeltme manevrasıyla varış lokasyonu Kızıl Gezegen’e ayarlandı.

 

Mars yolundaki manevralar kritik öneme sahipti, çünkü planlama, Jezero Krateri'nin içine inecek şekilde ayarlandı.

 

İnişten önceki son 45 gün, yaklaşma aşaması tamamlandı. Bu aşamada navigasyon ayarları, iniş ve çıkış planlamaları yapıldı.

 

Mars'a yolculuk, yaklaşık yedi ay ve 480 milyon kilometre sürdü.

 

astraphysic.com/?p=1095

Çin'in Ay misyonu Chang'e 5 kısa lakin son derece başarılıydı. Çin sondası, neredeyse 2 kiloyu bulan (1,731 kilogram) Ay gereci ile Dünya'ya döndü, 44 yıl sonra Ay'dan birinci sefer kaya örnekleri toplamış olduk. Toplanan örnekler, 6 Aralık'ta mahallî saatle 13: 59'da Moğolistan'a iniş yaptı. Çin'in Ay misyonu 1 Aralık'ta Ay yüzeyine ulaşmış ve Fırtınalar Okyanusu'nun (Oceanus Procellarum) geniş bazalt yüzeyindeki Mons Rümker yakınlarına iniş yapmıştı. Yere iner inmez çalışmaya başlayan uzay aracı yüzeyden ve çabucak altından numune topladı. Toplanan materyaller bir kapsül içine paketlendi ve 3 Aralık'ta yörüngeye geri gönderildi. Yükseliş aracı, Ay etrafı yörüngesinde bir hafta kaldıktan sonra geri dönüş aracı ile kenetlenerek Dünya'ya geri döndü. Bu vazife, Çin'i ABD'den sonra ay örnekleri elde eden üçüncü ülke haline getirdi. İkinci ülke ise Sovyetler Birliği idi. Toplanan örnekler, Ay'a dair jeolojik anlayışımızı kıymetli ölçüde genişletecek. Apollo programından geri getirilen örneklerin yaşı 3,1 ila 4,4 milyar ortasında değişiyor. Change'5'in indiği alan çok daha genç, muhtemelen kaya örnekleri 1,21 milyar yaşında olacak. Bu örneklerin incelenmesi, Ay bölgeleri için yaş iddiasını ve öteki gezegenlerdeki bölgelerin yaşı iddialarını güzelleştirecek. istcell.net/cinin-ay-vazifesi-change-5-aydan-neredeyse-2-...

Artık iyice anladık ki, bırakın bize uçsuz bucaksız gelse de kimilerine göre sonsuz sayıdakinden yalnızca bir tanesi olan, gökadamız Samanyolu’nda bile yalnız değiliz. Güneş Sistemimiz dışında keşfedilen gezegenlerin sayısı, 2013 yılı sonu itibariyle bine yaklaştı. Üç bin beş yüzden fazla da aday sırada bekliyor. Ama duyarlılık dereceleri giderek yükselen gözlem araçlarıyla elde edilen bulguları değerlendiren gökbilimcilere göre, bırakın gaz devlerini ya da yıldızlarının burnunun dibinde kavrulan ya da uzaklarında donan ötekileri, Dünyamız gibi kayaç gezegenlerden onmilyarlarca var. Hem de yıldızlarının çevresinde yaşama izin verecek uzaklıklarda dolaşıyorlar. Gökbilimciler, bu heyecan verici keşifleri yaratıcı yöntemler kullanarak yapıyorlar. İşte belli başlıları:

 

RADYAL HIZ YÖNTEMİ:

 

Uzayda kütleçekimiyle bağlı iki cisim, ortak bir kütleçekim merkezinin etrafında dolanır. Yani gezegen yıldızın çevresinde dolanmaz, yıldız ve gezegen birbirlerinin çevresinde dolanırlar. Ama yıldızın kütlesi çevresindeki gezegen ya da gezegenlerden çok daha büyük olduğundan, bu ortak kütleçekim merkezi, yıldızın çapının içinde bir noktada kalır. Sonuçta yıldız da kendi içindeki bu ortak kütleçekim merkezi etrafında çok küçük çaplı da olsa bir yörüngeye sahiptir. Bunun somut etkisi, yıldızın hareketinde döngüsel bir “yalpa” biçiminde ortaya çıkar.

 

Dolayısıyla eğer yıldızın bu yalpası bizim görüş yönümüzdeyse, yıldız gözlemciye göre düzenli aralıklarla hafifçe yaklaşıp uzaklaşır.

 

astraphysic.com/?p=798

Önceki yazımızda Newton'un Merkür probleminden bahsetmiştik. Hareket yasaları Merkür'ün sapmalı hareketini tam olarak açıklayamıyor ve ayrıca gezegenler arasındaki görünmez bağın ne olduğunu bir türlü idrak edemiyordu. Bu anlayamama durumu Einstein zamanına kadar devam etti. Einstein 1905 yılında 4 adet efsane makale yazdı ve bunlar bilim dünyasının kucağına bomba gibi düştü. Yine de şunu söyleyeyim gezegenler arasındaki görünmez bağın ne olduğunu 1915 yılına kadar Einstein'da anlayamadı. Gizemi çözdüğünde ise Genel "Görelilik isimli" son bombasını patlatmıştı.

 

Einstein özellikle iki konuda çok özel bir yere sahiptir. İlki maalesef atom bombasının yapılabilmesine imkan veren E=mc2 formülü yani "Özel Görelilik" diğer ise Uzay-zaman ve Kütle Çekiminin ne olduğunu anlamamıza yarayan "Genel Görelilik."

 

Ses ve Işık

 

Şu örneği sürekli duyarsınız, sesin yayılabilmesi için maddesel bir ortama ihtiyaç vardır. Bunu hep hava olarak nitelendirirler ama aslında ses katı cisimlerde havadan çok daha iyi yayılır, bu sebeple Western sinemalarında tren raylarını dinleyen gangster kovboyları sıkça görürsünüz. Ses, dalgalar halinde bulunduğu ortama göre yayılır. En iyi ortam olarak sırasıyla, katılarda ardından sıvılarda ve en son gaz ortamında (havada) yayılır. Ve ses, doğada ışıktan sonra en hızlı kabul edilen ikinci varlıktır. Sesin yayılması için az önce saydığımız bu katı, sıvı ya da gaz ortamlardan birine mutlaka ihtiyaç vardır.

 

astraphysic.com/?p=1889

Gezegenimizin oluşumu ve ilk canlının oluşmasının (abiyogenez) kısa anlatımı.

Gezegenimizin oluşumu ve ilk canlının oluşmasının (abiyogenez) kısa anlatımı.

Doom Serisi: Geçmişten Günümüze Bir Efsanenin Değişimi

 

Merhaba Doom hayranları! Bugün sizlere, efsanevi Doom oyun serisinin geçmişten günümüze olan dikkat çekici değişimini anlatacağım. Doom, ilk kez 1993 yılında id Software tarafından piyasaya sürüldü ve FPS (First-Person Shooter) türünün kilometre taşlarından biri haline geldi. O günden bu yana, Doom serisi birçok yenilikçi özelliği, muhteşem grafikleri ve sürekli olarak gelişen oyun mekanikleriyle oyun dünyasının kalbinde yerini koruyor. İşte Doom serisinin geçmişten günümüze değişimine dair bir göz atalım:

 

Doom (1993): İlk Doom oyunu, sadece iki boyutlu grafiklerle büyüledi. Oyun, hızlı tempolu aksiyonu, karanlık atmosferi ve yaratıcı silahlarıyla bir dönüm noktasıydı. Daha önce hiç deneyimlemediğimiz bir şekilde, iblislerle dolu karmaşık labirentlerde savaşmak için "Doom Marine" olarak oynayabilme fırsatı sunuyordu.

 

Doom Eternal (2020): Son olarak, Doom serisinin en yeni oyunu olan Doom Eternal, 2020'de piyasaya sürüldü. Oyun, daha karmaşık düşman desenleri, genişletilmiş hareket kabiliyetleri ve sürükleyici bir hikaye sunuyor. Doom Slayer olarak adlandırılan kahramanımız, cehennem ordularıyla savaşırken gezegenimizin kaderini belirlemek için çılgın bir yolculuğa çıkıyor.

 

www.instagram.com/aofatr/

@aofatr

  

Evrende gezegenimize benzeyen 40 milyar gezegen var. Ancak hala Dünya’nın dışında bir yaşamın olduğunu kanıtlayan bir bulguya ulaşamadı. Ancak Harvard Üniversitesi Astronomi Bölümü Başkanı Prof. Avi Loeb'e göre, dünya dışı yaşama ait bir cisim yakın zamanda gezegenimizin yakınından geçti. "Dünya Dışı: Dünyanın Ötesinde Akıllı Yaşamın İlk İşareti" adlı kitabında profesör, söz konusu cismin bir gök taşı değil uzaylı teknolojisinin ürünü olduğu iddiasında. Loeb'in kitabında yer verdiği iddiaya göre, bu bir kuyruklu yıldız değil, uzaylı medeniyetinin teknolojisine ait bir atık olabilir. Loeb iddiasını desteklemek için cismin daha önce keşfedilen hiçbir göktaşına benzemediğini ve herhangi bir göktaşından veya kuyruklu yıldızlardan en az 10 kat daha yansıtıcı olduğunun altını çiziyor. Loeb'in dikkat çektiği bu cisim ilk defa Ekim 2017’de tespit edilmiş ve Güneş Sistemi’ne dışarıdan gelmiş ilk yıldızlararası nesne olarak tanımlanmıştı. Gökbilimciler söz konusu nesnenin yörüngesinden yola çıkarak Güneş’in kütle çekimiyle bağı olmadığı sonucuna varmıştı.

 

altyapisiz.net/harvard-profesorunden-dunya-disi-yasam-aci...

Bir varmış bir yokmuş. Uzak galaksilerden birinde bir sistemin mütevazı gezegenlerinden biri her zamanki gibi yıldızının etrafında dönmeye gayret ediyormuş. Ama gezegenin içindekiler sıkılmışlar. Rekabet olsun, meydan okumalar yaşansın diye gezegeni iki tarafa ayırmışlar. Ortaya da bir köprü koymuşlar. Çağlar böyle geçip gitmiş. Sonra köprüdekiler ortada olmaktan sıkılmışlar. Sol taraftakilere benzemek istemişler, çünkü onların güzel oyuncakları varmış. Bol bol oyun oynarız diye ümit etmişler. Değişim istemişler, ama değişmeye de gönüllü değilmişler. Köprüde yaşamak, arada kalmak onların hayatıymış meğer. Arada kalmaya mahkum olduklarını anlayınca kendi oyunlarını uydurmaya çalışmışlar. İcat edilecek pek bir şey kalmadığını fark edince de büyük oynamaya kalkmışlar. Birisi

  

www.dmy.info/yuruyen-ulke/

Paralel evren tezleri gerçek mi oluyor? Bilim dünyası bu açıklamayı konuşuyor.

  

www.sosyokultur.com/paralel-evren-kesfedildi/

Bilmeyenler için ogame hakkında bilgi vermek gerekirse; herkesin bir adet ana gezegen ile başladığı online strateji oyunudur. Bu oyunu oynamak için sadece browser ve aktif bir internet bağlantısı yeterlidir. Oyuna kayıt olduğunuzda verilen ana gezegeninize bir an önce maden binalarını inşa etmeniz gerekir. Maden binalarının seviyelerini yükselterek daha fazla gelir elde edebilirsiniz. Elde ettiğiniz gelirle bilimsel araştırmalar yapabilir ve uzay tersaneleri kurabilirsiniz. Bilimsel araştırma size bir çok konuda avantaj sağlayacaktır. Bu sebeple araştırmaları asla aksatmamanız gerekir. Uzay tersanesinde üreteceğiniz gemiler ile gezegenler arası ticaret ya da savaşlar gerçekleştirebilirsiniz.

 

ogameturkiye.org

Yepyeni plüton keşfedildi

Nasa uzun yıllardır, uzaya insansız araçlar göndererek, bizim dışımızdaki diğer gezegenleri inceliyor ve keşfedilmemiş yerleri keşfetmeye çalışıyor. Bu keşifler esnasında birçok yerde farklı uzay noktaları, göktaşlar keşfedildi. Bu yolculuklar on yıllar sürdüğünden dolay...

 

www.ozgunce.net/bilim/yeni-gezegen-pluton-kesfedildi.html

1 2 ••• 12 14 15 16 17